Şüphesiz futbol, insanoğlunun ayağını kullandığı ilk oyun değil. FIFA tarafından da tanınan "cuju", milattan önce 3. yüzyılda Çinli askerlerin eğitimlerinin bir parçasıydı. Asırlarca oynanan oyun, Japonya'daki “kemari”yi doğurmuştu. Antik Yunan'da “episkiros”, Roma İmparatorluğu'nda da “harpastum” dışında Eskimolardan Aborjinlere, Maorilerden Mezoamerika yerlilerine yeryüzünün dört bir köşesinde topla oynanmış, ayaklar kullanılmıştı.
Cuju
Cuju
Ortaçağda Avrupa'nın değişik köşelerinde topla oynanan kimi oyunlar dikkat çekiyordu. İngiltere'deki Ortaçağ futbolu, Fransa'daki “soule”, İtalya'daki "calcio fioentino" bunlardan bazılarıydı. FIFA'ya göre bu oyunların futbolla bir ilgisi bulunmamakta. Modern anlamda ise futbol İngiltere'de doğmuştu. 1848'de Cambridge Üniversitesi'nde oluşturulan Cambridge kuralları, futbolun ilk yazılı kaideleri olarak tarihe geçmişti. Bunlar çok kabul görmemiş, okullardan bağımsız olarak kulüpler yavaş yavaş kurulmaya başlamıştı.
İlk takım: Sheffield FC
Dünyanın ilk futbol takımı: Sheffield FC
Sheffield FC
24 Ekim 1857 günüydü. İngiltere'nin Sheffield kentinde iki kafadar bir kulüp kuruyordu. Genel sekreterlik ve kaptanlık görevi Nathaniel Crestwick'in olurken, William Prest asbaşkanlık koltuğuna oturuyordu. Çok geçmeden kırmızı-siyahlılar kendi oyunlarını oynamaya başlıyordu. Kurallarını koyuyorlar, bir oyununun abecesini yazıyorlardı. Sheffield FC'nin kapısında dünyanın en eski futbol takımı yazıyor. Hem FIFA, hem de İngiltere Futbol Federasyonu bu minik ekibi ilk olarak kabul ediyor; her 24 Ekim'de onlar konuşuluyor. En azından senede bir gün!
İlk maç: Sheffielf FC - Hallam (26 Aralık 1860)
1857'de kurulan Sheffield F.C. üç yıl kadar yalnızları oynamış, 4 Eylül 1860'da Hallam'ın dünyaya gözlerini açmasıyla ansızın bir rakibe kavuşmuştu. İşte aynı yılın 26 Aralık gününde tarihin ilk futbol müsabakası yapılmış, o gün gülen 2-0'lık skorla Sheffied olmuştu. Ne de olsa onlar daha eskiydi; tecrübelerini konuşturmuşlardı.
Bugün her iki kulüp de alt liglerde mücadele ediyor. Evet, bugün zerre kadarlar ancak onların attığı minicik adımın artık nerelere vardığı aşikâr. Futbol tarihi için milat olarak kabul edilebilecek o günden mağrur tabelalar, kitaplar, bir de Sandygate yadigâr. O stadyumun kapasitesi sadece yedi yüz olsa da, ondan eskisi yok; haliyle futbola gönül vermişler bağlamında değeri hesaplanamayacak kadar çok!
İlk milli maç: İngiltere - İskoçya (30 Kasım 1872)
Milyarları peşinden sürükleyen oyunun abecesinin yazıldığı Ada'da ilk milli maç da yapılmıştı. 1870'ten 1872'ye kadar İngiltere ile İskoçya beş kere buluşsa da bu karşılaşmalar daha çok gösteri mahiyetindeydi. Londra'daki “eksik etekliler”den oluşan İskoç takımında bu işin erbabları pek sahne almamıştı.
Federasyon Kupası'nın da fikir babası olan Federasyon Genel Sekreteri Charles William Alcock eleştirilerden yılmıyordu. Yazışma trafiğinin sonunda Glasgow için randevulaşılıyordu. Viski diyarının en iyi takımı Queen's Park'tan toplanan futbolcular, İngiliz meslektaşlarıyla kozlarını paylaşacaktı.
Dört bin taraftar 1 shilling ödeyerek tribünlerdeki yerini almış, sis santrayı 20 dakika geciktirmişti. İskoçlar geleneksel koyu mavi formalarıyla sahada yerini alırken, İngilizler bembeyazdı. Mücadele başladığı gibi biterken, İskoçların bir golü iptal edilmişti.
30 Kasım 1872'de Hamilton Crescent'ta oynanan bu karşılaşma, futbol tarihinin ilk resmî milli maçı olarak kabul ediliyor. O günün illüstrasyonları, romantikleri mest ediyor.
İlk Dünya Kupası: Uruguay 1930
İlk Avrupa Futbol Şampiyonası, Dünya Kupası'ndan 30 yıl sonra düzenlense de fikri aslında daha önce ortaya atılmıştı. 1927'de Fransız Futbol Federasyonu Başkanı Henri Delaunay, Güney Amerika'dan esinleniyor, 'Yaşlı Kıta'nın da kendisine ait bir turnuvası olması gerektiğini savunuyordu. O tarihte daha UEFA kurulmamış; Dünya Kupası'nın temeli atılmamıştı.
FIFA teklifi elinin tersiyle iterken, kendi organizasyonunun peşine düşüyordu. Başkan Jules Rimet, henüz emekleme dönemindeki oyunu Olimpiyatlarla sınırlamanın anlamsız olduğuna inanıyordu.
28 Mayıs 1928'deki FIFA Kongresi'nde ilk Dünya Kupası'nın 1930'da düzenlenmesine karar veriliyor, son iki Olimpiyat'ta altın madalya kazanan Uruguay'a ilk turnuvayı düzenleme onuru bahşediliyordu. Güney Amerika'nın sevimli ülkesi kendi topraklarında taçlanarak da tarihe geçmişti.
İlk Avrupa Futbol Şampiyonası: Fransa 1960
1954'te UEFA'nın kurulmasından sonra Danimarkalı Ebbe Schwartz başkanlık koltuğuna otururken, Delaunay genel sekreter olmuştu. Fransız futbol adamı Avrupa'daki federasyonların bir araya gelmesinden mutlu olsa da bu birlikteliğin sportif olarak da taçlanması gerektiğine inanıyordu. Ona göre nasıl Güney Amerika Futbol Konfederasyonu'nun Güney Amerika Şampiyonası, FIFA'nın da Dünya Kupası varsa, Yaşlı Kıta'nın da kendisine ait bir organizasyonu olmalıydı. 20 Eylül 1955'te yazdığı makalede ayrıca Şampiyon Kulüpler Kupası'nın önemini vurgulayan ilk UEFA Genel Sekreteri, 50 gün sonra vefat etmişti.
Hem UEFA, hem de Fransız Futbol Federasyonu'nda bayrağı devralan oğlu Pierre, hayatı boyunca Rimet'nin gölgesinde kalan babasının düşünü gerçekleştirmeyi başarmıştı. 1960'daki ilk turnuva Fransa'da düzenlenmiş, Sovyetler Birliği zafere ulaşmıştı.
İlk Şampiyon Kulüpler Kupası: 1955 - 1956 sezonu
Usta Fransız gazeteci Gabriel Hanot, L'Équipe gazetesinde 1954'te yazdığı bir makalede Avrupa'nın en iyi futbol takımının belirlenmesi gerektiğini savunmuştu. Sayılı gün geçmişti ki UEFA bu öneriye kulak vermiş, böylece Şampiyon Kulüpler Kupası doğmuştu. 4 Eylül 1955'te yeni organizasyonun ilk maçı Sporting ile Partizan arasında oynanmış, mücadele 3-3 bitmişti. Tesadüf bu ya, o gün iki gol atan Milos Milutinovic'in yolu sonradan ülkemize düşmüş; Beşiktaş ve Altay'da teknik direktörlük yapmıştı. İlk şampiyon ise Reims'i deviren Real Madrid olmuştu.
