Son konular

Deccal Ne Zaman Çıkacak ?

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
Deccal Ne Zaman Çıkacak ?

Bu soruya daha net bir cevap verebilmek için Deccalın çıkacağı atmosferi bilmekte fayda vardır.

Bu bilinirse onun ne zaman çıkacağını anlamak kolaylaşır.

Bilindiği gibi, çöplükler, bataklıklar haşeratın menbaıdırlar. Deccal da çıkmak için kendine manevi bir bataklık bulacaktkır.

Mikropların zayıf bünyede at oynattığı gibi Deccal da zayıf bir manevi atmosferi kollar, ortaya çıkar ve faaliyetini sürdürür.

Bir hadis-i şerifte bu gerçeğe şöyle dikkat çekilir:

“Deccal dinin güçsüzleştiği, ilmin yetersiz hale geldiği bir anda ortaya çıkar."(1)


Evet, Deccal dini duyguların zayıfladığı, sulhün sükûnun kalktığı, insanların ihtilafa düştüğü, kin ve düşmanlık duygularının kol gezdiği bir anda zuhur edecektir.(2)

O günler, iman ve küfrün açıkça kamplaştığı, kesin hatlarla birbirlerinden ayrıldıkları günlerdir.(3)

O günler, akılların çelindiği günlerdir. İnsanlar birbirlerini öldürürler. öyle ki kişi komşusunu, amcaoğlunu, yakınını öldürür de(4) öldüren de, öldürülen de niçin olup bittiğini bilmezler.(5)

Başka bir hadiste ise bu ortam şöyle anlatılır:

"Kitap ve Sünnet ne tarafa dönerse siz de o tarafa dönünüz. Haberiniz olsun kitap ile hükümet birbirlerinden ayrılacaktır. İşte o zamanda sizler sakın Kitabın emrinden ayrılmayınız.

Haberiniz olsun, şu muhakkak ki başlarınıza bir takım amirler ve devlet başkanları gelecek de, onlar (siz yardıma muhtaç iken, devlet hazinesinden ) sizlere vermezlerken, (hakları yokken) kendilerine verilmesini hükme bağlayacaklar. Eğer sizler onlara karşı gelirseniz sizi öldürürler, kendilerine itaat edip uyarsanız sizi (Şeriat yolundan) saptırırlar."(6)


Deccal ve Süfyan ahirzamanın insanlarıdır. Dönemlerinde herşey alt üst olur, bozulur; hele insanlar görülmedik derecede bozulurlar. Bir rivayette bildirildiğine göre, o devirde bir kısım kimseler dinle dünyayı talep ederler. İnsanlara karşı yumuşak, dindar görünmek için koyun postuna bürünürler. Dilleri şekerden tatlıdır, fakat kalbleri canavarların kalblerine benzer. Allah onlara içlerinden öyle bir fitne gönderir ki, değil sadece kötülük işleyenler iyiler bile şaşkına dönerler. Ne onu uzaklaştırabilirler ve ne de paçalarını ondan kurtarabilirler.(7) İşte Deccal ve Süfyan böyle anları kollarlar.

Bir rivayette Deccalın büyük bir savaştan sonra çıkacağı bildirilir.(8)

Her asır büyük savaşlar görmüştür ve kendilerine göre deccalları da bulmuştur. Mesela zamanlarının büyük savaşlarının baş aktörleri olan Cengiz ve Hülagu birer deccal idiler.

Ama yaşlı dünyamız, daha nice büyük savaşlara sahne olacak, ağrımayan başını ağrıtacak, saçlarını ağartacak, ölüm fermanını çabuklaştırmak için ahirzamanın dehşetli şahıslarına meydan açacaktı.

Birinci ve ikinci Cihan Savaşları, çağların en büyük savaşları arasında yerlerini almıştır. Acaba böyle bir anda Deccal ve Süfyan çıkamazlar mıydı?

