Canlılarda Dolaşım
Canlılarda Dolaşım Sistemi
Canlılarda Dolaşım Nasıl Olur?
Bir hücreli canlılarda, ortamdan oksijenin ve besinlerin alınması ile, karbondioksit ve artıklarının uzaklaştırılması bütün vücut yüzeyiyle yapılır. Bunları gerçekleştirmek için özel bir yapıya gerek yoktur. Sadece, hücre içinde bazı stoplazma hareketleri görülebilir.
Çok hücrelilerde ise alınan besinleri ve oksijeni hücrelere ulaştırmak için bir taşıma sistemine ihtiyaç vardır. Hayvanlarda bu işlemleri gerçekleştiren sisteme dolaşım sistemi denir.
DOLAŞIM ÇEŞİTLERİ
Hayvanlarda dolaşım sistemi değişmeyen bir iç çevrenin oluşturulmasının ve hücreler için gerekli maddelerin taşınmasını sağlar. Basit yapılı çok hücreli hayvanlarda özel bir dolaşım sistemi bulunmaz. Süngerler, sölenterler, yassı ve yuvarlak solucanlar bu grubu oluşturur. Dğer bütün hayvanlarda kalp, damarlar ve dolaşım sıvısından oluşan bir dolaşım sistemi bulunur. Dolaşım sistemleri açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır.
Açık Dolaşım:
Omurgasızların büyük bir kısmında görülür. Kalbe kan getiren ve götüren damarlar kısadır.
Kalp yapısı karıncık ve kulakçıklar olarak ayrılmış olabileceği gibi, bazı damarların genişlemesiyle meydana gelmiş basit yapılar halinde de bulunabilir. Bazılarında ise kalp çok bölmelidir.
Sistemin diğer özellikleri ;
Atar ve toplar damarlar birbirleriyle bağıntılı olmadığı için devemlı değildir. Kan kısmen damarlar içerisinde, kısmen de dolu hücreleri arasında akar.
Kanın akış hızı sürtünmenin fazla olmasından dolayı yavaştır. Bunu için enerji ihtiyacı az olan küçük yapılı canlılarda görülür.
Kan kalpten damarlarla çıkar, sinüs denilen boşluklara yayılır ve madde alış verişi yapıldıktan sonra toplar damarlarla kalbe geri döner.
Bu sistemde atar ve toplar damarlar arasında kılcal damarlar bulunmaz.
Bu hayvanların bir çoğunda gaz alış verişi trake ile sağlandığı için, kan oksijen ve karbondioksit taşımaz.
Açık dolaşım yapan hayvanların bazılarında solungaç solunumu gerçekleştirilir. Bu hayvanların sadece solungaçlarında kılcaldamarlar vardır. Ve taşıma sıvısı (kan) oksijen ve karbondioksit taşır. (Kabuklular)
Kan akışı genellikle, karın tarafında arkaya doğru, sırt tarafında ise arkadan öne doğru gerçekleşir.
Kapalı Dolaşım:
Omurgasızlardan halkalı solucanlarda, bazı yumuşakcalarda, (ahtapot ve mürekkep balığı) ilkel kordalılarda ve bütün omurgalılarda görülür.Bu hayvanlar akçiğer veya solungaç solunumu yaptıkları için kanın önemli görevlerinden birisi de solunum organlarıyla alınan O2 yi dokulara taşımak ve dokularda oluşan CO2 yi solunum organlarına taşımaktır.
Sistemin Diğer Özellikleri
- Atar ve toplar damarlar birbirleriyle bağıntılı olduğu için devamlıdır. Bu bağlantıyı kılcal damarlar sağlar. Kan devamlı olarak damarlar içerisinde dolaşıri dışarıya çıkmaz.
- Kanı akış hızı yüksektir. Bundan dolayı enerji ihtiyacı fazla canlılarda görülür.
- Kan, kalpten atar damarlarla çıkar, kılcal damarlara geçer ve burada dokularla kan arasında madde alışverişi gerçekleşir. Kan toplar damarlarla kalbe geri döner.
- Bu sistemde bütün dokular da kılcal damarlar bulunur.
- Damarlar daha uzun ve daha dallanmış yapıdadır. Kalp yapıları da iyi gelişmiştir.
- Doku hücreleri arasında, taşıma sıvısından farklı olan bir doku sıvısı bulunur. Hücreler her türlü madde değişimini bu sıvı ile yaparlar.
B. OMURGASIZLARDA DOLAŞIM
- Omurgasız olmayan hayvanlarda her hücre, ya dış ortamdaki sıvı (su) ile ya da geniş vucut boşluklarındaki sıvı ile temas halindedir. Her hücre ortamıyla alış verişini difüzyonla sağlayabilmektedir. Bunun için özel bir dolaşım sistemi yoktur, buna ihtiyaç da yoktur.
