Kelime olarak “congenital”doğumda mevcut demektir. Bu kalp sorunlarının çoğu, anne karnında, bebeğin gelişimi ve organların oluşumu aşamalarında belirginleşmektedir. Çoğunlukla İngilizce “defect”kelimesinin karşılığı “hastalık” diye adlandırılsa da “kusur” olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü tüm doğumsal kalp kusurları tanı konduğunda bir hastalık oluşturmayabilir. Bazı kusurlar ömür boyu hiçbir sorun oluşturmazken, bazılarında ise tanı konulduğunda çok geç kalınmış olabilir.
Eskiden sadece çocuğun morarması ile doktora götürülüp tanısı koyulan bu hastalıklar artık tanı yöntemlerinin gelişmesi nedeniyle anne karnında ya da yenidoğan döneminde çok rahatlıkla tanınabilmektedir. Günümüzde tanı yöntemlerinin gelişmesiyle paralel olarak tedavi yöntemleri ve tecrübelerinde başarı şansı oldukça yükselmiştir.
Hastalarımıza acil, erken ve rutin olarak randevu verilerek ameliyat için planlamaları yapılır. Öncelikle unutmamalısınız ki, kağıt üzerinde aynı isimle tanıları olsa bile hastaların tedavi süre ve yöntem planlamaları çok farklı olabilir. Hastanızda ki doğumsal kalp kusurları tek bir isimle tanımlanabileceği gibi 6-7 kusur ismi de elinizdeki raporlara yazılmış olabilir ve bu tanılar içinde birinin varlığı ya da yokluğu o hasta için çok önemli olabilir. Bu nedenle kendi çocuğunuzun durumuyla diğer hastaları kıyas etmemeniz gerekir.
Belirtiler doğum sonrası ilk ay sonundan itibaren başlayabilir. Bazen de çocukluk döneminde belirtiler ortaya çıkar.
Nedenleri:
Doğumsal kalp hastalıklarının neredeyse hiçbirinin ortaya konulabilmiş açık bir nedeni yoktur. Herhangi bir ırksal, kültürel ya da sosyoekonomik farklılıklar da sebep oluşturmaz. Başka sorunu olmayan sadece kalple ilgili bozuklukları olan hastalarda problem, genellikle anne karnında bebeğin gelişiminde, kalbin oluştuğu erken dönemde oluşur. Bazı genetik hastalıkları olan çocuklarda birlikte kalp kusuru olmaktadır. Özellikle toplumda sık görebildiğimiz Down sendromlu bebekler buna örnek olarak gösterilebilir. Hamilelik döneminde maruz kalınan çevresel nedenlerle kalp sorunları yakın ilişkili olabilir. Bunlar; hamilelikte geçirilen bazı enfeksiyonlar, kullanılan ilaçlar, şeker hastalığı,alkol kullanımı, uyuşturucu bağımlılığı şeklinde sıralanabilir.
Tanı (Teşhis) Konulması:
Çoğunlukla bebeklik döneminde teşhis konulur. Ancak bazı hastalar anne karnındayken teşhis edilse bile bazen ileri yaşlara kadar hiç tanınamayabilir.
Kalp kusurunun oluşturduğu hastalık ve sonrası görülen belirtilere göre kendini belli eder. Herhangi bir nedenle doktora başvurmamışsa çok geç tanınabilir. Kalp sorunundan şüphelenildiğinde hastanıza bir takım tetkikler yapılacaktır. Hepsi her hastada gerekli değildir.
Ameliyat öncesi organ fonksiyonlarını anlamak ve kan değerlerini tespit etmek için kan tahlilleri istenir. EKG (elektrokardiyografi) ile kalbin ritmi, büyüklüğü hakkında bilgi edinilir. Kalp gölge büyüklüğü, büyük damarların yaklaşık yer ve büyüklüğü ve akciğer durumunu anlamak için kalp akciğer röntgen filmi çekilir. Ekokardiyografi (EKO)kalbin hareket, kasılma, büyüklük, kapakların fonksiyonları anlama konularında yardımcı olan bir tetkiktir. İşlem sırasında uyumayan küçük çocuklar sakinleştirici ilaç ile uyutulur. Daha büyük çocukların uyutulmalarına gerek yoktur. Anjiyo işlemi bazı hastalıklarda mutlaka gereklidir. Hastalar uyutularak kasık bölgesinden iğne ile girilip, kalbe kateter gönderilip ilaçlı görüntü kayıtları alınır. Kalp içi basınçlar ölçülür. Özellikle operasyon kararı alınırken çok gerekli ve belirleyici olabilmektedir.
