Kaygı, korku ve endişe bizim doğuştan gelen çevremizdeki tehlikelere karşı bizi uyaran faydalı ve gerekli düzeneklerdir.
Ancak bu kaygı, korku ve endişe yaygın ve aşırı kontrolümüz dışında olduklarında kaygı bozukluğu dediğimiz hayatımızı olumsuz etkileyen ve kısıtlayan bir grup psikiyatrik bozukluk olarak ortaya çıkmaktadır.
BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ
3-4 yaşlarında ebevenynleri kaybetme, hastalık, hayalet, canavarlar, karanlık gibi kaygı ve korkular
6-10 yaşlarda okula başlama, kardeşinin doğumu, arkadaş edinememe, başarılı olamama, arkadaşları tarafından istenmeme kaygıları,
Ergenlikte ise gencin fiziki görünüşü, varlığını tehdit eden tehlikeler. İçsel çatışma sosyal çatışma, arkadaş ilişkileri ve karşı cinsle ilişkiler ve ebeveyn tutumuna bağlı kaygılar.
Küçük yaş grubu olan çocuklarda kaygı yaratan durumlar ileri yaşlardaki ruhsal tepkilerin temelini oluştururlar.
Bebeklik döneminde temel ihtiyaçların karşılanmaması veya anneye aşırı bağımlı hale getirilmesi ilkel kaygı denilen durumun önemli bir unsurudur.
Aniden memeden kesilme hali veya anne memesinden yoksunluk gibi engellemeler kaygıya neden olacak çatışmalar meydana getirebilmektedir.
Bütün gereksinimleri annesi tarafından karşılanan çocuğun anneden ayrılma durumunda kalması çocukta güvensizlik ve kaygı oluşturabilir.
Birden ortaya çıkan çevre değişiklikleri küçük çocukları endişelendirir.
Yoksunluk ve kayıpları sonrası kaygı duygusu ortaya çıkabilir.
Anne ve babanın kaygılı olması hem genetik hem model olma yoluyla çocukta kaygıya yol açabilir.
En önemlisi, sosyal, duygusal, bilişsel gelişimine ve günlük yaşamdaki işlevselliği olumsuz etkileyen kaygı düzeyi yüksek çocuk ve ergenlerin farklı tedavi terapi ve yaklaşımlar ile psikolojik destek almasını sağlayın.
Çocuklarda ki kaygının anormal boyutlara ulaşmasını önlemek için neler yapılabilir?
Çocuğunuzu kaygılı düşünceler, tutum ve davranışlarla değil, sevgi ve güven duygusu içinde yetiştirin.
Kaygıyı arttıracak anne ve baba tutumları yerine hoşgörülü ve tutarlı tutumlar sergileyin
Hem siz hem çocuğunuzun gelişimsel özelliklerini ve kaygı düzeyini iyi bir şekilde tanıyın.
Yaşıtlarıyla karşılaştırılıp, yapabileceğinin üstünde bir performans için zorlanmayın yapamadığı durumlarda destek olun, bir daha denemeye teşvik edin ve başarılı olduğunda takdir edin.
Çocuğu yeni durumlara (kardeş doğumu, yeni eve taşınma, okul değişikliği) hazırlayın.
Ancak bu kaygı, korku ve endişe yaygın ve aşırı kontrolümüz dışında olduklarında kaygı bozukluğu dediğimiz hayatımızı olumsuz etkileyen ve kısıtlayan bir grup psikiyatrik bozukluk olarak ortaya çıkmaktadır.
BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ
3-4 yaşlarında ebevenynleri kaybetme, hastalık, hayalet, canavarlar, karanlık gibi kaygı ve korkular
6-10 yaşlarda okula başlama, kardeşinin doğumu, arkadaş edinememe, başarılı olamama, arkadaşları tarafından istenmeme kaygıları,
Ergenlikte ise gencin fiziki görünüşü, varlığını tehdit eden tehlikeler. İçsel çatışma sosyal çatışma, arkadaş ilişkileri ve karşı cinsle ilişkiler ve ebeveyn tutumuna bağlı kaygılar.
Küçük yaş grubu olan çocuklarda kaygı yaratan durumlar ileri yaşlardaki ruhsal tepkilerin temelini oluştururlar.
Bebeklik döneminde temel ihtiyaçların karşılanmaması veya anneye aşırı bağımlı hale getirilmesi ilkel kaygı denilen durumun önemli bir unsurudur.
Aniden memeden kesilme hali veya anne memesinden yoksunluk gibi engellemeler kaygıya neden olacak çatışmalar meydana getirebilmektedir.
Bütün gereksinimleri annesi tarafından karşılanan çocuğun anneden ayrılma durumunda kalması çocukta güvensizlik ve kaygı oluşturabilir.
Birden ortaya çıkan çevre değişiklikleri küçük çocukları endişelendirir.
Yoksunluk ve kayıpları sonrası kaygı duygusu ortaya çıkabilir.
Anne ve babanın kaygılı olması hem genetik hem model olma yoluyla çocukta kaygıya yol açabilir.
En önemlisi, sosyal, duygusal, bilişsel gelişimine ve günlük yaşamdaki işlevselliği olumsuz etkileyen kaygı düzeyi yüksek çocuk ve ergenlerin farklı tedavi terapi ve yaklaşımlar ile psikolojik destek almasını sağlayın.
Çocuklarda ki kaygının anormal boyutlara ulaşmasını önlemek için neler yapılabilir?
Çocuğunuzu kaygılı düşünceler, tutum ve davranışlarla değil, sevgi ve güven duygusu içinde yetiştirin.
Kaygıyı arttıracak anne ve baba tutumları yerine hoşgörülü ve tutarlı tutumlar sergileyin
Hem siz hem çocuğunuzun gelişimsel özelliklerini ve kaygı düzeyini iyi bir şekilde tanıyın.
Yaşıtlarıyla karşılaştırılıp, yapabileceğinin üstünde bir performans için zorlanmayın yapamadığı durumlarda destek olun, bir daha denemeye teşvik edin ve başarılı olduğunda takdir edin.
Çocuğu yeni durumlara (kardeş doğumu, yeni eve taşınma, okul değişikliği) hazırlayın.