Doğal cevreyi nasıl koruruz
Yeryuzunde insanla birlikte yaşayan, en yabanıl ortamlardan bahcelerimize ve evlerimize kadar butun gezegeni bizimle boluşen milyonlarca bitki ve hayvan turunu koruma gorevi insana duşer Ama doğayı korumak yalnızca canlı varlıkları koruyup gozetmek demek değildir Su, toprak ve mineraller gibi butun doğal kaynakları sakınarak kullanmak da bu gorevin ayrılmaz bir parcasıdır; cunku doğal kaynakların tukenip yok olması ancak boyle onlenebilir Bu nedenle, uzerinde yaşadığımız bu gezegenin olanaklarından butun canlıların daha uzun sure yararlanabilmesi icin insanda derin bir sorumluluk duygusunun gelişmiş olması cok onemlidir
İnsanın Doğa Uzerindeki Etkileri
İnsanın doğal cevresini değiştirmeye başlaması, ateş yakmayı oğrendiği tarihoncesi cağlara kadar uzanır Orneğin Afrika'nın savan denen geniş cayırlıkları bundan 50 bin yıl once bu kıtadaki ormanların yanmasıyla oluşmuştu Ama, insanoğlunun doğaya verdiği zararlar ozellikle son yuzyılda olağanustu boyutlara ulaştı Bunun nedeni teknolojinin inanılmaz bir hızla ilerlemesidir Tekerleğin bulunması ile otomobilin yapımı arasında 10 bin yıl gibi cok uzun bir sure gecmişti; oysa insanoğlunun hava ve uzay yolculuklarına başlaması, yercekimsiz ortamda yaşamayı başarması ve Ay'da yuruyebilmesi icin otomobilin yapımından bu yana yalnızca 80 yıl gecmesi yeterli oldu Teknoloji sayesinde insan yeryuzundeki en uzak mesafelere cok kısa zamanda ulaşmayı, akarsuların yonunu değiştirmeyi, elektrik uretimi icin su gucunden ve nukleer enerjiden yararlanmayı başardı
Teknolojinin sağladığı olanaklar kuşkusuz bircok yonden insanın yaşam koşullarını cok olumlu etkiledi; ama bir yandan da olağanustu boyutlarda bir nufus patlamasına yol actı İlk insanın yeryuzunde belirmesinden yaklaşık yarım milyon yıl sonra, 1850'lerde dunya nufusu ancak 1 milyara ulaşmıştı Oysa o tarihten sonra inanılmaz bir hızla artan nufus 1986'da 5 milyara yaklaşmış ve bu artışın 1 milyarı son 15 yıl icinde gercekleşmiştir
Bugun yeryuzunun butun zenginliklerinden olabildiğince yararlanmayı isteyen milyarlarca insan geleceği duşunmeden doğal kaynakları zorlamaktadır Orneğin insanların bir yıl icinde tukettiği butun icme ve kullanım suları bir yere toplansa, Dunya'nın merkezine kadar olan uzaklığın yarısı (en az 3000 km) derinliğinde ve Avrupa kıtası buyukluğunde bir gol oluşur Nufus ve tuketim aynı hızla artarsa yeryuzunun butun kaynakları kısa surede insanın gereksinimlerini karşılayamaz duruma gelebilir İnsanlar binlerce yıldır ucsuz bucaksız denizlerdeki balıkların hicbir zaman tukenmeyeceğine inanıyorlardı Oysa 1970'lerden başlayarak Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde morina ve ringa balıkları, 1960'lardan sonra Marmara Denizi'nde başta uskumru olmak uzere bircok balık turu azalmaya başladı; Peru acıklarındaki hamsi avcılığında da yuzde 75'lik bir duşuş goruldu Bir yaşam ortamındaki herhangi bir canlı turunun azalması başka canlıların yaşamını da tehlikeye atar Orneğin Atlas Okyanusu'ndaki ringaların sayısı azalınca bu balıklarla beslenen deniz kuşları da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı Norvec'e bağlı Rost Adası'nda, 1970'ten 1980'lerin ortalarına kadar yaklaşık yarım milyon denizpapağanı aclıktan oldu