- Bazılarında (planarya) ise besinlerin iletilmesi dallanmış sindirim kanalıyla, gazların değişimi ise bütün vücut yüzeyiyle gerçekleştirilir.
- Halkalı solucanlarda kapalı dolaşım sistemi vardır. Solunum deriyle yapıldığı için kan O2 ve CO2 taşımakla da görevlidir.
- Kalpten pompalanan kan damar tarafından karın damarına pompalanır. Kan ana damarlardan ayrılan kılcallarla organlara ve deriye taşınır. Kılcallarda kirlenmiş olan kan sırt bölgesinde toplar damara geçer ve arkadan öne doğru akar.
- Kanın temizlenmesi deri altındaki kılcallarla difüzyonla sağlanır.
- Eklem bacaklılar, yumuşakçalar ve derisi dikenlilerde açık dolaşım sistemi vardır.
- Bunların hepsinde besinlerin taşınması, artıkların boşaltım organına iletilmesi ve içi dengenin sağlanması dolaşım sisteminin görevidir.
- Böcekler ve çok ayaklılar trake solunumu yaptığı için kan oksijen taşımaz.
C. OMURGALILARDA DOLAŞIM
Bütün omurgalılarda iyi gelişmiş, kapalı bir dolaşım sistemi vardır. Kalp yapılarının farklılığından ve solunum organının özelliğinden dolayı omurgalıların dolaşım sistemlerinde de farklılıklar vardır.
1. Balıklarda Dolaşım
Balıkların kalbinde bir kulakçık ve bir karıncık bulunur. Damarlarında kirli kan iletemiz kan karışmadan dolaşır. Solungaçlarında temizlenen kan tekrar kalbe dönmeden vucuda pompalandığı için kalpte sürekli kirli kan bulunur.
Vücutta ise sürekli temiz kan dolaşır.
Vücutlarında temiz kan dolaşmasına rağmen, değişken ısılı hayvanlardır. Ancak kışuykusuna yatmazlar. Çünkü yaşam alanları olan suyun sıcaklığı 40C nin altına düşmez ve 350C nin üstüne çıkmaz.
2. Kurbağalarda Dolaşım
Kurbağaların kalbi üç odacıklıdır. Bunlardan ikisi kulakçık biri karıncıktır. Kalplerinde ve damarlarında kirli kanla temiz kan karışık olarak bulunur. Kalbin sağ kulakçığında kirli kan sol kulakçığında temiz kan, karıncıkta ise karışık kan bulunur. Vücutta karışık kan dolaşır. Değişken ısılı (soğuk kanlı) hayvanlardır. Kış uykusuna yatarlar. Kurbağalar larva dolaşım yaparlar.
Balıklarda ve kurbağa lavralarında solungaçlarda temizlenen kani kalbe gelmeden vücuda dağıldığı için küçük dolaşım yoktur.
3. Sürüngenlerde Dolaşım
Sürüngenlerde kalp üç olacıklıdır. Ancak kanın hareket dinamiğini artırıcı yarım bir karıncık perdesine sahiptir. Yine sol kulakcık temiz sağ kulakçık kirli kan taşır. Karıncıkta kirli kanla temiz kan karışır ve damarlarında karışık kan dolaşır. Timsahlarda diğerlerinden farklı olarak kalp dört odacıklıdır. Kalplerinde kirli ve temiz kan birbirine karışmaz. Ancak, kalbin karıncıklarından çıkan damarlar arasında bulunan bir kanalda (panizza kanalı) temiz kanla kirli kan birbirine karışır.
4. Kuşlarda ve Memelilerde Dolaşım
Bu canlıların kalpleri dört odacıklıdır ve sıcak kanlıdırlar. Metabolizmaları için gereklienerjiyi kendileri üretirler. Temiz ve kirli kan hiçbir zaman karışmaz. Memelilerde ve kuşlarda dort odacıklı olduğu için damarlarında karışık kan değiltemiz kan veya kirli kan dolaşır. Vucut ısıları sabittir çevreye göre değişmez. Bundan dolayı kış uykusuna da yatmazlar. Bu tip canlilara sıcak kanlı canlılar denir. Sıcak kanlı (sabit ısılı) olmayı sağlayan tek faktör kalp yapısı ve dolaşım sistemi değildir. Esas etkilerden birisi de sinirsel düzenleme ile gerçekleştirilir.
