Çocuğunuzla geçirdiğiniz zaman ne kadar kaliteli? İlginiz gerçek mi?
Hep duyduğumuz; konuştuğumuz bir konudur: çocuğa gösterdiğimiz zamanın miktarının çok olması değil içeriğinin iyi olması önemli. Amaç kaliteli – nitelikli zaman geçirmek. Anne babalarda -yoğun çalışıyor olsalar da- buna dikkat edildiğini görüyorum. Herkes çocuğuna vakit ayırmak ve onunla birşeyler yapmak istiyor mutlaka.
Bu konuyu biraz daha derinleştirmek ve farklı noktalara dikkat çekmek istiyorum. Çocuklarımızla nitelikli zaman geçirmek için; hatta bazen bunun kaygısını da taşıyarak ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Aktivite kitapları, sofisitike oyuncaklar… Bir keresinde bir baba; “Oğluma ne önerirsem önereyim, o benimle atçılık oynamak istiyor!” demişti. Amacımız elbette çocuklarımıza bir şeyler katmak, onların gelişimini desteklemek olabilir ama birlikte geçirilen zamanın keyifli olması, çocuğun eğlenmesi de bir o kadar önemli sanırım. Çünkü çoğu zaman asıl ihtiyaç anne ve babayla olmak, konuşmak, paylaşmak zaten. O yüzden onları gözlemleyip, ne istediklerini ve neye ihtiyaçları olduğunu farketmek ve buradan başlamak önemli diye düşünüyorum.
Bununla beraber, anne babalar olarak kendimize de dönüp bakmak lazım. Çocuğumuza ne kadar “gerçek ilgi” gösteriyoruz? Çok yoğunuz. Aynı anda her yerde olmaya çalışıyoruz. Ama maalesef hiçbir yerde tam anlamyla olamıyoruz. Ve kaybolup gidiyoruz…Çoğu zaman, çocuklarımızla birşeyler yapıyoruz; fiziken yanlarında oluyoruz ama kendimiz başka yerlerde olabiliyoruz! Mesela; ofiste bıraktığımız işlerde, ertesi günkü “to do liste”lerimizde, sonrasında hazırlanacak yemekte, ya da “şu saati geçireyim de, ayağımı uzatıp dinleneyim de!” İşte odaklanmış ilgi göstermekten kastım tam da bu: Çocuğumuzla birlikte olup, onunla bir şeyler yaparken %100 onunla olmak. Fiziken, beynen, ruhen. Ne yapıyorsak tamamıyla içinde hissetmeliyiz kendimizi. Biz böyle olursak çocuğumuz da aynen katılır ve çok da fazla paylaşım olur. Bunu gözlerinden,sesinden, bedeninden anlarsınız. Artan heyecanını; hevesini, mutluluğunu görürsünüz…
Odaklanmış ilgi farklı şekillerde gösterilebilir. Bu yeri geldiğinde sadece gözlerinin içine bakıp onu dinlemek; onun dünyasının içine girmektir. Yeri geldiğinde arabada, yemekte yapılan ve tamamıyla çocuğun gündeminin paylaşıldığı bir konuşmadır. Yeri geldiğinde çok eğlenilen bir oyundur, gezmedir, tozmadır, kitaptır…Çocuğunuzu siz en iyi tanıdığınıza göre, bu ilgiyi en iyi nasıl verebileceğinizi, dahası onun bunu en iyi nasıl hissedebileceğini siz bilirsiniz.
“Zaten hayatımızın odağı çocuklarımız oldu, yaptığımız her şey onlara odaklı.” diye düşünebilirsiniz. Bunun doğru olmadığını, hayatınızın bir bütün olduğunu ve anne baba olmak dışında birey olduğunuzu unutmamanız gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Kilit nokta onların çevresinde bir dünya kurmak değil, onların dünyasnı anlamak dinlemek ve o dünya içinde yer alabilmek. İşte bu yüzden her şeyi bir tarafa bırakıp, tamamen ona odaklanacağımız zamanlara ihtiyacımız var.
Şunu da unutmamak lazım; günlük yoğunluklar içinde çocuklarımız için çok şey yapıyoruz: yemek pişiriyoruz, sofra hazırlıyoruz, çamaşırlarını yıkıyor, ütülüyor, kaldırıyor, ödevlerine yardım ediyoruz; bir yerlere götürüp getiriyoruz. Bu ve benzeri her şey onlar için yaptığımız; aslında bizim görevlerimiz; sorumluluklarımız olan şeyler… Peki onların içindeki bireyi geliştirmek; aramızdaki ilişkiyi güçlendirmek için neler yapıyoruz? Bunu farketmek gerçekten önemli.
Bir şeye zaman harcarken sorun kendinize: “Şu an çocuğum için şeyler yapmakla mı meşgulüm? Yoksa çocuğumun kendisiyle mi?” Ya da “Yaptıklarım görev listemle mi ilgili, yoksa çocuğumun içinde büyüttüğüm insanla mı?” Her ikisi de olmalı tabii ama eminim mutlu bir çocuk; düzenli bir oda, ütülü bir giysi, eksiksiz yapılmış bir ödev ve dolu bir buzdolabından çok daha değerli…
Figen Küçükkoner Kırca
Hep duyduğumuz; konuştuğumuz bir konudur: çocuğa gösterdiğimiz zamanın miktarının çok olması değil içeriğinin iyi olması önemli. Amaç kaliteli – nitelikli zaman geçirmek. Anne babalarda -yoğun çalışıyor olsalar da- buna dikkat edildiğini görüyorum. Herkes çocuğuna vakit ayırmak ve onunla birşeyler yapmak istiyor mutlaka.