Sanayi alanındaki hızlı gelişmenin en olumsuz yanlanndan biri, bugun butun doğal kaynakları ve canlıları tehdit eden cevre kirliliğidir Motorlu taşıtlarda, evlerde, fabrikalarda ve enerji santrallarında kullanılan petrol turevleri ile komur gibi fosil yakıtlardan kaynaklanan hava kirliijğ: bazı kentlerde insan yaşamını tehlikeye atacak duzeydedir Orneğin bir zamanlar Londra'da bu sorun oylesine ciddi boyutlara ulaşmıştı ki, 1952'de beş gun boyunca kentin uzerine coken zehirli gaz bulutları yuzunden 4000 kişi olmuştu Kullanılacak yakıt turlerinin yasalarla belirlenip sıkı denetim altına alınmasıyla Londra'nın havası buyuk olcude temizlendi Ama gunumuzde Kalkuta gibi kalabalık kentlerdeki hava kirliliği Londra'dakinden cok daha ciddi boyutlara varmış, Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa gibi buyuk kentlerimizde tehlike sınırına dayanmıştır 1986 sonlarında bu sorunun ustesinden gelmek icin Ankara'da kalorifer ve fabrika bacalarına filtre takılması, bazı kalorifer yakıtlarının, ozellikle linyit komurunun yasaklanması gibi Ceşitli onlemler alışmıştı Hava kirliliğinin en buyuk sorumlusu sanayi dumanlarındaki kukurt dioksit ile azot oksitleridir Bu gazlar atmosferdeki su buharıyla birleşince sulfurik ve nitrik asitlere donuşur Daha sonra bu asit buharları yoğunlaşır ve genellikle hava kirliliğinin merkezi olan sanayi bolgesinden yuzlerce kilometre otede asit yağmuruhalinde yeryuzune iner Orneğin Norvec ile İsvec'in guneyindeki akarsu ve gollerde yaşayan balıklar İngiltere' den kopup gelen asit yağmurlarından buyuk zarar gormuştur Bunun sonucları balıklarla beslenen hayvanları da etkilemiş ve 1967'de Norvec'te 4000 kadar susamuru yaşarken 1986'da bu hayvanlardan yalnızca 200 tane kalmıştı
Tarım Etkinliklerinin Rolu
Hızla artan dunya nufusunu besleyebilmek icin doğal olarak tarıma ağırlık verilmiş, bu yuzden dunyanın bircok bolgesinde yuzey bicimleri tanınmayacak olcude değişmiştir 19 yuzyılın ortalarında Avrupa'nın bircok yeri hala bataklıklarla kaplıydı; avcılar İspanya'nın sulak arazilerinde cok kalabalık kuş suruleri gorduklerini ve tek fişekle 80 ordek vurduklarını yazarlardı Bugun artık Avrupa'nın hicbir bolgesinde bu kadar cok su kuşunu bir arada gorme olanağı yoktur Cunku bataklıkların hemen hepsi kurutularak tarıma acılmış ve bu hayvanların yaşam alanları insan eliyle yok edilmiştir
Hayvanların doğal yurdundan surulmesi ve giderek yok olması kuşkusuz tarımsal gelişmenin tek ve en ağır sonucu değildir Başta keciler olmak uzere hayvanların orman ve fundalıklarda otlatılması, ağacların yakacak odun uğruna kesilmesi, tarla acmak icin ormanlık alanların acımasızca ortadan kaldırılması cok daha buyuk zararlara yol acar Ağac ve calılar coğu zaman teraslama ve akaclama calışmaları yapılmadan kesildiği icin, cıplak kalan toprak ruzgar ve yağmurla taşınır Gunumuzde dunya ulkelerinin ucte ikisini etkileyen toprak aşınması (erozyon) bircok bolgede oylesine hızlıdır ki, bir kuşak sonra gelen insanlar ormanlık alanların cole donuştuğunu gorebilirler Bu durumda, nufusu cok fazla, ekonomisi de tarıma dayalı olan Afrika ve Asya ulkelerinde col alanlarının denetlenemeyecek bicimde yayılması şaşırtıcı değildir Nitekim Afrika'daki Sahra bolgesinin cevresinde, saatte 170 hektar hızla genişleyen yeni bir col oluşmaktadır