İNSANLARDA DOLAŞIM SİSTEMİ
İnsan, sistemlerden meydana gelmiş en harika canlıdır. Dolaşım sistemimiz, onun ünitesi olan kan ve damarlar; herhalde sistemler arasında, hatta doku ve hücreler arasında en fazla irtibatı olanıdır. İnsanda dolaşım sistemini; kanın yapısı,kalbin yapısı ve çalışması, damarların yapısı ve madde alış verişi, dolaşım çeşitleri, lenf sistemi ve bağışıklık olmak üzere değişik alt bölümlerde inceleyeceğiz.
A. KANIN YAPISI
Kan hücreler için gerekli olan organik ve inorganik maddelerden ve hücrelerden meydana gelen bir çözeltidir. İki kısımdan oluşur.
Plazma:
Kanın sıvı kısmıdır. Büyük bir kısmı (%90-92) sudur. Geri kalanıda çözünmüş besinler, gazlar (O2 ve CO2), üre gibi azotlu artıklar hormonlar ve özel kan proteinlerinden oluşur.
Plazma proteinlerinin başlıcaları; albumin, globülin, fibrinojen ve lipoproteinlerdir. Albumin ve globülinler damarlardan dışarı çıkamazlar ve osmotik basıncın oluşmasını sağlarlar. Bu basınç vücut hücreleri ile plazma arasında madde alışverişinin yapılmasında etkilidir.Fibrojen kanın damar dışında pıhtılaşmasını sağlar.
Plazmada bulunan, damar içinde kanın pıhtılaşmasını engelleyen heparin bir polisakkarit bağışıklık maddesi antikorlar ise protein yapısındadırlar.
Kan Hücreleri
İnsanda kan hücreleri Alyuvar (=Eritrosit) Akyuvar (lökosit) ve Kan pulcukları (=Trombosit)olmak üzere üç çeşittir.
- Alyuvar (=Eritrosit): Yapılarındaki hemoglobinden dolayı kana kırmızı rengini veren hücrelerdir. Oluştuklarında çekirdeklidirler, ancak olgunlaştıklarında çekirdeklerini kaybederler. Kırmızı kemik iliğinde, embriyo döneminde karaciğer ve dalakta üretilirler. Kısa ömürlüdürler. Yaşlanınca dalakta ve karaciğerde parçalanırlar. 1mm3 kanda yaklaşık olarak 4,5-5,5 milyonalyuvar bulunur.
Deniz seviyesinden yükseklere çıkıldıkça havadaki O2 azaldığından alyuvar sayısı artar.
Alyuvarların görevleri solunum organlarından aldıkları O2 yi dokulara, dokulardan aldıkları CO2 yi solunum organlarına taşımaktır.
Hemoglobin sadece kana kırmızı rengini vermakla kalmaz ayrıca diğer kan proteinleriyle birlikte kan ve vucut sıvısının asit-baz dengesini kurar
Akyuvarlar (Lökosit): Beyaz renkli iri çekirdekli, büyük ve sabit bir şekli olmayan kan hücreleridir. Kemik iliği ile lenf düğümlerinde ve dalak, timüs gibi lenf dokularında üretilirler. Ömürleri birkaç gündür. İnsanın 1 mm3 kanında 8-10 bin kadar akyuvar bulunur.
Vücudun enfeksiyonla karşılaşması ve kan kanseri (lösemi) halinde akyuvarların sayıları geçici veya sürekli olarak artar.
Akyuvarlar sitoplamazlarında taneciklerin olup olmamasına göre granüllü ve granülsüz olmaküzere iki tipe ayrılırlar. Monosit ve lenfositler granülsüz akyuvat, nötrofil, eozonofil ve bazofil granüllü akyuvar çeşitleridir. Akyuvarların %25-30 unu oluşturan lenfositler her türlü mikroorganizmaya karşı savaşırken, % 60 ını oluşturan nötrofiller vücuda girenbakterilere karşı saldırıya geçerler.
Akyuvarların % 2-3 ünü oluşturan eosonofiller ise organizmanın her türlü allerjiye ve parazitlere karşı savunmasından sorumludurlar.
Akyuvarların % 1 ini oluşturan bazofillerde iltihaplanmalara karşı vucudun savunmasından sorumludurlar.
Akyuvarların için de en irisi olan monositler ise organizmada oluşan bakteri kolonolilerini yutmadan sorumludurlar.
Lenfositler zararlı maddelerle (antijen) karşı antikor ve antitoksin üreterek savunma yaparlar. Bu amaçla kan içinde tüm vucuda dağılırlar. Amipsi hareketler yaparak damar dışına çıkabilirler.
Kan Pulcukları (= Trombositler): Kemik iliğindeki iri yapılı hücrelerden (megakaryosit) oluşan kandaki en küçük parçacıklardır. Renksiz ve çekirdeksizdirler. 1 mm3 kanda 200-300 bin kadar trombosit bulunur. Ömürleri kısadır ve kanın pıhtılaşmasında önemli rok oynarlar.
