Depresyon, büyük bir üzüntü, endişe, suçluluk ve değersizlik hissetme, başkalarının uzaklaşma, uyku, iştah, cinsel istek kaybı ya da her zamanki faaliyetlere karşı ilgisizlik ile belirginleşen duygu durumdur.
Hepimiz zaman zaman depresyon belirtilerini yaşarız fakat kişinin depresyon tanısı alabilmesi için belirli kriterleri karşılaması gerekir mesela en az iki hafta bu duyguda olunması gibi.
Depresyondaki kişinin zihinsel yetileri de bozulur. Okuduklarını ya da dinlediklerini çoğunlukla anlayamaz, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik veya odaklanamamak gibi yakınmaları vardır. Zihinsel enerji kadar konuşmak da adeta bir yüktür. Az sözcük kullanarak monoton bir tonda konuşurlar. Çoğu zamanda susmayı tercih ederler.
Kafaları kendilerine yönelik suçluluk ve pişmanlıklarla doludur. Fiziksel görünüm ve öz bakımlarını ihmal ederler. Çoğu zaman umutsuz keyifsiz kaygılı ve ümitsiz olabilirler. Ağlama hissi, kara kara düşünme, dalıp gitme, ağrı yakınmaları ( karın, baş, eklem ağrısı vb.), anksiyete, fobi ve sağlığıyla ilgili aşırı kaygılanma da görülebilir. Evlilik ya da yakın ilişkilerde problem çıkar çıkabilir. Alkol ya da maddi kötüye kullanımı artabilir. Depresyonun kaygı bozukluğu ile birlikte yaşanması sık rastlanan bir durumdur. Her ikisinde de olumsuz düşünceler hakimdir.
Tedavi
Zaman, depresyondaki bireye ya da ona yakın olan kişileri ölçülemeyecek kadar daha uzun gelse de depresyon dönemlerinin çoğu birkaç ay içinde geçer. Çoğu depresyonun kendiliğinden geçebilmesi çok iyidir. Bununla birlikte depresyon çok yaygın olduğundan ve hem onu çeken hem de etrafındakiler için çok zedeleyici olduğundan, ayrıca depresyondaki kişinin intihar riski olabileceğinden tedavi edilmemesi düşünülemez.
Orta düzey ve ağır depresyonda tıbbi uygulamalarla birlikte psikoterapi kullanılabilirken, hafif düzey depresyonda yalnız psikoterapi de etkili olabilmektedir.
Dikkat !
Bir kişinin depresyonda olup olmadığı, depresyonun ağırlığı, düzeyi, nasıl tedavi edileceğini, kişiye uygun tedavi teknikleri, sadece alanında uzman psikologlarca ya da psikiyatristlerce belirlenmelidir. Psikolojik problemler, deneyimsiz ve uzman olmaya kişilerce ele alınırsa çok daha olumsuz tablolarla karşılaşılabilir.
Depresyon yaşayan kişilere, ne kadar zor olursa olsun kısa süreli de olsa günlük dışarı çıkmaları, açık havada yürüyüş yapmaları, giyim kuşam ve öz bakımı için zaman ayırmaları, özellikle kendilerine iyi gelebileceği kişilerle bir araya gelmeleri önerilebilir.
Kişi kendisini ve hastalığını iyi tanımalı, zihnine hakim olan olumsuz beklenti ve düşünceleri tespit etmelidir. Çnkü bu düşüncelerin yerine daha gerçeğe uygun ve olumlu etki yaratabilecek düşünceler için kanıt toplamak çok yararlı olacaktır. Örneğin; kişinin aklında sürekli çok değersiz olduğunu, yaşamının anlamsız olduğunu söyleyen düşünceler olabilir. Bunun yerine, aslında değerli olduğunu gösteren, yaşamınında yararlı ve anlamlı olduğunu gösteren kanıtlar bulmak gerekir. Depresif kişiler seçici biçimde olumsuz ve kötü görünen şeylere dikkatlerini yönelttiklerinden, pozitif olanla negatif olan faktörler arasında dengeleme ya da ayırım yapamayabilirler. Bu durumda rehber olmak ve doğru kanaldan düşünce üretmeyi öğretmek gerekir. Eğer hayattan beklentileri gerçekçi seviyede değilse, (örn: “herkes beni sevmeli”, “işlerim hep yolunda gitmeli”, “problemler karşısında ben savaşamam çünkü çok güçsüzüm” vb. ) bu takdirde bu inançlar gerçekçi biçime getirilmelidir.
Unutmayınız!
Yaşamda bu kadar netlik yoktur. Muhakkak belirsizlik ve kararsızlık içinde kalacağınz durumlar olacaktır. Ve yaşam her zaman kontrolümüz altında değildir. Problemler, kayıplar, başarısızlıklar, yetersizlikler, hayal kırıklıkları her insan için beklenen ve insani durumlardır. Bunlarla karşılaştığınızda ilk olarak kendinize telkin edeceğiniz şey, bu durumun zor olduğu, can sıkıcı ve zaman alıcı olacağı ancak asla sonsuza kadar sürmeyeceği yönünde olmalıdır.
