Çocuklarda, yetişkinler gibi kayıplarından dolayı yas yaşarlar. Bu kayıpları, anne ve babasının boşanması olduğu gibi çok sevdiği annesini, babasını, kardeşini, arkadaşını ya da bir hayvanının ölümü ile onların kaybını yaşayabilir. Çocuklar, sevdikleriyle ilişkilerini yitirmesiyle tepkilerini ortaya çıkarırlar.
Erken çocuklukta, çocukların ölüm ve ayrılık kavramını anlamdırmaları beklenemez. Çocuklar yaşlarına göre ölüm kavramını anlamlandırmada farklılık gösterir. Çocuklar için kayıp büyüklerden daha farklı anlama sahiptir.
Okul çağı çocuklar, ölüm gibi kavramları yetişkinlere yakın anlamdırabilirler. Çocukların ölümü anlamdıramamaları, deneyimlere sahip olmadığı, yaşının küçük ve kısa yaşantısından dolayıdır.
Çocukların, ölümün evrensel bir kanun olduğunu ve bunun kaçınılmaz bir gerçek olduğunu bilmeleri gerekir. Yetişkinler ölümü çocuklara anlatmakta, onların ölümle ilgili sorularına cevap vermekte zorlanırlar. Ölüm yaşamın sonu olduğunu ve ölen birinin artık gelmeyeceğini çocukları sarsmadan yumuşak bir dille anlatmak gerekir.
Çocuklara, insanların dışsal kaynaklardan olabileceği gibi hastalık ve yaşlılıktan da öleceğini anlatılmalıdır. Gerçek şu ki! Sadece yaşlı ve hasta kişilerin ölmediğini, herkesin başına gelebileceği ve geri dönüşün olmayacağını bilmeleridir.Ölüm yaşamın bir parçası olduğu, ölüm bu hayattan daha güzel bir mekana gidilecek yer gibi anlatmak gerekir.
Çocuklara gerçeklerin, bizim inancımız doğrultusunda öğretilmesi, onların yavaş yavaş ölüm fikrini kabul etmelerini sağlamak gerekir. Çocukların, ağlatıcı görünen ölümlere ve vefatlara karşı zayıf ve nazik vücutları ancak manevi bir kuvvetle dayanabilir. Her şeyden çabuk ağlayan ve mukavemetsiz mizac-ı ruhları cennet fikriyle der” Benim küçük kardeşim, arkadaşım öldü. Cennette geziyor bizden çok daha iyi yaşıyor” tesellisiyle dayanabilirler.
Çocuklar, yakın birinin ölümünü, uzun bir yolculuğa çıktığını ve geri geleceğine inanırlar. Yakınlarına, Ne zaman gelecek? Ne kadar kalacak? gibi sorular yöneltebilirler. Gelmeyeceğini hissettiğinde ölen kişiye karşı öfke duyabilirler. Artık ölen kişinin gelmeyeceğini anladığında ise umutsuzluk ve üzüntü duymaya başlarlar.
Çocuklara Ölümü Nasıl Anlatmak Gerekir?
Çocuklara, ölümü uykuya geçiş gibi anlatmak, çocuklarda uyku sorunu oluşturabilir. Çocuk uyursa öleceğine inanabilir.
Çocuklar, kendilerinde yalnızlık duygusu hissedebilir. Kendisinin, güven duyduğu birisinin ölüm haberini vermesi ve çocuğun hiç bir zaman yalnızlık çekmeyeceğini ve yanında olacağı mesajı verilmelidir.
Çocuklara ağlamamaları, üzülmemeleri söylenmemelidir. Çocuk duygusunu yaşamalıdır. Duygunun bastırılması karşısında, çocuk ilerde farklı bir problemlerle ortaya çıkabilir.
Bazı çocuklar, savunma mekanizması geliştirebilir, bu süreci güçlü bir şekilde atlatabilir. Ancak bazı çocukların dayanma gücü zayıf olabilir. Çocuğun düşüncesini söylemesine fırsat vermek gerekir.
Çocuk ölümle ilgili bir çok sorular sorar, sorduğu soruları cevapsız bırakmamak uygun ve basit bir dille anlatmak gerekir. Çocuğun yanında olmak manevi destek kadar fiziksel destek de önemlidir.
Bizlerin yaşadığı inanç çerçevesinde, insan nev'inin yarısını teşkil eden çocuklar ancak ölüm sonrası bir hayat inancıyla, insanca yaşayabilirler. Ve yalnız Cennet fikriyle onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefâtlara dayanabilirler.
Her vakit çocukların ve büyüklerin ölümleri, çocukların endişeli nazarlarına çarpması, çocukları umutsuz, üzüntüye çeviren ölümün yüzüne, ölüm yokluk olmadığını, ebedi bir hayatın olduğunu ve bu hayattan daha güzel hazırlanmış bir yere gidileceğini anlatmak gerekir.
Hem o kadar uzak değildir ki, insanın yaşantısının proğramı gibi ölüm de proğramlanmış, hazırlanmıştır.