Yeryuzunde insanla birlikte yaşayan, en yabanıl ortamlardan bahcelerimize ve evlerimize kadar butun gezegeni bizimle boluşen milyonlarca bitki ve hayvan turunu koruma gorevi insana duşer Ama doğayı korumak yalnızca canlı varlıkları koruyup gozetmek demek değildir Su, toprak ve mineraller gibi butun doğal kaynakları sakınarak kullanmak da bu gorevin ayrılmaz bir parcasıdır; cunku doğal kaynakların tukenip yok olması ancak boyle onlenebilir Bu nedenle, uzerinde yaşadığımız bu gezegenin olanaklarından butun canlıların daha uzun sure yararlanabilmesi icin insanda derin bir sorumluluk duygusunun gelişmiş olması cok onemlidir
İnsanın Doğa Uzerindeki Etkileri
İnsanın doğal cevresini değiştirmeye başlaması, ateş yakmayı oğrendiği tarihoncesi cağlara kadar uzanır Orneğin Afrika'nın savan denen geniş cayırlıkları bundan 50 bin yıl once bu kıtadaki ormanların yanmasıyla oluşmuştu Ama, insanoğlunun doğaya verdiği zararlar ozellikle son yuzyılda olağanustu boyutlara ulaştı Bunun nedeni teknolojinin inanılmaz bir hızla ilerlemesidir Tekerleğin bulunması ile otomobilin yapımı arasında 10 bin yıl gibi cok uzun bir sure gecmişti; oysa insanoğlunun hava ve uzay yolculuklarına başlaması, yercekimsiz ortamda yaşamayı başarması ve Ay'da yuruyebilmesi icin otomobilin yapımından bu yana yalnızca 80 yıl gecmesi yeterli oldu Teknoloji sayesinde insan yeryuzundeki en uzak mesafelere cok kısa zamanda ulaşmayı, akarsuların yonunu değiştirmeyi, elektrik uretimi icin su gucunden ve nukleer enerjiden yararlanmayı başardı
Teknolojinin sağladığı olanaklar kuşkusuz bircok yonden insanın yaşam koşullarını cok olumlu etkiledi; ama bir yandan da olağanustu boyutlarda bir nufus patlamasına yol actı İlk insanın yeryuzunde belirmesinden yaklaşık yarım milyon yıl sonra, 1850'lerde dunya nufusu ancak 1 milyara ulaşmıştı Oysa o tarihten sonra inanılmaz bir hızla artan nufus 1986'da 5 milyara yaklaşmış ve bu artışın 1 milyarı son 15 yıl icinde gercekleşmiştir
Bugun yeryuzunun butun zenginliklerinden olabildiğince yararlanmayı isteyen milyarlarca insan geleceği duşunmeden doğal kaynakları zorlamaktadır Orneğin insanların bir yıl icinde tukettiği butun icme ve kullanım suları bir yere toplansa, Dunya'nın merkezine kadar olan uzaklığın yarısı (en az 3000 km) derinliğinde ve Avrupa kıtası buyukluğunde bir gol oluşur Nufus ve tuketim aynı hızla artarsa yeryuzunun butun kaynakları kısa surede insanın gereksinimlerini karşılayamaz duruma gelebilir İnsanlar binlerce yıldır ucsuz bucaksız denizlerdeki balıkların hicbir zaman tukenmeyeceğine inanıyorlardı Oysa 1970'lerden başlayarak Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde morina ve ringa balıkları, 1960'lardan sonra Marmara Denizi'nde başta uskumru olmak uzere bircok balık turu azalmaya başladı; Peru acıklarındaki hamsi avcılığında da yuzde 75'lik bir duşuş goruldu Bir yaşam ortamındaki herhangi bir canlı turunun azalması başka canlıların yaşamını da tehlikeye atar Orneğin Atlas Okyanusu'ndaki ringaların sayısı azalınca bu balıklarla beslenen deniz kuşları da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı Norvec'e bağlı Rost Adası'nda, 1970'ten 1980'lerin ortalarına kadar yaklaşık yarım milyon denizpapağanı aclıktan oldu
