zeberus1234
Yeni Üye
1930’lara doğru zamanda bir yolculuk yapıyoruz; Adolf Hitler’in Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi dünya siyaset tarihinin o güne kadar şahit olmadığı propaganda faaliyetleriyle iktidarı ele geçirmiş durumda. Tereyağı fabrikaları silah atölyelerine çevrilmiş; güçlenen III.Reich, Versailles’ı yırtıp atarak Hitler’in meşhur “lebensraum” yani Alman ırkı için Doğu’da hayat sahası yaratma projesiyle II.Dünya Savaşı’nı başlatmış ve Alman orduları yıldırım savaşlarıyla Avrupa’da hızla ilerlemekte. Müttefik ordularını gafil avlayan bu savaş tarzının en önemli parçası ise müttefik kuvvetlerin tanklarına göre çok daha uzun mesafeli atışlar yapabilen, çok daha hızlı, çevik ve üstüne üstlük daha güçlü olan Alman panzerleriydi!! Bugün yine bir “Alman yapımı” ortalığın tozunu atıyor. Tıpkı bir panzer gibi rakiplerini uzaktan yaptığı bombardımanlarla etkisiz hale getiriyor.
Alman Panzerleri deyimi yukarıdaki hikayeden gelmekte. Bir başka Alman panzeri ise, kuvvetinin yanında hızlı çevik ve yine bir panzer gibi neredeyse durdurulması imkansız: Onun adı Dirk Nowitzki!! Dirk Werner Nowitzki, 19 Haziran 1978 Wurzburg-Almanya’da dünyaya geldi. Dirk’ün annesi Helen Alman milli takımına kadar yükselmiş bir basketbolcu, babası Joerg ise profesyonel bir hentbol oyuncusuydu. Herhalde Nowitzki’nin spora olan yatkınlığını biraz da genlere bağlarsak çok da yanılmış olmayız. Dirk’ün ailesiyle yaptığı küçük basketbol maçları zamanla bir tutkuya dönüştü. Nowitzki neredeyse kendisine işkence edercesine durmadan basketbol çalışıyordu. Ama limitlerini ne kadar zorlarsa zorlasın kendisine ilham veren bir isim vardı. Her akşam başarabileceğini düşünerek, bir gün onun gibi olabileceğini hayal ederek uykuya dalıyordu. Kim olduğunu merak ettiğiniz bu oyuncu çoğunuzun tahminlerimizin aksine ne Magic Johnson ne Larry Bird ne de Michael Jordan’dı. Dirk gençliğinde tam anlamıyla bir Pippen hayranına dönüşmüştü: “Almanya’da neredeyse haftada iki kez Bulls maçlarını gösterirlerdi. Ben de bu maçları sürekli izlerdim. İşte o zamanlarda Scottie’nin oyununa aşık oldum. Basketbolu o kadar zarif oynuyordu ki. Hareketleri, post’ta yaptıkları, mükemmel savunması ve ne zaman isterse dilediği yerden şut atabilmesi büyüleyiciydi.
