Okuma güçlüğü , biyolojik yatkınlıktan ortaya çıkan bir bozukluktur; ancak duygusal ve çevresel faktörlerin de katkısı araştırılmaktadır. son zamanlarda duygusal faktörlerle olan ilişkisine yönelik yapılan araştırmalarda, okul öncesi dönemde okuma güçlüğü olabileceği düşünülen çocukların mutlu ve uyumlu bir profil çizdiği, ancak okumaya başlama evresine geldiklerinde duygusal problemler yaşamaya başlayarak okuma güçlüğünün arttığı tespit edilmiştir. Okumayı öğrenme süreci zorlaştıkça ve karmaşıklaştıkça, öfkenin arttığı tespit edilmiş ve bu öfkenin sınıf arkadaşlarına yöneltildiği gözlemlenmiştir. Bu araştırmaların sonucunda ise, okuma güçlüğünün biyolojik faktörlerinin yanı sıra duygusal ve çevresel faktötlerle olan ilişkileri de incelenmeye başlanmıştır.
Disleksi niçin öfkelenmeye ve duygusal problemlerin başlamasına sebep olur?
Öfkelenmenin sebebi genellikle, çocuğun kendi becerileri ile ilgili yaşadığı hayal kırıklığı ile başlar. Çocuk kendisinin yapılabileceğini düşündüğü bir beceriyi yaşıtları gibi yerine getiremez ve dolasıyla kendisini diğerlerinin seviyesinden altta görmeye başlar. Ailesinin ve öğretmenin karşısında parlak, birçok şeyi yapmaya hevesli ama okuma-yazmayı bir türlü beceremeyen bir çocuk vardır çünkü. “ çok zeki, parlak bir öğrenci, istediği ve dikkatini topladığı zaman çok güzel yapıyor ama okumanın üzerine biraz daha fazla düşse daha iyi olacak” cümlelerini sürekli duymaya başlar çocuk.
Disleksisi olan bir çocuk için bunları sürekli duymanın ne kadar zor bir şey olduğunu hiç düşündünüz mü?
Diğer insanların beklentilerini yerine getirememek, kendi amaçlarını gerçekleştirememek ve bu başarısızlıkların ardında kendisine ve çevresine yönelttiği çığ gibi büyüyen bir öfke...ve son zamanların en yaygın görüşü olan “en kötü şey hata yapmaktır” ile başa çıkmak...
Unutmamalıyız ki, öğrenme güçlüğü olan çocuklar, dikkatsizce bir çok basit hata yapacaklardır ve eleştirilmek istemeyeceklerdir.
Tüm bu sebepler mercek altına alındığında okuma güçlüğü yaşayan bir çocuğun sosyal ilişkilerde problem yaşamaması mucize gibidir. İşte sıklıkla yaşanan sosyal beceri problemlerine yol açabilecek diğer faktörler:
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar fiziksel ve sosyal açıdan yaşından beklenen düzeyde olmayabilir
Yaşadıkları sosyal beceri sorunları, onları bazı sosyal alanlarda uygun olmayan davranışlar sergilemesine yol açabilir
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar, karşısındakinin yüz ifadesini ve duygularını okumakta sorun yaşayabilir. Karşısındaki insana ne kadar yaklaşması gerektiğini, beden dili ile anlatılmak isteneni anlamlandıramayabilirler.
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar dil becerilerinde de yaşından beklenen düzeyde olamadığı için, bazen sosyal ilişiklerinde bir olayı anlatırken, doğru kelimeleri bulamayabilir ya da karışık bir sırada, anlaşılması güç bir şekilde anlatabilir. Bu durum, onları dezavantajlı bir duruma sokabilir ve karşındakinin çabuk sıkılmasına ve dikkatinin dağılmasına yol açabilir.
Dislektik çocuk neler ve nasıl hisseder?
Endişe
En çok dile getirilen duygudur endişe. Yapamayacağım ve tekrar tekrar başarısız olacağım hissi çocuğun sıklıkla endişe duymasına yol açar. Endişeyle beraber gelen kafa karışıklığı ve “bu kez de başarısız olacağım” düşüncesi çocuğun kısır döngüye girmesine yol açar ve yapabilecekleri hakkında endişeye kapılarak, başarabileceği düzeyin oldukça altında bir performans sergiler. Yoğun endişe sebebi ile çocuk verilen görevden kaçınmaya ya da kaçmaya başlar. Bu davranışıyla beraber, ailesinin ya da öğretmenin gözünde “tembel” bir profil çizmeye devam eder.