Pıhtılaşma Reaksiyonları
Pıhtılaşma, kanda bulunan fibrojenin aktifleşerek, hava ile teması sonucu katılaşıp, fibrin adı verilen ve suda erimeyen lifli bir proteine dönüşmesidir. Damardan çıktıktan billi bir süre sonra kan pıhtılaşır.
a. Bir damarın parçalanması ve ya zedelenmesi durumunda tromboplastin oluşur.
b. Bu madde, trombositlerin çıkardığı özel bir protein ve Ca +2 iyonlarının etkisiyle protombinaz enzimine dönüşür.
c. Bu enzim karaciğerden gelen ve plazmasında bulunan protrombini Ca+2 iyonlarının etkisiyle trombin haline dönüştürür.
d. Trombin, fibrinojeni, suda çözünmeyen ve lifli bir protein olan fibrin haline getirir.
e. Fibrin yara bölgesini kapatarak kanın akmasını önler.
B. KALBİN YAPISI ve ÇALIŞMASI
Kalp, göğüs boşluğunda, diyaframın üstünde ve iki akciğerin arasında, herkesin kendi yumruğu büyüklüğünde koni şeklinde bir organdır. Kanın akması için gerekli basıncı sağlayan bir pompadır. Yetişkin bayanlarda ortalama 230-280 gr erkeklerde ise 280-340 gr ağırlığındadır.
Kalp, üstte iki kulakçık, altta iki karıncık olmak üzere dört bölmelidir.
Kalbin sağ bölümünde, sağ kulakçık ve sağ karıncık bulunur. Sağ kulakçığa üst ana toplar damar ile alt ana toplar damar bağlanır. Sağ karıncıkta n ise akciğer atar damarı çıkar. Sağ kulakçık ile karıncık arasında üçlü kapakçık (trikuspit) bulunur.
Kalbin sol bölümünde, sol kulakçık ve sol karıncık bulunur. Sol kulakçığa akciğer toplar damarı açılır. Sol karıncıktan aort atar damarı çıkar. Sol kulakçık ile karıncık arasında ikili kapakçık bulunur.
Karıncıklardan çıkan atar damarların ağzında kanın kalbe geri dönmesini engeleyen yarım ay kapakçıkları bulunur.
Kalbin Çalışması: Kalbin çalışması, kalp kasının kasılıp (=sistol) ve gevşemesi (=diastol) ile olur.
Kalp atışı 0,15 sn. de kulakçıklar 0,30 sn. de karıncık kasılır, 0,40 sn. lik sürede kalp dinlenir.
Kalp Atış Hızını Etkileyen Faktörler:
a. Sinirler: Otonom sinir sistemine ait sempatik sinirler kalp atışını hızlandırır, parasempatik (vagus siniri) sinirler ise yavaşlatır.
b. Hormonlar: Asetil kolin hormonu kalp atışını yavaşlatır, adrenalin ve tiroksin hormonu hızlandırır.
c. Sıcaklık Değişmeleri: Vücut içi sıcaklığı arttıkça kalp atışı hızlanır.
d. CO2 Miktarı: Kandaki CO2 nin artması kalp atışını hızlandırır.
Kandaki O2 miktarının azalması da kalp atışını hızlandırır
e. Kimyasal Maddeler: Kafein ve tein kalp atışını etkiler ve hızlandırır.
- Kalbin sağlığını korumak için ağır yamaklarve margarin yenmemelidir. İçki ve sigara içilmemelidir. Aksi halde kalbi besleyen damarlarda daralma olur. Buda göğüste 1-2 dakika süren ağrılara ve kalp krizlerine sebep olabilir.
C. KAN DAMARLARININ YAPISI
İnsanın dolaşım sisteminde, diğer omurgalılarda olduğu gibi atar damar, toplar damar ve kılcal damar olmak üzere üç tip damar bulunur.
1. Atar Damarlar
Kanı kalbin kulakçıklarından diğer organlara taşıyan damarlardır. Akciğer atar damarı kirli kan diğer damarlar O2 bakımından temiz kan taşırlar.
Atar damarların karıncıklarından çıktığı yerlerde kanın tek yönde akmasını sağlayan ay kapakçıkları vardır.
En büyük atar damar AORT atar damarı olup çapı 2,5 mm, çeperi 3 mm dir. Atar damarlar içinde kanın hareketi kan basıncıyla sağlanır. Çapları dar ve yapısındaki elastik liflerin miktarı fazladır. Damar duvarı dıştan içe doğru üç tabakadan yapılmıştır.
Atar damar içindeki kanın damar çeperine yaptığı basınca tansiyon, atar damarların bilek, şakak gibi organlarda hissedilen kasılıp gevşemelerine ise nabız denir.
