Düşükler Hakkında Ne Biliyorsunuz?

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
57
Yaş
36
Coin
256,936
20.gebelik haftasından önce gerçekleşen gebelik kayıplarına “ DÜŞÜK” diyoruz ancak 10.haftadan önce olan gebelik kayıplarına “ERKEN DÜŞÜK ” ya da “ERKEN GEBELİK KAYBI” diyoruz.

Erken gebelik kayıpları da alt gruplara ayrılabilir;

Komplet düşük: Gebelik testi pozitif gelmiş bir kadının vajinal kanama ile birlikte tüm gebelik dokularını kaybetmesi ve tanı anında rahimde doku kalıntısı olmaması ve rahim ağzının kapanması durumudur. Tanısı en iyi transvajinal ultrasonla konulabilir

İnkomplet düşük: Gebelik testi pozitif gelmiş bir kadının vajinal kanama ile birlikte gebelik dokusunun bir kısmını kaybetmesi ve halen rahim ağzının açık olması durumudur. Transvajinal ultrasonda kese görülebilir veya görülmeyebilir ama rahim içinde düzensiz dokular izlenir

Önlenemeyen düşük: Gebelik tanısı almış bir kadında vajinal kanamayla birlikte yapılan muayenede rahim içinde gebelik kesesinin görülmesi ve gebelik dokularının düşmemesi ancak rahim ağzında açıklığın mevcut olması durumudur.

Anembryonik gebelik: Gebelik kesesinin görüldüğü ancak ölçülen büyüklükteki gebelik kesesinde görülmesi gereken yolk sac ve/veya embryonun görülemediği durumlardır.Embryonik plağın gelişemediği ve kendi kendine eridiği durumlarda gözlenir.

Gecikmiş düşük: Missed abortus olarak da bilinen bu durum daha önce tespit edilen embryonun zamanla büyümesini durdurması ve/veya kalp atımlarının gözlenememesi durumudur
Klinik olarak tanısı konulmuş gebeliklerin %15-20 si maalesef erken dönemlerde kaybedilmektedir, hatta oluşan gebeliklerin %60 ‘ının kaybedildiği ancak bunların adet rötarı olmadan kaybedildikleri için anlaşılamadıkları tahmin edilmektedir.İnsan göreceli olarak zor üreyen bir canlıdır ve döllenmiş yumurtaların sadece %30’u canlı gebelikle sonuçlanmaktadır. Yumurta kalitesi ve kromozom yapısı erken gebelik kayıplarında rahime ait faktörlerden daha fazla etken rol oynar. Sağlıklı ve genç bir kadın erken gebelik kaybı yaşasa bile bir sonraki gebelikte canlı gebelik şansı %70-%80 dir bu yüzden bir kere düşük yaşandıktan sonra herhangi bir araştırma veya düşük önleyici tedavilere yönelmek anlamsızdır.

Gebelik kayıplarının en sık nedeni anne yaşıdır .22 yaşında ki bir annede düşük yapma riski %9 iken 48 yaşında ki bir kadında bu risk %84 ‘e çıkar. Sigara içme, aşırı alkol tüketimi, aşırı kahve tüketimi, tedavi gebeliği olması, daha önce düşük ya da ölü doğum yapması annede diyabet gibi sağlık sorunlarının olması da riskleri artıran durumlardır

Erken gebelik kayıplarının tanısında %100 güvenilirlik isteniyorsa transvajinal ultrason tercih edilmelidir. Özellikle dış gebeliğinde dışlanamadığı durumlarda betaHcg takiplerinin de yapılması tanısal olarak yardımcı olmaktadır.

Düşüklerde hasta kasık ağrısı vajinal kanama ve rahim ağzında açılma bulguları ile görülebileceği gibi hiçbir bulgu olmaksızın da düşük tanısı konulabilmektedir.

Düşük önlenebilir bir süreç değilse de alkol, kahve ve sigara tüketiminin azaltılması ve aşırı kiloluların zayıflaması düşükleri önleyici bir rol oynayabilir.

Düşüklerin önlenmesinde progesteron ilaçlarının rolü halen çok tartışmalıdır. Kesin önleyici bir rolü olmasa da özellikle daha önce düşük öyküsü olan hastalara verilmesi önerilmektedir.

Multivitamnilerin düşükleri önleme de hiçbir etkisi saptanmamıştır.

Düşük tanısı konulduktan sonra tedavisi ya tedavisiz takip şeklinde sürecin doğal akışını takip etme şeklinde olabilir, ya ilaçlarla düşük yaptırılabilir ya da küretajla cerrahi olarak tedavi edilebilir. Tedavinin seçiminde hekim ve hasta birlikte karar almalı hastanın beklentileri, hastanın sağlık durumu , gebeliğin yaşı ve düşük tipi bu kararları verirken etken faktörler olmalıdır.
 
Üst Alt