Kızgınlık
Öfke bir süre sonra kızgınlığa yol açmaya başlar ve daha kalıcı sonuçlar meydana gelir. Kızgınlığın hedefinde çoğunlukla okul ve öğretmen bulunur. Ancak bu kızgınlık genelde ebeveynlere yöneltilir ve onlardan çıkarılmak istenir. Özellikle anneler bu öfke patlamalarına çok sık tanık olurlar ve maruz kalırlar. Çünkü genelde çocuklar okulda çok kızdıklarında pasif kalmayı, bir köşeye çekilip oturmayı ve küsmeyi tercih ederler. Ancak, ev ortamı kızgınlığı çıkarmak için çok elverişli ve güvenli bir ortamdır ve bu güçlü duyguyla başa çıkmanın tek yolu bunu açığa çıkarmak ve özellikle de anneye yöneltmek olur. Bu davranış zaman zaman ebeveynler üzerinde hayal kırıklığına yol açar. Yardım etmek isterken çocuğunu kendinden daha da uzaklaştırdığını düşünerek umutsuzluğa düşürür; ancak genel tabloya bakıldığında bunu söylemek mümkün değildir.
Depresyon
Depresyon çok sıklıkla görülen bir durum değildir ancak belirtilerine ve çocuğun davranış değişikliklerine dikkat edilmesi gerekir. Çünkü öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar değersizlik duygusunu, düşük öz güven algısını çok yoğun yaşarlar ve bu yaşantılar, depresyon için gereken alt yapıyı daha kolay oluşturur. Depresif yetişkinlerin aksine, çocuklar uyuşuk bir görünüme sahip olmayabilirler ve üzüntülerini çok sık dile getirmeyebilirler. Bu durum, depresyonun tespit edilmesini güçleştirirken, depresyonu maskelemeye yönelik davranış bozuklukları da ortaya çıkabilir. Bu duyguların üstesinden gelmek için daha aktif ve mutlu görünmeye çalışabilirler. Ancak aşağıdaki üç özelliğe bakarak daha kesin bir yargıya varmak mümkündür.
Kendisi hakkında olumsuz şeyler düşünme ve hissetme eğilimi, değersizlik hissi
Dünya ile ilgili olumsuz bir bakış açısı ve yaşanan güzel anılara dahi negatif yaklaşma-ki bu eğilim de onların eğlenceli bir aktiviteden keyif almalarını olumsuz yönde etkileyecektir-
Gelecek hakkında olumsuz düşünmek
Öğretmen ya da anne- baba olarak nasıl yardımcı olabilirsiniz?
Cesaretlendirici ve destekleyici olun
Başarılı olabileceği bir alanı ortaya çıkarmaya çalışın
Çocuğunuzun duygularına kulak verin ve duygusal ihtiyaçlarını belirlemeye çalışın
Duygularını ifade etmekte zorluk yaşayacağından ona duygularını nasıl anlatması gerektiğini öğretin
Notlarından çok göstermiş olduğu çabayı yüceltin ve notun ufak bir gösterge olduğunu ama başarmak için çabalamanın çok daha fazla olduğunu ona hissettirin
Beklenmeyen bir davranışla ya da istenen düzeyin altında bir karneyle karşınıza çıktığında, “tembel” “işe yaramaz” etiketlerinizden uzak durun
Kendileri için gerçekçi, ulaşabilir ve işlevsel hedefler koymalarına yardımcı olun
Öğrenme güçlüğü biyolojik faktörlerden meydana gelen bir bozukluk olmasına rağmen, çocuklar üzerinde bıraktığı psikolojik etkiler rahatlıkla gözlemlenmektedir. Öğrenme güçlüğü ile başa çıkarken psikolojik etkilerini gözden kaçırmayalım ve bu zorlu yolda onlara destek olalım.