Her İnsanın kalbine ahiret inancı ve öldükten sonraki hayatın müjdesi teselli olmuştur.
Uzm. Çocuk Gelişim/Psikoloji Bilim Uzm.
Yasemin TAŞ
Erken çocuklukta, çocukların ölüm ve ayrılık kavramını anlamdırmaları beklenemez. Çocuklar yaşlarına göre ölüm kavramını anlamlandırmada farklılık gösterir. Çocuklar için kayıp büyüklerden daha farklı anlama sahiptir.
Okul çağı çocuklar, ölüm gibi kavramları yetişkinlere yakın anlamdırabilirler. Çocukların ölümü anlamdıramamaları, deneyimlere sahip olmadığı, yaşının küçük ve kısa yaşantısından dolayıdır.
Çocukların, ölümün evrensel bir kanun olduğunu ve bunun kaçınılmaz bir gerçek olduğunu bilmeleri gerekir. Yetişkinler ölümü çocuklara anlatmakta, onların ölümle ilgili sorularına cevap vermekte zorlanırlar. Ölüm yaşamın sonu olduğunu ve ölen birinin artık gelmeyeceğini çocukları sarsmadan yumuşak bir dille anlatmak gerekir.
Çocuklara, insanların dışsal kaynaklardan olabileceği gibi hastalık ve yaşlılıktan da öleceğini anlatılmalıdır. Gerçek şu ki! Sadece yaşlı ve hasta kişilerin ölmediğini, herkesin başına gelebileceği ve geri dönüşün olmayacağını bilmeleridir.Ölüm yaşamın bir parçası olduğu, ölüm bu hayattan daha güzel bir mekana gidilecek yer gibi anlatmak gerekir.
Çocuklara gerçeklerin, bizim inancımız doğrultusunda öğretilmesi, onların yavaş yavaş ölüm fikrini kabul etmelerini sağlamak gerekir. Çocukların, ağlatıcı görünen ölümlere ve vefatlara karşı zayıf ve nazik vücutları ancak manevi bir kuvvetle dayanabilir. Her şeyden çabuk ağlayan ve mukavemetsiz mizac-ı ruhları cennet fikriyle der” Benim küçük kardeşim, arkadaşım öldü. Cennette geziyor bizden çok daha iyi yaşıyor” tesellisiyle dayanabilirler.
Çocuklar, yakın birinin ölümünü, uzun bir yolculuğa çıktığını ve geri geleceğine inanırlar. Yakınlarına, Ne zaman gelecek? Ne kadar kalacak? gibi sorular yöneltebilirler. Gelmeyeceğini hissettiğinde ölen kişiye karşı öfke duyabilirler. Artık ölen kişinin gelmeyeceğini anladığında ise umutsuzluk ve üzüntü duymaya başlarlar.
Çocuklara Ölümü Nasıl Anlatmak Gerekir?
Çocuklara, ölümü uykuya geçiş gibi anlatmak, çocuklarda uyku sorunu oluşturabilir. Çocuk uyursa öleceğine inanabilir.
Çocuklar, kendilerinde yalnızlık duygusu hissedebilir. Kendisinin, güven duyduğu birisinin ölüm haberini vermesi ve çocuğun hiç bir zaman yalnızlık çekmeyeceğini ve yanında olacağı mesajı verilmelidir.
Çocuklara ağlamamaları, üzülmemeleri söylenmemelidir. Çocuk duygusunu yaşamalıdır. Duygunun bastırılması karşısında, çocuk ilerde farklı bir problemlerle ortaya çıkabilir.
Bazı çocuklar, savunma mekanizması geliştirebilir, bu süreci güçlü bir şekilde atlatabilir. Ancak bazı çocukların dayanma gücü zayıf olabilir. Çocuğun düşüncesini söylemesine fırsat vermek gerekir.
Çocuk ölümle ilgili bir çok sorular sorar, sorduğu soruları cevapsız bırakmamak uygun ve basit bir dille anlatmak gerekir. Çocuğun yanında olmak manevi destek kadar fiziksel destek de önemlidir.
Bizlerin yaşadığı inanç çerçevesinde, insan nev'inin yarısını teşkil eden çocuklar ancak ölüm sonrası bir hayat inancıyla, insanca yaşayabilirler. Ve yalnız Cennet fikriyle onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefâtlara dayanabilirler.
Her vakit çocukların ve büyüklerin ölümleri, çocukların endişeli nazarlarına çarpması, çocukları umutsuz, üzüntüye çeviren ölümün yüzüne, ölüm yokluk olmadığını, ebedi bir hayatın olduğunu ve bu hayattan daha güzel hazırlanmış bir yere gidileceğini anlatmak gerekir.
Hem o kadar uzak değildir ki, insanın yaşantısının proğramı gibi ölüm de proğramlanmış, hazırlanmıştır.
Her İnsanın kalbine ahiret inancı ve öldükten sonraki hayatın müjdesi teselli olmuştur.
Uzm. Çocuk Gelişim/Psikoloji Bilim Uzm.
Yasemin TAŞ