Kupa 1992 yılında Şampiyonlar Ligi adını aldı ve birçok farklı statüde oynandı. Bugün de kabul görülen statü, 2003 yılından bu yana devam etmekte.
Hanot sadece Şampiyon Kulüpler Kupası'nın fikir babası değildi. Ona göre Avrupa'nın en iyi futbolcusunun da belirlenmesi gerekiyordu. France Football dergisinin yıllarca verdiği Ballon d'Or, ilk 1956'da Sir Stanley Matthews'a bahşedilmişti. 1995'e kadar “Yaşlı Kıta”da boy gösteren en iyi Avrupalı futbolcuya giden ödül, o tarihten sonra Avrupa'da top oynayan yabancılara da verilmeye başlanmıştı. 2007'den bu yana yeryüzünün en iyisi seçiliyor. O yıl taçlanan Kaka'dan bu yana ödülü Cristiano Ronaldo ile Lionel Messi paylaşıyor.
Gelmiş Geçmiş En İyi Futbolcular
Yeşil sahalar yıllar boyunca birçok yıldızı ağırladı ama onlardan bazıları fark yaratarak öne çıktılar ve efsane oldular. İşte futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 30 oyuncusu.
Ülke: Hollanda
Mevki: 10 numara, forvet
Etkin yıllar: 1986 – 2006
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Inter, Arsenal
Eğer bu listemizin konusu “Topu ayağına en çok yakıştıran futbolcular” olsaydı, şüphesiz adı daha tepelerde olurdu. Bergkamp, oyununu bir sanat gibi sergileyen yıldızlardandı. Arsenal’in namağlup şampiyon olduğu o muhteşem döneminin en önemli parçalarından olan Hollandalı, kusuruz top kontrolü ve plase şutlarıyla büyük fark yaratıyordu. Özellikle Newcastle United’a karşı attığı şiirsel gol, bugün hala “fizik kurallarına aykırı goller” listesinin başlarında yer alır.
29. Luis Figo
Ülke: Portekiz
Mevki: Kanat, 10 numara
Etkin yıllar: 1989 – 2009
İz bıraktığı takımlar: Sporting, Barcelona, Real Madrid
O kadar büyük futbolcuydu ki dönemin transfer rekorunu kırarak Barcelona’dan, Real Madrid’e geçtiğinde yarattığı sükse yıllarca sürmüştü. Real Madrid formasıyla Camp Nou’ya çıktığı ilk maçta oluşan infial bugün hala zihinlerde. Sol ayağını da en az sağ ayağı kadar iyi kullanırdı. Daha çok sağ kanatta rol almasına rağmen, ters kanada geçip, içe kat ederek sert ve net şutlarıyla tabela değiştirme işinin öncülerinden olmuştu.
28. Rio Ferdinand
Ülke: İngiltere
Mevki: Stoper
Etkin yıllar: 1995 - 2015
İz bıraktığı takımlar: West Ham United, Manchester United
Van Dijk yokken o vardı. West Ham’dan, Man United’a rekor transfer ücretiyle geçtiğinde dünyanın en pahalı stoperi olmuştu ve uzun süre bu unvanını korudu. Unutulmaz yorumcu Vedat Okyar, kendisini için şahane bir benzetme yapmıştı: “Adama sanki top gelmeden önce telefon geliyor!” Sahiden de ürkütücü fizik gücünün yanı sıra çok iyi pozisyon bilgisine ve çabukluğa sahipti. Eksiksiz bir stoperdi.
27. Thierry Henry
Ülke: Fransa
Mevki: Forvet
Etkin yıllar: 1994 – 2012
İz bıraktığı takımlar: Monaco, Arsenal, Barcelona, NY Red Bulls
Gelmiş geçmiş en zengin “gol vuruşu çeşitliliği” barındıran bir forvet. Thierry Henry, hayal gücünü sahaya yansıtan bir yetenekti. Onu harika bir plase vuruşuyla gol atarken de görebilirdiniz, -mahalle maçlarında aşina olduğumuz şekilde- olduğu yerde daha sert vurabilmek için topu kaldırıp, bomba gibi bir şut yollarken de... İzlemesi çok keyifli bir golcüydü, çünkü asla öngörülemezdi.
26. Paolo Maldini
Ülke: İtalya
Mevki: Stoper, sol bek
Etkin yıllar: 1984 – 2009
İz bıraktığı takımlar: Milan
Çocukken en sevdiğimiz etkinliklerinden biri, dünyanın en iyi 11’ini belirleyip bir kağıda yazmaktı. ‘80’lerde çocuk olanlar da o 11’ine Maldini’yi alabilirdi, ‘90’lar ve hatta 2000’lerde çocuk olanlar da... Maldini, böyle bir futbolcuydu. Üç farklı döneme damga vurdu. Kemik gibi bir savunmacıydı ve topla ilişkisi de üst düzeydi. Sağ ayaklı bir oyuncu olmasına rağmen Milan’da birçok maçta sol bekte de görev yaptı.
25. Andres Iniesta
Ülke: İspanya
Mevki: Orta saha
Etkin yıllar: 2001 -
İz bıraktığı takımlar: Barcelona
Ronaldinho’nun yavaş yavaş düşüşe başladığı dönemde, Barceloa’nın yok edici formasyonu 4-3-3’ün solunda genç ve yetenekli bir oyuncu izlemeye başladık: Andres Iniesta. Önceleri “içe kat eden sol açık” rolünü üstlenen oyuncu, kusursuz oyun zekasını konuşturdu ve yavaş yavaş merkeze kaymaya başladı. O yolculuk, Iniesta’yı tarihin en iyileri arasına götürdü. Orta saha olmasına rağmen skora katkısı üst düzeydi, dripling yeteneğiyle rakip savunma direncini erkenden kırıyor, hücum hattının elini çok rahatlatıyordu. Böylesi bir oyuncuya denk gelmek çok zor.
24. Lothar Matthäus
Ülke: Almanya
Mevki: Libero, orta saha
Etkin yıllar: 1979 – 2000
İz bıraktığı takımlar: Gladbach, Inter, Bayern Mühih
Komple bir oyuncuydu. Stoper, 6 numara, 8 numara bölgelerinde üst düzey oynadı. Dayanıklı, güçlü ve çok istikrarlı bir isim olan Lothar, bir orta saha olmasına rağmen tabelayı da sıklıkla değiştirirdi, öyle ki kariyerinde 300’den fazla gol var. Oyunculuğun son dönemlerinde stopere geçen Alman efsane, burada da top kullanımı iyi stoperin bir takımın oyun kalitesini ne denli yükseltebileceğini gösterdi.
23. Ruud Gullit
Ülke: Hollanda
Mevki: Orta saha, forvet
Ektin yıllar: 1979 – 1998
İz bıraktığı takımlar: Haarlem, Feyenoord, PSV, Milan
Milan’ın sadece İtalya değil, dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü takımlardan birine dönüşmesi en çok da o ve diğer iki Hollandalı arkadaşı (Rijkaard, Van Basten) sayesindeydi. 186 boyuna rağmen topla inanılmaz derecede dengeli ve oldukça atletik bir oyuncuydu. Zaten en büyük farkı da burada yarattı, fizik gücüyle teknik kalitesini harmanlayan üst düzey bir oyuncuydu. Böylesi hiç görülmedi! Orta saha ve forvet bölgelerinde rol aldı, her bölgede aynı etkiyi sağlamayı başardı.
22. Roberto Baggio
Ülke: İtalya
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1982 – 2004
İz bıraktığı takımlar: Vicenza, Fiorentina, Juventus, Brescia
1994 Dünya Kupası’nda “tek başına takım” örneğini o kadar güzel sergiledi ki ‘90’larda çocuk olanların en çok hayranlık beslediği oyuncu oldu, ‘80’lerde çocuk olanlar ise o sevgilerini Maradona’dan kendisine taşıdı. İtalyanların Trequartista dediği rolün en iyisiydi, forvet görünümünde bir 10 numaraydı; hem oyun zekasıyla takımın hücumlarını zenginleştiriyor hem de bitiricilik yeteneğiyle çok rahat golle buluşuyordu. Kalecilere çalım atmayı da ayrı bir severdi....