DİSLEKSİ HAKKINDA EBEVEYNLERE ÖNERİLER
Disleksi ile mücadele etmenin ilk basamağını aileler oluşturur çoğu zaman. çocuğun en büyük yardımcısı anneler ve babalar olur. Çünkü çocuğun ihtiyaçları, başarılı oldukları alanları, sevdiği ve sevmediği şeyleri en içten hisseden anneleri ve babalarıdır. Ancak, ihtiyaçlar belirlendikten sonra neler yapılması gerektiği ile ilgili kafa karışıklığı yaşayabilir, aileler nasıl yardım edilmesi gerektiği konusunda kendilerini yeterli görmeyebilirler. bu yazımda sizlere uygulayabileceğiniz bazı faydalı ipuçları sunarken, yapabileceğiniz aktiviteler hakkında da bilgi sahibi olabileceğinizi umuyorum.
Disleksi ile mücadele yolunun başında olan çocuklar için alfabe oyunları oynamak, heceler ile ilgili eğlenceli aktiviteler oluşturmak, onları cesaretlendirmek, okuma becerilerini geliştirmesine yönelik her zaman yanlarında olduğunu hissettirmek atılabilecek ilk adımlardandır. En büyük anahtarımız ise, okulda ya da özel eğitimde yapılmış aktiviteleri tekrarlamak olacaktır. Bu eğitimler süresince oldukça etkin ve önemli bir role sahip olmanız beklenmektedir. Çünkü çocuğunuzun dışarıdan almış olduğu eğitim, bazı becerilerin gelişmesi için yeterli olmayacaktır ve çok sık tekrarlanmaya ihtiyaç duyacaktır.
Etkin bir rol üstlenebilmek için sürecin başlangıcında neler yapmanız gerektiği ile ilgili kafanız karışmış olabilir. Bu yüzden, bir uzman desteğine ve yönlendirmesine ihtiyacınız olacaktır. Peki, bu konu ile ilgili bazı öneriler ve yönlendirmeler neler olabilir?
Çocuğunuza kitap okuyun
Her gün çocuğunuza kitap okumak için zaman oluşturun. Okuduğunuz kelimeleri işaret ederek onun da görmesini sağlayın. Günlük hayatında, okurken karşılaştığı kelimelere dikkat çekmeye çalışın.
Kelimelerdeki sesleri vurgulayın
Ses oyunları oynayın. Uyaklı ve nakarat tekrarı çok olan şarkıları beraberce ezberlemeye çalışın. Kelimenin son sesinden kelime türetme ya da kelimenin içinde bulunan belirli bir harfi duyma oyunları oynayın. Harfleri, sesli ve komik şekillerde söyleyerek hem stres atın, hem de sesleri daha iyi anlaması için yardımcı olun.
[*]
Heceleme üzerine çalışın.
Yeni kelimelerin üzerine gidin. Kelimeleri, hecelerine, harflerine ayırarak çocuğunuzun dikkatini çekmesini sağlayın. Bunun için, renkli kalemler, kartonlar ve büyük puntoda yazılmış kelimeleri kullanın. Öğrendiği kelimeleri yavaş yavaş ve dikkatlice, harfleri atlamayarak ya da yanlış yazmayarak yapması konusunda onu cesaretlendirin ve başarısını ödüllendirin.
[*]
Okumadan alınan hazzı çocuğunuzla paylaşın
Hem çocuğunuzun hem de sizin okurken zevk duyacağı kitapları beraberce seçin ve daha sonra bu kitaplar hakkında yorumlar yapın. Kitapta ilginç bulduğunuz yerleri birbirinize anlatarak, çocuğunuzun kitaba duyduğu heyecanı tırmandırın. Bazı bölümleri tartışmaya açık hale getirerek “Bence Alice orada mektubun geldiğini Şapkacıya söylemeliydi. Sen ne düşünüyorsun bu konu ile ilgili ?” gibi sorular sorarak kitaba olan ilgiyi canlı tutun.
[*]
Ödev bekçisi olmayın
Verilen ödevleri mükemmel yapmasını bekleyerek ya da ödevlerini yapmadığı zamanlarda çocuğunuzla mücadele ederek ilişkilerinizi bozmaktan kaçının. Sağlıklı ve güvenilir bir ortam yaratarak çocuğunuza daha kolay ödev yaptırabileceğiniz gibi ilişkilerinizi de korumuş olursunuz.