Canlılarda Dolaşım Sistemi
Canlılarda Dolaşım Nasıl Olur?
Bir hücreli canlılarda, ortamdan oksijenin ve besinlerin alınması ile, karbondioksit ve artıklarının uzaklaştırılması bütün vücut yüzeyiyle yapılır. Bunları gerçekleştirmek için özel bir yapıya gerek yoktur. Sadece, hücre içinde bazı stoplazma hareketleri görülebilir.
Çok hücrelilerde ise alınan besinleri ve oksijeni hücrelere ulaştırmak için bir taşıma sistemine ihtiyaç vardır. Hayvanlarda bu işlemleri gerçekleştiren sisteme dolaşım sistemi denir.
DOLAŞIM ÇEŞİTLERİ
Hayvanlarda dolaşım sistemi değişmeyen bir iç çevrenin oluşturulmasının ve hücreler için gerekli maddelerin taşınmasını sağlar. Basit yapılı çok hücreli hayvanlarda özel bir dolaşım sistemi bulunmaz. Süngerler, sölenterler, yassı ve yuvarlak solucanlar bu grubu oluşturur. Dğer bütün hayvanlarda kalp, damarlar ve dolaşım sıvısından oluşan bir dolaşım sistemi bulunur. Dolaşım sistemleri açık ve kapalı olmak üzere ikiye ayrılır.
Açık Dolaşım:
Omurgasızların büyük bir kısmında görülür. Kalbe kan getiren ve götüren damarlar kısadır.
Kalp yapısı karıncık ve kulakçıklar olarak ayrılmış olabileceği gibi, bazı damarların genişlemesiyle meydana gelmiş basit yapılar halinde de bulunabilir. Bazılarında ise kalp çok bölmelidir.
Sistemin diğer özellikleri ;
Atar ve toplar damarlar birbirleriyle bağıntılı olmadığı için devemlı değildir. Kan kısmen damarlar içerisinde, kısmen de dolu hücreleri arasında akar.
Kanın akış hızı sürtünmenin fazla olmasından dolayı yavaştır. Bunu için enerji ihtiyacı az olan küçük yapılı canlılarda görülür.
Kan kalpten damarlarla çıkar, sinüs denilen boşluklara yayılır ve madde alış verişi yapıldıktan sonra toplar damarlarla kalbe geri döner.
Bu sistemde atar ve toplar damarlar arasında kılcal damarlar bulunmaz.
Bu hayvanların bir çoğunda gaz alış verişi trake ile sağlandığı için, kan oksijen ve karbondioksit taşımaz.
Açık dolaşım yapan hayvanların bazılarında solungaç solunumu gerçekleştirilir. Bu hayvanların sadece solungaçlarında kılcaldamarlar vardır. Ve taşıma sıvısı (kan) oksijen ve karbondioksit taşır. (Kabuklular)
Kan akışı genellikle, karın tarafında arkaya doğru, sırt tarafında ise arkadan öne doğru gerçekleşir.
Kapalı Dolaşım:
Omurgasızlardan halkalı solucanlarda, bazı yumuşakcalarda, (ahtapot ve mürekkep balığı) ilkel kordalılarda ve bütün omurgalılarda görülür.Bu hayvanlar akçiğer veya solungaç solunumu yaptıkları için kanın önemli görevlerinden birisi de solunum organlarıyla alınan O2 yi dokulara taşımak ve dokularda oluşan CO2 yi solunum organlarına taşımaktır.
Sistemin Diğer Özellikleri
- Atar ve toplar damarlar birbirleriyle bağıntılı olduğu için devamlıdır. Bu bağlantıyı kılcal damarlar sağlar. Kan devamlı olarak damarlar içerisinde dolaşıri dışarıya çıkmaz.
- Kanı akış hızı yüksektir. Bundan dolayı enerji ihtiyacı fazla canlılarda görülür.
- Kan, kalpten atar damarlarla çıkar, kılcal damarlara geçer ve burada dokularla kan arasında madde alışverişi gerçekleşir. Kan toplar damarlarla kalbe geri döner.
- Bu sistemde bütün dokular da kılcal damarlar bulunur.
- Damarlar daha uzun ve daha dallanmış yapıdadır. Kalp yapıları da iyi gelişmiştir.
- Doku hücreleri arasında, taşıma sıvısından farklı olan bir doku sıvısı bulunur. Hücreler her türlü madde değişimini bu sıvı ile yaparlar.
B. OMURGASIZLARDA DOLAŞIM
- Omurgasız olmayan hayvanlarda her hücre, ya dış ortamdaki sıvı (su) ile ya da geniş vucut boşluklarındaki sıvı ile temas halindedir. Her hücre ortamıyla alış verişini difüzyonla sağlayabilmektedir. Bunun için özel bir dolaşım sistemi yoktur, buna ihtiyaç da yoktur.