Eskiden sadece çocuğun morarması ile doktora götürülüp tanısı koyulan bu hastalıklar artık tanı yöntemlerinin gelişmesi nedeniyle anne karnında ya da yenidoğan döneminde çok rahatlıkla tanınabilmektedir. Günümüzde tanı yöntemlerinin gelişmesiyle paralel olarak tedavi yöntemleri ve tecrübelerinde başarı şansı oldukça yükselmiştir.
Hastalarımıza acil, erken ve rutin olarak randevu verilerek ameliyat için planlamaları yapılır. Öncelikle unutmamalısınız ki, kağıt üzerinde aynı isimle tanıları olsa bile hastaların tedavi süre ve yöntem planlamaları çok farklı olabilir. Hastanızda ki doğumsal kalp kusurları tek bir isimle tanımlanabileceği gibi 6-7 kusur ismi de elinizdeki raporlara yazılmış olabilir ve bu tanılar içinde birinin varlığı ya da yokluğu o hasta için çok önemli olabilir. Bu nedenle kendi çocuğunuzun durumuyla diğer hastaları kıyas etmemeniz gerekir.
Belirtiler doğum sonrası ilk ay sonundan itibaren başlayabilir. Bazen de çocukluk döneminde belirtiler ortaya çıkar.
Nedenleri:
Doğumsal kalp hastalıklarının neredeyse hiçbirinin ortaya konulabilmiş açık bir nedeni yoktur. Herhangi bir ırksal, kültürel ya da sosyoekonomik farklılıklar da sebep oluşturmaz. Başka sorunu olmayan sadece kalple ilgili bozuklukları olan hastalarda problem, genellikle anne karnında bebeğin gelişiminde, kalbin oluştuğu erken dönemde oluşur. Bazı genetik hastalıkları olan çocuklarda birlikte kalp kusuru olmaktadır. Özellikle toplumda sık görebildiğimiz Down sendromlu bebekler buna örnek olarak gösterilebilir. Hamilelik döneminde maruz kalınan çevresel nedenlerle kalp sorunları yakın ilişkili olabilir. Bunlar; hamilelikte geçirilen bazı enfeksiyonlar, kullanılan ilaçlar, şeker hastalığı,alkol kullanımı, uyuşturucu bağımlılığı şeklinde sıralanabilir.
Tanı (Teşhis) Konulması:
Çoğunlukla bebeklik döneminde teşhis konulur. Ancak bazı hastalar anne karnındayken teşhis edilse bile bazen ileri yaşlara kadar hiç tanınamayabilir.
Kalp kusurunun oluşturduğu hastalık ve sonrası görülen belirtilere göre kendini belli eder. Herhangi bir nedenle doktora başvurmamışsa çok geç tanınabilir. Kalp sorunundan şüphelenildiğinde hastanıza bir takım tetkikler yapılacaktır. Hepsi her hastada gerekli değildir.
Ameliyat öncesi organ fonksiyonlarını anlamak ve kan değerlerini tespit etmek için kan tahlilleri istenir. EKG (elektrokardiyografi) ile kalbin ritmi, büyüklüğü hakkında bilgi edinilir. Kalp gölge büyüklüğü, büyük damarların yaklaşık yer ve büyüklüğü ve akciğer durumunu anlamak için kalp akciğer röntgen filmi çekilir. Ekokardiyografi (EKO)kalbin hareket, kasılma, büyüklük, kapakların fonksiyonları anlama konularında yardımcı olan bir tetkiktir. İşlem sırasında uyumayan küçük çocuklar sakinleştirici ilaç ile uyutulur. Daha büyük çocukların uyutulmalarına gerek yoktur. Anjiyo işlemi bazı hastalıklarda mutlaka gereklidir. Hastalar uyutularak kasık bölgesinden iğne ile girilip, kalbe kateter gönderilip ilaçlı görüntü kayıtları alınır. Kalp içi basınçlar ölçülür. Özellikle operasyon kararı alınırken çok gerekli ve belirleyici olabilmektedir.