Bu konuyu biraz daha derinleştirmek ve farklı noktalara dikkat çekmek istiyorum. Çocuklarımızla nitelikli zaman geçirmek için; hatta bazen bunun kaygısını da taşıyarak ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Aktivite kitapları, sofisitike oyuncaklar… Bir keresinde bir baba; “Oğluma ne önerirsem önereyim, o benimle atçılık oynamak istiyor!” demişti. Amacımız elbette çocuklarımıza bir şeyler katmak, onların gelişimini desteklemek olabilir ama birlikte geçirilen zamanın keyifli olması, çocuğun eğlenmesi de bir o kadar önemli sanırım. Çünkü çoğu zaman asıl ihtiyaç anne ve babayla olmak, konuşmak, paylaşmak zaten. O yüzden onları gözlemleyip, ne istediklerini ve neye ihtiyaçları olduğunu farketmek ve buradan başlamak önemli diye düşünüyorum.
Bununla beraber, anne babalar olarak kendimize de dönüp bakmak lazım. Çocuğumuza ne kadar “gerçek ilgi” gösteriyoruz? Çok yoğunuz. Aynı anda her yerde olmaya çalışıyoruz. Ama maalesef hiçbir yerde tam anlamyla olamıyoruz. Ve kaybolup gidiyoruz…Çoğu zaman, çocuklarımızla birşeyler yapıyoruz; fiziken yanlarında oluyoruz ama kendimiz başka yerlerde olabiliyoruz! Mesela; ofiste bıraktığımız işlerde, ertesi günkü “to do liste”lerimizde, sonrasında hazırlanacak yemekte, ya da “şu saati geçireyim de, ayağımı uzatıp dinleneyim de!” İşte odaklanmış ilgi göstermekten kastım tam da bu: Çocuğumuzla birlikte olup, onunla bir şeyler yaparken %100 onunla olmak. Fiziken, beynen, ruhen. Ne yapıyorsak tamamıyla içinde hissetmeliyiz kendimizi. Biz böyle olursak çocuğumuz da aynen katılır ve çok da fazla paylaşım olur. Bunu gözlerinden,sesinden, bedeninden anlarsınız. Artan heyecanını; hevesini, mutluluğunu görürsünüz…
Odaklanmış ilgi farklı şekillerde gösterilebilir. Bu yeri geldiğinde sadece gözlerinin içine bakıp onu dinlemek; onun dünyasının içine girmektir. Yeri geldiğinde arabada, yemekte yapılan ve tamamıyla çocuğun gündeminin paylaşıldığı bir konuşmadır. Yeri geldiğinde çok eğlenilen bir oyundur, gezmedir, tozmadır, kitaptır…Çocuğunuzu siz en iyi tanıdığınıza göre, bu ilgiyi en iyi nasıl verebileceğinizi, dahası onun bunu en iyi nasıl hissedebileceğini siz bilirsiniz.
“Zaten hayatımızın odağı çocuklarımız oldu, yaptığımız her şey onlara odaklı.” diye düşünebilirsiniz. Bunun doğru olmadığını, hayatınızın bir bütün olduğunu ve anne baba olmak dışında birey olduğunuzu unutmamanız gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Kilit nokta onların çevresinde bir dünya kurmak değil, onların dünyasnı anlamak dinlemek ve o dünya içinde yer alabilmek. İşte bu yüzden her şeyi bir tarafa bırakıp, tamamen ona odaklanacağımız zamanlara ihtiyacımız var.
Şunu da unutmamak lazım; günlük yoğunluklar içinde çocuklarımız için çok şey yapıyoruz: yemek pişiriyoruz, sofra hazırlıyoruz, çamaşırlarını yıkıyor, ütülüyor, kaldırıyor, ödevlerine yardım ediyoruz; bir yerlere götürüp getiriyoruz. Bu ve benzeri her şey onlar için yaptığımız; aslında bizim görevlerimiz; sorumluluklarımız olan şeyler… Peki onların içindeki bireyi geliştirmek; aramızdaki ilişkiyi güçlendirmek için neler yapıyoruz? Bunu farketmek gerçekten önemli.
Bir şeye zaman harcarken sorun kendinize: “Şu an çocuğum için şeyler yapmakla mı meşgulüm? Yoksa çocuğumun kendisiyle mi?” Ya da “Yaptıklarım görev listemle mi ilgili, yoksa çocuğumun içinde büyüttüğüm insanla mı?” Her ikisi de olmalı tabii ama eminim mutlu bir çocuk; düzenli bir oda, ütülü bir giysi, eksiksiz yapılmış bir ödev ve dolu bir buzdolabından çok daha değerli…
Figen Küçükkoner Kırca