Çerkez Ethem Ayaklanması Hakkında - Çerkez Ethem Ayaklanması Tarihi - Çerkez Ethem Ayaklanması Nedenleri
I. İnönü savaşı sırasında bastırılmıştır. Kuvvei Seyyare döneminde oldukça başarılı hizmetler veren Çerkez Ethem bu yenilgi sonunda Yunan ordusuna teslim olmuş ve TBMM tarafından vatan haini olarak ilan edilmiştir.
Ayaklanma nedenleri
* Ankara Valisi'ni yetki dışı yargılama girişimi. Çerkez Ethem, Yozgat Ayaklanması'nı bastırdıktan sonra, ayaklanmaya, dönemin Ankara Valisi Yahya Galip Bey'İn uygulamalarının neden olduğunu öne sürmüştür. Yahya Galip Bey'i bu suçtan yargılamak üzere 26 Haziran 1920'de Yozgat'a çağırmıştır. Bu emir, TBMM Başkanı Atatürk tarafından reddedildi.
* İstiklal Mahkemeleri hakkındaki karara karşı çıkış. TBMM, 18 Eylül 1920 tarih ve 42 sayılı kararı ile kaçak erat ve casusların yargılanmasıyla görevli olmak üzere İstiklal Mahkemeleri kurulmasına karar vermişti. Çerkez Ethem ve kardeşleri ise kaçak erat ve casusların, birliklerin önünde asılarak idam edilmesi şeklindeki uygulamaya devam edeceklerini bildirmişler, Mahkemeyi tanımamışlardır.
* Asker toplamada İçişleri Bakanlığı'na engel olunması. Yozgat Ayaklanması'nın bastırılması ardından Çerkez Ethem, 1920 yılının Haziran ayı sonrasında Yozgat dolaylarında asker toplamaya başlamıştı. Gerçekte asker toplama yetkisi TBMM tarafından İçişleri Bakanlığı'na verilmiştir. Dönemin İçişleri Bakanı Albay Refet Bele'nin bu keyfi işleme karşı çıkması üzerine Çerkez Ethem, İçişleri Bakanı'na hakarethamiz bir telgraf çekmişti. Çerkez Ethem, Batı Cephesi'nde de asker toplamaya devam etmiştir. Eskişehir'in Karacaşehir Köyü'nde kurulan müfrezeyi Kütahya'ya kaydırarak Cephe Komutanlığı'nın denetimine bırakmamıştır.
* Batı Cephesi Komutanlığı'nın iki kısma ayrılmasına karşı çıkılması. Çerkez Ethem ve kardeşleri, TBMM Hükümeti'nin 9 Kasım 1920 tarihinde Batı Cephesi (Kurtuluş Savaşı) Komutanlığı'nın iki kısma ayrılması kararına karşı çıkmışlardır. Çerkez Ethem, Güney Cephesi komutanı Albay Refet Bey'e güvenmediğini söylüyor, tüm batı cephesinin eskisi gibi Albay İsmet Bey komutasında kalmasını istiyordu. Öte yandan kardeşi Yüzbaşı Tevfik Bey, İsmet Bey'e bağlı olmasına karşın bir süredir rapor vermiyordu. Cerkez Ethem, Hükümetin kararına karşın kendi isteklerinin uygulanması konusunda ısrarcı olmuştur.
* Düzenli ordunun kurulmasına gösterilen direnç. Çerkez Ethem ve taraftarları, TBMM Hükümeti'nin, düzenli ordu kurulması ve Milli Kuvvetler'in bu orduya katılması yönündeki kararına karşı çıkmakta idiler. Çerkez Ethem'in kardeşi Saruhan milletvekili Reşit Bey, "ordu teşkilinin bütün dünyada iflas etmiş olduğunu, vatanı ancak Milli Kuvvetler'in kurtarabileceği" yönünde konuşmalar yapmaktaydı. Eskişehir'de yayımlanan Kuvve-i Seyyare yanlısı Yeni Dünya gazetesi de bu yönde yazılar yayımlamaktaydı. Oysa Milli Kuvvetler ile, Batı Anadolu'daki Yunan askeri varlığına, olsa olsa büyük darbeler vurulabilirdi. Yunan askeri varlığını vatan topraklarından tümüyle atmak ise ancak düzenli bir ordunun, güçlü bir strateji ile vereceği savaşımla sağlanabilirdi.