21. Zlatan Ibrahimovic
Ülke: İsveç
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1999 -
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Juve, Inter, PSG, Milan, LA Galaxy
Onu aslında uzun uzun anlatmaya gerek yok, bugünün en büyük santrforlarından ve hatta tarihin de en iyilerinden. Hedef santrfor olacak kadar uzun, güçlü; ikinci forvet olacak kadar atletik, teknik; 10 numara olacak kadar da maestro. Her şeyden öte süper kahraman tadında bir golcüdür Zlatan, atacağı golleri önce hayal eder, hiçbir şeye “imkansız” demez.
20. Marco Van Basten
Ülke: Hollanda
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1981 - 1995
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Milan
Bitiriciliği, kafa vuruşu ustalığı, fiziği ve elbette yaratıcı şutları. 28 yaşında sakatlığı nedeniyle futbola erken veda etmiş olmasına rağmen etkin olduğu yıllarda akıllara kazınan ve "tarihin en iyi golcüleri" denilince adı en başlarda anılan Van Basten, listemizin 20. sırasında. "Komple santrfor" tanımının direkt karşılığı olan oyuncuyu elbette SSCB'ye Euro 88'de attığı ve sırrı hala çözülememiş o golüyle hatırlayacağız (üstte).
19. Sandro Mazzola
Ülke: İtalya
Mevki: Orta saha
Etkin yıllar: 1960 - 1970
İz bıraktığı takımlar: Inter
1949'da efsane Torino'nun geçirdiği uçak kazasında hayatını kaybeden Valentino Mazzola'nın oğlu Sandro Mazzola, babasından bayrağı aldı ve harika bir kariyere imza attı. İtalya milli takımı formasıyla üç dünya kupasına çıkan, bir kez de Avrupa şampiyonluğu yaşayan Mazzola, sadece Inter formasını terletti ve skorer orta sahaların öncülüğünü üstlendi.
18. Fabio Cannavaro
Ülke: İtalya
Mevki: Stoper
Etkin yıllar: 1992 - 2011
İz bıraktığı takımlar: Parma, Real Madrid, Juventus
Bir stopere kolay kolay Ballon d'Or vermezler... Sırf bu detay bile Cannavaro'nun ne denli eşsiz bir savunmacı olduğunu kanıtlar nitelikte. Hem kulüp hem de ülke bazında kazanmadık kupa bırakmayan efsane, özellikle 2006 Dünya Kupası'nda İtalya'nın Almanya karşısında atacağı ikinci gol öncesindeki savaşçılığıyla akıllara kazınmıştı (üstte). Bugün olsa değeri kesin 200 milyon euro!
17. Eusebio
Ülke: Portekiz
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1957 - 1978
İz bıraktığı takımlar: Benfica
2014 yılında aramızdan ayrılan Mozambik asıllı Portekizli efsane, kariyeri boyunca 700'den fazla gole imza attı. 1962 yılındaki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Puskas'lı, Di Stefano'lu Real Madrid'e karşı tek başına direnmiş ve takımı Benfica'nın 5-3 galibiyetiyle biten maçta 2 gole imza atmıştı. Tarihin en iyi golcülerinden biriydi ve bu listede olmayı her türlü hak ediyor.
16. Lev Yashin
Ülke: SSCB
Mevki: Kaleci
Etkin yıllar: 1950 - 1970
İz bıraktığı takımlar: Dinamo Moskova
Gordon Banks onun için "Onun stili gelecekte kaleciler için rol model olacak" demişti ve haklı da çıktı. Yashin'in ünü ve zamanının ötesindeki kalecilik stili günümüze kadar ulaştı. Dünya Kupalarında en iyi kaleciye onun adını taşıyan ödül veriliyor. Onun ne denli "farklı" bir kaleci olduğu yukarıdaki videoda bir nebze fark ediliyor.
15. Giuseppe Meazza
Ülke: İtalya
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1927 - 1947
İz bıraktığı takımlar: Inter
Henüz 17 yaşındayken sahne aldığı ilk Serie A sezonunda 31 gol attı ve bu rekor bugüne dek kırılamadı. Meazza, sonraki sezon da 38 gol atarak sıra dışı bir golcü olacağını kanıtlamıştı. 1.69'luk boyuna rağmen gol atmak onun için basit bir şeydi. Saha dışında çok da profesyonel bir hayat sürmemesine rağmen ağları sarsmaya hep devam etti. Efsane golcü, aynı zamanda Beşiktaş'ın ilk yabancı teknik direktörü olma unvanına da sahip.
14. Ronaldinho
Ülke: Brezilya
Mevki: 10 numara, kanat
Etkin yıllar: 1998 - 2015
İz bıraktığı takımlar: PSG, Barcelona
Kariyeri, daha doğrusu futbolun zirvesini işgal ettiği dönem diğer süper yıldızlarınki kadar çok uzun olmadı belki ama yine de gözleri bayram ettirmeye yetti. İzlemesi en keyifli oyunculardan biri, belki de birincisiydi. Onun karşısına çıkma cesaretini (yukarıdaki videoda da görüleceği üzere) bulmak dünyanın en iyi futbolcuları için bile pek kolay değildi. Hatta bazı savunmacılar rencide edici çalım yememek için ondan uzak dururdu, Ronaldinho böyle bir oyuncuydu.
13. Garrincha
Ülke: Brezilya
Mevki: Kanat
Etkin yıllar: 1953 - 1972
İz bıraktığı takımlar: Botafogo
Eğer futbol tarihi baz alınarak "En İyi Yardımcı Oyuncu Oscar'ı" verilecek olsa ödül kesinlikle Garrincha'ya giderdi. Pele'nin etkin olduğu yıllarda sağ kanatta fırtına gibi eserek Brezilya'ya altın çağını yaşattı. Özel hayatındaki çalkantılarıyla da futbol dünyasının en farklı figürlerinden biri olan Garrincha birçoklarına hala "dripling konusunda onun üstüne yok" dedirtiyor.
12. Arthur Zico
Ülke: Brezilya
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1971 - 1994
İz bıraktığı takımlar: Flamengo, Udinese
"Beyaz Pele" lakabı ona yapılan en büyük haksızlık aslında. Çünkü Zico da tıpkı Pele gibi adı ayrıca anılması gereken, futbol tarihinin en benzersiz yeteneklerinden biri. Skora oldukça yakın bir 10 numara görünümü sunan Zico, topla olan koordinasyonuyla büyüleyici bir oyuncuydu. Yukarıdaki video onun ne denli farklı bir oyuncu olduğuna dair ipucu veriyor.
11. Franz Beckenbauer
Ülke: Batı Almanya
Mevki: Libero
Etkin yıllar: 1965 - 1982
İz bıraktığı takımlar: Bayern Münih
Onun futbol sahasına sunduğu libero sanatından sonra, artık savunmacılardan beklentiler daha farklı olacaktı... Modern savunmacının öncüsü olarak kabul edilen Beckenbauer, bir libero olmasına rağmen zincirlerle bağlı değildi. Topla çıkıyor, harika paslar atıyor, bazen de enfes falsolu şutlarılya kalecileri avlıyordu. Bayern Münih gibi futbolcuydu.
10. George Best
Ülke: Kuzey İrlanda
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1963 - 1984
İz bıraktığı takımlar: Manchester United
Oynadığı dönemde futbolun kuralları daha hafifti, tekmeler havada uçuşuyordu, zeminler de bugünkü gibi halı kıvamında değildi. Ama George Best, zayıf fiziği ve kısa tozluklarıyla damakta tat bırakan bir futbol oynamayı bildi. Yukarıdaki videoyu izleyince sen de "Maradona Good, Pele Better, George Best!" diyenler arasına katılabilirsin. Bu yüzde ünlü futbolcular denince ismi ilk akla gelenlerden.