Geschwinder’den işkenceyi aratmayan antrenmanlar
Eski Alman milli takımı oyuncusu ve manevi babası Holger Geschwinder’in koruyucu kanatlarının altında olgunlaşan Nowitzki, kendisini günden güne geliştirdi. Geschwinder, 15 yaşından beri Dirk’ün hem kişisel antrenörlüğünü hem de akıl hocalığını yapmakta: “O olmasaydı bugün bulunduğum yerde olamazdım. Bana nasıl şut atmam, nasıl hareket etmem, nasıl oynamam gerektiğini öğretti. Her şeyimi ona borçluyum. O adeta benim ikinci babam gibi”. Geschwinder Nowiztki’yi eğitirken gerçekten çok farklı metotlar kullandı. Mesela geçen sezon playoff’ta Nowitzki’nin savunmasını beğenmeyince hemen ona özel bir eskrim kıyafeti diktirip bir Alman eskrimciden dersler aldırdı. Zavallı Nowitzki’nin yaşadıkları bu kadarla kalsa yine iyi. Geschwinder onu amuda kaldırıp tüm sahada yürütmekten tutun da tek ayağı üzerinde dakikalarca sıçratmaya kadar bir çok değişik antrenman metodu uygulamakta. Her ne kadar Geschwinder’in metotları ilk başta tuhaf gözükse de yaptığı her şeyin bir nedeni var. Eskirim çalışmasının nedeni Nowitzki’nin ayak hareketlerini çabuklaştırarak savunmada çabuk yer almasını sağlamaktı. Tek ayak üzerinde sıçrama ve amuda kalkma hareketlerinin nedeni ise Dirk'ün eklemlerini daha sonra ağırlık çalışırken alacağı kilo için hazırlamaktı. Holger Geschwinder’e göre önce oyuncu çeşitli tekniklerle güçlenmek zorunda ancak bundan sonra kaslar geliştirilebilir. Ve NBA’de çoğu coach bunun tersini uyguluyor. Bu yüzden de oyuncular dengesiz gelişimleri nedeniyle sakatlanmakta. Geschwinder çoğu kez Dirk’e ağırlık çalıştırmak isteyen coachlarla kapışarak onun fiziksel gelişiminin baltalanmasını engelledi. Belki de Dirk, bugün hantal bir pivot değil de adeta Bird’ün “millenyum versiyonu” olmasını buna borçlu. Geschwinder’in bir diğer amacı da Nowitzki’nin sadece fiziksel olarak değil aynı zamanda da zihinsel olarak gelişmesiydi. Bunun için Dirk’e lisedeyken önce özel matematik öğretmenleri ayarladı. Nowitzki fiziksel olarak yorulup antrenman yapmak istemediği zaman da Geschwinder hemen satranç tahtasını kaparak küçük “çekirgesine” rakiplerinin hamleleri karşısında nasıl düşünmesi gerektiğini felsefi yaklaşımlarla öğretti. Nowitzki’nin yükselişi ise 1958’den beri dünyanın en yetenekli genç oyuncularını karşı karşıya getiren uluslararası Albert Schweitzer Turnuvası’nda (1996) oldu. Jermaine O’Neal ve Baron Davis’in şov yaptığı, Kevin Freeman’ın ise skorer oyunu ile MVP seçildiği bu turnuvada sıska, uzun boylu bu Alman da dikkatli gözler tarafından yakın takibe alınmaya başladı.
Alman Panzerleri deyimi yukarıdaki hikayeden gelmekte. Bir başka Alman panzeri ise, kuvvetinin yanında hızlı çevik ve yine bir panzer gibi neredeyse durdurulması imkansız: Onun adı Dirk Nowitzki!! Dirk Werner Nowitzki, 19 Haziran 1978 Wurzburg-Almanya’da dünyaya geldi. Dirk’ün annesi Helen Alman milli takımına kadar yükselmiş bir basketbolcu, babası Joerg ise profesyonel bir hentbol oyuncusuydu. Herhalde Nowitzki’nin spora olan yatkınlığını biraz da genlere bağlarsak çok da yanılmış olmayız. Dirk’ün ailesiyle yaptığı küçük basketbol maçları zamanla bir tutkuya dönüştü. Nowitzki neredeyse kendisine işkence edercesine durmadan basketbol çalışıyordu. Ama limitlerini ne kadar zorlarsa zorlasın kendisine ilham veren bir isim vardı. Her akşam başarabileceğini düşünerek, bir gün onun gibi olabileceğini hayal ederek uykuya dalıyordu. Kim olduğunu merak ettiğiniz bu oyuncu çoğunuzun tahminlerimizin aksine ne Magic Johnson ne Larry Bird ne de Michael Jordan’dı. Dirk gençliğinde tam anlamıyla bir Pippen hayranına dönüşmüştü: “Almanya’da neredeyse haftada iki kez Bulls maçlarını gösterirlerdi. Ben de bu maçları sürekli izlerdim. İşte o zamanlarda Scottie’nin oyununa aşık oldum. Basketbolu o kadar zarif oynuyordu ki. Hareketleri, post’ta yaptıkları, mükemmel savunması ve ne zaman isterse dilediği yerden şut atabilmesi büyüleyiciydi.