* Başkumandanlık Yetkisi'nin TBMM'ne verilmesine karşı çıkma. TBMM Hükümeti'nin düzenli bir ordu kurulması yönündeki kararı, aynı zamanda bu ordunun tüm sevk ve idare yetkisini de TBMM'ne vermekteydi. Çerkez Ethem taraftarları, düzenli orduya karşı çıkarken aynı zamanda ve yanı sıra TBMM'nin bu Başkumandanlık konumuna da karşı çıkmaktaydılar.
* Çerkez Ethem kuvvetlerine 1. Kuvvei Seyyare adının verilmesine karşı çıkma. Düzenli ordunun kurulması çalışmaları sırasında, Çerkez Ethem'e bağlı kuvvetlerini, diğer benzer teşkillerden ayırd edilebilmesi için onlara 1. Kuvvei Seyyare adının verilmesi karara bağlanmıştı. Çerkez Ethem bu karara karşı çıkmış, kendi kuvvetlerine Umumi (genel) Kuvve-i Seyyare adını vermiş, kendisini de Umumi Kuvve-i Seyyare Komutanı ilan etmiştir. Böylece bağımsız bir komutanlık konumunda ısrar etmekteydi.
* Yüzbaşı Tevfik Bey ile Cephe Komutanlığı arasındaki çekişmeler. Batı Cephesi Komutanlığı, Yunan işgalinden kurtarılmış olan ilçelerde halkın güvenliği için, 23 Kasım 1920 tarihinde bir sahra jandarma bölüğü kurulmasını kararlaştırılmıştı. 1. Kuvve-i Seyyare komutan vekili Yüzbaşı Tevfik Bey, bu birliğin kendisini denetlemek için kurulmuş olduğu kanısındadır. Simav ve Havalisi Komutanlığı adıyla Binbaşı İbrahim Bey emrindeki bu kuvvete, Yüzbaşı Tevfik Bey tarafından, geri dönmesi emredilmiştir. İdam edilme tehditleri karşısında bu birlik geri çekilmiştir. Bu tarihten itibaren Yüzbaşı Tevfik, Cephe Komutanlığı'na rapor vermemeye başlamıştır. Zaten Yüzbaşı Tevfik Bey, 27 Kasım tarihinde Mustafa Kemal'e yazdığı bir telgrafta "...Batı Cephesi'ni tanımayacağını..." bildirmektedir.
Bütün bu olaylar Çerkez Ethem ve iki kardeşinin kendilerini, TBMM Hükümeti ve onun düzenli ordusu dışında bağımsız bir siyasi - askeri otorite olarak gördükleri ve bunu korumaya kararlı olduklarını göstermekteydi. Bu durum, TBMM Hükümetinin ülke genelindeki otoritesinde bir gedik oluşturmaktaydı. Öte yandan düzenli ordunun askere alma kaynağını da zayıflatmaktaydı.
