Dental İmplantlar
İmplant kelimesi latincede "ekmek, ekim"anlamına gelmektedir. Diş implantları da, genellikle titanyum yapılmış olan vidaların çene kemiğine yerleştirilmesi ve burada sıkıca tutunmaları anlamına gelmektedir. Bu vidalar diş kökü yapısının yerine geçerek kök vazifesi görür.
İmplant tarihinin, eski Mısır ve Güney Amerika uygarlıklarına kadar uzandığı arkeolojik bulgular ışığında görülmüştür. Oral implantolojideki büyük atılım, 1969 yılında, ortopedik cerrah olan Dr. Ingvar Branemark başkanlığında İsveçli araştırma grubu tarafından gerçekleştirilmiştir. O günden itibaren implantların biyolojik sistemle olan ilişkisine dair bir çok aşama kaydedilmiş ve implant teknolojisinde pek çok değişiklikler yapılmıştır.
Dental implantların kullanımı ile kaybedilmiş dişlerin bulunduğu bölgedeki kemiğin varlığı korunmaktadır. Kemik, implant yüzeyleri ile sıkı bir bağ kurar, doğal dişler gibi fonksiyona girmelerini sağlar. Isırma ve çiğneme fonksiyonları kemiği stimüle ederek kemik erimesini önlemektedir. Bunun yanında dental implantlar ile komşu dişlerin kesilmesine gerek kalmadan ağız doğal haline en yakın bir şekilde restore edilir. Bu sebepten eksik dişlerin varlığında implant yapımı için olumsuz bir durum yok ise tercih edilmesi gereken en doğru uygulamadır.
Günümüzde, lokal anestezi altında ağrısız bir şekilde uygulama kolaylığı sağlaması, 30 yılı aşkın kullanımların bildirilmesi, gelişen teknoloji ile kemik ile iletişiminin 1-1,5 ay kadar kısa bir süreye inmesi ile genel sağlık durumu uygun, yeterli ağız bakımı motivasyonuna sahip olan hastalarda ileri cerrahi teknikler ve ekipmanlardan da yardım alınarak neredeyse her türlü diş eksikliğini dental implant uygulamalarıyla gidermek mümkün hale gelmiştir.
DENTAL İMPLANTLARIN AVANTAJLARI
1. Görünümü, fonksiyonu ve verdiği his doğal dişe çok yakındır.
2. Uzun dönemde çok daha estetiktir.
3. Komşu dişlerin kesilmesine gerek yoktur.
4. Bir köprüye göre daha hijyeniktir, temizlemesi daha kolaydır.
5. Doğal ısırma ve çiğneme fonksiyonu sağlanır.
4. Kemikteki rezorpsiyonu engellenir.
5. Yüz yapılarının bütünlüğü korunur.
6. Komşu doğal dişlere her hangi bir zarar verilmemiş olur.
7. Hareketli protezlerin kötü fonksiyonu, estetiği ve kullanım zorluğuna göre çok daha fonksiyonel ve estetik bir yapı kazandırır.
Her hastaya implant yapılabilir mi?
Çeşitli sistemik hastalıklar ve ağız içi yapılarının uygun olmayışı gibi nedenler implant uygulamalarına engel olabilir. Öncelikle kontrol altına alınmamış yüksek şeker düzeyine sahip hastalar, bağışıklık sistemi bozuk olan hastalar, kemik erimesi(osteoporöz)olan hastalar ve alerjik hastalar bu işlem için uygun değildir. Eğer implant düşünüşünülüyor ise medikal özgeçmiş etraflıca değerlendirilmeli, hastalıklarına dair doktor konsültasyonları ve önlemler alındıktan sonra ameliyata alınmalıdır.