Disleksi, çocuklarınızı yeterince yorarken ve oradan oraya süreklerken, onlara yardımcı ve destek olmanın anahtarını, kendilerini güvende hissettirmek ve başarabileceklerine inandırmaktır. Onlarla beraber bu yolda yürürken şakalar yapmayı ve eğlenmeyi unutmayın.
Disleksi niçin öfkelenmeye ve duygusal problemlerin başlamasına sebep olur?
Öfkelenmenin sebebi genellikle, çocuğun kendi becerileri ile ilgili yaşadığı hayal kırıklığı ile başlar. Çocuk kendisinin yapılabileceğini düşündüğü bir beceriyi yaşıtları gibi yerine getiremez ve dolasıyla kendisini diğerlerinin seviyesinden altta görmeye başlar. Ailesinin ve öğretmenin karşısında parlak, birçok şeyi yapmaya hevesli ama okuma-yazmayı bir türlü beceremeyen bir çocuk vardır çünkü. “ çok zeki, parlak bir öğrenci, istediği ve dikkatini topladığı zaman çok güzel yapıyor ama okumanın üzerine biraz daha fazla düşse daha iyi olacak” cümlelerini sürekli duymaya başlar çocuk.
Disleksisi olan bir çocuk için bunları sürekli duymanın ne kadar zor bir şey olduğunu hiç düşündünüz mü?
Diğer insanların beklentilerini yerine getirememek, kendi amaçlarını gerçekleştirememek ve bu başarısızlıkların ardında kendisine ve çevresine yönelttiği çığ gibi büyüyen bir öfke...ve son zamanların en yaygın görüşü olan “en kötü şey hata yapmaktır” ile başa çıkmak...
Unutmamalıyız ki, öğrenme güçlüğü olan çocuklar, dikkatsizce bir çok basit hata yapacaklardır ve eleştirilmek istemeyeceklerdir.
Tüm bu sebepler mercek altına alındığında okuma güçlüğü yaşayan bir çocuğun sosyal ilişkilerde problem yaşamaması mucize gibidir. İşte sıklıkla yaşanan sosyal beceri problemlerine yol açabilecek diğer faktörler:
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar fiziksel ve sosyal açıdan yaşından beklenen düzeyde olmayabilir
Yaşadıkları sosyal beceri sorunları, onları bazı sosyal alanlarda uygun olmayan davranışlar sergilemesine yol açabilir
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar, karşısındakinin yüz ifadesini ve duygularını okumakta sorun yaşayabilir. Karşısındaki insana ne kadar yaklaşması gerektiğini, beden dili ile anlatılmak isteneni anlamlandıramayabilirler.
Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar dil becerilerinde de yaşından beklenen düzeyde olamadığı için, bazen sosyal ilişiklerinde bir olayı anlatırken, doğru kelimeleri bulamayabilir ya da karışık bir sırada, anlaşılması güç bir şekilde anlatabilir. Bu durum, onları dezavantajlı bir duruma sokabilir ve karşındakinin çabuk sıkılmasına ve dikkatinin dağılmasına yol açabilir.
Dislektik çocuk neler ve nasıl hisseder?
Endişe
En çok dile getirilen duygudur endişe. Yapamayacağım ve tekrar tekrar başarısız olacağım hissi çocuğun sıklıkla endişe duymasına yol açar. Endişeyle beraber gelen kafa karışıklığı ve “bu kez de başarısız olacağım” düşüncesi çocuğun kısır döngüye girmesine yol açar ve yapabilecekleri hakkında endişeye kapılarak, başarabileceği düzeyin oldukça altında bir performans sergiler. Yoğun endişe sebebi ile çocuk verilen görevden kaçınmaya ya da kaçmaya başlar. Bu davranışıyla beraber, ailesinin ya da öğretmenin gözünde “tembel” bir profil çizmeye devam eder.
