Henüz 4 yaşındaki çocuğunuzun anaokulundan eve bir resimle döndüğünü hayal edin. Çocuğunuz bu resmi kendisinin yaptığını söyledi ve bir gurur abidesi olarak buzdolabının kapısına beraberce astınız, böylece çocuğunuz resminin evin görünür bir köşesinde sergilenmesinden gurur duyabilir. Sonraki günlerde anaokulundan bir grup arkadaşı ve anneleri sizin evinizde verdiğiniz bir oyun grubu daveti için size geldiler. O da ne! Çocuklardan biri bozdolabının kapağındaki resmin kendisine ait olduğunu söylüyor ve onu geri istiyor. Ve resim gerçekten de onun! Okuldaki resim çalışmasında özenerek yapmış ve sonrasında kaybettiğini düşünmüş. Okulda ve evde çokça üzülüp ağlamış. Bu durum karşısında utandınız, mahçup hissettiniz, belki ebeveyn olarak çocuğunuzun doğru olmayan bu davranışı karşısında kendinizi ona doğru değerleri aktarabilmiş olmakla ilgili başarısız hissettiniz. Hatta belki buna sebep olduğu için veya verdiğiniz eğitimi almadığını düşünerek derinde bir yerlerde çocuğunuza kızgın hissettiniz. Gördüğünüz üzere bir duruma dair birçok farklı duyguyu hissedebilirsiniz. Peki ama bu problemi nasıl çözeceksiniz? "Çocuktur bu yapar. Bilmiyor daha, zamanla öğrenir"
"Beni nasıl utandırır, ben onu böyle mi büyüttüm"
"Bir başkasına ait bir şeyi nasıl sahiplenir, bu düpedüz alıkoymak, hatta belki hırsızlık." "Aman Ya Rabbi! Yoksa çocuğumu doğru eğitemiyor muyum?"
Benzeri birçok düşünce eşlik edebilir duygularınıza. Ancak duygular ve düşüncelerin arasında kaybolmaktansa bir adım geri atıp karşılaştığınız her problemde izleyebileceğiniz bir rutin belirlemek uzun vadede çok daha kalıcı ve nitelikli sonuçlar verecektir. Bu örnekteki probleme olası bir çözüm planı geliştirirken, çocuğunuzun gelişim sürecinde hemen hemen her problemde takip edebileceğiniz bir problem çözme rutinini de beraber incelemiş olalım.
Problemle karşılaştığınızda :
1. Problemi tanımlayın.
Problemin sebebinin neler olabileceğini anlamaya çalışın. Sebepleri doğru anlamak doğru çözümler geliştirmenizi sağlar. Probleme bu şekilde yaklaştığınızda tepkisel olmaktan kendinizi korumuş, daha pedagojik bir yaklaşım olan yanıtlayıcı moda geçmiş olursunuz. Yeri gelmişken tepkisel-yanıtlayıcı farkına da değinebiliriz.
Tepkisel olduğunuzda yalnızca görünen davranışa odaklanırsınız. Altındaki nedenleri ve ihtiyaçları görmeye çalışmadığınız için çocuğunuzla olan ilişkiniz de daha yüzeysel bir boyutta kalır. Ancak yanıtlayıcı olmayı tercih ettiğinizde görünen davranışın ardındaki neden ve ihtiyaçları anlamaya odaklanırsınız. Böylece çocuğunuzla problemi çözmeye yönelik attığınız her adım ilişkimizi güçlendirir. Davranışına sınır koyabilirsiniz ancak duyguyu da anlamış ve çocuğa kendisinin anlaşıldığını yansıtmış olursunuz.
Bu örnekteki çocuk arkadaşının resmini çok beğenmiş olabilir. Aynı resmi kendisinin de çizmiş olabilmesini arzulamış olabilir. Harika bulduğu bu resmi kendisinin çizdiğini duyduğunda sizin gözlerinizde parlayacak ışığı görmek istemiş olabilir. Birçok nedeni olabilir. Çocuğunuzu anlamaya çalıştıkça altındaki gerçek sebebi görmeniz ve bu sebebe yönelik bir çözüm geliştirmeniz kolaylaşacaktır.