SİNÜS LİFTİNG
Üst çene kemiğinin sağ ve sol bölümlerinin içersinde “sinüs”adı verilen boşluklar bulunur. Bu boşluklar özellikle diş kayıplarından sonra hava basıncı etkisi ile hacmen genişleyebilirler. Bu da sinüs altında kalan dişsiz bölgelere implant yapılmasını engelleyebilir. Bu zorluğu aşmak için sinüs lifting, sinüs lift, sinüs grafting adı verilen, sinüslerin hacmini azaltıp, kemik hacmini artırmaya yönelik özel bir cerrahi müdahale uygulanmalıdır. Sinüs lift işlemi implant cerrahisinden önce gerekli durumlarda çene cerrahları tarafından sıklıkla yapılan bir operasyondur. Bu tip vakalarda klinisyenin bilgi ve deneyimleri başarıda büyük rol oynamaktadır.
Sinüs lifting operasyonları çoğunlukla lokal anestezi altında uygulanmakla beraber sedayon ya da genel anestezi altında da uygulanabilir. Operasyonu takiben kemik oluşumu tamamlandıktan sonra rutin implant uygulamalarına geçilir. Bazı durumlarda sinüs tabanındaki kemik kalınlığı miktarına bağlı olarak sinüs lifting ve implant uygulaması aynı seansta da uygulanabilir.
ALVEOL KEMİĞİ OGMENTASYONU
Diş çekimlerinden sonra, uzun dönemde karşılaşılan en büyük problemlerden biri çene kemiklerinde görülen erimedir. Diş kayıplarının tedavisi, implant uygulamaları ile giderilecekse kemik yüksekliği ve hacmi daha da önem kazanır. İmplant uygulaması, belirli yükseklikte ve kalınlıkta kemik varlığını gerektirir. Erken yaşta diş kayıpları ya da yoğun dişeti iltihabı sonucu kemik hacminde oluşan azalmaları kemik onarımları ile giderilebilir. Bu onarımlar, hastaların kendi vücutlarından alınan kemik ile gerçekleştirilebildiği gibi, inorganik materyaller ya da sentetik materyaller de aynı amaçla uygulanabilir. Çene cerrahisindeki gelişmelerin en önemlilerinden biri de bu uygulamaların kolaylaşması, hızlanması ve güvenliğinin artmasıdır.
İmplant kelimesi latincede "ekmek, ekim"anlamına gelmektedir. Diş implantları da, genellikle titanyum yapılmış olan vidaların çene kemiğine yerleştirilmesi ve burada sıkıca tutunmaları anlamına gelmektedir. Bu vidalar diş kökü yapısının yerine geçerek kök vazifesi görür.
İmplant tarihinin, eski Mısır ve Güney Amerika uygarlıklarına kadar uzandığı arkeolojik bulgular ışığında görülmüştür. Oral implantolojideki büyük atılım, 1969 yılında, ortopedik cerrah olan Dr. Ingvar Branemark başkanlığında İsveçli araştırma grubu tarafından gerçekleştirilmiştir. O günden itibaren implantların biyolojik sistemle olan ilişkisine dair bir çok aşama kaydedilmiş ve implant teknolojisinde pek çok değişiklikler yapılmıştır.
Dental implantların kullanımı ile kaybedilmiş dişlerin bulunduğu bölgedeki kemiğin varlığı korunmaktadır. Kemik, implant yüzeyleri ile sıkı bir bağ kurar, doğal dişler gibi fonksiyona girmelerini sağlar. Isırma ve çiğneme fonksiyonları kemiği stimüle ederek kemik erimesini önlemektedir. Bunun yanında dental implantlar ile komşu dişlerin kesilmesine gerek kalmadan ağız doğal haline en yakın bir şekilde restore edilir. Bu sebepten eksik dişlerin varlığında implant yapımı için olumsuz bir durum yok ise tercih edilmesi gereken en doğru uygulamadır.
Günümüzde, lokal anestezi altında ağrısız bir şekilde uygulama kolaylığı sağlaması, 30 yılı aşkın kullanımların bildirilmesi, gelişen teknoloji ile kemik ile iletişiminin 1-1,5 ay kadar kısa bir süreye inmesi ile genel sağlık durumu uygun, yeterli ağız bakımı motivasyonuna sahip olan hastalarda ileri cerrahi teknikler ve ekipmanlardan da yardım alınarak neredeyse her türlü diş eksikliğini dental implant uygulamalarıyla gidermek mümkün hale gelmiştir.
