Diş eti hastalıkları (Periodontal hastalıklar), birçok faktörün devreye girmesi ile
meydana gelebilen ve toplumda oldukça sık görülen bir hastalık grubudur.
Hastaların genellikle rutin diş eti muayenelerine ve kontrollerine önem
göstermemeleri, birçok bireyin dişlerini periodontitise bağlı sallanma ile kaybetme
riskini beraberinde getirmektedir.
Diş eti hastalıklarının genellikle ciddi ağrılara yol açmaması (veya ağrının hastayı
rahatsız etmeyecek yoğunlukta olması), hastalık sonuçlarının uzun dönemde kendisini
göstermesi, bireylerin diş eti hastalıkları uzmanına muayene olma konusunda erken
davranmalarını engellemekte ve diş eti hastalıklarının yarattığı tahribatın ilerlemesine
neden olmaktadır.
Ağız içerisinde meydana gelen çürük, yirmi yaş dişi ağrısı vb. problemler hastanın
hızlı bir şekilde diş hekimine başvurma ihtiyacını beraberinde getirmekte ancak aynı
acil hekime başvurma ihtiyacı diş eti hastalıklarında genellikle olmamaktadır.
Dişi yerinde tutan dokuların (Diş eti, alveol kemiği vb.) iltihabı ile kendisini gösteren
“periodontitis” ağız içerisinde yer alan mikrobiyal ürünlerin diş eti altına yerleşmesi
ve bu bölgede çoğalarak enfeksiyon geliştirmesi sonucu meydana gelir. Ağız
içerisinde ki mikrobiyal ürünler ilk savunma bariyeri olarak “diş eti” ile
karşılaştıklarından dolayı ilk hastalık belirtileri diş etinde gözlenir. Bakteriyel
(mikrobiyal) birikimin diş etinde yarattığı küçük iltihabi odaklar diş etinde hem
kanama hem küçük şişmeler ile kendisini gösterir. Bu döneme “gingivitis” adı verilir.
Sigara içen hastalarda ise sigaranın dokulardaki damarsal sistemi bozuntuya
uğratmasına bağlı olarak enfeksiyon diş etlerine yayılmaya başlamış olsa dahi kanama
belirtileri gözlemlenmeyebilir.
“Gingivitis” adını verdiğimiz diş eti iltihaplarının başlangıç evrelerinde mikrobiyal
ürünlerin temizlenmesi ile dokularda hiçbir kayıp olmadan (diş eti çekilmesi vs.) diş
etleri sağlığına kavuşturulabilir.
Gingivitis tedavi edilmediğinde ise “periodontitis” adını verdiğimiz diş eti iltihabının
bir ileri aşamasına geçiş gösterebilir. Bu süreçte ise diş etlerinde ve dişin çevresinde
gelişim gösteren mikrobiyal enfeksiyon dişe destek olan dokuların (diş eti, alveol
kemiği vs.) yavaş bir hızla yıkılmasına (erimesine) yol açar. Periodontitis süreci
ilerlediğinde dişin çevresindeki kemiğin (alveol kemiği) erimesine bağlı olarak diş eti
çekilmeleri gözlenmeye başlar. Bu süreçte yapılan diş eti tedavileri ile hastalık
durdurularak kemik ve diş eti kaybının ilerlemesi önlenir. Bazı durumlarda diş
etlerine uygulanan greft operasyonları (kemik tozu, diş eti greftleri vs.) ile kaybedilen
dokular geri kazanılabilmesine karşın kimi durumlarda kaybedilen dokular geri
getirilemeyebilir.
Periodontitis süreci çok ilerlediğinde ise dişin yerinde sıkı bir şekilde durmasını
sağlayan “alveol kemiği” tamamen yıkılabilir ve dişlerde sallanma başlayabilir (İleri
periodontitis). Bu süreçte uygulanan tedaviler genellikle dişin çevresinde yeni destek
kemik oluşumuna olanak sağlamadığı için dişlerin kaybı kaçınılmaz hale gelir.
meydana gelebilen ve toplumda oldukça sık görülen bir hastalık grubudur.
