Saplantı(obsesyon) ve zorlantı(kompulsiyon) rahatsızlığının temel özelliği, zihinden uzaklaştırılamayan tekrarlayıcı düşünceler ve bu düşünceleri uzaklaştırma çabası ile tekrarlayan hareketlerdir. Çocuk ya da genç çok anlamsız, aptalca ve kendisine yabancı gelen bu düşünceleri -obsesyon- zihninden kovamaz ve istem dışı olarak uzaklaştırmak amacıya takrarlayıcı hareketler -kompulsiyon- yapabilir.
Obsesyonlar genellikle erişkin yaşın rahatsızlığı olarak bilindiğinden 'çocuk ve ergenlerde görülmez' gibi yanlış bir kanı vardır. Fakat yetişkin dönemindeki obsesyonların çoğu çocuklukta başlamaktadır. Ancak çocukluk döneminde ilgisizlik, üzerinde durulmama ve çocuğun belirtileri gizlemesi nedeniyle bu durum gözden kaçabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre OKB tanısı konmuş yetişkinlerin yaklaşık 5-15 yaşları arasında rahatsızlıklarının başladığı bildirilmiştir.
Obsesif-Kompulsif Bozukluğun nasıl başladığı henüz tam bilinmemetedir. Fakat nöro-davranışsal bir rahatsızlık olan OKB hiçbir şekilde çocuğun 'hatası' ya da 'çocuk çok çabalarsa durdurabileceği' bir şey olarak görülmez. Aksine OKB'ye çocuğun kendi başına durduramayacağı beyinde bir tür 'kısa devre' sorunu gibi yaklaşmak en doğrusudur. Çocuğunuzun zihninde bir endişe bilgisayarı olduğunu düşünün ve bu bilgisayar böylesi bir ilgiyi hak etmeyen korku çağıları gönderir. Bu korku çağrıları 'obsesyon' olarak adlandırdığımız şeylerdir. Örneğin; çocuğun zihnine annesinin veya babasının hasta olup öleceği düşüncesinin sürekli gelmesi ve bunu önlemek amacıyla tekrarlayıcı davranışlar yapması, dindar bir ailede yaşayan çocuğunun içinden tanrıya sövme isteğinin gelmesi ,ve sürekli tövbe etmesiş, dua okuması, ödevini yazmaya çalışan bir çocuğun bir hata yaptığında silmek yerine tekrar tekrar her hatada kağıdı yırtması sonuçta ödevini tamamlayamaması, yeterince temiz olmadığını düşünen çocucuğun yeterince temiz olduğunu hissedene kadar, belli ve görece uzun süre ellerini yıkaması gibi durumlar tipik yaşanan durumlardır. Fakat obsesyonlar (saplantılar) hemen her konuda olabilir.
Görüldüğü gibi obsesyonlar olumsuz duyguların eşlik ettiği istenmeyen düşünceler, dürtüler ya da görüntülerdir. Onlara eşlik eden olumsuz duygular gerçek bir zarar görme-verme, korkusu ve spesifik olmayan bir fiziksel huzursuzluk hissi olabilir. Obsesyonları göremezsiniz ama çocuğunuzun dikkatinin dağıldığını veya dikkatsiz göründüğünü fark edebilirsiniz. Beyin bu korku çağrılarını gönderdiğinde çocuğun verdiği tepkiler kompulsiyonlar olarak adlandırılan tekrarlayan ritüel davranışlarıdır. Kompulsiyonlar istenmeyen düşünceleri uzaklaştırmak ve eşlik eden kaygıyı ve huzursuzluk hissini hafifletmek için tasarlanan eylemlerdir.
Özellikle ergenlik döneminde gençler tekrarlayıcı davranışlarını gizleme eğilimindedirler. Erişkin yaşta aynı belirtiler ile uzmana başvuran bireylerle yapılan araştırmalarda, ergenlik döneminde de benzer belirtileri olanların bunları en yakınlarından bile gizledikleri öğrenilmiştir. Ergen utanma, ayıplanma, ve hor görülme endişesiyle obsesyonlarını açıklayamaz. Tekrar tekrar yaptığı hareketler ise büyük çaba göstererek engellemeye veya kimsenin olmadığı yerleri tercih eder. Bu gizleme çabası zamanla sosyal izolasyon durumuna yol açabilir. Kendini engelleyemeyen çocuk ve gençler içine kapanabilir. Sosyal geri çekilme ve beraberinde okul başarısı düşebilir. Obsesyon ve kompulsiyonları arasında sıkışan gençlerin bu duruma başka ruhsal sorunlar da eşlik edebilir.