Kızgınlık
Öfke bir süre sonra kızgınlığa yol açmaya başlar ve daha kalıcı sonuçlar meydana gelir. Kızgınlığın hedefinde çoğunlukla okul ve öğretmen bulunur. Ancak bu kızgınlık genelde ebeveynlere yöneltilir ve onlardan çıkarılmak istenir. Özellikle anneler bu öfke patlamalarına çok sık tanık olurlar ve maruz kalırlar. Çünkü genelde çocuklar okulda çok kızdıklarında pasif kalmayı, bir köşeye çekilip oturmayı ve küsmeyi tercih ederler. Ancak, ev ortamı kızgınlığı çıkarmak için çok elverişli ve güvenli bir ortamdır ve bu güçlü duyguyla başa çıkmanın tek yolu bunu açığa çıkarmak ve özellikle de anneye yöneltmek olur. Bu davranış zaman zaman ebeveynler üzerinde hayal kırıklığına yol açar. Yardım etmek isterken çocuğunu kendinden daha da uzaklaştırdığını düşünerek umutsuzluğa düşürür; ancak genel tabloya bakıldığında bunu söylemek mümkün değildir.
Depresyon
Depresyon çok sıklıkla görülen bir durum değildir ancak belirtilerine ve çocuğun davranış değişikliklerine dikkat edilmesi gerekir. Çünkü öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar değersizlik duygusunu, düşük öz güven algısını çok yoğun yaşarlar ve bu yaşantılar, depresyon için gereken alt yapıyı daha kolay oluşturur. Depresif yetişkinlerin aksine, çocuklar uyuşuk bir görünüme sahip olmayabilirler ve üzüntülerini çok sık dile getirmeyebilirler. Bu durum, depresyonun tespit edilmesini güçleştirirken, depresyonu maskelemeye yönelik davranış bozuklukları da ortaya çıkabilir. Bu duyguların üstesinden gelmek için daha aktif ve mutlu görünmeye çalışabilirler. Ancak aşağıdaki üç özelliğe bakarak daha kesin bir yargıya varmak mümkündür.
Kendisi hakkında olumsuz şeyler düşünme ve hissetme eğilimi, değersizlik hissi
Dünya ile ilgili olumsuz bir bakış açısı ve yaşanan güzel anılara dahi negatif yaklaşma-ki bu eğilim de onların eğlenceli bir aktiviteden keyif almalarını olumsuz yönde etkileyecektir-
Gelecek hakkında olumsuz düşünmek
Öğretmen ya da anne- baba olarak nasıl yardımcı olabilirsiniz?
Cesaretlendirici ve destekleyici olun
Başarılı olabileceği bir alanı ortaya çıkarmaya çalışın
Çocuğunuzun duygularına kulak verin ve duygusal ihtiyaçlarını belirlemeye çalışın
Duygularını ifade etmekte zorluk yaşayacağından ona duygularını nasıl anlatması gerektiğini öğretin
Notlarından çok göstermiş olduğu çabayı yüceltin ve notun ufak bir gösterge olduğunu ama başarmak için çabalamanın çok daha fazla olduğunu ona hissettirin
Beklenmeyen bir davranışla ya da istenen düzeyin altında bir karneyle karşınıza çıktığında, “tembel” “işe yaramaz” etiketlerinizden uzak durun
Kendileri için gerçekçi, ulaşabilir ve işlevsel hedefler koymalarına yardımcı olun
Öğrenme güçlüğü biyolojik faktörlerden meydana gelen bir bozukluk olmasına rağmen, çocuklar üzerinde bıraktığı psikolojik etkiler rahatlıkla gözlemlenmektedir. Öğrenme güçlüğü ile başa çıkarken psikolojik etkilerini gözden kaçırmayalım ve bu zorlu yolda onlara destek olalım.
DİSLEKSİ HAKKINDA EBEVEYNLERE ÖNERİLER
Disleksi ile mücadele etmenin ilk basamağını aileler oluşturur çoğu zaman. çocuğun en büyük yardımcısı anneler ve babalar olur. Çünkü çocuğun ihtiyaçları, başarılı oldukları alanları, sevdiği ve sevmediği şeyleri en içten hisseden anneleri ve babalarıdır. Ancak, ihtiyaçlar belirlendikten sonra neler yapılması gerektiği ile ilgili kafa karışıklığı yaşayabilir, aileler nasıl yardım edilmesi gerektiği konusunda kendilerini yeterli görmeyebilirler. bu yazımda sizlere uygulayabileceğiniz bazı faydalı ipuçları sunarken, yapabileceğiniz aktiviteler hakkında da bilgi sahibi olabileceğinizi umuyorum.
