Çocuk zekası nasıl gelişir

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
57
Yaş
36
Coin
256,936
Son araştırmalar sınıf içinde kendi düşünce ve davranışlarını kontrol edebilme yetisiyle ilgili yaygın inanışları sarsacak nitelikte.






Çoğunlukla bilişsel nöroloji adı verilen alanda yapılan bir dizi keşiften elde edilen bulgular, genç beyinlerin temel kavramları ne zaman kavrayabildiği konusuna açıklık kazandırıyor.

Yeni bir çalışma, anaokuluna yeni başlayan çoğu çocuğun ellerindeki şekerleri iki ya da üç oyuncak hayvana bölüştürmek gibi basit bölme işlemlerini yapabildiğini gösterdi. Başka bir çalışmaysa, beynin harf kombinasyonları ve sesler arasında bağlantı kurma yeteneğinin, tahmin edilenden çok daha ileri bir yaş olan 11 yaşından önce tam olarak gelişmeyebileceğini ileri sürdü.

Bugüne kadar genellikle geleneklere ve tahminlere dayanan temel akademik yeteneklerin öğretilmesinde, artık bilişsel bilim temelli yaklaşımlara yer veriliyor. ABD'nin Boston, Washington ve Nashville gibi pek çok şehrinde okullar, anaokuluna yeni başlayan çocukların matematik yeteneklerini geliştirmek için yeni müfredatlar deniyor. Başka şehirlerde de öğretmenler çocukların disleksiyi (okuma güçlüğü) yenmelerine yardımcı olmak için beyin araştırmacıları tarafından geliştirilen yöntemleri kullanıyor. Bir düzine kadar eyalette ise okullar, genç öğrencilerin ön loblarının gelişimini hızlandırarak sınıf içinde kendilerini kontrol etmelerini sağlamaya yönelik bir program kullanmaya başladı.

Harvard Üniversitesi'ndeki akıl, beyin ve eğitim programının başkanı Kurt Fischer, "Öğretmek, çok eski zamanlardan gelen bir yetenek ama yine de beyin gelişimini nasıl etkilediği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Şimdi ilk defa bilişsel bilim ve eğitimin bir arada çalıştığına şahit oluyoruz" dedi.

Uzmanlar bu yeni ilişkinin belirsizliklerle dolu olduğunu, ayrıca piyasadaki "beyin-odaklı" ürünlerin çoğunun bulgudan çok abartıya dayandığını söylüyor. Ama New York eyaletinin Buffalo şehrindeki okullarda uygulanan erken matematik eğitimi gibi bazı programlar başarıya ulaştı.

Uzmanlara göre benzeri çabalar okullar tarafından desteklenirse, eğitim anlayışını baştan aşağı değiştirebilir ve öğretime bilimsel bir temel kazandırabilir. Genellikle sıradan bir anaokulu sınıfında öğrenciler matematikle çok az uğraşıyor. Bir gün içinde matematik eğitimine ya çok az vakit ayrılıyor ya hiç ayrılmıyor. Matematik eğitimi için ayrılan bu süre, çocukların kaldırabileceğinden çok daha az. Öte yandan, çocuklar evde matematikle ilgili oyunlardan yoksun bırakılıyor ve anaokulunda geride kalanlar, diğerlerine yetişmek için yeterince hazırlanamıyor.

Buffalo Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde araştırmacı olarak çalışan, aynı bölümden meslektaşı ve eşi Profesör Doug Clements ile birlikte çocukların erken dönem matematik eğitimlerini zenginleştirmek için "Yapı Taşları" isimli bir program geliştiren Julie Sarama, "Bu olduğunda diğerlerine yetişmek çok zor olabilir" diyor. Bir Yapı Taşları sınıfında öğrenciler sayılarla sanat eserleri ve bilgisayar oyunları şeklinde karşılaşıyor ve derslerde sayılarla harflere eşit zaman ayrılıyor. "Susam Sokağı"ndaki gibi Yapı Taşları'nda da yaratıcı sayı oyunları bulunuyor fakat Yapı Taşları kümeler (bir grupta kaç adet eleman olduğu) ve birebir eşleme (fincanlar ve fincan tabakları gibi farklı grupları eşleştirme) gibi sayısal yeteneklere de odaklanıyor.

Geçenlerde, Buffalo'daki devlet okulu 99'da bulunan Stanley M. Makowski Çocuk Merkezi'nde bir dizi matematik temelli ders ve aktivitenin yanı sıra bilişsel bilim bulgularına dayanan yazılım programlarını içeren müfredat da uygulandı. Örneğin sayıları anlama söz konusu olduğunda, son araştırma bebeklerin bir nesne ile iki nesne arasındaki farkı anlayabiliyor. Anaokulu çağında beyin daha büyük sayıları anlayabiliyor ve üç önemli kavramı birbirine bağlamayı öğrenmeye çalışıyor: Fiziksel büyüklükler, (yedi bilye, yedi santim), rakamların sayıyla ("7") ve yazıyla ifade edilişlerini ("yedi").

Araştırmalara göre, çocuklar 18 aylık olduklarında geometrik şekilleri tanıyabiliyor; anaokulu çağına geldiklerinde de beyin alışılmadık geometrik tanımlarını anlayabiliyor. Daha doğrusu bunları doğru öğretiliğinde anlayabiliyorlar.

Geçen yıl yayımlanan bir çalışmada, Carnegie Mellon Üniversitesi araştırmacıları "Chutes and Ladder" adlı basit bir çocuk oyununun düşük gelirli ailelerden gelen anaokulu öğrencilerinin sayıları kavrama yeteneğini hızlandırdığını ortaya çıkardı. Son dönemde yapılan araştırmalara göre basit bir "sayısallaştırma içgüdüsü"nün beynin anatomisi ile sıkı sıkıya bağlantılı olduğu anlaşıldı. Memeliler, miktarlar arasındaki farkları hemen anlayabiliyor ve üzerinde en fazla meyve olan ağacı ya da çalıyı seçebiliyor.

Antropologlara göre, herhangi bir matematik eğitimi almamış olsalar ve birbirinden uzak kültürlerde yaşasalar dahi insanların miktarları genel olarak anlayabildiğini ortaya çıkardı. Kısa bir süre önce yapılan bir dizi görüntüleme çalışmasında bilim adamları beyin yüzeyinde, kulakların 2,5 santim yukarısında bulunan parietal bölgenin (kafatasının yan kemiği) bir bölümünün, beynin sayı ölçtüğü sırada oldukça aktif olduğunu keşfetti. Duvariçi girinti (intraparietal sulcus) adı verilen bu bölümdeki nöron kümelerinin belli miktarlara karşı hassas olduğu görüldü. Örneğin bazıları beş nesne gördüğünde çok sert bir tepki verirken dört ya da altı nesne karşısında daha az tepki veriyor, iki ya da dokuz nesne karşısında hiç tepki vermiyor. Bazılarıysa en çok bir, iki ya da üç adet nesne karşısında harekete geçiyor. Bir ders ya da alıştırma sırasında beynin bu bölümleri, planlama ve eleştirel düşünmenin gerçekleştirildiği ön lobdaki bölümlerle aktif bir şekilde iletişime geçiyor.

Paris'teki Collège de France'tan bilişsel nörolog Stanislas Dehaene, "Biz odaklanmış matematik eğitiminin bunu yaptığına inanıyoruz: bu miktar nöronlarının verdiği tepkiyi sertleştiriyor" diyor.

New York Times
 
Üst Alt