2. Hedefi belirleyin.
Arzularla gerçekteki davranışlar aynı şeyler değildirler. Bir şeyi çok arzulayabilirsiniz ancak onu yapmanız bambaşka bir konudur. Sosyal canlılar olduğumuz için arzularımızı eyleme geçirmeden önce bunun sonuçlarını ve olası etkilerini düşünürüz. Tam da bu sebepten her
arzuladığımızı yapmayız. Arzu ile gerçeklik arasındaki farkı kavramak gelişimsel bir beceridir. Çocuklar bu beceriyi sosyal hayat içinde bizlerin yardımıyla öğrenirler. Bu örnekteki çocuk kendisine ait olanla başkasına ait olan arasında henüz tam bir net ayrıma gitmemiş olabilir. Ayrımın farkında olduğu halde arzularını gerçeklik süzgecinden geçirecek olgunlukla olmayabilir. Bu şekilde, gerçek sebebi anlamaya çalışmak problemi çözmek konusunda doğru hedefi belirlemenize yardımcı olacaktır.
3. Alternatif çözümler bulun.
Problemi tanımladınız ve olası sebepleri belirledikten sonra hedefi belirlediniz. Bu aşamada neyle uğraştığınızın ve neyi çözmeye çalıştığınızın net bir şekilde farkındasınızdır. Öyleyse, çözümler düşünmeye başlayabilirsiniz.
Yine örneğimize dönecek olursak, bu çocuk fantezi ile gerçeklik arasında henüz tam bir ayrım yapabilme kapasitesine sahip değildir. Dolayısıyla ona zamanla bu farkındalığı edindirmek istediğinizi farz edelim. Bu durumda hedefiniz çocuğunuza arzu ile davranış arasında ve fantezi ile gerçeklik arasındaki farkı öğretmek olabilir. Böylece başkasına ait olana bu şekilde el uzatmasının önüne geçerek erdemli bir insan yetiştirmek amacınızı gerçekleştirebilirsiniz.
Hedefiniz belli ancak bunu nasıl yapacağınız konusunda hala kafanız karışık olabilir. Burada anahtar cümle "duyguyu yanıtla ve davranışa sınır koy" şeklindedir. Şu şekilde bir cümle çocuğunuzun duyguları ve arzuları konusunda farkındalık geliştirmesine yardımcı olabilir. "O resmi gerçekten çok beğenmiştin sanırım. Sen de böyle bir resim çizmeyi çok isterdin. Seni anlıyorum." Çocuğun arzusuna dair farkındalık kazandıracak cümleyi kurdunuz ve duygusunu şefkatle kabul ettiniz. "Ancak biliyor musun? Bu resmi çok beğendiysen arkadaşından aynısından bir tane de senin için çizmesini isteyebilirsin. Veya seninle oturup beraberce yine çok beğeneceğin benzeri bir resim çizebiliriz. Çünkü farkındayım, arkadaşının çizdiği o resmi çok beğenmiştin ve aynı resimden sende de olmasını istemiştin. " Bu aşamada çocuğa arzusunu gerçekleştirebilmesi için alternatif çözümler düşündürdünüz. Bitti mi, tabi ki bitmedi Şimdi de ona neden başkasına ait olanı arzuladığı gibi sahiplenemeyeceğine dair kendi ahlaki aile değerlerinizi aktarmak durumundasınız. "Herkesin kendine ait şeyleri vardır. Örneğin, doğum gününde yaptığımız resmi hatırlıyor musun? Onu sen yapmıştın, o sana aitti. Tıpkı bunun gibi arkadaşının resmi de ona ait ve doğruluk bizim için çok değerli. Bizim aile kuralımız her zaman doğruları söylemek ve başkalarına ait eşyalara izinsiz dokunmamak." Bingo, çocuğa arzusunu fark ettirdiniz, duygusuna şefkatle kucak açtınız, alternatif çözüm önerileri sundunuz ve neden bir daha bunu yapmaması gerektiği konusunda aile değerlerinizi aktardınız. Utanma yok, utandırma yok, cezalandırma yok, iletişim ve güven var.