Hastaların genellikle rutin diş eti muayenelerine ve kontrollerine önem
göstermemeleri, birçok bireyin dişlerini periodontitise bağlı sallanma ile kaybetme
riskini beraberinde getirmektedir.
Diş eti hastalıklarının genellikle ciddi ağrılara yol açmaması (veya ağrının hastayı
rahatsız etmeyecek yoğunlukta olması), hastalık sonuçlarının uzun dönemde kendisini
göstermesi, bireylerin diş eti hastalıkları uzmanına muayene olma konusunda erken
davranmalarını engellemekte ve diş eti hastalıklarının yarattığı tahribatın ilerlemesine
neden olmaktadır.
Ağız içerisinde meydana gelen çürük, yirmi yaş dişi ağrısı vb. problemler hastanın
hızlı bir şekilde diş hekimine başvurma ihtiyacını beraberinde getirmekte ancak aynı
acil hekime başvurma ihtiyacı diş eti hastalıklarında genellikle olmamaktadır.
Dişi yerinde tutan dokuların (Diş eti, alveol kemiği vb.) iltihabı ile kendisini gösteren
“periodontitis” ağız içerisinde yer alan mikrobiyal ürünlerin diş eti altına yerleşmesi
ve bu bölgede çoğalarak enfeksiyon geliştirmesi sonucu meydana gelir. Ağız
içerisinde ki mikrobiyal ürünler ilk savunma bariyeri olarak “diş eti” ile
karşılaştıklarından dolayı ilk hastalık belirtileri diş etinde gözlenir. Bakteriyel
(mikrobiyal) birikimin diş etinde yarattığı küçük iltihabi odaklar diş etinde hem
kanama hem küçük şişmeler ile kendisini gösterir. Bu döneme “gingivitis” adı verilir.
Sigara içen hastalarda ise sigaranın dokulardaki damarsal sistemi bozuntuya
uğratmasına bağlı olarak enfeksiyon diş etlerine yayılmaya başlamış olsa dahi kanama
belirtileri gözlemlenmeyebilir.
“Gingivitis” adını verdiğimiz diş eti iltihaplarının başlangıç evrelerinde mikrobiyal
ürünlerin temizlenmesi ile dokularda hiçbir kayıp olmadan (diş eti çekilmesi vs.) diş
etleri sağlığına kavuşturulabilir.
Gingivitis tedavi edilmediğinde ise “periodontitis” adını verdiğimiz diş eti iltihabının
bir ileri aşamasına geçiş gösterebilir. Bu süreçte ise diş etlerinde ve dişin çevresinde
gelişim gösteren mikrobiyal enfeksiyon dişe destek olan dokuların (diş eti, alveol
kemiği vs.) yavaş bir hızla yıkılmasına (erimesine) yol açar. Periodontitis süreci
ilerlediğinde dişin çevresindeki kemiğin (alveol kemiği) erimesine bağlı olarak diş eti
çekilmeleri gözlenmeye başlar. Bu süreçte yapılan diş eti tedavileri ile hastalık
durdurularak kemik ve diş eti kaybının ilerlemesi önlenir. Bazı durumlarda diş
etlerine uygulanan greft operasyonları (kemik tozu, diş eti greftleri vs.) ile kaybedilen
dokular geri kazanılabilmesine karşın kimi durumlarda kaybedilen dokular geri
getirilemeyebilir.
Periodontitis süreci çok ilerlediğinde ise dişin yerinde sıkı bir şekilde durmasını
sağlayan “alveol kemiği” tamamen yıkılabilir ve dişlerde sallanma başlayabilir (İleri
periodontitis). Bu süreçte uygulanan tedaviler genellikle dişin çevresinde yeni destek
kemik oluşumuna olanak sağlamadığı için dişlerin kaybı kaçınılmaz hale gelir.