Depresyonla savaşınıza, umutsuzluk ve karamsarlık duygunuzla savaşmaktan başlayınız.
Hepimiz zaman zaman depresyon belirtilerini yaşarız fakat kişinin depresyon tanısı alabilmesi için belirli kriterleri karşılaması gerekir mesela en az iki hafta bu duyguda olunması gibi.
Depresyondaki kişinin zihinsel yetileri de bozulur. Okuduklarını ya da dinlediklerini çoğunlukla anlayamaz, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik veya odaklanamamak gibi yakınmaları vardır. Zihinsel enerji kadar konuşmak da adeta bir yüktür. Az sözcük kullanarak monoton bir tonda konuşurlar. Çoğu zamanda susmayı tercih ederler.
Kafaları kendilerine yönelik suçluluk ve pişmanlıklarla doludur. Fiziksel görünüm ve öz bakımlarını ihmal ederler. Çoğu zaman umutsuz keyifsiz kaygılı ve ümitsiz olabilirler. Ağlama hissi, kara kara düşünme, dalıp gitme, ağrı yakınmaları ( karın, baş, eklem ağrısı vb.), anksiyete, fobi ve sağlığıyla ilgili aşırı kaygılanma da görülebilir. Evlilik ya da yakın ilişkilerde problem çıkar çıkabilir. Alkol ya da maddi kötüye kullanımı artabilir. Depresyonun kaygı bozukluğu ile birlikte yaşanması sık rastlanan bir durumdur. Her ikisinde de olumsuz düşünceler hakimdir.
Tedavi
Zaman, depresyondaki bireye ya da ona yakın olan kişileri ölçülemeyecek kadar daha uzun gelse de depresyon dönemlerinin çoğu birkaç ay içinde geçer. Çoğu depresyonun kendiliğinden geçebilmesi çok iyidir. Bununla birlikte depresyon çok yaygın olduğundan ve hem onu çeken hem de etrafındakiler için çok zedeleyici olduğundan, ayrıca depresyondaki kişinin intihar riski olabileceğinden tedavi edilmemesi düşünülemez.
Orta düzey ve ağır depresyonda tıbbi uygulamalarla birlikte psikoterapi kullanılabilirken, hafif düzey depresyonda yalnız psikoterapi de etkili olabilmektedir.
Dikkat !
Bir kişinin depresyonda olup olmadığı, depresyonun ağırlığı, düzeyi, nasıl tedavi edileceğini, kişiye uygun tedavi teknikleri, sadece alanında uzman psikologlarca ya da psikiyatristlerce belirlenmelidir. Psikolojik problemler, deneyimsiz ve uzman olmaya kişilerce ele alınırsa çok daha olumsuz tablolarla karşılaşılabilir.
Depresyon yaşayan kişilere, ne kadar zor olursa olsun kısa süreli de olsa günlük dışarı çıkmaları, açık havada yürüyüş yapmaları, giyim kuşam ve öz bakımı için zaman ayırmaları, özellikle kendilerine iyi gelebileceği kişilerle bir araya gelmeleri önerilebilir.
Kişi kendisini ve hastalığını iyi tanımalı, zihnine hakim olan olumsuz beklenti ve düşünceleri tespit etmelidir. Çnkü bu düşüncelerin yerine daha gerçeğe uygun ve olumlu etki yaratabilecek düşünceler için kanıt toplamak çok yararlı olacaktır. Örneğin; kişinin aklında sürekli çok değersiz olduğunu, yaşamının anlamsız olduğunu söyleyen düşünceler olabilir. Bunun yerine, aslında değerli olduğunu gösteren, yaşamınında yararlı ve anlamlı olduğunu gösteren kanıtlar bulmak gerekir. Depresif kişiler seçici biçimde olumsuz ve kötü görünen şeylere dikkatlerini yönelttiklerinden, pozitif olanla negatif olan faktörler arasında dengeleme ya da ayırım yapamayabilirler. Bu durumda rehber olmak ve doğru kanaldan düşünce üretmeyi öğretmek gerekir. Eğer hayattan beklentileri gerçekçi seviyede değilse, (örn: “herkes beni sevmeli”, “işlerim hep yolunda gitmeli”, “problemler karşısında ben savaşamam çünkü çok güçsüzüm” vb. ) bu takdirde bu inançlar gerçekçi biçime getirilmelidir.
Unutmayınız!
Yaşamda bu kadar netlik yoktur. Muhakkak belirsizlik ve kararsızlık içinde kalacağınz durumlar olacaktır. Ve yaşam her zaman kontrolümüz altında değildir. Problemler, kayıplar, başarısızlıklar, yetersizlikler, hayal kırıklıkları her insan için beklenen ve insani durumlardır. Bunlarla karşılaştığınızda ilk olarak kendinize telkin edeceğiniz şey, bu durumun zor olduğu, can sıkıcı ve zaman alıcı olacağı ancak asla sonsuza kadar sürmeyeceği yönünde olmalıdır.
Depresyonla savaşınıza, umutsuzluk ve karamsarlık duygunuzla savaşmaktan başlayınız.