"Artçı sarsıntılar, afetzedelerin korku ve kaygı tekrarına sebep olabilir"
Depremler, insanların başına aniden gelir ve sarsar. Depreme maruz kalmış bireyler yaşadıkları durumu uzun süre zihninde tekrar tekrar canlandırır ve yaşayabilir. Şok durumu, şaşkınlık, donukluk, dehşet, korku, çaresizlik, panik hali görülebilir. Yaşanan artçı sarsıntılar, afetzedeler üzerinde akut durumun yoğun yaşanmasına, kaygı ve korkunun tekrarına sebep olabilir. Kişilerin tekrar deprem olacağına ilişkin kaygı duymasına, yaşadıklarını yineleyerek zihninde tekrar etmesine, uyku uyuyamamasına, iştah düzeyinde azalma olmasına, kabus görmesine neden olabilir. Deprem sonrası verilen bu tepkiler son derece normaldir. Buradaki kritik nokta bu tepkilerin kalıcı hale gelmemesidir.
Şiddetli depremler sonrasında bazı kişilerde tramva kalıcı olabilir
Şiddetli depremler travmalara yol açabilir. Bazı kişilerde travma kalıcı hale gelebilir ve sonrasında “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” oluşabilir. Semptomlar dört haftadan uzun sürerse, işe ya da ev hayatına etki etmeye başladıysa travma sonrası stres bozukluğu olabilir.
Bu semptomlar:
– Travmatik olayın istenmeyen anılarını zihinden uzaklaştıramama, kabuslar, olayı hatırlatan unsurlara karşı şiddetli reaksiyon,
– Hissizlik evresi,
– Yaşanılan travmatik olayı hatırlamaya neden olan durumlardan veya insanlardan kaçınmaya çalışma,
– Olumsuz inanç ve duygulara sahip olmak,
– Kişinin kendisi ve başkaları hakkında düşünme şekli travma nedeniyle değişebilir. Suçluluk veya utanç hissedebilir, zevk aldığı aktivitelere karşı ilgi de azalma gerçekleşebilir. Dünyanın tehlikeli olduğunu kimseye güvenilemeyeceği hissi,
– Aşırı tepkisellik,
-Odaklanmakta ve uykuya dalmakta güçlük, irkilme, huzursuzluk, öfke, endişe, panik ve potansiyel tehlikelere karşı aşırı uyarılma olarak sıralanabilir.
Travmada erken müdahale önemlidir
Bu noktada erken müdahale önemlidir. Deprem bir doğal afettir ve depremin şiddeti, kişinin yaşı, depreme nerede, nasıl yakalandığı, herhangi bir kaybın olup olmadığı travma düzeyinde önemli bir yere sahiptir.
Bazı kişiler depremle ilgili yaşadıkları duyguyu kolay atlatabilirken, bazı kişiler örneğin depreme evde yakalandıysa o eve bir daha gitmek istemeyebilir, korkudan uyuyamaz hale gelebilir, ev onun için artık korku faktörü haline dönüşebilir. Zihinde “ya yine deprem olursa, ya yine yalnız yakalanırsam, ya bu sefer kurtulamazsam” gibi olumsuz otomatik düşünceler tekrar eder ve beklenti anksiyetesi geliştirerek kişinin günlük işlevlerini yerine getirememesine neden olabilir. Yani kalıcı bir psikolojik sorun diyebileceğimiz durum; Travma Sonrası Stres Bozukluğu oluşabilir.
Mutlaka tedavi edilmelidir
Travma Sonrası Stres Bozukluğu mutlaka tedavi edilmelidir. TSSB psikoterapi ya da ilaç tedavi destekli bir planlama dahilinde tedavi edilmelidir. Beyinde travmatik yaşantıların kaydedildiği bölgeler vardır ve bu bölgeler tekrarlanan düşünceler veya depremi çağrıştıran uyaranlarla bile tetiklenebilir. Bu yüzden etkili bir tedavi almak, kişinin yaşamını kaliteli bir şekilde devam ettirmesinde yardımcı olacaktır.
"Deprem haberleri psikolojiyi olumsuz etkilemektedir"
Son zamanlarda toplumumuzu derinden etkileyen depremde birçok ilimizde korkuyu, endişeyi, acıyı, üzüntüyü aynı anda yaşadık. Uzman paylaşımları deprem konusunda bilinçlenmek adına hepimize yardımcı olacak bilgiler de vermektedir. Ancak kaygı düzeyi yüksek kişilerin yazılı ve görsel medyada deprem haberlerini izlemesi psikolojilerini olumsuz düzeyde etkilemektedir. Bu noktada depreme ilişkin olumsuz görüntülerin sosyal mecralarda önlenemez, önüne geçilmez bir afet gibi paylaşımları insanların bu konuda umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır.