Ailenin önemi:
özellikle obsesyonların yoğun olduğu durumlarda aileler zor anlar yaar. Çocuk kendi kurallarını uygulamak için ev halkı ile çatışmaua girebilir. Sürekli aynı şeyleri sorması veya tekrarlaması aileyi bunaltabilir. Aynı zamanla çocukla beraber ailede eş dost ziyareti yapmaktan ve misafir kabul etmekten kaçınabilir, onlar da sosyal geri çekilme yaşayabilir.
Çocukta fark edilen durum karşısında ilk olarak çocuk iyice gözlemlenmeli fakat engelleme ve cezadan kaçınılmalıdır. Çocuğun hareketlerine gülme vya alay etme utanma duygusu yaşayan çocuğu daha fazla sıkıntıya sokar ve gerginliği arttırır.
Çocuğunuzu değil, OKB'yi sorun yapmak gerekir. Uzun vadede yarar sağlamak ve bu rahatsızlıkla baş edebilmek için çocuk ve ailenin belirlki stratejiler öğrenmesi gerekmekte ve aile tedavi stratejilerini uygularken sabırlı olmalıdır.
Bilişsel ve davranışçı terapilerde sıklıkla kullanılan yöntem maruz bırakma ve tepki önlemedir. Fakat öncelikle istemsiz düşünceler ile çalışılır. Daha sonra çocuğun korkulan nesneye, düşünceye veya eyleme kendisini maruz bırakmasıyla süreç devam eder. Bu teknik terapist eşliğinde, doğru hiyeraşi ile yapılmalıdır. Tepki önleme ise tekrarlayan davranışları engelleme ve maruz kalmadan kaynaklanan kaçınma davranışlarını en aza indirme sürecidir. Bu sayede yeni davranışlar pekişirken bir yandan da kaygı ve tekrarlayıcı davranışlar azalmış olur.
Bu süreçte çocuğunuza öğüt vermeyi bırakmalısınız. Çünkü çocuk ve gençler de zaten OKB'nin mantıklı olmadığını genellikle bilirler. Bu çocuğunuza kendini kötü ve başarısız hissettirmekten başka bir işe yaramaz. Aksine çocuğunuz için onu motive etmek amacıyla maruz bırakma ve üstüne gitme çalışmalarında ona yardım edebilir, kendinizden emin ve 'nötr' bir tutum sergileyebilirsiniz.
Obsesyonlar genellikle erişkin yaşın rahatsızlığı olarak bilindiğinden 'çocuk ve ergenlerde görülmez' gibi yanlış bir kanı vardır. Fakat yetişkin dönemindeki obsesyonların çoğu çocuklukta başlamaktadır. Ancak çocukluk döneminde ilgisizlik, üzerinde durulmama ve çocuğun belirtileri gizlemesi nedeniyle bu durum gözden kaçabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre OKB tanısı konmuş yetişkinlerin yaklaşık 5-15 yaşları arasında rahatsızlıklarının başladığı bildirilmiştir.
Obsesif-Kompulsif Bozukluğun nasıl başladığı henüz tam bilinmemetedir. Fakat nöro-davranışsal bir rahatsızlık olan OKB hiçbir şekilde çocuğun 'hatası' ya da 'çocuk çok çabalarsa durdurabileceği' bir şey olarak görülmez. Aksine OKB'ye çocuğun kendi başına durduramayacağı beyinde bir tür 'kısa devre' sorunu gibi yaklaşmak en doğrusudur. Çocuğunuzun zihninde bir endişe bilgisayarı olduğunu düşünün ve bu bilgisayar böylesi bir ilgiyi hak etmeyen korku çağıları gönderir. Bu korku çağrıları 'obsesyon' olarak adlandırdığımız şeylerdir. Örneğin; çocuğun zihnine annesinin veya babasının hasta olup öleceği düşüncesinin sürekli gelmesi ve bunu önlemek amacıyla tekrarlayıcı davranışlar yapması, dindar bir ailede yaşayan çocuğunun içinden tanrıya sövme isteğinin gelmesi ,ve sürekli tövbe etmesiş, dua okuması, ödevini yazmaya çalışan bir çocuğun bir hata yaptığında silmek yerine tekrar tekrar her hatada kağıdı yırtması sonuçta ödevini tamamlayamaması, yeterince temiz olmadığını düşünen çocucuğun yeterince temiz olduğunu hissedene kadar, belli ve görece uzun süre ellerini yıkaması gibi durumlar tipik yaşanan durumlardır. Fakat obsesyonlar (saplantılar) hemen her konuda olabilir.