- Bazılarında (planarya) ise besinlerin iletilmesi dallanmış sindirim kanalıyla, gazların değişimi ise bütün vücut yüzeyiyle gerçekleştirilir.
- Halkalı solucanlarda kapalı dolaşım sistemi vardır. Solunum deriyle yapıldığı için kan O2 ve CO2 taşımakla da görevlidir.
- Kalpten pompalanan kan damar tarafından karın damarına pompalanır. Kan ana damarlardan ayrılan kılcallarla organlara ve deriye taşınır. Kılcallarda kirlenmiş olan kan sırt bölgesinde toplar damara geçer ve arkadan öne doğru akar.
- Kanın temizlenmesi deri altındaki kılcallarla difüzyonla sağlanır.
- Eklem bacaklılar, yumuşakçalar ve derisi dikenlilerde açık dolaşım sistemi vardır.
- Bunların hepsinde besinlerin taşınması, artıkların boşaltım organına iletilmesi ve içi dengenin sağlanması dolaşım sisteminin görevidir.
- Böcekler ve çok ayaklılar trake solunumu yaptığı için kan oksijen taşımaz.
C. OMURGALILARDA DOLAŞIM
Bütün omurgalılarda iyi gelişmiş, kapalı bir dolaşım sistemi vardır. Kalp yapılarının farklılığından ve solunum organının özelliğinden dolayı omurgalıların dolaşım sistemlerinde de farklılıklar vardır.
1. Balıklarda Dolaşım
Balıkların kalbinde bir kulakçık ve bir karıncık bulunur. Damarlarında kirli kan iletemiz kan karışmadan dolaşır. Solungaçlarında temizlenen kan tekrar kalbe dönmeden vucuda pompalandığı için kalpte sürekli kirli kan bulunur.
Vücutta ise sürekli temiz kan dolaşır.
Vücutlarında temiz kan dolaşmasına rağmen, değişken ısılı hayvanlardır. Ancak kışuykusuna yatmazlar. Çünkü yaşam alanları olan suyun sıcaklığı 40C nin altına düşmez ve 350C nin üstüne çıkmaz.
2. Kurbağalarda Dolaşım
Kurbağaların kalbi üç odacıklıdır. Bunlardan ikisi kulakçık biri karıncıktır. Kalplerinde ve damarlarında kirli kanla temiz kan karışık olarak bulunur. Kalbin sağ kulakçığında kirli kan sol kulakçığında temiz kan, karıncıkta ise karışık kan bulunur. Vücutta karışık kan dolaşır. Değişken ısılı (soğuk kanlı) hayvanlardır. Kış uykusuna yatarlar. Kurbağalar larva dolaşım yaparlar.
Balıklarda ve kurbağa lavralarında solungaçlarda temizlenen kani kalbe gelmeden vücuda dağıldığı için küçük dolaşım yoktur.
3. Sürüngenlerde Dolaşım
Sürüngenlerde kalp üç olacıklıdır. Ancak kanın hareket dinamiğini artırıcı yarım bir karıncık perdesine sahiptir. Yine sol kulakcık temiz sağ kulakçık kirli kan taşır. Karıncıkta kirli kanla temiz kan karışır ve damarlarında karışık kan dolaşır. Timsahlarda diğerlerinden farklı olarak kalp dört odacıklıdır. Kalplerinde kirli ve temiz kan birbirine karışmaz. Ancak, kalbin karıncıklarından çıkan damarlar arasında bulunan bir kanalda (panizza kanalı) temiz kanla kirli kan birbirine karışır.
4. Kuşlarda ve Memelilerde Dolaşım
Bu canlıların kalpleri dört odacıklıdır ve sıcak kanlıdırlar. Metabolizmaları için gereklienerjiyi kendileri üretirler. Temiz ve kirli kan hiçbir zaman karışmaz. Memelilerde ve kuşlarda dort odacıklı olduğu için damarlarında karışık kan değiltemiz kan veya kirli kan dolaşır. Vucut ısıları sabittir çevreye göre değişmez. Bundan dolayı kış uykusuna da yatmazlar. Bu tip canlilara sıcak kanlı canlılar denir. Sıcak kanlı (sabit ısılı) olmayı sağlayan tek faktör kalp yapısı ve dolaşım sistemi değildir. Esas etkilerden birisi de sinirsel düzenleme ile gerçekleştirilir.