9. Ferenc Puskas
Ülke: Macaristan
Mevki: Santfor
Etkin yıllar: 1943 - 1966
İz bıraktığı takımlar: Honved, Real Madrid
İspanya Ligi'nde 511 gol atmayı başarmış gerçek bir efsane futbolcu, golcünün sözlük karşılığı. Boyu kısaydı, bir futbolcuya göre de fazla kilolu gibi görünürdü. Ama sol ayağından çıkan sert şutlar bir binayı yıkabilirdi. Macar futbolunun gelmiş geçmiş en iyisi, aynı zamanda Real Madrid efsanesi.
8. Johan Cruyff
Ülke: Hollanda
Mevki: 10 numara, forvet
Etkin yıllar: 1964-1984
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Barcelona
"Sarı fare" lakaplı Johan Cruyff hem futbolculuk hem de teknik direktörlük hayatı boyunca kendi kıtasında kaldırabileceği tüm kupaları kaldırdı. Kariyerinin tek eksiği olan Dünya Kupası’na ise en çok 1974’te yaklaşmış ama başaramamıştı. Futbolseverlere Total Futbol keyfini veren Hollanda milli takımının en değerli parçasıydı. Her büyük futbolcunun bir imza hareketi vardır. Cruyff’un da futbol dünyasına bıraktığı en büyük imza, akıllara "Cruyff Dönüşü" (yukarıda) olarak kazınan hareketiydi.
7. Zinedine Zidane
Ülke: Fransa
Mevki: 10 numara, orta saha
Etkin yıllar: 1989 - 2006
İz bıraktığı takımlar: Bordeaux, Juventus, Real Madrid
"Onun gibisi kolay kolay gelmez!" dedirten oyuncuların değeri, futbolu bıraktıklarında anlaşılıyor aslında. Gerçekten onlar gibisi gelmediğinde, ne kadar farklı değerler oldukları daha bir ortaya çıkıyor. Fransız efsane Zinedine Zidane da onlardan biri. Topla dönüşleri, dengesi, ara pasları, driplingleri… Gerçek bir maestroydu, tek başına bir takımın tüm çehresini değiştirebilecek yetenekteydi.
6. Alfredo Di Stéfano
Ülke: Arjantin
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1943 - 1966
İz bıraktığı takımlar: Millonarios, Real Madrid
Di Stefano hakkında önce sözü Pele’ye verelim. Brezilyalı efsane onun için şöyle diyor: "Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu Real Madrid'li Alfredo Di Stefano'dur. Diego Maradona'nın elle attığı golün dışında kafa golü yok ve sağ ayağıyla topa iyi şut vuramıyor. Oysa Di Stefano komple bir oyuncu, bu nedenle en büyük o!" Pele’nin de söylediği gibi, Di Stefano tarihin en komple, en “tek başına takım” kıvamındaki oyunculardan biri olarak görülüyor. 1953-1964 arasında formasını giydiği Real Madrid’e silinmez izler bırakan bir yıldız. Yukarıdaki video, onun klası hakkında fikir veriyor.
5. Cristiano Ronaldo
Ülke: Portekiz
Mevki: Santrfor, kanat
Etkin yıllar: 2002 -
İz bıraktığı takımlar: Manchester United, Real Madrid
Bugünleri yaşayan futbolseverleri şanslı kılacak bir oyuncu. Topla çok yetenekli bir kanat oyuncusuyken, Ferguson’un ellerinde gerçek bir yok edici golcüye dönüşen Cristiano Ronaldo, 33 yaşına geldiği bugünlerde dahi hala çok güçlü, çok bitirici. Bir futbolcunun çalışarak nasıl seviyelere gelebileceğinin en güzel örneği… Portekizli yıldız, tarihin en iyileri listesinde ilk 5 içinde yer almayı hak ediyor.
4. Pele
Ülke: Brezilya
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1956 - 1977
İz bıraktığı takımlar: Santos
Belki futbol oynadığı zamanlarda onun maçlarını Dünya Kupaları dışında izlemek pek mümkün değildi. Belki birçok hayranı onun aktif dönemine yetişememiş, sadece büyüklerinden dinledikleri anılarla, izledikleri belgesellerle büyülenmişti. Ama bir gerçek var ki, her futbolseverin duyduğu ilk efsanedir Pele. Futbol tarihinde onun 17 yaşında sahne aldığı Dünya Kupası’yla başka bir perde açılmıştı. Kaç oyuncu ülke sınırları dışına çıkmasın diye “ulusal hazine” ilan edilirdi ki? Oynadığı dönemi de baz alırsak, rüya gibi bir futbolcu olduğuna kanaat getirebiliriz.
3. Diego Armando Maradona
Ülke: Arjantin
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1976 - 1997
İz bıraktığı takımlar: Argentinos, Boca Juniors, Napoli
Boca Juniors taraftarları stadyumlarının girişine şöyle bir söz yazmıştı: "Dinimiz Boca, Mabedimiz Bombonera, Tanrımız Maradona". Maradona, oynadığı dönemde her zaman bir futbolcudan fazlası oldu. Top vücudunun bir parçası gibiydi, her şeyi kolay gösterirdi. Arjantin’le Dünya Kupası’nı kaldırması, Serie A gibi dönemin en güçlü liginde rakiplerine göre çok daha zayıf olan Napoli ile şampiyonluk kazanması unutulmaz ama akıllara en çok İngiltere savunmasını ipe dizdiği golle gelir. Ama yukarıdaki videoda en iyi 50 hareketi var ve hepsi kendisinin "acayip" bir yetenek olduğunu kanıtlıyor.
2. Lionel Messi
Ülke: Arjantin
Mevki: 10 numara, sahte 9, forvet
Etkin yıllar: 2004 -
İz bıraktığı takımlar: Barcelona
Yaklaşık 10 yıldır “Ronaldo mu, Messi mi?” sorusuyla karşı karşıyayız. Bazen daha kısık bir sesle de tarihin en iyisi kim tartışmasında adı Maradona ile anılıyor Lionel Messi’nin. Ama sakince bir düşünüp, elimizi de vicdan diye tabir edilen yere koyalım. Lionel Messi, kesinlikle en iyisi. Çok yetenekli, zeki, yaratıcı ve skora fazlasıyla direkt etki eden bir oyuncu oldu her zaman. Zidane için söylediğimiz "değerini yıllar sonra anlayacağız" sözünün altını Messi söz konusu olduğunda daha da çizebiliriz. Çünkü her şeyi o kadar normalleştirdi ki, attığı en sıradan gol bile bir futbolcu için kariyer golü olabilecek nitelikte. Yıllar sonra onun gibisi gelmediğinde anlayacağız, bugünleri hatırlayarak Lionel Messi’nin kariyerine baştan sona tanık olduğumuz için ne kadar şanslı sayılacağımızı.
1. Ronaldo
Ülke: Brezilya
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1993 - 2011
İz bıraktığı takımlar: PSV, Barcelona, Inter, Real Madrid
Sir Bobby Robson'a Barcelona yönetimi sorar: "Bobby, istediğin oyuncuyu alacağız. Bonservisi, zorluğunu hiç düşünme. Sadece kimi istediğini söyle!" Sir Robson ise o kadar seçenek arasında 19 yaşındaki Il Fenomeno Ronaldo'yu seçer...
Aslında Ronaldo her ne kadar akıllarda “golcü” olarak kalmış olsa da, sadece golcülüğüyle değil topla olan yetenekleriyle, oyun zekasıyla ve en önemlisi de onu izleyenin damağında bıraktığı tatla tüm zamanların en iyi futbolcularından biriydi. Peki, Inter’de üst üste sakatlık yaşamasaydı futbol tarihinin tartışmasız en iyisi olur muydu? Onu izleyen neslin futbolseverleri için bu sorunun cevabı "evet". Bizim cevabınız da öyle ve bu yüzden onu listenin en başına yazıyoruz! Yukarıdaki video "gerçekten de eşsiz bir yetenekmiş" dedirtiyor.