4. Bu alternatif çözümlerin nasıl işleyeceğini düşünün.
Oluşturduğunuz bu problem çözme adımları üzerine düşünün. Çocuğunuzun kendi duygusu ve arzusu üzerine düşünebilen ve eylemlerini buna göre düzenleyebilen bir birey olmasını istiyorsanız bunu öncelikle siz yapabilmelisiniz. Resmin ona ait olmadığını herkesin önünde öğrendiğiniz andan beri hangi duyguları yaşadınız? İlk etapta ne yapmak istediniz? Dönüp sizi utandırmış olduğu için siz de onu mu utandırmak istediniz? Aile değerlerinizi düşünüp, ilerde yanlış şeyler yapacağı korkusuyla onu hemen cezalandırmak mı istediniz? Yoksa çocuk canım bu, zamanla kendi kendine öğrenir deyip kulak ardı mı etmek istediniz?
5. Denemek için bir çözüm seçin.
Yukarıda belirlediğiniz bu adımları her problemde sırasıyla uygulayın. Yardımcı çocuk kitapları, oyunlar veya yaşına uygun süre ve temada dijital içeriklerden de faydalanabilirsiniz.
6. Sonucunu değerlendirin ve çözüm işe yaramıyorsa başka bir şey deneyin.Burada bahsedilen örnek üzerinden çocuğunuz bir problem yaşadığı zaman takip edebileceğiniz adımları belirledik. Bu adımları her defasında tutarlılıkla uygulamanız çocuğunuza verebileceğiniz çok büyük bir armağan olacaktır. Sizin problemlere yaklaşım tarzınız zaman içerisinde onun kendi problemlerine yaklaşım tarzına dönüşecektir. Ancak problemler karşısında ortalıkta görünmeyen veya hızlıca çıkışarak duygularını etrafa saçan bir tutum sergilemeniz uzun vadede hem ilişkinizi zayıflatacak hem de çocuğunuzu problem çözme becerileri konusunda yetersiz kılacaktır. Bu sebeple planınızın işe yaramadığını hissettiğinizde problemin olası sebepleri üzerine bir daha düşünerek süreci baştan alın. Çocuğunuzun hiç yanılmayan değil aksine kendisi gibi yanılan ancak yanılgılarına çözümler üretmek için çaba harcayan bir anne baba görmeye ihtiyacı var.
"Beni nasıl utandırır, ben onu böyle mi büyüttüm"
"Bir başkasına ait bir şeyi nasıl sahiplenir, bu düpedüz alıkoymak, hatta belki hırsızlık." "Aman Ya Rabbi! Yoksa çocuğumu doğru eğitemiyor muyum?"
Benzeri birçok düşünce eşlik edebilir duygularınıza. Ancak duygular ve düşüncelerin arasında kaybolmaktansa bir adım geri atıp karşılaştığınız her problemde izleyebileceğiniz bir rutin belirlemek uzun vadede çok daha kalıcı ve nitelikli sonuçlar verecektir. Bu örnekteki probleme olası bir çözüm planı geliştirirken, çocuğunuzun gelişim sürecinde hemen hemen her problemde takip edebileceğiniz bir problem çözme rutinini de beraber incelemiş olalım.
Problemle karşılaştığınızda :
1. Problemi tanımlayın.
Problemin sebebinin neler olabileceğini anlamaya çalışın. Sebepleri doğru anlamak doğru çözümler geliştirmenizi sağlar. Probleme bu şekilde yaklaştığınızda tepkisel olmaktan kendinizi korumuş, daha pedagojik bir yaklaşım olan yanıtlayıcı moda geçmiş olursunuz. Yeri gelmişken tepkisel-yanıtlayıcı farkına da değinebiliriz.