Ayaklanmanın başlaması
Çerkez Ethem'in kendi bölgesinde TBMM Hükümeti'in siyasi otoritesini tanımaması, kendi otoritesine göre hareket etmesi, 1920 yılının son aylarında ayaklanma şeklini almaya başlamıştır. Çerkez Ethem, Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe ve Sarı Efe'yi de kendi yanına çekmek için çalışmalara başlamıştır. Şifreli telgraflar, mektuplar ve özel ulaklarla Kuvayı Milliye'nin bu komutanlarını etkilemeye çalışmaktadır. Ethem'in Yörük Ali Efe'ye 12 Aralık 1920 tarihinde gönderdiği şifreli telgrafta TBMM Hükümeti'ni birkaç kişinin aleti olmakla suçlamakta, Demirci Mehmet Efe'yi yok etmeye kararlı olduğunu belirtmektedir. "Harcadığımız emeklerin boşa gitmemesi için birbirimize sarılmalıyız" demektedir. [1]
Çerkez Ethem, 2 Ocak 1921 tarihinde İstanbul Hükümeti'ne çektiği telgrafta, TBMM Reisliğine Mustafa Kemal'in Bilecik'ten dönerken Ankara'ya götürdüğü İstanbul Hükümeti'nin temsilcilerinin hemen serbest bırakılmasını isteyen bir telgraf çektiğini bildirmektedir. Bu telgrafta ayrıca, TBMM Hükümeti'nin ordularının kendisine taarruz konumunda olduklarını, kendi kuvvetlerininin taarruz edecek kuvvette olduklarını, bu durumu Yunan makamlarına da bildirdiğini yazmaktadır. [2]
Ayaklanmanın bastırılması
Bunu üzerine Meclis'de Kuvayi Seyyareye karşı çıktı. Batı Cephesi komutanlığı Ethem ve Tevfik Beylerin vatana ihanet suçu işlediklerini öne sürerek teslim olmalarını istedi. Fakat mebus Reşit Bey'in de kendilerine katılmasıyla üç kardeş Uşak'ta Yunanlılarla görüştüler. Düzenli ordu İsmet Bey ve Refet Bey'in komutasında 1921 yılı ocak ayında Kuvayı Seyyare'nin tuttuğu Gediz-Kütahya üstüne yürüdü. Çerkez Ethem'in yanındaki kuvvet iyice küçülmüştü. 1. Süvari Grubu komutanı binbaşı Derviş Bey takip ediyordu. Derviş Bey, Ethem'in arkadaşı olduğu için Yunanlılara sığınmadan önce silahlarını bırakmasını sağladı.
I. İnönü savaşı sırasında bastırılmıştır. Kuvvei Seyyare döneminde oldukça başarılı hizmetler veren Çerkez Ethem bu yenilgi sonunda Yunan ordusuna teslim olmuş ve TBMM tarafından vatan haini olarak ilan edilmiştir.
Ayaklanma nedenleri
* Ankara Valisi'ni yetki dışı yargılama girişimi. Çerkez Ethem, Yozgat Ayaklanması'nı bastırdıktan sonra, ayaklanmaya, dönemin Ankara Valisi Yahya Galip Bey'İn uygulamalarının neden olduğunu öne sürmüştür. Yahya Galip Bey'i bu suçtan yargılamak üzere 26 Haziran 1920'de Yozgat'a çağırmıştır. Bu emir, TBMM Başkanı Atatürk tarafından reddedildi.
* İstiklal Mahkemeleri hakkındaki karara karşı çıkış. TBMM, 18 Eylül 1920 tarih ve 42 sayılı kararı ile kaçak erat ve casusların yargılanmasıyla görevli olmak üzere İstiklal Mahkemeleri kurulmasına karar vermişti. Çerkez Ethem ve kardeşleri ise kaçak erat ve casusların, birliklerin önünde asılarak idam edilmesi şeklindeki uygulamaya devam edeceklerini bildirmişler, Mahkemeyi tanımamışlardır.
* Asker toplamada İçişleri Bakanlığı'na engel olunması. Yozgat Ayaklanması'nın bastırılması ardından Çerkez Ethem, 1920 yılının Haziran ayı sonrasında Yozgat dolaylarında asker toplamaya başlamıştı. Gerçekte asker toplama yetkisi TBMM tarafından İçişleri Bakanlığı'na verilmiştir. Dönemin İçişleri Bakanı Albay Refet Bele'nin bu keyfi işleme karşı çıkması üzerine Çerkez Ethem, İçişleri Bakanı'na hakarethamiz bir telgraf çekmişti. Çerkez Ethem, Batı Cephesi'nde de asker toplamaya devam etmiştir. Eskişehir'in Karacaşehir Köyü'nde kurulan müfrezeyi Kütahya'ya kaydırarak Cephe Komutanlığı'nın denetimine bırakmamıştır.