"Depremle ilgili yapılan yayınlar azaltılmalı"
İnsanlarda afet bilincinin daha iyi bir şekilde oluşturulması; çaresizlik, umutsuzluk duygularından ziyade yeterince destek sağlanılarak yapılabilir. Gündemde daha çok yer alması insanların korku ve kaygılarını önlemesine engel olacaktır. Bu sebepten depremle ilgili yapılan yayınlar azaltılmalıdır.
Deprem çocuklara nasıl anlatılmalı?
Deprem çocukların korku geliştirmelerine neden olabiliyor. Bu yüzden deprem hakkında bilgilendirmeyi doğru şekilde yapmak, çocuklara güvende olduklarını hissettirmek, deprem tatbikat provası yapmak (yaşın uygunluğuna göre) çok önemlidir. Unutmayalım çocukların sorunlarla başa çıkma düzeyleri yetişkinlere göre farklıdır.
Çocuğa yapılacak olan açıklama, çocuğun yaşına ve gelişimsel seviyesine uygun olmalıdır. Henüz okul çağına gelmemiş küçük çocuklar, olan biteni anlamakta ve yaşadıkları duyguları dile getirmekte güçlük çekerler.
Çocuklara depremi normalleştirerek anlatırsak korkuların önüne geçeriz
Bu yaş grubundaki çocuklar özellikle “neden” sorusunu çok fazla sorabilirler. Çocukların merak ettiklerini doğru bir şekilde ifade etmek çok önemlidir. Ebeveynler çocuklarına durumu olabildiğince basit anlatmalı, çocuğa kendisinin ve ailesinin güvende olduğunu hissettirmeleri gerekmektedir. Oyun, çocuğun yaşamı prova ettiği yerdir. Dolayısıyla çocuklara oyun aracılığıyla anlatmak çok daha etkili olacaktır. Onlara depremi normalleştirerek anlatırsak oluşacak korkularının önüne geçmiş oluruz. Çocuklara depremi anlatırken Legoları ve tahta blokları kullanabiliriz. Çocuklara somut örnekler sunarak anlatmak olayı daha iyi kavramalarında etkili olmaktadır.
Aile depreme verdiği tepki düzeyini kontrol etmeli
Çocukların televizyon ekranlarında deprem ile ilgili haberlere maruz kalabilecekleri haberler ve görüntüler mümkün olduğunca aile tarafından denetlenmelidir. Ailenin depreme vermiş olduğu tepki, tepki düzeyini kontrol etmesi çocukların rol-model almasında oldukça büyük bir yere sahiptir.
Depremler, insanların başına aniden gelir ve sarsar. Depreme maruz kalmış bireyler yaşadıkları durumu uzun süre zihninde tekrar tekrar canlandırır ve yaşayabilir. Şok durumu, şaşkınlık, donukluk, dehşet, korku, çaresizlik, panik hali görülebilir. Yaşanan artçı sarsıntılar, afetzedeler üzerinde akut durumun yoğun yaşanmasına, kaygı ve korkunun tekrarına sebep olabilir. Kişilerin tekrar deprem olacağına ilişkin kaygı duymasına, yaşadıklarını yineleyerek zihninde tekrar etmesine, uyku uyuyamamasına, iştah düzeyinde azalma olmasına, kabus görmesine neden olabilir. Deprem sonrası verilen bu tepkiler son derece normaldir. Buradaki kritik nokta bu tepkilerin kalıcı hale gelmemesidir.
Şiddetli depremler sonrasında bazı kişilerde tramva kalıcı olabilir
Şiddetli depremler travmalara yol açabilir. Bazı kişilerde travma kalıcı hale gelebilir ve sonrasında “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” oluşabilir. Semptomlar dört haftadan uzun sürerse, işe ya da ev hayatına etki etmeye başladıysa travma sonrası stres bozukluğu olabilir.
Bu semptomlar:
– Travmatik olayın istenmeyen anılarını zihinden uzaklaştıramama, kabuslar, olayı hatırlatan unsurlara karşı şiddetli reaksiyon,
– Hissizlik evresi,
– Yaşanılan travmatik olayı hatırlamaya neden olan durumlardan veya insanlardan kaçınmaya çalışma,
– Olumsuz inanç ve duygulara sahip olmak,
– Kişinin kendisi ve başkaları hakkında düşünme şekli travma nedeniyle değişebilir. Suçluluk veya utanç hissedebilir, zevk aldığı aktivitelere karşı ilgi de azalma gerçekleşebilir. Dünyanın tehlikeli olduğunu kimseye güvenilemeyeceği hissi,
– Aşırı tepkisellik,
-Odaklanmakta ve uykuya dalmakta güçlük, irkilme, huzursuzluk, öfke, endişe, panik ve potansiyel tehlikelere karşı aşırı uyarılma olarak sıralanabilir.