Görüldüğü gibi obsesyonlar olumsuz duyguların eşlik ettiği istenmeyen düşünceler, dürtüler ya da görüntülerdir. Onlara eşlik eden olumsuz duygular gerçek bir zarar görme-verme, korkusu ve spesifik olmayan bir fiziksel huzursuzluk hissi olabilir. Obsesyonları göremezsiniz ama çocuğunuzun dikkatinin dağıldığını veya dikkatsiz göründüğünü fark edebilirsiniz. Beyin bu korku çağrılarını gönderdiğinde çocuğun verdiği tepkiler kompulsiyonlar olarak adlandırılan tekrarlayan ritüel davranışlarıdır. Kompulsiyonlar istenmeyen düşünceleri uzaklaştırmak ve eşlik eden kaygıyı ve huzursuzluk hissini hafifletmek için tasarlanan eylemlerdir.
Özellikle ergenlik döneminde gençler tekrarlayıcı davranışlarını gizleme eğilimindedirler. Erişkin yaşta aynı belirtiler ile uzmana başvuran bireylerle yapılan araştırmalarda, ergenlik döneminde de benzer belirtileri olanların bunları en yakınlarından bile gizledikleri öğrenilmiştir. Ergen utanma, ayıplanma, ve hor görülme endişesiyle obsesyonlarını açıklayamaz. Tekrar tekrar yaptığı hareketler ise büyük çaba göstererek engellemeye veya kimsenin olmadığı yerleri tercih eder. Bu gizleme çabası zamanla sosyal izolasyon durumuna yol açabilir. Kendini engelleyemeyen çocuk ve gençler içine kapanabilir. Sosyal geri çekilme ve beraberinde okul başarısı düşebilir. Obsesyon ve kompulsiyonları arasında sıkışan gençlerin bu duruma başka ruhsal sorunlar da eşlik edebilir.
Ailenin önemi:
özellikle obsesyonların yoğun olduğu durumlarda aileler zor anlar yaar. Çocuk kendi kurallarını uygulamak için ev halkı ile çatışmaua girebilir. Sürekli aynı şeyleri sorması veya tekrarlaması aileyi bunaltabilir. Aynı zamanla çocukla beraber ailede eş dost ziyareti yapmaktan ve misafir kabul etmekten kaçınabilir, onlar da sosyal geri çekilme yaşayabilir.
Çocukta fark edilen durum karşısında ilk olarak çocuk iyice gözlemlenmeli fakat engelleme ve cezadan kaçınılmalıdır. Çocuğun hareketlerine gülme vya alay etme utanma duygusu yaşayan çocuğu daha fazla sıkıntıya sokar ve gerginliği arttırır.
Çocuğunuzu değil, OKB'yi sorun yapmak gerekir. Uzun vadede yarar sağlamak ve bu rahatsızlıkla baş edebilmek için çocuk ve ailenin belirlki stratejiler öğrenmesi gerekmekte ve aile tedavi stratejilerini uygularken sabırlı olmalıdır.
Bilişsel ve davranışçı terapilerde sıklıkla kullanılan yöntem maruz bırakma ve tepki önlemedir. Fakat öncelikle istemsiz düşünceler ile çalışılır. Daha sonra çocuğun korkulan nesneye, düşünceye veya eyleme kendisini maruz bırakmasıyla süreç devam eder. Bu teknik terapist eşliğinde, doğru hiyeraşi ile yapılmalıdır. Tepki önleme ise tekrarlayan davranışları engelleme ve maruz kalmadan kaynaklanan kaçınma davranışlarını en aza indirme sürecidir. Bu sayede yeni davranışlar pekişirken bir yandan da kaygı ve tekrarlayıcı davranışlar azalmış olur.
Bu süreçte çocuğunuza öğüt vermeyi bırakmalısınız. Çünkü çocuk ve gençler de zaten OKB'nin mantıklı olmadığını genellikle bilirler. Bu çocuğunuza kendini kötü ve başarısız hissettirmekten başka bir işe yaramaz. Aksine çocuğunuz için onu motive etmek amacıyla maruz bırakma ve üstüne gitme çalışmalarında ona yardım edebilir, kendinizden emin ve 'nötr' bir tutum sergileyebilirsiniz.