DENTAL İMPLANTLARIN AVANTAJLARI
1. Görünümü, fonksiyonu ve verdiği his doğal dişe çok yakındır.
2. Uzun dönemde çok daha estetiktir.
3. Komşu dişlerin kesilmesine gerek yoktur.
4. Bir köprüye göre daha hijyeniktir, temizlemesi daha kolaydır.
5. Doğal ısırma ve çiğneme fonksiyonu sağlanır.
4. Kemikteki rezorpsiyonu engellenir.
5. Yüz yapılarının bütünlüğü korunur.
6. Komşu doğal dişlere her hangi bir zarar verilmemiş olur.
7. Hareketli protezlerin kötü fonksiyonu, estetiği ve kullanım zorluğuna göre çok daha fonksiyonel ve estetik bir yapı kazandırır.
Her hastaya implant yapılabilir mi?
Çeşitli sistemik hastalıklar ve ağız içi yapılarının uygun olmayışı gibi nedenler implant uygulamalarına engel olabilir. Öncelikle kontrol altına alınmamış yüksek şeker düzeyine sahip hastalar, bağışıklık sistemi bozuk olan hastalar, kemik erimesi(osteoporöz)olan hastalar ve alerjik hastalar bu işlem için uygun değildir. Eğer implant düşünüşünülüyor ise medikal özgeçmiş etraflıca değerlendirilmeli, hastalıklarına dair doktor konsültasyonları ve önlemler alındıktan sonra ameliyata alınmalıdır.
SİNÜS LİFTİNG
Üst çene kemiğinin sağ ve sol bölümlerinin içersinde “sinüs”adı verilen boşluklar bulunur. Bu boşluklar özellikle diş kayıplarından sonra hava basıncı etkisi ile hacmen genişleyebilirler. Bu da sinüs altında kalan dişsiz bölgelere implant yapılmasını engelleyebilir. Bu zorluğu aşmak için sinüs lifting, sinüs lift, sinüs grafting adı verilen, sinüslerin hacmini azaltıp, kemik hacmini artırmaya yönelik özel bir cerrahi müdahale uygulanmalıdır. Sinüs lift işlemi implant cerrahisinden önce gerekli durumlarda çene cerrahları tarafından sıklıkla yapılan bir operasyondur. Bu tip vakalarda klinisyenin bilgi ve deneyimleri başarıda büyük rol oynamaktadır.
Sinüs lifting operasyonları çoğunlukla lokal anestezi altında uygulanmakla beraber sedayon ya da genel anestezi altında da uygulanabilir. Operasyonu takiben kemik oluşumu tamamlandıktan sonra rutin implant uygulamalarına geçilir. Bazı durumlarda sinüs tabanındaki kemik kalınlığı miktarına bağlı olarak sinüs lifting ve implant uygulaması aynı seansta da uygulanabilir.
ALVEOL KEMİĞİ OGMENTASYONU
Diş çekimlerinden sonra, uzun dönemde karşılaşılan en büyük problemlerden biri çene kemiklerinde görülen erimedir. Diş kayıplarının tedavisi, implant uygulamaları ile giderilecekse kemik yüksekliği ve hacmi daha da önem kazanır. İmplant uygulaması, belirli yükseklikte ve kalınlıkta kemik varlığını gerektirir. Erken yaşta diş kayıpları ya da yoğun dişeti iltihabı sonucu kemik hacminde oluşan azalmaları kemik onarımları ile giderilebilir. Bu onarımlar, hastaların kendi vücutlarından alınan kemik ile gerçekleştirilebildiği gibi, inorganik materyaller ya da sentetik materyaller de aynı amaçla uygulanabilir. Çene cerrahisindeki gelişmelerin en önemlilerinden biri de bu uygulamaların kolaylaşması, hızlanması ve güvenliğinin artmasıdır.