Cuju
Cuju
Ortaçağda Avrupa'nın değişik köşelerinde topla oynanan kimi oyunlar dikkat çekiyordu. İngiltere'deki Ortaçağ futbolu, Fransa'daki “soule”, İtalya'daki "calcio fioentino" bunlardan bazılarıydı. FIFA'ya göre bu oyunların futbolla bir ilgisi bulunmamakta. Modern anlamda ise futbol İngiltere'de doğmuştu. 1848'de Cambridge Üniversitesi'nde oluşturulan Cambridge kuralları, futbolun ilk yazılı kaideleri olarak tarihe geçmişti. Bunlar çok kabul görmemiş, okullardan bağımsız olarak kulüpler yavaş yavaş kurulmaya başlamıştı.
İlk takım: Sheffield FC
Dünyanın ilk futbol takımı: Sheffield FC
Sheffield FC
24 Ekim 1857 günüydü. İngiltere'nin Sheffield kentinde iki kafadar bir kulüp kuruyordu. Genel sekreterlik ve kaptanlık görevi Nathaniel Crestwick'in olurken, William Prest asbaşkanlık koltuğuna oturuyordu. Çok geçmeden kırmızı-siyahlılar kendi oyunlarını oynamaya başlıyordu. Kurallarını koyuyorlar, bir oyununun abecesini yazıyorlardı. Sheffield FC'nin kapısında dünyanın en eski futbol takımı yazıyor. Hem FIFA, hem de İngiltere Futbol Federasyonu bu minik ekibi ilk olarak kabul ediyor; her 24 Ekim'de onlar konuşuluyor. En azından senede bir gün!
İlk maç: Sheffielf FC - Hallam (26 Aralık 1860)
1857'de kurulan Sheffield F.C. üç yıl kadar yalnızları oynamış, 4 Eylül 1860'da Hallam'ın dünyaya gözlerini açmasıyla ansızın bir rakibe kavuşmuştu. İşte aynı yılın 26 Aralık gününde tarihin ilk futbol müsabakası yapılmış, o gün gülen 2-0'lık skorla Sheffied olmuştu. Ne de olsa onlar daha eskiydi; tecrübelerini konuşturmuşlardı.
Bugün her iki kulüp de alt liglerde mücadele ediyor. Evet, bugün zerre kadarlar ancak onların attığı minicik adımın artık nerelere vardığı aşikâr. Futbol tarihi için milat olarak kabul edilebilecek o günden mağrur tabelalar, kitaplar, bir de Sandygate yadigâr. O stadyumun kapasitesi sadece yedi yüz olsa da, ondan eskisi yok; haliyle futbola gönül vermişler bağlamında değeri hesaplanamayacak kadar çok!
İlk milli maç: İngiltere - İskoçya (30 Kasım 1872)
Milyarları peşinden sürükleyen oyunun abecesinin yazıldığı Ada'da ilk milli maç da yapılmıştı. 1870'ten 1872'ye kadar İngiltere ile İskoçya beş kere buluşsa da bu karşılaşmalar daha çok gösteri mahiyetindeydi. Londra'daki “eksik etekliler”den oluşan İskoç takımında bu işin erbabları pek sahne almamıştı.
Federasyon Kupası'nın da fikir babası olan Federasyon Genel Sekreteri Charles William Alcock eleştirilerden yılmıyordu. Yazışma trafiğinin sonunda Glasgow için randevulaşılıyordu. Viski diyarının en iyi takımı Queen's Park'tan toplanan futbolcular, İngiliz meslektaşlarıyla kozlarını paylaşacaktı.
Dört bin taraftar 1 shilling ödeyerek tribünlerdeki yerini almış, sis santrayı 20 dakika geciktirmişti. İskoçlar geleneksel koyu mavi formalarıyla sahada yerini alırken, İngilizler bembeyazdı. Mücadele başladığı gibi biterken, İskoçların bir golü iptal edilmişti.
30 Kasım 1872'de Hamilton Crescent'ta oynanan bu karşılaşma, futbol tarihinin ilk resmî milli maçı olarak kabul ediliyor. O günün illüstrasyonları, romantikleri mest ediyor.
İlk Dünya Kupası: Uruguay 1930
İlk Avrupa Futbol Şampiyonası, Dünya Kupası'ndan 30 yıl sonra düzenlense de fikri aslında daha önce ortaya atılmıştı. 1927'de Fransız Futbol Federasyonu Başkanı Henri Delaunay, Güney Amerika'dan esinleniyor, 'Yaşlı Kıta'nın da kendisine ait bir turnuvası olması gerektiğini savunuyordu. O tarihte daha UEFA kurulmamış; Dünya Kupası'nın temeli atılmamıştı.
FIFA teklifi elinin tersiyle iterken, kendi organizasyonunun peşine düşüyordu. Başkan Jules Rimet, henüz emekleme dönemindeki oyunu Olimpiyatlarla sınırlamanın anlamsız olduğuna inanıyordu.
28 Mayıs 1928'deki FIFA Kongresi'nde ilk Dünya Kupası'nın 1930'da düzenlenmesine karar veriliyor, son iki Olimpiyat'ta altın madalya kazanan Uruguay'a ilk turnuvayı düzenleme onuru bahşediliyordu. Güney Amerika'nın sevimli ülkesi kendi topraklarında taçlanarak da tarihe geçmişti.
İlk Avrupa Futbol Şampiyonası: Fransa 1960
1954'te UEFA'nın kurulmasından sonra Danimarkalı Ebbe Schwartz başkanlık koltuğuna otururken, Delaunay genel sekreter olmuştu. Fransız futbol adamı Avrupa'daki federasyonların bir araya gelmesinden mutlu olsa da bu birlikteliğin sportif olarak da taçlanması gerektiğine inanıyordu. Ona göre nasıl Güney Amerika Futbol Konfederasyonu'nun Güney Amerika Şampiyonası, FIFA'nın da Dünya Kupası varsa, Yaşlı Kıta'nın da kendisine ait bir organizasyonu olmalıydı. 20 Eylül 1955'te yazdığı makalede ayrıca Şampiyon Kulüpler Kupası'nın önemini vurgulayan ilk UEFA Genel Sekreteri, 50 gün sonra vefat etmişti.
Hem UEFA, hem de Fransız Futbol Federasyonu'nda bayrağı devralan oğlu Pierre, hayatı boyunca Rimet'nin gölgesinde kalan babasının düşünü gerçekleştirmeyi başarmıştı. 1960'daki ilk turnuva Fransa'da düzenlenmiş, Sovyetler Birliği zafere ulaşmıştı.
İlk Şampiyon Kulüpler Kupası: 1955 - 1956 sezonu
Usta Fransız gazeteci Gabriel Hanot, L'Équipe gazetesinde 1954'te yazdığı bir makalede Avrupa'nın en iyi futbol takımının belirlenmesi gerektiğini savunmuştu. Sayılı gün geçmişti ki UEFA bu öneriye kulak vermiş, böylece Şampiyon Kulüpler Kupası doğmuştu. 4 Eylül 1955'te yeni organizasyonun ilk maçı Sporting ile Partizan arasında oynanmış, mücadele 3-3 bitmişti. Tesadüf bu ya, o gün iki gol atan Milos Milutinovic'in yolu sonradan ülkemize düşmüş; Beşiktaş ve Altay'da teknik direktörlük yapmıştı. İlk şampiyon ise Reims'i deviren Real Madrid olmuştu.
Kupa 1992 yılında Şampiyonlar Ligi adını aldı ve birçok farklı statüde oynandı. Bugün de kabul görülen statü, 2003 yılından bu yana devam etmekte.