Sanayi alanındaki hızlı gelişmenin en olumsuz yanlanndan biri, bugun butun doğal kaynakları ve canlıları tehdit eden cevre kirliliğidir Motorlu taşıtlarda, evlerde, fabrikalarda ve enerji santrallarında kullanılan petrol turevleri ile komur gibi fosil yakıtlardan kaynaklanan hava kirliijğ: bazı kentlerde insan yaşamını tehlikeye atacak duzeydedir Orneğin bir zamanlar Londra'da bu sorun oylesine ciddi boyutlara ulaşmıştı ki, 1952'de beş gun boyunca kentin uzerine coken zehirli gaz bulutları yuzunden 4000 kişi olmuştu Kullanılacak yakıt turlerinin yasalarla belirlenip sıkı denetim altına alınmasıyla Londra'nın havası buyuk olcude temizlendi Ama gunumuzde Kalkuta gibi kalabalık kentlerdeki hava kirliliği Londra'dakinden cok daha ciddi boyutlara varmış, Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa gibi buyuk kentlerimizde tehlike sınırına dayanmıştır 1986 sonlarında bu sorunun ustesinden gelmek icin Ankara'da kalorifer ve fabrika bacalarına filtre takılması, bazı kalorifer yakıtlarının, ozellikle linyit komurunun yasaklanması gibi Ceşitli onlemler alışmıştı Hava kirliliğinin en buyuk sorumlusu sanayi dumanlarındaki kukurt dioksit ile azot oksitleridir Bu gazlar atmosferdeki su buharıyla birleşince sulfurik ve nitrik asitlere donuşur Daha sonra bu asit buharları yoğunlaşır ve genellikle hava kirliliğinin merkezi olan sanayi bolgesinden yuzlerce kilometre otede asit yağmuruhalinde yeryuzune iner Orneğin Norvec ile İsvec'in guneyindeki akarsu ve gollerde yaşayan balıklar İngiltere' den kopup gelen asit yağmurlarından buyuk zarar gormuştur Bunun sonucları balıklarla beslenen hayvanları da etkilemiş ve 1967'de Norvec'te 4000 kadar susamuru yaşarken 1986'da bu hayvanlardan yalnızca 200 tane kalmıştı
Tarım Etkinliklerinin Rolu
Hızla artan dunya nufusunu besleyebilmek icin doğal olarak tarıma ağırlık verilmiş, bu yuzden dunyanın bircok bolgesinde yuzey bicimleri tanınmayacak olcude değişmiştir 19 yuzyılın ortalarında Avrupa'nın bircok yeri hala bataklıklarla kaplıydı; avcılar İspanya'nın sulak arazilerinde cok kalabalık kuş suruleri gorduklerini ve tek fişekle 80 ordek vurduklarını yazarlardı Bugun artık Avrupa'nın hicbir bolgesinde bu kadar cok su kuşunu bir arada gorme olanağı yoktur Cunku bataklıkların hemen hepsi kurutularak tarıma acılmış ve bu hayvanların yaşam alanları insan eliyle yok edilmiştir
Hayvanların doğal yurdundan surulmesi ve giderek yok olması kuşkusuz tarımsal gelişmenin tek ve en ağır sonucu değildir Başta keciler olmak uzere hayvanların orman ve fundalıklarda otlatılması, ağacların yakacak odun uğruna kesilmesi, tarla acmak icin ormanlık alanların acımasızca ortadan kaldırılması cok daha buyuk zararlara yol acar Ağac ve calılar coğu zaman teraslama ve akaclama calışmaları yapılmadan kesildiği icin, cıplak kalan toprak ruzgar ve yağmurla taşınır Gunumuzde dunya ulkelerinin ucte ikisini etkileyen toprak aşınması (erozyon) bircok bolgede oylesine hızlıdır ki, bir kuşak sonra gelen insanlar ormanlık alanların cole donuştuğunu gorebilirler Bu durumda, nufusu cok fazla, ekonomisi de tarıma dayalı olan Afrika ve Asya ulkelerinde col alanlarının denetlenemeyecek bicimde yayılması şaşırtıcı değildir Nitekim Afrika'daki Sahra bolgesinin cevresinde, saatte 170 hektar hızla genişleyen yeni bir col oluşmaktadır