Yeni bir bebeğin dünyaya gelmesi heyecan ve mutluluk verici bir olaydır. Kadının yaşamında büyük bir değişim yaratan doğum ne kadar güzel bir süreç olarak algılansa da fizyolojik ve psikolojik olarak zorlayıcı bir sürecin de başlangıcını oluşturmaktadır.
Doğum sonrası kucağında bebeği ile hastaneden ayrılan anne bu mutluluğu yaşamanın yanında bu canlının tüm sorumluluğunu taşıma bilinci ile endişeli, kaygılı ve ne yapacağını bilememe duygularını da birlikte yaşayacaktır. Doğum sonrası yaşanan hormonel değişimler bu sürece fizyolojik olarak etki etmekle beraber psikolojik olarak da bazı hassasiyetleri arttırmaktadır. Annenin doğum sonrası vücudundaki tüm değişimlere uyum sağlamaya çalışmasının yanında bebeğine iyi bakabilmek, onu sağlıklı büyütebilmek, ağladığında ihtiyaçlarına cevap verebilmek için yeterli bir anne olabilme duygusunu taşımak annenin psikolojik olarak hassas bir döneme girmenin başlangıcını oluşturacaktır.
Doğum sonrası hüzün olarak adlandırılan bu durum anne için normal bir süreçtir. Hamile kalmadan önceki dönemde yapabildiği bazı şeyleri artık yapamayacak , kendisine eskisi kadar zaman ayıramayacaktır. Zamanının neredeyse tümünü bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere programlamak zorundadır. 10-15 gün içerisinde anne- bebek birbirine uyum sağlayabilmiş bir hale artık gelebilmiştir. Anne artık bebeğini emzirebilir, onu uyutabilir ve diğer ihtiyaçlarını giderebilir bir sürece girmiştir. Bir anne olduğunun ve çok güzel bir varlığa sahip olduğunun bilincindedir. Hamilelik döneminde annenin bu sürece gireceğini bilmesi doğum sonrasında bu dönemi daha kolay atlatmasını sağlayacaktır. Bu hüzün dönemini atlatamayan ve daha uzun süre bu belirtileri yaşayan kişilerde durum artık daha farklı bir hale gelmiş tedavi edilmesi gereken bir boyuta ulaşmıştır.
Doğum sonrası depresyon doğumdan iki ya da dört hafta içinde ortaya çıkabilir. Planlı olmayan bir gebelikse yani anne olmaya duygusal açıdan hazır değilse, eş desteği yoksa, hamilelik öncesi sorunlu bir evlilik söz konusuysa, kişi daha önceden depresyon geçirmişse, ailesinde daha önceden depresyon geçirme öyküsü söz konusu ise , psiko-sosyal destek sağlanamıyorsa, riskli bir hamilelik dönemi geçirilmişse, hamilelik döneminde veya doğum sonrasında olumsuz bir yaşam olayı ile karşılaşılmışsa ( iş kaybı, para kaybı, vefat vb süreç) kişinin doğum sonrası depresyon geçirme olasılığı artmaktadır.
Doğum sonrası depresyon yaşayan anne gün içinde sürekli yoğun bir sıkıntı yaşamaktadır, bebeğiyle kurmuş olduğu iletişimde endişeleri artmıştır , dönem dönem bebeğine bakamayacak hatta dokunamayacak bir duruma gelebilir, sürekli ağlama nöbetleri gösterebilir, iştahı azalabilir, iyi bir anne olamayacağı düşüncesi yoğunlaşabilir ve bu konuda umutsuzluk duyguları hakimdir. Annelikle ilgili yetersizlik duyguları gösterebilir ve bebek bakımı ile ilgili korkular yaşayabilir. Sürekli yorgunluk ve halsizlik , uykuda artma ya da azalma görülebilir.Dikkatini bir türlü toparlayamaz. Bebeğin bakımındaki yetersizliği ile ilgili suçluluk duyguları görülebilir. Yaşamdan bıktığı ve ölmek istediğini ifade eden cümleler bile kurabilir.
Yaşanan bu süreçte annenin kesinlikle bir uzman desteği alması gerekmektedir. Tedavide amaç; kişinin annelik duygusunu tanımlamasına yardımcı olmak, annelikte karşılaşabilecek zorlukları ortaya koymak ve bu zorluklarla baş etme becerilerini geliştirmesine yardımcı olmak, yaşamış olduğu tüm duyguları açıkça ifade edebilmesini sağlamaktır. Yoğun intihar düşünceleri, annenin bebeğe ve kendine bakamaması durumlarında ilaç desteği gerekebilir. Bu dönemde eş ve aile yakınlarının desteği de çok önemlidir. Bebeğin doğumundan itibaren fiziksel ve ruhsal gelişiminde anne ile kurmuş olduğu ilişki çok önemlidir. Annesini ememeyen ve ondan gerekli sevgi ve şevkati göremeyen bebeğin gelişiminin çok sağlıklı olması beklenemez. Bu nedenle doğum sonrası depresyon yaşayan annenin bir an önce bebeğinin bakımını üstlenebilecek , ona sevgi verebilecek bir duygulanıma sahip olması sağlanmalıdır.Doğum sonrası hüzün ve doğum sonrası depresyonun dışında çok ciddi olarak nitelendirilen doğum sonrası psikoz da görülebilir. Doğum sonrası psikozda anne bebeği tamamen ret edebilir ve öldürme girişimlerinde bulunabilir. Kimsenin duymadığı sesler duyduğunu ifade edebilir. Bu durumda hemen bir psikiyatri uzmanından destek alınarak gerekli tedaviyi alması sağlanmalıdır.
