D vitamini, yağda çözünen ve sardalye, ton balığı, kılıç balığı gibi yağlı balıklarda, karaciğer, peynir ve yumurtada bulunan bir vitamindir. Ayrıca bazı ülkelerde süt ürünleri, meyve suyu ve tahıllara eklenmektedir. Bununla beraber, %80-90'ını güneş ışığı etkisi ile vücudun kendisi üretir. Güneş ışığı, yiyecekler ve destek olarak alınan D vitamini aktif değildir. Karaciğerde kalsidiol yani 25-hidroksi vitamin D (25(OH) D)'ye dönüşür, daha sonra böbrekte fizyolojik olarak aktif olan kalsitriol yani 1,25-hidroksi vitamin D (1,25(OH)2 D)'ye dönüşür.
D vitamini, bağırsaktan kalsiyum emilimini sağlayarak gerekli kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar. Eksikliğinde kemik gelişimi ve yeniden yapılanma bozulacağı için kemikler ince ve kırılgan olur. D vitamini, aynı zamanda hücre büyümesi, nöromuskuler ve immun fonksiyonda, ve enflamasyonda önemli rol oynar. Hücre yapımı, değişimi ve ölümünde rol oynayan proteinleri kodlayan genler de D vitamini tarafından düzenlenir. Serum 25(OH) D seviyesi yarılanma ömrü ortalama 15 gün olduğu için, D vitamin seviyesini belirleyen en iyi indikatördür. Buna karşın, yarılanma ömrü ortalama 15 saat olan 1,25(OH) D, iyi bir indikatör olmadığı için bazı özel durumlar haricinde bakılmamalıdır. Normal 25(OH) D seviyesi ile ilgili tam bir görüş birliği yoktur, genel yaklaşım açısından 30-50 ng/mL arası olması uygundur. Normal şartlarda günlük 400-800 IU D vitamini yeterlidir. Kişi ihtiyacını yiyecekler ve güneş ışığı sayesinde karşılayamıyor ise takviye almalıdır. Bazı kaynaklar günde 2000 IU vitamin D alımını önerse de yüksek doz alımının artı herhangi bir faydası yoktur. Günde 1000 IU üzeri doz alanlarda, her 40 IU vitamin D alımı 25(OH) D seviyesini ortalama 1 nmol/L yükseltirken; 600 IU altı dozlarda, her 40 IU vitamin D alımı 25(OH) D seviyesini ortalama 2,3 nmol/L yükseltir. Günlük alınan dozun yanı sıra, mevcut 25(OH) D seviyesi de etkinlikte önem arz eder, düşük olanlarda yararlınım daha fazladır.
Yüksek doz vitamin D takviyesi, osteoporoz (kemik erimesi), prostat, meme ve kolon kanserlerinin, diyabet, hipertansiyon, multipl skleroz, vitiligo gibi çeşitli hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde önerilmektedir, fakat osteoporoz dışındakilerde etkinliği tartışmalıdır. Bazı çalışmalar etkin gösterirken, bazılarında hiçbir faydası görülmemiştir. Hatta bazı çalışmalarda, kanser riskini arttırabileceği de belirtilmiş.
Ülkemizde son zamanlarda yüksek doz vitamin D takviyesi çılgınlığı görülmektedir. 25(OH) D seviyesine dahi bakılmadan sık aralıklarla Devit 3 ampul bazı meslektaşlarımız veya kişinin arkadaşları tarafından hararetle tavsiye ediliyor. Her bir ampul 300.000 IU D vitamini ihtiva etmektedir, yağda çözünen bir vitamin olduğu için, fazlasının vücutta birikerek vitamin D zehirlenmesine yol açabileceği göz ardı edilmekte. D vitamin fazlalığı, kalsiyum yüksekliğine yol açarak, ciddi kalp ritim bozukluklarına, damar ve doku kireçlenmesi neticesinde, kalp, damar ve böbrekte hasara neden olabilir.
Kesinlikle, 25(OH) D seviyesini kontrol etmeden yüksek dozda D vitamini almayınız, yararından çok zararını görebilirsiniz.
D vitamini, bağırsaktan kalsiyum emilimini sağlayarak gerekli kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar. Eksikliğinde kemik gelişimi ve yeniden yapılanma bozulacağı için kemikler ince ve kırılgan olur. D vitamini, aynı zamanda hücre büyümesi, nöromuskuler ve immun fonksiyonda, ve enflamasyonda önemli rol oynar. Hücre yapımı, değişimi ve ölümünde rol oynayan proteinleri kodlayan genler de D vitamini tarafından düzenlenir. Serum 25(OH) D seviyesi yarılanma ömrü ortalama 15 gün olduğu için, D vitamin seviyesini belirleyen en iyi indikatördür. Buna karşın, yarılanma ömrü ortalama 15 saat olan 1,25(OH) D, iyi bir indikatör olmadığı için bazı özel durumlar haricinde bakılmamalıdır. Normal 25(OH) D seviyesi ile ilgili tam bir görüş birliği yoktur, genel yaklaşım açısından 30-50 ng/mL arası olması uygundur. Normal şartlarda günlük 400-800 IU D vitamini yeterlidir. Kişi ihtiyacını yiyecekler ve güneş ışığı sayesinde karşılayamıyor ise takviye almalıdır. Bazı kaynaklar günde 2000 IU vitamin D alımını önerse de yüksek doz alımının artı herhangi bir faydası yoktur. Günde 1000 IU üzeri doz alanlarda, her 40 IU vitamin D alımı 25(OH) D seviyesini ortalama 1 nmol/L yükseltirken; 600 IU altı dozlarda, her 40 IU vitamin D alımı 25(OH) D seviyesini ortalama 2,3 nmol/L yükseltir. Günlük alınan dozun yanı sıra, mevcut 25(OH) D seviyesi de etkinlikte önem arz eder, düşük olanlarda yararlınım daha fazladır.
Yüksek doz vitamin D takviyesi, osteoporoz (kemik erimesi), prostat, meme ve kolon kanserlerinin, diyabet, hipertansiyon, multipl skleroz, vitiligo gibi çeşitli hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde önerilmektedir, fakat osteoporoz dışındakilerde etkinliği tartışmalıdır. Bazı çalışmalar etkin gösterirken, bazılarında hiçbir faydası görülmemiştir. Hatta bazı çalışmalarda, kanser riskini arttırabileceği de belirtilmiş.
Ülkemizde son zamanlarda yüksek doz vitamin D takviyesi çılgınlığı görülmektedir. 25(OH) D seviyesine dahi bakılmadan sık aralıklarla Devit 3 ampul bazı meslektaşlarımız veya kişinin arkadaşları tarafından hararetle tavsiye ediliyor. Her bir ampul 300.000 IU D vitamini ihtiva etmektedir, yağda çözünen bir vitamin olduğu için, fazlasının vücutta birikerek vitamin D zehirlenmesine yol açabileceği göz ardı edilmekte. D vitamin fazlalığı, kalsiyum yüksekliğine yol açarak, ciddi kalp ritim bozukluklarına, damar ve doku kireçlenmesi neticesinde, kalp, damar ve böbrekte hasara neden olabilir.
Kesinlikle, 25(OH) D seviyesini kontrol etmeden yüksek dozda D vitamini almayınız, yararından çok zararını görebilirsiniz.