Geschwinder’den işkenceyi aratmayan antrenmanlar
Eski Alman milli takımı oyuncusu ve manevi babası Holger Geschwinder’in koruyucu kanatlarının altında olgunlaşan Nowitzki, kendisini günden güne geliştirdi. Geschwinder, 15 yaşından beri Dirk’ün hem kişisel antrenörlüğünü hem de akıl hocalığını yapmakta: “O olmasaydı bugün bulunduğum yerde olamazdım. Bana nasıl şut atmam, nasıl hareket etmem, nasıl oynamam gerektiğini öğretti. Her şeyimi ona borçluyum. O adeta benim ikinci babam gibi”. Geschwinder Nowiztki’yi eğitirken gerçekten çok farklı metotlar kullandı. Mesela geçen sezon playoff’ta Nowitzki’nin savunmasını beğenmeyince hemen ona özel bir eskrim kıyafeti diktirip bir Alman eskrimciden dersler aldırdı. Zavallı Nowitzki’nin yaşadıkları bu kadarla kalsa yine iyi. Geschwinder onu amuda kaldırıp tüm sahada yürütmekten tutun da tek ayağı üzerinde dakikalarca sıçratmaya kadar bir çok değişik antrenman metodu uygulamakta. Her ne kadar Geschwinder’in metotları ilk başta tuhaf gözükse de yaptığı her şeyin bir nedeni var. Eskirim çalışmasının nedeni Nowitzki’nin ayak hareketlerini çabuklaştırarak savunmada çabuk yer almasını sağlamaktı. Tek ayak üzerinde sıçrama ve amuda kalkma hareketlerinin nedeni ise Dirk'ün eklemlerini daha sonra ağırlık çalışırken alacağı kilo için hazırlamaktı. Holger Geschwinder’e göre önce oyuncu çeşitli tekniklerle güçlenmek zorunda ancak bundan sonra kaslar geliştirilebilir. Ve NBA’de çoğu coach bunun tersini uyguluyor. Bu yüzden de oyuncular dengesiz gelişimleri nedeniyle sakatlanmakta. Geschwinder çoğu kez Dirk’e ağırlık çalıştırmak isteyen coachlarla kapışarak onun fiziksel gelişiminin baltalanmasını engelledi. Belki de Dirk, bugün hantal bir pivot değil de adeta Bird’ün “millenyum versiyonu” olmasını buna borçlu. Geschwinder’in bir diğer amacı da Nowitzki’nin sadece fiziksel olarak değil aynı zamanda da zihinsel olarak gelişmesiydi. Bunun için Dirk’e lisedeyken önce özel matematik öğretmenleri ayarladı. Nowitzki fiziksel olarak yorulup antrenman yapmak istemediği zaman da Geschwinder hemen satranç tahtasını kaparak küçük “çekirgesine” rakiplerinin hamleleri karşısında nasıl düşünmesi gerektiğini felsefi yaklaşımlarla öğretti. Nowitzki’nin yükselişi ise 1958’den beri dünyanın en yetenekli genç oyuncularını karşı karşıya getiren uluslararası Albert Schweitzer Turnuvası’nda (1996) oldu. Jermaine O’Neal ve Baron Davis’in şov yaptığı, Kevin Freeman’ın ise skorer oyunu ile MVP seçildiği bu turnuvada sıska, uzun boylu bu Alman da dikkatli gözler tarafından yakın takibe alınmaya başladı.