Doğum sonrası kucağında bebeği ile hastaneden ayrılan anne bu mutluluğu yaşamanın yanında bu canlının tüm sorumluluğunu taşıma bilinci ile endişeli, kaygılı ve ne yapacağını bilememe duygularını da birlikte yaşayacaktır. Doğum sonrası yaşanan hormonel değişimler bu sürece fizyolojik olarak etki etmekle beraber psikolojik olarak da bazı hassasiyetleri arttırmaktadır. Annenin doğum sonrası vücudundaki tüm değişimlere uyum sağlamaya çalışmasının yanında bebeğine iyi bakabilmek, onu sağlıklı büyütebilmek, ağladığında ihtiyaçlarına cevap verebilmek için yeterli bir anne olabilme duygusunu taşımak annenin psikolojik olarak hassas bir döneme girmenin başlangıcını oluşturacaktır.
Doğum sonrası hüzün olarak adlandırılan bu durum anne için normal bir süreçtir. Hamile kalmadan önceki dönemde yapabildiği bazı şeyleri artık yapamayacak , kendisine eskisi kadar zaman ayıramayacaktır. Zamanının neredeyse tümünü bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere programlamak zorundadır. 10-15 gün içerisinde anne- bebek birbirine uyum sağlayabilmiş bir hale artık gelebilmiştir. Anne artık bebeğini emzirebilir, onu uyutabilir ve diğer ihtiyaçlarını giderebilir bir sürece girmiştir. Bir anne olduğunun ve çok güzel bir varlığa sahip olduğunun bilincindedir. Hamilelik döneminde annenin bu sürece gireceğini bilmesi doğum sonrasında bu dönemi daha kolay atlatmasını sağlayacaktır. Bu hüzün dönemini atlatamayan ve daha uzun süre bu belirtileri yaşayan kişilerde durum artık daha farklı bir hale gelmiş tedavi edilmesi gereken bir boyuta ulaşmıştır.
Doğum sonrası depresyon doğumdan iki ya da dört hafta içinde ortaya çıkabilir. Planlı olmayan bir gebelikse yani anne olmaya duygusal açıdan hazır değilse, eş desteği yoksa, hamilelik öncesi sorunlu bir evlilik söz konusuysa, kişi daha önceden depresyon geçirmişse, ailesinde daha önceden depresyon geçirme öyküsü söz konusu ise , psiko-sosyal destek sağlanamıyorsa, riskli bir hamilelik dönemi geçirilmişse, hamilelik döneminde veya doğum sonrasında olumsuz bir yaşam olayı ile karşılaşılmışsa ( iş kaybı, para kaybı, vefat vb süreç) kişinin doğum sonrası depresyon geçirme olasılığı artmaktadır.
Doğum sonrası depresyon yaşayan anne gün içinde sürekli yoğun bir sıkıntı yaşamaktadır, bebeğiyle kurmuş olduğu iletişimde endişeleri artmıştır , dönem dönem bebeğine bakamayacak hatta dokunamayacak bir duruma gelebilir, sürekli ağlama nöbetleri gösterebilir, iştahı azalabilir, iyi bir anne olamayacağı düşüncesi yoğunlaşabilir ve bu konuda umutsuzluk duyguları hakimdir. Annelikle ilgili yetersizlik duyguları gösterebilir ve bebek bakımı ile ilgili korkular yaşayabilir. Sürekli yorgunluk ve halsizlik , uykuda artma ya da azalma görülebilir.Dikkatini bir türlü toparlayamaz. Bebeğin bakımındaki yetersizliği ile ilgili suçluluk duyguları görülebilir. Yaşamdan bıktığı ve ölmek istediğini ifade eden cümleler bile kurabilir.
Yaşanan bu süreçte annenin kesinlikle bir uzman desteği alması gerekmektedir. Tedavide amaç; kişinin annelik duygusunu tanımlamasına yardımcı olmak, annelikte karşılaşabilecek zorlukları ortaya koymak ve bu zorluklarla baş etme becerilerini geliştirmesine yardımcı olmak, yaşamış olduğu tüm duyguları açıkça ifade edebilmesini sağlamaktır. Yoğun intihar düşünceleri, annenin bebeğe ve kendine bakamaması durumlarında ilaç desteği gerekebilir. Bu dönemde eş ve aile yakınlarının desteği de çok önemlidir. Bebeğin doğumundan itibaren fiziksel ve ruhsal gelişiminde anne ile kurmuş olduğu ilişki çok önemlidir. Annesini ememeyen ve ondan gerekli sevgi ve şevkati göremeyen bebeğin gelişiminin çok sağlıklı olması beklenemez. Bu nedenle doğum sonrası depresyon yaşayan annenin bir an önce bebeğinin bakımını üstlenebilecek , ona sevgi verebilecek bir duygulanıma sahip olması sağlanmalıdır.Doğum sonrası hüzün ve doğum sonrası depresyonun dışında çok ciddi olarak nitelendirilen doğum sonrası psikoz da görülebilir. Doğum sonrası psikozda anne bebeği tamamen ret edebilir ve öldürme girişimlerinde bulunabilir. Kimsenin duymadığı sesler duyduğunu ifade edebilir. Bu durumda hemen bir psikiyatri uzmanından destek alınarak gerekli tedaviyi alması sağlanmalıdır.