Bediüzzaman, İkinci Cihan Savaşına katılan devletleri ele alırken, Büyük Deccalın çıktığının sinyallerini verir. Bu savaşta, "Allah'a dayanıp dinsizliği kaldıracağım. İslamiyeti ve İslamları himaye edeceğim” diyen Almanya, Büyük Deccalın şahs-ı manevisini temsil eden dinsizliği yaymaya çalışan Rusya, çin ve müttefiklerine karşı kahramanca mücadele vermiş, Büyük Deccalın çıkışının değişik manalarından bir manasının mu'cizane haberini fiilen göstermiştir." (9)

“Din afyondur” sloganıyla ortaya çıkıp bütün dinlere savaş açan, 1917'de Rusya'da çöreklenen, sonra da etrafına dal budak salan komünizmin çıkış zamanı da başka bin büyük savaş olan Birinci Cihan Savaşı yıllarına denk gelmektedir. Bu da yine Resûlullahın gaybi bir ihbarının, mu'cizane bir tarzda gerçekleşmesinden başka birşey değildir.

İslam Deccalı Süfyanın çıkış yılları da Büyük Deccalın çıkışıyla hemen hemen aynı yıllardadır.

Hz. Ali'nin (r.a.) istikbalden haber veren meşhur Kaside-i Ercûze'sinde Süfyanın çıkacağı zamanı bildirdiğini görüyoruz. Şeyh Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri, Mecmuatü'l-Ahzab isimli matbû eserinin 582-597 sayfaları arasında yer alan bu kasidenin Süfyan'dan bahseden bölümüne tarih bile düşmüştür.

Bediüzzaman Hazretleri, Kaside-i Ercûze hakkında bilgi verirken, bu husustan da bahseder: "1350 sene evvel Hazreti Peygamber Aleyhissalatü Vesselamın bir şakirdi ve esrar-ı Kur'aniyenin dersini bizzat Peygamber Aleyhissalatü Vesselamdan alan Hz. Ali (r.a.) meşhur ve matbû kasidesinde demiş ki:
...... İşte bu kasidede Peygamber Aleyhissalatü Vesselamdan aldığı derse binaen diyor ki:

Huruf-u Arabiye Acemi, yani Frengi hurufuna tebdil edildiği zaman Deccalı intizar ediniz [bekleyiniz>."(10)

Bu ifadelere göre İslam Deccalı Süfyanın çıkmış olması gerekiyor.

önceden siyaseti İslama alet edip o yolla da önemli hizmetler veren Bediüzzaman'ın, gün gelip siyaseti terk ettiğini ve mesaisini bütün bütün iman hizmetine tahsis ettiğini görüyoruz. Sebebini ise şöyle açıklar:

"Beşinci Şua'nın aslının verdiği haberin bir kısmını, orada bir adamda gördüm. Mecbûriyetle o çok ehemmiyetli vazifeleri bıraktım. Ve bu adamla başa çıkılmaz, mukabele edilmez diye, dünyayı ve siyaseti ve hayat-ı içtimaiyeyi terk edip yalnız imanı kurtarmak yolunda vaktimi sarf ettim."(11)

Bu durum talebelerinin kaleme aldığı ve kendi tashihinden geçen Tarihçe-i Hayat isimli eserinde ise şöyle anlatılır:

"Bediüzzaman, rivayetlerde gelen eşhas-ı ahirzamana [hadislerde ahirzamanda çıkacağı belirtilen şahıslara> ait haberlerin mühim bir kısmını ve Hürriyetten evvel İstanbul'da tevilini söylediği hadislerin ihbar ettiği ahirzamanın dehşetli şahıslarının alem-i İslam ve insaniyette zuhur ettiğini görür. Ve yine gelen rivayetlerden, onlara karşı çıkacak ve mukabele edecek olan Hızb-i Kur'an hakkında, 'O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevi kılınç hükmünde i'caz-ı Kur'an'ın nurlarıyla mukabele edilebilir' tavsiyesine uyarak Van'a gider." (12)

Bu ifadeler, bir yandan açıkça Süfyanın çıktığını bildirirken, öte yandan da ona karşı siyasetle değil, maddi güçle de değil, ancak manevi kılınç hükmündeki iman ve Kur'an hakikatleriyle durulabileceğini göstermektedir.