Travmada erken müdahale önemlidir
Bu noktada erken müdahale önemlidir. Deprem bir doğal afettir ve depremin şiddeti, kişinin yaşı, depreme nerede, nasıl yakalandığı, herhangi bir kaybın olup olmadığı travma düzeyinde önemli bir yere sahiptir.
Bazı kişiler depremle ilgili yaşadıkları duyguyu kolay atlatabilirken, bazı kişiler örneğin depreme evde yakalandıysa o eve bir daha gitmek istemeyebilir, korkudan uyuyamaz hale gelebilir, ev onun için artık korku faktörü haline dönüşebilir. Zihinde “ya yine deprem olursa, ya yine yalnız yakalanırsam, ya bu sefer kurtulamazsam” gibi olumsuz otomatik düşünceler tekrar eder ve beklenti anksiyetesi geliştirerek kişinin günlük işlevlerini yerine getirememesine neden olabilir. Yani kalıcı bir psikolojik sorun diyebileceğimiz durum; Travma Sonrası Stres Bozukluğu oluşabilir.
Mutlaka tedavi edilmelidir
Travma Sonrası Stres Bozukluğu mutlaka tedavi edilmelidir. TSSB psikoterapi ya da ilaç tedavi destekli bir planlama dahilinde tedavi edilmelidir. Beyinde travmatik yaşantıların kaydedildiği bölgeler vardır ve bu bölgeler tekrarlanan düşünceler veya depremi çağrıştıran uyaranlarla bile tetiklenebilir. Bu yüzden etkili bir tedavi almak, kişinin yaşamını kaliteli bir şekilde devam ettirmesinde yardımcı olacaktır.
"Deprem haberleri psikolojiyi olumsuz etkilemektedir"
Son zamanlarda toplumumuzu derinden etkileyen depremde birçok ilimizde korkuyu, endişeyi, acıyı, üzüntüyü aynı anda yaşadık. Uzman paylaşımları deprem konusunda bilinçlenmek adına hepimize yardımcı olacak bilgiler de vermektedir. Ancak kaygı düzeyi yüksek kişilerin yazılı ve görsel medyada deprem haberlerini izlemesi psikolojilerini olumsuz düzeyde etkilemektedir. Bu noktada depreme ilişkin olumsuz görüntülerin sosyal mecralarda önlenemez, önüne geçilmez bir afet gibi paylaşımları insanların bu konuda umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır.
"Depremle ilgili yapılan yayınlar azaltılmalı"
İnsanlarda afet bilincinin daha iyi bir şekilde oluşturulması; çaresizlik, umutsuzluk duygularından ziyade yeterince destek sağlanılarak yapılabilir. Gündemde daha çok yer alması insanların korku ve kaygılarını önlemesine engel olacaktır. Bu sebepten depremle ilgili yapılan yayınlar azaltılmalıdır.
Deprem çocuklara nasıl anlatılmalı?
Deprem çocukların korku geliştirmelerine neden olabiliyor. Bu yüzden deprem hakkında bilgilendirmeyi doğru şekilde yapmak, çocuklara güvende olduklarını hissettirmek, deprem tatbikat provası yapmak (yaşın uygunluğuna göre) çok önemlidir. Unutmayalım çocukların sorunlarla başa çıkma düzeyleri yetişkinlere göre farklıdır.
Çocuğa yapılacak olan açıklama, çocuğun yaşına ve gelişimsel seviyesine uygun olmalıdır. Henüz okul çağına gelmemiş küçük çocuklar, olan biteni anlamakta ve yaşadıkları duyguları dile getirmekte güçlük çekerler.
Çocuklara depremi normalleştirerek anlatırsak korkuların önüne geçeriz
Bu yaş grubundaki çocuklar özellikle “neden” sorusunu çok fazla sorabilirler. Çocukların merak ettiklerini doğru bir şekilde ifade etmek çok önemlidir. Ebeveynler çocuklarına durumu olabildiğince basit anlatmalı, çocuğa kendisinin ve ailesinin güvende olduğunu hissettirmeleri gerekmektedir. Oyun, çocuğun yaşamı prova ettiği yerdir. Dolayısıyla çocuklara oyun aracılığıyla anlatmak çok daha etkili olacaktır. Onlara depremi normalleştirerek anlatırsak oluşacak korkularının önüne geçmiş oluruz. Çocuklara depremi anlatırken Legoları ve tahta blokları kullanabiliriz. Çocuklara somut örnekler sunarak anlatmak olayı daha iyi kavramalarında etkili olmaktadır.
Aile depreme verdiği tepki düzeyini kontrol etmeli
Çocukların televizyon ekranlarında deprem ile ilgili haberlere maruz kalabilecekleri haberler ve görüntüler mümkün olduğunca aile tarafından denetlenmelidir. Ailenin depreme vermiş olduğu tepki, tepki düzeyini kontrol etmesi çocukların rol-model almasında oldukça büyük bir yere sahiptir.