Hanot sadece Şampiyon Kulüpler Kupası'nın fikir babası değildi. Ona göre Avrupa'nın en iyi futbolcusunun da belirlenmesi gerekiyordu. France Football dergisinin yıllarca verdiği Ballon d'Or, ilk 1956'da Sir Stanley Matthews'a bahşedilmişti. 1995'e kadar “Yaşlı Kıta”da boy gösteren en iyi Avrupalı futbolcuya giden ödül, o tarihten sonra Avrupa'da top oynayan yabancılara da verilmeye başlanmıştı. 2007'den bu yana yeryüzünün en iyisi seçiliyor. O yıl taçlanan Kaka'dan bu yana ödülü Cristiano Ronaldo ile Lionel Messi paylaşıyor.
Gelmiş Geçmiş En İyi Futbolcular
Yeşil sahalar yıllar boyunca birçok yıldızı ağırladı ama onlardan bazıları fark yaratarak öne çıktılar ve efsane oldular. İşte futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 30 oyuncusu.
Ülke: Hollanda
Mevki: 10 numara, forvet
Etkin yıllar: 1986 – 2006
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Inter, Arsenal
Eğer bu listemizin konusu “Topu ayağına en çok yakıştıran futbolcular” olsaydı, şüphesiz adı daha tepelerde olurdu. Bergkamp, oyununu bir sanat gibi sergileyen yıldızlardandı. Arsenal’in namağlup şampiyon olduğu o muhteşem döneminin en önemli parçalarından olan Hollandalı, kusuruz top kontrolü ve plase şutlarıyla büyük fark yaratıyordu. Özellikle Newcastle United’a karşı attığı şiirsel gol, bugün hala “fizik kurallarına aykırı goller” listesinin başlarında yer alır.
29. Luis Figo
Ülke: Portekiz
Mevki: Kanat, 10 numara
Etkin yıllar: 1989 – 2009
İz bıraktığı takımlar: Sporting, Barcelona, Real Madrid
O kadar büyük futbolcuydu ki dönemin transfer rekorunu kırarak Barcelona’dan, Real Madrid’e geçtiğinde yarattığı sükse yıllarca sürmüştü. Real Madrid formasıyla Camp Nou’ya çıktığı ilk maçta oluşan infial bugün hala zihinlerde. Sol ayağını da en az sağ ayağı kadar iyi kullanırdı. Daha çok sağ kanatta rol almasına rağmen, ters kanada geçip, içe kat ederek sert ve net şutlarıyla tabela değiştirme işinin öncülerinden olmuştu.
28. Rio Ferdinand
Ülke: İngiltere
Mevki: Stoper
Etkin yıllar: 1995 - 2015
İz bıraktığı takımlar: West Ham United, Manchester United
Van Dijk yokken o vardı. West Ham’dan, Man United’a rekor transfer ücretiyle geçtiğinde dünyanın en pahalı stoperi olmuştu ve uzun süre bu unvanını korudu. Unutulmaz yorumcu Vedat Okyar, kendisini için şahane bir benzetme yapmıştı: “Adama sanki top gelmeden önce telefon geliyor!” Sahiden de ürkütücü fizik gücünün yanı sıra çok iyi pozisyon bilgisine ve çabukluğa sahipti. Eksiksiz bir stoperdi.
27. Thierry Henry
Ülke: Fransa
Mevki: Forvet
Etkin yıllar: 1994 – 2012
İz bıraktığı takımlar: Monaco, Arsenal, Barcelona, NY Red Bulls
Gelmiş geçmiş en zengin “gol vuruşu çeşitliliği” barındıran bir forvet. Thierry Henry, hayal gücünü sahaya yansıtan bir yetenekti. Onu harika bir plase vuruşuyla gol atarken de görebilirdiniz, -mahalle maçlarında aşina olduğumuz şekilde- olduğu yerde daha sert vurabilmek için topu kaldırıp, bomba gibi bir şut yollarken de... İzlemesi çok keyifli bir golcüydü, çünkü asla öngörülemezdi.
26. Paolo Maldini
Ülke: İtalya
Mevki: Stoper, sol bek
Etkin yıllar: 1984 – 2009
İz bıraktığı takımlar: Milan
Çocukken en sevdiğimiz etkinliklerinden biri, dünyanın en iyi 11’ini belirleyip bir kağıda yazmaktı. ‘80’lerde çocuk olanlar da o 11’ine Maldini’yi alabilirdi, ‘90’lar ve hatta 2000’lerde çocuk olanlar da... Maldini, böyle bir futbolcuydu. Üç farklı döneme damga vurdu. Kemik gibi bir savunmacıydı ve topla ilişkisi de üst düzeydi. Sağ ayaklı bir oyuncu olmasına rağmen Milan’da birçok maçta sol bekte de görev yaptı.
25. Andres Iniesta
Ülke: İspanya
Mevki: Orta saha
Etkin yıllar: 2001 -
İz bıraktığı takımlar: Barcelona
Ronaldinho’nun yavaş yavaş düşüşe başladığı dönemde, Barceloa’nın yok edici formasyonu 4-3-3’ün solunda genç ve yetenekli bir oyuncu izlemeye başladık: Andres Iniesta. Önceleri “içe kat eden sol açık” rolünü üstlenen oyuncu, kusursuz oyun zekasını konuşturdu ve yavaş yavaş merkeze kaymaya başladı. O yolculuk, Iniesta’yı tarihin en iyileri arasına götürdü. Orta saha olmasına rağmen skora katkısı üst düzeydi, dripling yeteneğiyle rakip savunma direncini erkenden kırıyor, hücum hattının elini çok rahatlatıyordu. Böylesi bir oyuncuya denk gelmek çok zor.
24. Lothar Matthäus
Ülke: Almanya
Mevki: Libero, orta saha
Etkin yıllar: 1979 – 2000
İz bıraktığı takımlar: Gladbach, Inter, Bayern Mühih
Komple bir oyuncuydu. Stoper, 6 numara, 8 numara bölgelerinde üst düzey oynadı. Dayanıklı, güçlü ve çok istikrarlı bir isim olan Lothar, bir orta saha olmasına rağmen tabelayı da sıklıkla değiştirirdi, öyle ki kariyerinde 300’den fazla gol var. Oyunculuğun son dönemlerinde stopere geçen Alman efsane, burada da top kullanımı iyi stoperin bir takımın oyun kalitesini ne denli yükseltebileceğini gösterdi.
23. Ruud Gullit
Ülke: Hollanda
Mevki: Orta saha, forvet
Ektin yıllar: 1979 – 1998
İz bıraktığı takımlar: Haarlem, Feyenoord, PSV, Milan
Milan’ın sadece İtalya değil, dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü takımlardan birine dönüşmesi en çok da o ve diğer iki Hollandalı arkadaşı (Rijkaard, Van Basten) sayesindeydi. 186 boyuna rağmen topla inanılmaz derecede dengeli ve oldukça atletik bir oyuncuydu. Zaten en büyük farkı da burada yarattı, fizik gücüyle teknik kalitesini harmanlayan üst düzey bir oyuncuydu. Böylesi hiç görülmedi! Orta saha ve forvet bölgelerinde rol aldı, her bölgede aynı etkiyi sağlamayı başardı.
22. Roberto Baggio
Ülke: İtalya
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1982 – 2004
İz bıraktığı takımlar: Vicenza, Fiorentina, Juventus, Brescia
1994 Dünya Kupası’nda “tek başına takım” örneğini o kadar güzel sergiledi ki ‘90’larda çocuk olanların en çok hayranlık beslediği oyuncu oldu, ‘80’lerde çocuk olanlar ise o sevgilerini Maradona’dan kendisine taşıdı. İtalyanların Trequartista dediği rolün en iyisiydi, forvet görünümünde bir 10 numaraydı; hem oyun zekasıyla takımın hücumlarını zenginleştiriyor hem de bitiricilik yeteneğiyle çok rahat golle buluşuyordu. Kalecilere çalım atmayı da ayrı bir severdi....