İNSANLARDA DOLAŞIM SİSTEMİ
İnsan, sistemlerden meydana gelmiş en harika canlıdır. Dolaşım sistemimiz, onun ünitesi olan kan ve damarlar; herhalde sistemler arasında, hatta doku ve hücreler arasında en fazla irtibatı olanıdır. İnsanda dolaşım sistemini; kanın yapısı,kalbin yapısı ve çalışması, damarların yapısı ve madde alış verişi, dolaşım çeşitleri, lenf sistemi ve bağışıklık olmak üzere değişik alt bölümlerde inceleyeceğiz.
A. KANIN YAPISI
Kan hücreler için gerekli olan organik ve inorganik maddelerden ve hücrelerden meydana gelen bir çözeltidir. İki kısımdan oluşur.
Plazma:
Kanın sıvı kısmıdır. Büyük bir kısmı (%90-92) sudur. Geri kalanıda çözünmüş besinler, gazlar (O2 ve CO2), üre gibi azotlu artıklar hormonlar ve özel kan proteinlerinden oluşur.
Plazma proteinlerinin başlıcaları; albumin, globülin, fibrinojen ve lipoproteinlerdir. Albumin ve globülinler damarlardan dışarı çıkamazlar ve osmotik basıncın oluşmasını sağlarlar. Bu basınç vücut hücreleri ile plazma arasında madde alışverişinin yapılmasında etkilidir.Fibrojen kanın damar dışında pıhtılaşmasını sağlar.
Plazmada bulunan, damar içinde kanın pıhtılaşmasını engelleyen heparin bir polisakkarit bağışıklık maddesi antikorlar ise protein yapısındadırlar.
Kan Hücreleri
İnsanda kan hücreleri Alyuvar (=Eritrosit) Akyuvar (lökosit) ve Kan pulcukları (=Trombosit)olmak üzere üç çeşittir.
- Alyuvar (=Eritrosit): Yapılarındaki hemoglobinden dolayı kana kırmızı rengini veren hücrelerdir. Oluştuklarında çekirdeklidirler, ancak olgunlaştıklarında çekirdeklerini kaybederler. Kırmızı kemik iliğinde, embriyo döneminde karaciğer ve dalakta üretilirler. Kısa ömürlüdürler. Yaşlanınca dalakta ve karaciğerde parçalanırlar. 1mm3 kanda yaklaşık olarak 4,5-5,5 milyonalyuvar bulunur.
Deniz seviyesinden yükseklere çıkıldıkça havadaki O2 azaldığından alyuvar sayısı artar.
Alyuvarların görevleri solunum organlarından aldıkları O2 yi dokulara, dokulardan aldıkları CO2 yi solunum organlarına taşımaktır.
Hemoglobin sadece kana kırmızı rengini vermakla kalmaz ayrıca diğer kan proteinleriyle birlikte kan ve vucut sıvısının asit-baz dengesini kurar
Akyuvarlar (Lökosit): Beyaz renkli iri çekirdekli, büyük ve sabit bir şekli olmayan kan hücreleridir. Kemik iliği ile lenf düğümlerinde ve dalak, timüs gibi lenf dokularında üretilirler. Ömürleri birkaç gündür. İnsanın 1 mm3 kanında 8-10 bin kadar akyuvar bulunur.
Vücudun enfeksiyonla karşılaşması ve kan kanseri (lösemi) halinde akyuvarların sayıları geçici veya sürekli olarak artar.
Akyuvarlar sitoplamazlarında taneciklerin olup olmamasına göre granüllü ve granülsüz olmaküzere iki tipe ayrılırlar. Monosit ve lenfositler granülsüz akyuvat, nötrofil, eozonofil ve bazofil granüllü akyuvar çeşitleridir. Akyuvarların %25-30 unu oluşturan lenfositler her türlü mikroorganizmaya karşı savaşırken, % 60 ını oluşturan nötrofiller vücuda girenbakterilere karşı saldırıya geçerler.
Akyuvarların % 2-3 ünü oluşturan eosonofiller ise organizmanın her türlü allerjiye ve parazitlere karşı savunmasından sorumludurlar.
Akyuvarların % 1 ini oluşturan bazofillerde iltihaplanmalara karşı vucudun savunmasından sorumludurlar.
Akyuvarların için de en irisi olan monositler ise organizmada oluşan bakteri kolonolilerini yutmadan sorumludurlar.
Lenfositler zararlı maddelerle (antijen) karşı antikor ve antitoksin üreterek savunma yaparlar. Bu amaçla kan içinde tüm vucuda dağılırlar. Amipsi hareketler yaparak damar dışına çıkabilirler.
Kan Pulcukları (= Trombositler): Kemik iliğindeki iri yapılı hücrelerden (megakaryosit) oluşan kandaki en küçük parçacıklardır. Renksiz ve çekirdeksizdirler. 1 mm3 kanda 200-300 bin kadar trombosit bulunur. Ömürleri kısadır ve kanın pıhtılaşmasında önemli rok oynarlar.