Tepkisel olduğunuzda yalnızca görünen davranışa odaklanırsınız. Altındaki nedenleri ve ihtiyaçları görmeye çalışmadığınız için çocuğunuzla olan ilişkiniz de daha yüzeysel bir boyutta kalır. Ancak yanıtlayıcı olmayı tercih ettiğinizde görünen davranışın ardındaki neden ve ihtiyaçları anlamaya odaklanırsınız. Böylece çocuğunuzla problemi çözmeye yönelik attığınız her adım ilişkimizi güçlendirir. Davranışına sınır koyabilirsiniz ancak duyguyu da anlamış ve çocuğa kendisinin anlaşıldığını yansıtmış olursunuz.
Bu örnekteki çocuk arkadaşının resmini çok beğenmiş olabilir. Aynı resmi kendisinin de çizmiş olabilmesini arzulamış olabilir. Harika bulduğu bu resmi kendisinin çizdiğini duyduğunda sizin gözlerinizde parlayacak ışığı görmek istemiş olabilir. Birçok nedeni olabilir. Çocuğunuzu anlamaya çalıştıkça altındaki gerçek sebebi görmeniz ve bu sebebe yönelik bir çözüm geliştirmeniz kolaylaşacaktır.
2. Hedefi belirleyin.
Arzularla gerçekteki davranışlar aynı şeyler değildirler. Bir şeyi çok arzulayabilirsiniz ancak onu yapmanız bambaşka bir konudur. Sosyal canlılar olduğumuz için arzularımızı eyleme geçirmeden önce bunun sonuçlarını ve olası etkilerini düşünürüz. Tam da bu sebepten her
arzuladığımızı yapmayız. Arzu ile gerçeklik arasındaki farkı kavramak gelişimsel bir beceridir. Çocuklar bu beceriyi sosyal hayat içinde bizlerin yardımıyla öğrenirler. Bu örnekteki çocuk kendisine ait olanla başkasına ait olan arasında henüz tam bir net ayrıma gitmemiş olabilir. Ayrımın farkında olduğu halde arzularını gerçeklik süzgecinden geçirecek olgunlukla olmayabilir. Bu şekilde, gerçek sebebi anlamaya çalışmak problemi çözmek konusunda doğru hedefi belirlemenize yardımcı olacaktır.
3. Alternatif çözümler bulun.
Problemi tanımladınız ve olası sebepleri belirledikten sonra hedefi belirlediniz. Bu aşamada neyle uğraştığınızın ve neyi çözmeye çalıştığınızın net bir şekilde farkındasınızdır. Öyleyse, çözümler düşünmeye başlayabilirsiniz.
Yine örneğimize dönecek olursak, bu çocuk fantezi ile gerçeklik arasında henüz tam bir ayrım yapabilme kapasitesine sahip değildir. Dolayısıyla ona zamanla bu farkındalığı edindirmek istediğinizi farz edelim. Bu durumda hedefiniz çocuğunuza arzu ile davranış arasında ve fantezi ile gerçeklik arasındaki farkı öğretmek olabilir. Böylece başkasına ait olana bu şekilde el uzatmasının önüne geçerek erdemli bir insan yetiştirmek amacınızı gerçekleştirebilirsiniz.