* Batı Cephesi Komutanlığı'nın iki kısma ayrılmasına karşı çıkılması. Çerkez Ethem ve kardeşleri, TBMM Hükümeti'nin 9 Kasım 1920 tarihinde Batı Cephesi (Kurtuluş Savaşı) Komutanlığı'nın iki kısma ayrılması kararına karşı çıkmışlardır. Çerkez Ethem, Güney Cephesi komutanı Albay Refet Bey'e güvenmediğini söylüyor, tüm batı cephesinin eskisi gibi Albay İsmet Bey komutasında kalmasını istiyordu. Öte yandan kardeşi Yüzbaşı Tevfik Bey, İsmet Bey'e bağlı olmasına karşın bir süredir rapor vermiyordu. Cerkez Ethem, Hükümetin kararına karşın kendi isteklerinin uygulanması konusunda ısrarcı olmuştur.
* Düzenli ordunun kurulmasına gösterilen direnç. Çerkez Ethem ve taraftarları, TBMM Hükümeti'nin, düzenli ordu kurulması ve Milli Kuvvetler'in bu orduya katılması yönündeki kararına karşı çıkmakta idiler. Çerkez Ethem'in kardeşi Saruhan milletvekili Reşit Bey, "ordu teşkilinin bütün dünyada iflas etmiş olduğunu, vatanı ancak Milli Kuvvetler'in kurtarabileceği" yönünde konuşmalar yapmaktaydı. Eskişehir'de yayımlanan Kuvve-i Seyyare yanlısı Yeni Dünya gazetesi de bu yönde yazılar yayımlamaktaydı. Oysa Milli Kuvvetler ile, Batı Anadolu'daki Yunan askeri varlığına, olsa olsa büyük darbeler vurulabilirdi. Yunan askeri varlığını vatan topraklarından tümüyle atmak ise ancak düzenli bir ordunun, güçlü bir strateji ile vereceği savaşımla sağlanabilirdi.
* Başkumandanlık Yetkisi'nin TBMM'ne verilmesine karşı çıkma. TBMM Hükümeti'nin düzenli bir ordu kurulması yönündeki kararı, aynı zamanda bu ordunun tüm sevk ve idare yetkisini de TBMM'ne vermekteydi. Çerkez Ethem taraftarları, düzenli orduya karşı çıkarken aynı zamanda ve yanı sıra TBMM'nin bu Başkumandanlık konumuna da karşı çıkmaktaydılar.
* Çerkez Ethem kuvvetlerine 1. Kuvvei Seyyare adının verilmesine karşı çıkma. Düzenli ordunun kurulması çalışmaları sırasında, Çerkez Ethem'e bağlı kuvvetlerini, diğer benzer teşkillerden ayırd edilebilmesi için onlara 1. Kuvvei Seyyare adının verilmesi karara bağlanmıştı. Çerkez Ethem bu karara karşı çıkmış, kendi kuvvetlerine Umumi (genel) Kuvve-i Seyyare adını vermiş, kendisini de Umumi Kuvve-i Seyyare Komutanı ilan etmiştir. Böylece bağımsız bir komutanlık konumunda ısrar etmekteydi.