Disleksi ile mücadele yolunun başında olan çocuklar için alfabe oyunları oynamak, heceler ile ilgili eğlenceli aktiviteler oluşturmak, onları cesaretlendirmek, okuma becerilerini geliştirmesine yönelik her zaman yanlarında olduğunu hissettirmek atılabilecek ilk adımlardandır. En büyük anahtarımız ise, okulda ya da özel eğitimde yapılmış aktiviteleri tekrarlamak olacaktır. Bu eğitimler süresince oldukça etkin ve önemli bir role sahip olmanız beklenmektedir. Çünkü çocuğunuzun dışarıdan almış olduğu eğitim, bazı becerilerin gelişmesi için yeterli olmayacaktır ve çok sık tekrarlanmaya ihtiyaç duyacaktır.
Etkin bir rol üstlenebilmek için sürecin başlangıcında neler yapmanız gerektiği ile ilgili kafanız karışmış olabilir. Bu yüzden, bir uzman desteğine ve yönlendirmesine ihtiyacınız olacaktır. Peki, bu konu ile ilgili bazı öneriler ve yönlendirmeler neler olabilir?
Çocuğunuza kitap okuyun
Her gün çocuğunuza kitap okumak için zaman oluşturun. Okuduğunuz kelimeleri işaret ederek onun da görmesini sağlayın. Günlük hayatında, okurken karşılaştığı kelimelere dikkat çekmeye çalışın.
Kelimelerdeki sesleri vurgulayın
Ses oyunları oynayın. Uyaklı ve nakarat tekrarı çok olan şarkıları beraberce ezberlemeye çalışın. Kelimenin son sesinden kelime türetme ya da kelimenin içinde bulunan belirli bir harfi duyma oyunları oynayın. Harfleri, sesli ve komik şekillerde söyleyerek hem stres atın, hem de sesleri daha iyi anlaması için yardımcı olun.
[*]
Heceleme üzerine çalışın.
Yeni kelimelerin üzerine gidin. Kelimeleri, hecelerine, harflerine ayırarak çocuğunuzun dikkatini çekmesini sağlayın. Bunun için, renkli kalemler, kartonlar ve büyük puntoda yazılmış kelimeleri kullanın. Öğrendiği kelimeleri yavaş yavaş ve dikkatlice, harfleri atlamayarak ya da yanlış yazmayarak yapması konusunda onu cesaretlendirin ve başarısını ödüllendirin.
[*]
Okumadan alınan hazzı çocuğunuzla paylaşın
Hem çocuğunuzun hem de sizin okurken zevk duyacağı kitapları beraberce seçin ve daha sonra bu kitaplar hakkında yorumlar yapın. Kitapta ilginç bulduğunuz yerleri birbirinize anlatarak, çocuğunuzun kitaba duyduğu heyecanı tırmandırın. Bazı bölümleri tartışmaya açık hale getirerek “Bence Alice orada mektubun geldiğini Şapkacıya söylemeliydi. Sen ne düşünüyorsun bu konu ile ilgili ?” gibi sorular sorarak kitaba olan ilgiyi canlı tutun.
[*]
Ödev bekçisi olmayın
Verilen ödevleri mükemmel yapmasını bekleyerek ya da ödevlerini yapmadığı zamanlarda çocuğunuzla mücadele ederek ilişkilerinizi bozmaktan kaçının. Sağlıklı ve güvenilir bir ortam yaratarak çocuğunuza daha kolay ödev yaptırabileceğiniz gibi ilişkilerinizi de korumuş olursunuz.
Disleksi, çocuklarınızı yeterince yorarken ve oradan oraya süreklerken, onlara yardımcı ve destek olmanın anahtarını, kendilerini güvende hissettirmek ve başarabileceklerine inandırmaktır. Onlarla beraber bu yolda yürürken şakalar yapmayı ve eğlenmeyi unutmayın.