21. Zlatan Ibrahimovic
Ülke: İsveç
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1999 -
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Juve, Inter, PSG, Milan, LA Galaxy
Onu aslında uzun uzun anlatmaya gerek yok, bugünün en büyük santrforlarından ve hatta tarihin de en iyilerinden. Hedef santrfor olacak kadar uzun, güçlü; ikinci forvet olacak kadar atletik, teknik; 10 numara olacak kadar da maestro. Her şeyden öte süper kahraman tadında bir golcüdür Zlatan, atacağı golleri önce hayal eder, hiçbir şeye “imkansız” demez.
20. Marco Van Basten
Ülke: Hollanda
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1981 - 1995
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Milan
Bitiriciliği, kafa vuruşu ustalığı, fiziği ve elbette yaratıcı şutları. 28 yaşında sakatlığı nedeniyle futbola erken veda etmiş olmasına rağmen etkin olduğu yıllarda akıllara kazınan ve "tarihin en iyi golcüleri" denilince adı en başlarda anılan Van Basten, listemizin 20. sırasında. "Komple santrfor" tanımının direkt karşılığı olan oyuncuyu elbette SSCB'ye Euro 88'de attığı ve sırrı hala çözülememiş o golüyle hatırlayacağız (üstte).
19. Sandro Mazzola
Ülke: İtalya
Mevki: Orta saha
Etkin yıllar: 1960 - 1970
İz bıraktığı takımlar: Inter
1949'da efsane Torino'nun geçirdiği uçak kazasında hayatını kaybeden Valentino Mazzola'nın oğlu Sandro Mazzola, babasından bayrağı aldı ve harika bir kariyere imza attı. İtalya milli takımı formasıyla üç dünya kupasına çıkan, bir kez de Avrupa şampiyonluğu yaşayan Mazzola, sadece Inter formasını terletti ve skorer orta sahaların öncülüğünü üstlendi.
18. Fabio Cannavaro
Ülke: İtalya
Mevki: Stoper
Etkin yıllar: 1992 - 2011
İz bıraktığı takımlar: Parma, Real Madrid, Juventus
Bir stopere kolay kolay Ballon d'Or vermezler... Sırf bu detay bile Cannavaro'nun ne denli eşsiz bir savunmacı olduğunu kanıtlar nitelikte. Hem kulüp hem de ülke bazında kazanmadık kupa bırakmayan efsane, özellikle 2006 Dünya Kupası'nda İtalya'nın Almanya karşısında atacağı ikinci gol öncesindeki savaşçılığıyla akıllara kazınmıştı (üstte). Bugün olsa değeri kesin 200 milyon euro!
17. Eusebio
Ülke: Portekiz
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1957 - 1978
İz bıraktığı takımlar: Benfica
2014 yılında aramızdan ayrılan Mozambik asıllı Portekizli efsane, kariyeri boyunca 700'den fazla gole imza attı. 1962 yılındaki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Puskas'lı, Di Stefano'lu Real Madrid'e karşı tek başına direnmiş ve takımı Benfica'nın 5-3 galibiyetiyle biten maçta 2 gole imza atmıştı. Tarihin en iyi golcülerinden biriydi ve bu listede olmayı her türlü hak ediyor.
16. Lev Yashin
Ülke: SSCB
Mevki: Kaleci
Etkin yıllar: 1950 - 1970
İz bıraktığı takımlar: Dinamo Moskova
Gordon Banks onun için "Onun stili gelecekte kaleciler için rol model olacak" demişti ve haklı da çıktı. Yashin'in ünü ve zamanının ötesindeki kalecilik stili günümüze kadar ulaştı. Dünya Kupalarında en iyi kaleciye onun adını taşıyan ödül veriliyor. Onun ne denli "farklı" bir kaleci olduğu yukarıdaki videoda bir nebze fark ediliyor.
15. Giuseppe Meazza
Ülke: İtalya
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1927 - 1947
İz bıraktığı takımlar: Inter
Henüz 17 yaşındayken sahne aldığı ilk Serie A sezonunda 31 gol attı ve bu rekor bugüne dek kırılamadı. Meazza, sonraki sezon da 38 gol atarak sıra dışı bir golcü olacağını kanıtlamıştı. 1.69'luk boyuna rağmen gol atmak onun için basit bir şeydi. Saha dışında çok da profesyonel bir hayat sürmemesine rağmen ağları sarsmaya hep devam etti. Efsane golcü, aynı zamanda Beşiktaş'ın ilk yabancı teknik direktörü olma unvanına da sahip.
14. Ronaldinho
Ülke: Brezilya
Mevki: 10 numara, kanat
Etkin yıllar: 1998 - 2015
İz bıraktığı takımlar: PSG, Barcelona
Kariyeri, daha doğrusu futbolun zirvesini işgal ettiği dönem diğer süper yıldızlarınki kadar çok uzun olmadı belki ama yine de gözleri bayram ettirmeye yetti. İzlemesi en keyifli oyunculardan biri, belki de birincisiydi. Onun karşısına çıkma cesaretini (yukarıdaki videoda da görüleceği üzere) bulmak dünyanın en iyi futbolcuları için bile pek kolay değildi. Hatta bazı savunmacılar rencide edici çalım yememek için ondan uzak dururdu, Ronaldinho böyle bir oyuncuydu.
13. Garrincha
Ülke: Brezilya
Mevki: Kanat
Etkin yıllar: 1953 - 1972
İz bıraktığı takımlar: Botafogo
Eğer futbol tarihi baz alınarak "En İyi Yardımcı Oyuncu Oscar'ı" verilecek olsa ödül kesinlikle Garrincha'ya giderdi. Pele'nin etkin olduğu yıllarda sağ kanatta fırtına gibi eserek Brezilya'ya altın çağını yaşattı. Özel hayatındaki çalkantılarıyla da futbol dünyasının en farklı figürlerinden biri olan Garrincha birçoklarına hala "dripling konusunda onun üstüne yok" dedirtiyor.
12. Arthur Zico
Ülke: Brezilya
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1971 - 1994
İz bıraktığı takımlar: Flamengo, Udinese
"Beyaz Pele" lakabı ona yapılan en büyük haksızlık aslında. Çünkü Zico da tıpkı Pele gibi adı ayrıca anılması gereken, futbol tarihinin en benzersiz yeteneklerinden biri. Skora oldukça yakın bir 10 numara görünümü sunan Zico, topla olan koordinasyonuyla büyüleyici bir oyuncuydu. Yukarıdaki video onun ne denli farklı bir oyuncu olduğuna dair ipucu veriyor.
11. Franz Beckenbauer
Ülke: Batı Almanya
Mevki: Libero
Etkin yıllar: 1965 - 1982
İz bıraktığı takımlar: Bayern Münih
Onun futbol sahasına sunduğu libero sanatından sonra, artık savunmacılardan beklentiler daha farklı olacaktı... Modern savunmacının öncüsü olarak kabul edilen Beckenbauer, bir libero olmasına rağmen zincirlerle bağlı değildi. Topla çıkıyor, harika paslar atıyor, bazen de enfes falsolu şutlarılya kalecileri avlıyordu. Bayern Münih gibi futbolcuydu.
10. George Best
Ülke: Kuzey İrlanda
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1963 - 1984
İz bıraktığı takımlar: Manchester United
Oynadığı dönemde futbolun kuralları daha hafifti, tekmeler havada uçuşuyordu, zeminler de bugünkü gibi halı kıvamında değildi. Ama George Best, zayıf fiziği ve kısa tozluklarıyla damakta tat bırakan bir futbol oynamayı bildi. Yukarıdaki videoyu izleyince sen de "Maradona Good, Pele Better, George Best!" diyenler arasına katılabilirsin. Bu yüzde ünlü futbolcular denince ismi ilk akla gelenlerden.