Pıhtılaşma Reaksiyonları
Pıhtılaşma, kanda bulunan fibrojenin aktifleşerek, hava ile teması sonucu katılaşıp, fibrin adı verilen ve suda erimeyen lifli bir proteine dönüşmesidir. Damardan çıktıktan billi bir süre sonra kan pıhtılaşır.
a. Bir damarın parçalanması ve ya zedelenmesi durumunda tromboplastin oluşur.
b. Bu madde, trombositlerin çıkardığı özel bir protein ve Ca +2 iyonlarının etkisiyle protombinaz enzimine dönüşür.
c. Bu enzim karaciğerden gelen ve plazmasında bulunan protrombini Ca+2 iyonlarının etkisiyle trombin haline dönüştürür.
d. Trombin, fibrinojeni, suda çözünmeyen ve lifli bir protein olan fibrin haline getirir.
e. Fibrin yara bölgesini kapatarak kanın akmasını önler.
B. KALBİN YAPISI ve ÇALIŞMASI
Kalp, göğüs boşluğunda, diyaframın üstünde ve iki akciğerin arasında, herkesin kendi yumruğu büyüklüğünde koni şeklinde bir organdır. Kanın akması için gerekli basıncı sağlayan bir pompadır. Yetişkin bayanlarda ortalama 230-280 gr erkeklerde ise 280-340 gr ağırlığındadır.
Kalp, üstte iki kulakçık, altta iki karıncık olmak üzere dört bölmelidir.
Kalbin sağ bölümünde, sağ kulakçık ve sağ karıncık bulunur. Sağ kulakçığa üst ana toplar damar ile alt ana toplar damar bağlanır. Sağ karıncıkta n ise akciğer atar damarı çıkar. Sağ kulakçık ile karıncık arasında üçlü kapakçık (trikuspit) bulunur.
Kalbin sol bölümünde, sol kulakçık ve sol karıncık bulunur. Sol kulakçığa akciğer toplar damarı açılır. Sol karıncıktan aort atar damarı çıkar. Sol kulakçık ile karıncık arasında ikili kapakçık bulunur.
Karıncıklardan çıkan atar damarların ağzında kanın kalbe geri dönmesini engeleyen yarım ay kapakçıkları bulunur.
Kalbin Çalışması: Kalbin çalışması, kalp kasının kasılıp (=sistol) ve gevşemesi (=diastol) ile olur.
Kalp atışı 0,15 sn. de kulakçıklar 0,30 sn. de karıncık kasılır, 0,40 sn. lik sürede kalp dinlenir.
Kalp Atış Hızını Etkileyen Faktörler:
a. Sinirler: Otonom sinir sistemine ait sempatik sinirler kalp atışını hızlandırır, parasempatik (vagus siniri) sinirler ise yavaşlatır.
b. Hormonlar: Asetil kolin hormonu kalp atışını yavaşlatır, adrenalin ve tiroksin hormonu hızlandırır.
c. Sıcaklık Değişmeleri: Vücut içi sıcaklığı arttıkça kalp atışı hızlanır.
d. CO2 Miktarı: Kandaki CO2 nin artması kalp atışını hızlandırır.
Kandaki O2 miktarının azalması da kalp atışını hızlandırır
e. Kimyasal Maddeler: Kafein ve tein kalp atışını etkiler ve hızlandırır.
- Kalbin sağlığını korumak için ağır yamaklarve margarin yenmemelidir. İçki ve sigara içilmemelidir. Aksi halde kalbi besleyen damarlarda daralma olur. Buda göğüste 1-2 dakika süren ağrılara ve kalp krizlerine sebep olabilir.
C. KAN DAMARLARININ YAPISI
İnsanın dolaşım sisteminde, diğer omurgalılarda olduğu gibi atar damar, toplar damar ve kılcal damar olmak üzere üç tip damar bulunur.
1. Atar Damarlar
Kanı kalbin kulakçıklarından diğer organlara taşıyan damarlardır. Akciğer atar damarı kirli kan diğer damarlar O2 bakımından temiz kan taşırlar.
Atar damarların karıncıklarından çıktığı yerlerde kanın tek yönde akmasını sağlayan ay kapakçıkları vardır.
En büyük atar damar AORT atar damarı olup çapı 2,5 mm, çeperi 3 mm dir. Atar damarlar içinde kanın hareketi kan basıncıyla sağlanır. Çapları dar ve yapısındaki elastik liflerin miktarı fazladır. Damar duvarı dıştan içe doğru üç tabakadan yapılmıştır.
Atar damar içindeki kanın damar çeperine yaptığı basınca tansiyon, atar damarların bilek, şakak gibi organlarda hissedilen kasılıp gevşemelerine ise nabız denir.