Büyük Deccal, İkinci Dünya Savaşıyla dünyayı kasıp kavururken, İslam Deccalı da alem-i İslamda sinsi planlarını uygulayacaktır. Tefekkürname-Marifetname isimli eserinde Bediüzzaman, "Allah, bu ümmetin üzerinde Deccalın kılıncıyla büyük harb kılıncını bir arada tutmayacaktır" hadis-i şerifi altına düştüğü bir notla bu noktaya işaret eder:

"Melhame-i Kübra [Büyük Savaş> olan İkinci Harb-i Umûmi alem-i İslamı hırpalamadığı işaretiyle İslamlar içinde bir Deccal, alem-i İslamı başka bir tarzda hırpalayacak."(13)

Kalacağı süre

Deccalın yeryüzünde kalacağını süreyle ilgili olarak değişik rivayetler vardır. Kırk sabah,(14) kırk gece,(15) kırk yıl(16) gibi.

Deccalın uzun veya kısa süre kalması o kadar önemli midir? Aslında bundan daha önemli olan onun, ister uzun, ister kısa süre kalsın, yaptığı tahribattır. çünkü o çok kısa zamanda çok büyük tahribat yapacaktır. Yıkmanın kolay, yapmanın zor olduğu düşünülürse, tamiratının yıllar alacağı da kendiliğinden ortaya çıkar.

Deccalın dört gününün bulunduğu; birinci gününün bir sene, ikinci gününün bir ay, üçüncü gününün bir hafta, dördüncü gününün de normal günler gibi olduğu şeklindeki rivayet,(17) aynı zamanda Deccalın icraatının dehşetini de haber vermektedir.

Şualar'da belirtildiğine göre hem büyük Deccalın, hem İslam Deccalının üç istibdat dönemi manasında, üç günleri bulunmaktadır: Birinci gün ve devresinde üç yüz senede, ikinci devresinde otuz senede, üçüncü gün ve devresinde bir senede yaptığı değişiklikler on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi adileşir, birşey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır.(18)

Deccalın dönemi uzun gelir insanlara. çabuk bitmez. çünkü yokluklar, sıkıntılar, çileler dönemidir. Evet, sıkıntılı günler çabuk geçmez.

---------------------------------
(1) Müsned, 3:367.
(2) Abdülkadir Badıllı, Risale-i Nur'un Kutsi Kaynakları (İstanbul: Envar Neşriyat, 1992), s. 561.
(3) Ebû Davud, Fiten: 1.
(4) İbni Mace, Fiten: H. 3959.
(5) Müslim, Fiten: 55.
(6) Şarani, ölüm, Kıyamet ve ahiret ve ahirzaman Alametleri (İstanbul: Bedir Yayınları), s. 350.
(7) Tirmizi, Zühd: 60.
(8) Tirmizi, Fiten: 58; İbni Mace, Fiten: 35; Ebû Davud, Melahim: 7, 9.
(9) Nursi, Kastamonu Lahikası (Germany: 1994), s. 53-54.
(10) Rumuzat-ı Semaniye, 4. Remiz.
(11) Şualar, s. 314.
(12) Nursi, Tarihçe-i Hayat (Germany: 1994), s. 131-132.
(13) Nursi, Bedüzzaman Said, Tefekkürname-Marifetname, çev. Dr. Abdülaziz Hatip (İstanbul: Gençlik Yayınları, 1993), s. 248.
(14) Müsned, 5:364, 434-435.
(15) Müsned, 3:367
(16) İbni Mace, Fiten: 33.
(17) Müslim, Fiten: 110; Ebu Davud, Melahim: 14; Tirmizi, Fiten: 59; Müsned, 6:455-456.
(18) Nursi, Şualar, s. 506.
 
Üst Alt