Hedefiniz belli ancak bunu nasıl yapacağınız konusunda hala kafanız karışık olabilir. Burada anahtar cümle "duyguyu yanıtla ve davranışa sınır koy" şeklindedir. Şu şekilde bir cümle çocuğunuzun duyguları ve arzuları konusunda farkındalık geliştirmesine yardımcı olabilir. "O resmi gerçekten çok beğenmiştin sanırım. Sen de böyle bir resim çizmeyi çok isterdin. Seni anlıyorum." Çocuğun arzusuna dair farkındalık kazandıracak cümleyi kurdunuz ve duygusunu şefkatle kabul ettiniz. "Ancak biliyor musun? Bu resmi çok beğendiysen arkadaşından aynısından bir tane de senin için çizmesini isteyebilirsin. Veya seninle oturup beraberce yine çok beğeneceğin benzeri bir resim çizebiliriz. Çünkü farkındayım, arkadaşının çizdiği o resmi çok beğenmiştin ve aynı resimden sende de olmasını istemiştin. " Bu aşamada çocuğa arzusunu gerçekleştirebilmesi için alternatif çözümler düşündürdünüz. Bitti mi, tabi ki bitmedi Şimdi de ona neden başkasına ait olanı arzuladığı gibi sahiplenemeyeceğine dair kendi ahlaki aile değerlerinizi aktarmak durumundasınız. "Herkesin kendine ait şeyleri vardır. Örneğin, doğum gününde yaptığımız resmi hatırlıyor musun? Onu sen yapmıştın, o sana aitti. Tıpkı bunun gibi arkadaşının resmi de ona ait ve doğruluk bizim için çok değerli. Bizim aile kuralımız her zaman doğruları söylemek ve başkalarına ait eşyalara izinsiz dokunmamak." Bingo, çocuğa arzusunu fark ettirdiniz, duygusuna şefkatle kucak açtınız, alternatif çözüm önerileri sundunuz ve neden bir daha bunu yapmaması gerektiği konusunda aile değerlerinizi aktardınız. Utanma yok, utandırma yok, cezalandırma yok, iletişim ve güven var.
4. Bu alternatif çözümlerin nasıl işleyeceğini düşünün.
Oluşturduğunuz bu problem çözme adımları üzerine düşünün. Çocuğunuzun kendi duygusu ve arzusu üzerine düşünebilen ve eylemlerini buna göre düzenleyebilen bir birey olmasını istiyorsanız bunu öncelikle siz yapabilmelisiniz. Resmin ona ait olmadığını herkesin önünde öğrendiğiniz andan beri hangi duyguları yaşadınız? İlk etapta ne yapmak istediniz? Dönüp sizi utandırmış olduğu için siz de onu mu utandırmak istediniz? Aile değerlerinizi düşünüp, ilerde yanlış şeyler yapacağı korkusuyla onu hemen cezalandırmak mı istediniz? Yoksa çocuk canım bu, zamanla kendi kendine öğrenir deyip kulak ardı mı etmek istediniz?
5. Denemek için bir çözüm seçin.
Yukarıda belirlediğiniz bu adımları her problemde sırasıyla uygulayın. Yardımcı çocuk kitapları, oyunlar veya yaşına uygun süre ve temada dijital içeriklerden de faydalanabilirsiniz.
6. Sonucunu değerlendirin ve çözüm işe yaramıyorsa başka bir şey deneyin.Burada bahsedilen örnek üzerinden çocuğunuz bir problem yaşadığı zaman takip edebileceğiniz adımları belirledik. Bu adımları her defasında tutarlılıkla uygulamanız çocuğunuza verebileceğiniz çok büyük bir armağan olacaktır. Sizin problemlere yaklaşım tarzınız zaman içerisinde onun kendi problemlerine yaklaşım tarzına dönüşecektir. Ancak problemler karşısında ortalıkta görünmeyen veya hızlıca çıkışarak duygularını etrafa saçan bir tutum sergilemeniz uzun vadede hem ilişkinizi zayıflatacak hem de çocuğunuzu problem çözme becerileri konusunda yetersiz kılacaktır. Bu sebeple planınızın işe yaramadığını hissettiğinizde problemin olası sebepleri üzerine bir daha düşünerek süreci baştan alın. Çocuğunuzun hiç yanılmayan değil aksine kendisi gibi yanılan ancak yanılgılarına çözümler üretmek için çaba harcayan bir anne baba görmeye ihtiyacı var.