9. Ferenc Puskas
Ülke: Macaristan
Mevki: Santfor
Etkin yıllar: 1943 - 1966
İz bıraktığı takımlar: Honved, Real Madrid
İspanya Ligi'nde 511 gol atmayı başarmış gerçek bir efsane futbolcu, golcünün sözlük karşılığı. Boyu kısaydı, bir futbolcuya göre de fazla kilolu gibi görünürdü. Ama sol ayağından çıkan sert şutlar bir binayı yıkabilirdi. Macar futbolunun gelmiş geçmiş en iyisi, aynı zamanda Real Madrid efsanesi.
8. Johan Cruyff
Ülke: Hollanda
Mevki: 10 numara, forvet
Etkin yıllar: 1964-1984
İz bıraktığı takımlar: Ajax, Barcelona
"Sarı fare" lakaplı Johan Cruyff hem futbolculuk hem de teknik direktörlük hayatı boyunca kendi kıtasında kaldırabileceği tüm kupaları kaldırdı. Kariyerinin tek eksiği olan Dünya Kupası’na ise en çok 1974’te yaklaşmış ama başaramamıştı. Futbolseverlere Total Futbol keyfini veren Hollanda milli takımının en değerli parçasıydı. Her büyük futbolcunun bir imza hareketi vardır. Cruyff’un da futbol dünyasına bıraktığı en büyük imza, akıllara "Cruyff Dönüşü" (yukarıda) olarak kazınan hareketiydi.
7. Zinedine Zidane
Ülke: Fransa
Mevki: 10 numara, orta saha
Etkin yıllar: 1989 - 2006
İz bıraktığı takımlar: Bordeaux, Juventus, Real Madrid
"Onun gibisi kolay kolay gelmez!" dedirten oyuncuların değeri, futbolu bıraktıklarında anlaşılıyor aslında. Gerçekten onlar gibisi gelmediğinde, ne kadar farklı değerler oldukları daha bir ortaya çıkıyor. Fransız efsane Zinedine Zidane da onlardan biri. Topla dönüşleri, dengesi, ara pasları, driplingleri… Gerçek bir maestroydu, tek başına bir takımın tüm çehresini değiştirebilecek yetenekteydi.
6. Alfredo Di Stéfano
Ülke: Arjantin
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1943 - 1966
İz bıraktığı takımlar: Millonarios, Real Madrid
Di Stefano hakkında önce sözü Pele’ye verelim. Brezilyalı efsane onun için şöyle diyor: "Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu Real Madrid'li Alfredo Di Stefano'dur. Diego Maradona'nın elle attığı golün dışında kafa golü yok ve sağ ayağıyla topa iyi şut vuramıyor. Oysa Di Stefano komple bir oyuncu, bu nedenle en büyük o!" Pele’nin de söylediği gibi, Di Stefano tarihin en komple, en “tek başına takım” kıvamındaki oyunculardan biri olarak görülüyor. 1953-1964 arasında formasını giydiği Real Madrid’e silinmez izler bırakan bir yıldız. Yukarıdaki video, onun klası hakkında fikir veriyor.
5. Cristiano Ronaldo
Ülke: Portekiz
Mevki: Santrfor, kanat
Etkin yıllar: 2002 -
İz bıraktığı takımlar: Manchester United, Real Madrid
Bugünleri yaşayan futbolseverleri şanslı kılacak bir oyuncu. Topla çok yetenekli bir kanat oyuncusuyken, Ferguson’un ellerinde gerçek bir yok edici golcüye dönüşen Cristiano Ronaldo, 33 yaşına geldiği bugünlerde dahi hala çok güçlü, çok bitirici. Bir futbolcunun çalışarak nasıl seviyelere gelebileceğinin en güzel örneği… Portekizli yıldız, tarihin en iyileri listesinde ilk 5 içinde yer almayı hak ediyor.
4. Pele
Ülke: Brezilya
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1956 - 1977
İz bıraktığı takımlar: Santos
Belki futbol oynadığı zamanlarda onun maçlarını Dünya Kupaları dışında izlemek pek mümkün değildi. Belki birçok hayranı onun aktif dönemine yetişememiş, sadece büyüklerinden dinledikleri anılarla, izledikleri belgesellerle büyülenmişti. Ama bir gerçek var ki, her futbolseverin duyduğu ilk efsanedir Pele. Futbol tarihinde onun 17 yaşında sahne aldığı Dünya Kupası’yla başka bir perde açılmıştı. Kaç oyuncu ülke sınırları dışına çıkmasın diye “ulusal hazine” ilan edilirdi ki? Oynadığı dönemi de baz alırsak, rüya gibi bir futbolcu olduğuna kanaat getirebiliriz.
3. Diego Armando Maradona
Ülke: Arjantin
Mevki: 10 numara
Etkin yıllar: 1976 - 1997
İz bıraktığı takımlar: Argentinos, Boca Juniors, Napoli
Boca Juniors taraftarları stadyumlarının girişine şöyle bir söz yazmıştı: "Dinimiz Boca, Mabedimiz Bombonera, Tanrımız Maradona". Maradona, oynadığı dönemde her zaman bir futbolcudan fazlası oldu. Top vücudunun bir parçası gibiydi, her şeyi kolay gösterirdi. Arjantin’le Dünya Kupası’nı kaldırması, Serie A gibi dönemin en güçlü liginde rakiplerine göre çok daha zayıf olan Napoli ile şampiyonluk kazanması unutulmaz ama akıllara en çok İngiltere savunmasını ipe dizdiği golle gelir. Ama yukarıdaki videoda en iyi 50 hareketi var ve hepsi kendisinin "acayip" bir yetenek olduğunu kanıtlıyor.
2. Lionel Messi
Ülke: Arjantin
Mevki: 10 numara, sahte 9, forvet
Etkin yıllar: 2004 -
İz bıraktığı takımlar: Barcelona
Yaklaşık 10 yıldır “Ronaldo mu, Messi mi?” sorusuyla karşı karşıyayız. Bazen daha kısık bir sesle de tarihin en iyisi kim tartışmasında adı Maradona ile anılıyor Lionel Messi’nin. Ama sakince bir düşünüp, elimizi de vicdan diye tabir edilen yere koyalım. Lionel Messi, kesinlikle en iyisi. Çok yetenekli, zeki, yaratıcı ve skora fazlasıyla direkt etki eden bir oyuncu oldu her zaman. Zidane için söylediğimiz "değerini yıllar sonra anlayacağız" sözünün altını Messi söz konusu olduğunda daha da çizebiliriz. Çünkü her şeyi o kadar normalleştirdi ki, attığı en sıradan gol bile bir futbolcu için kariyer golü olabilecek nitelikte. Yıllar sonra onun gibisi gelmediğinde anlayacağız, bugünleri hatırlayarak Lionel Messi’nin kariyerine baştan sona tanık olduğumuz için ne kadar şanslı sayılacağımızı.
1. Ronaldo
Ülke: Brezilya
Mevki: Santrfor
Etkin yıllar: 1993 - 2011
İz bıraktığı takımlar: PSV, Barcelona, Inter, Real Madrid
Sir Bobby Robson'a Barcelona yönetimi sorar: "Bobby, istediğin oyuncuyu alacağız. Bonservisi, zorluğunu hiç düşünme. Sadece kimi istediğini söyle!" Sir Robson ise o kadar seçenek arasında 19 yaşındaki Il Fenomeno Ronaldo'yu seçer...
Aslında Ronaldo her ne kadar akıllarda “golcü” olarak kalmış olsa da, sadece golcülüğüyle değil topla olan yetenekleriyle, oyun zekasıyla ve en önemlisi de onu izleyenin damağında bıraktığı tatla tüm zamanların en iyi futbolcularından biriydi. Peki, Inter’de üst üste sakatlık yaşamasaydı futbol tarihinin tartışmasız en iyisi olur muydu? Onu izleyen neslin futbolseverleri için bu sorunun cevabı "evet". Bizim cevabınız da öyle ve bu yüzden onu listenin en başına yazıyoruz! Yukarıdaki video "gerçekten de eşsiz bir yetenekmiş" dedirtiyor.