* Yüzbaşı Tevfik Bey ile Cephe Komutanlığı arasındaki çekişmeler. Batı Cephesi Komutanlığı, Yunan işgalinden kurtarılmış olan ilçelerde halkın güvenliği için, 23 Kasım 1920 tarihinde bir sahra jandarma bölüğü kurulmasını kararlaştırılmıştı. 1. Kuvve-i Seyyare komutan vekili Yüzbaşı Tevfik Bey, bu birliğin kendisini denetlemek için kurulmuş olduğu kanısındadır. Simav ve Havalisi Komutanlığı adıyla Binbaşı İbrahim Bey emrindeki bu kuvvete, Yüzbaşı Tevfik Bey tarafından, geri dönmesi emredilmiştir. İdam edilme tehditleri karşısında bu birlik geri çekilmiştir. Bu tarihten itibaren Yüzbaşı Tevfik, Cephe Komutanlığı'na rapor vermemeye başlamıştır. Zaten Yüzbaşı Tevfik Bey, 27 Kasım tarihinde Mustafa Kemal'e yazdığı bir telgrafta "...Batı Cephesi'ni tanımayacağını..." bildirmektedir.
Bütün bu olaylar Çerkez Ethem ve iki kardeşinin kendilerini, TBMM Hükümeti ve onun düzenli ordusu dışında bağımsız bir siyasi - askeri otorite olarak gördükleri ve bunu korumaya kararlı olduklarını göstermekteydi. Bu durum, TBMM Hükümetinin ülke genelindeki otoritesinde bir gedik oluşturmaktaydı. Öte yandan düzenli ordunun askere alma kaynağını da zayıflatmaktaydı.
Ayaklanmanın başlaması
Çerkez Ethem'in kendi bölgesinde TBMM Hükümeti'in siyasi otoritesini tanımaması, kendi otoritesine göre hareket etmesi, 1920 yılının son aylarında ayaklanma şeklini almaya başlamıştır. Çerkez Ethem, Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe ve Sarı Efe'yi de kendi yanına çekmek için çalışmalara başlamıştır. Şifreli telgraflar, mektuplar ve özel ulaklarla Kuvayı Milliye'nin bu komutanlarını etkilemeye çalışmaktadır. Ethem'in Yörük Ali Efe'ye 12 Aralık 1920 tarihinde gönderdiği şifreli telgrafta TBMM Hükümeti'ni birkaç kişinin aleti olmakla suçlamakta, Demirci Mehmet Efe'yi yok etmeye kararlı olduğunu belirtmektedir. "Harcadığımız emeklerin boşa gitmemesi için birbirimize sarılmalıyız" demektedir. [1]
Çerkez Ethem, 2 Ocak 1921 tarihinde İstanbul Hükümeti'ne çektiği telgrafta, TBMM Reisliğine Mustafa Kemal'in Bilecik'ten dönerken Ankara'ya götürdüğü İstanbul Hükümeti'nin temsilcilerinin hemen serbest bırakılmasını isteyen bir telgraf çektiğini bildirmektedir. Bu telgrafta ayrıca, TBMM Hükümeti'nin ordularının kendisine taarruz konumunda olduklarını, kendi kuvvetlerininin taarruz edecek kuvvette olduklarını, bu durumu Yunan makamlarına da bildirdiğini yazmaktadır. [2]
Ayaklanmanın bastırılması
Bunu üzerine Meclis'de Kuvayi Seyyareye karşı çıktı. Batı Cephesi komutanlığı Ethem ve Tevfik Beylerin vatana ihanet suçu işlediklerini öne sürerek teslim olmalarını istedi. Fakat mebus Reşit Bey'in de kendilerine katılmasıyla üç kardeş Uşak'ta Yunanlılarla görüştüler. Düzenli ordu İsmet Bey ve Refet Bey'in komutasında 1921 yılı ocak ayında Kuvayı Seyyare'nin tuttuğu Gediz-Kütahya üstüne yürüdü. Çerkez Ethem'in yanındaki kuvvet iyice küçülmüştü. 1. Süvari Grubu komutanı binbaşı Derviş Bey takip ediyordu. Derviş Bey, Ethem'in arkadaşı olduğu için Yunanlılara sığınmadan önce silahlarını bırakmasını sağladı.