Dil Devrimi Niçin Yapılmıştır
Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini bütünleyen Türk Devriminin ya da Atatürk devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki cumhuriyetin kuruluşundan 4 yıl sonra yapılan imce (harf) devrimi, ikincisi de cumhuriyetin kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan dil devrimidir. Dil devrimi kısaca, Türkçeyle düşünmeyi, Türkçenin bütün, bilim, sanat ve teknik kavramlarını karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir.
Dilbilimci Kamile İmer "Dil devrimini nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Dili daha çok yerli ögelerin egemen olduğu bir kültür dili durumuna getirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulus çapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir. " (Dilde Değişme ve Gelişme Açısından Türk Dil Devrimi, TDK Yayınları, Ankara, 1976, s. 31 ve ötesi)
Dil devrimi, yine İmer'in belirttiği gibi, doğrudan dilin gelişmesiyle ilgilidir. Ancak dilde devrim yapılamayacağını öne sürerek, yıllarca devrimin karşısına dikilenler, dil devriminin salt sözcük türetme eylemi olduğunu söyleyerek, türetilen sözcükleri küçümsemişlerdir. Her kişi düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerle (cümlelerle) aktarır. Bu açıdan bakınca dil devrimi aynı zamanda düşüncenin yenileşmesidir.
İmer'in söylediği gibi, “Dil devriminin gerçekleşmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır. Uluslaşma etkeni dili yabancı ögelerden arıtma amacını, öteki de kültür dili durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortaya çıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır. Devletin desteği olmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır, topluma mal olmaz. Dil devriminin hazırlık evresindeki çabalar, bunun en güzel örnekleridir. Türk dil devriminin hazırlık evresi olarak nitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı’yla başlayan dönemdeki dili arıtma isteği toplumu kapsayamamıştır. Ancak Cumhuriyetten sonra, 1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kurulmasıyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olarak topluma mal olmaya başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslaşma sürecini bütünleyen Türk Devriminin ya da Atatürk devrimlerinin en önemli basamaklarından ilki cumhuriyetin kuruluşundan 4 yıl sonra yapılan imce (harf) devrimi, ikincisi de cumhuriyetin kuruluşundan 9 yıl sonra yapılan dil devrimidir. Dil devrimi kısaca, Türkçeyle düşünmeyi, Türkçenin bütün, bilim, sanat ve teknik kavramlarını karşılayacak yolda gelişmesini sağlayan eylemdir.
Dilbilimci Kamile İmer "Dil devrimini nedir?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Dili daha çok yerli ögelerin egemen olduğu bir kültür dili durumuna getirmek amacıyla yapılan ve devletin desteğini kazanmış olan ulus çapındaki dili geliştirme eylemine 'dil devrimi' adı verilmektedir. " (Dilde Değişme ve Gelişme Açısından Türk Dil Devrimi, TDK Yayınları, Ankara, 1976, s. 31 ve ötesi)
Dil devrimi, yine İmer'in belirttiği gibi, doğrudan dilin gelişmesiyle ilgilidir. Ancak dilde devrim yapılamayacağını öne sürerek, yıllarca devrimin karşısına dikilenler, dil devriminin salt sözcük türetme eylemi olduğunu söyleyerek, türetilen sözcükleri küçümsemişlerdir. Her kişi düşüncesini sözcükler arasında bağ kurarak oluşturduğu tümcelerle (cümlelerle) aktarır. Bu açıdan bakınca dil devrimi aynı zamanda düşüncenin yenileşmesidir.
İmer'in söylediği gibi, “Dil devriminin gerçekleşmesini sağlayan etkenler, aynı zamanda onun amaçlarını ortaya koymaktadır. Uluslaşma etkeni dili yabancı ögelerden arıtma amacını, öteki de kültür dili durumuna getirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçların olumlu sonuçlar vermesi, ortaya çıkan ürünlerin toplumun malı olmasına bağlıdır. Devletin desteği olmaksızın dilde yapılan devrim, bireysel bir eylem olarak kalır, topluma mal olmaz. Dil devriminin hazırlık evresindeki çabalar, bunun en güzel örnekleridir. Türk dil devriminin hazırlık evresi olarak nitelendirebileceğimiz ve Tanzimat Fermanı’yla başlayan dönemdeki dili arıtma isteği toplumu kapsayamamıştır. Ancak Cumhuriyetten sonra, 1932 yılında devletin öncülüğünde Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kurulmasıyla dilde yapılan yenilikler, ulus çapında bir eylem olarak topluma mal olmaya başlamıştır.