Zeka değince birçoğumuzun aklına IQ kavramı geliyor. Bu kavram tabi çok daha önce keşfedildi. Peki duygusal zeka (Emosyonel Quotient) EQ hiç duydunuz mu? Duygusal zekanın tanımı ;gerek kendimizin ,gerek başkalarının duygularını tanıyabilmek farkında olmak ve bu bilgiyi düşüncelerimizi ve eylemlerimizi planlamada ve yön vermede kullanmak olarak açıklanabilir.Bunların arasında empati.duyguları tanımlayabilme ve anlama, duyguyu yönetebilme ve kontrol edebilme ,uyum yeteneği ,ilişkileri yönetebilme,istikrar,nezaket ve saygı diyebiliriz. Tüm bunları sayınca insanı insan yapan özellikler gerçekten de…
Psikolojik uyumu oluşturan faktörlerin dışında bazı kişilik özelliklerimizin de duygusal zekayı meydana getiren özelliklerimizle bağlantılı olduğu araştırmalarla keşfedilmiştir.
Yeni ilişkilere rahat girme ve başlatabilme
Rahat olmak
Organize ve disiplinli olmak
Duygularını ifade edebilmek
Şimdi ve burada (olan bitene ) odaklanabilmek
Bunların yanı sıra dürtü kontrolü de duygusal zekayla ilintili bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Dışa dönüklük duyguları yönetebilmek normalde kişilik özelliklerini değiştirmek hiç kolay değildir fakat uyumla ilgili özellikleri değiştirebilmek mümkündür.
Tıpkı IQ gibi duygusal zeka da geliştirilebileceği yönünde sayısız araştırma var. Örneğin; Stresle başa çıkabilme araştırıldığında duygusal zekası yüksek olan bireylerin fakındalıkları sayesinde stresle daha iyi başa çıkabildikleri görülmüştür. Duygusal zekasını daha iyi kullanabilen insanlar diğerlerine göre ilişkilerinde çok daha başarılı olabiliyorlar. Hem kendi duygularını hem de diğer insanların duygularını mimiklerini daha yüksek oranda gözleyebiliyorlar ve buda onlara sorunlarıyla yüzleşme kuvveti ve cesareti veriyor. Dürtülerini daha iyi kontrol edebildikleri için bir dizi farklı sorunu çözümleyebiliyorlar. Burada en önemle altı çizilecek olan nokta , öncelikle kendi duygularının farkında olmaktır. Kendi duygularını görmezden gelen kişi uzunca bir süre bunu yaptıktan sonra küntleşir ve hissedemez hale gelir.Kendi duygularını hissetmeyi yapabilen kişi daha sonra diğer insanların da ne hissettiğini anlaması zor olmaz.
Son yıllarda yaşanan farklılıklar duyguların giderek daha az kullanılması EQ kavramının ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıyor. Daniel Goleman 1995 yılında duygusal zekayı ‘ruh halini kontrol edebilme dürtülerine hakim olup tatmini erteleyebilme,zorluklar karşısında yola devam edebilme,kendini başkalarının yerine koyup olaylara onun bakış açısından bakabilme ve düşünceleri yönetebilme ‘ olarak tanımlamıştır. Diyelim ki bir hedef belirlediniz , amacınız X hedefi olsun belirlediğiniz hedef için yapabilecekleriniz ve yapamayacaklarınızı düşünmek ve hedefe ulaşmak için başka hangi seçenekleri kullanacağınızı düşünmek bu zekayı kullandığınızı gösterir. Duygusal zeke özbilinç ile birlikte çalışır. Eğer yapacaklarınızı ve kendinizi fazla küçümsüyorsanız da özbilincinizi kullanamıyorsanız demektir. Tam tersi yani kendini kaf dağında görmek de özbilinçsizliktir. Beklemek, tasarlamak duyguları kontrol etmek ve burada en önemlisi dürtüleri kontrol etmek zekanın varlığını ve ortalama ağırlığını belirler. Yapılan araştırmalar duygusal zekanın geliştirilebilir olduğu tarafında , bir farkla geliştirmek isterseniz ,istemezseniz kendi kendine olmayacaktır.
Günlük hayatta hasta yakınınzın acısını hissedebilmek ve en derin den iyileşmesi için iyi dileklerde bulunmak ve onun için elinden geleni yapmak ,ne hissettiğini anlamaya çalışmak en basit geliştiricilerden. Bazen kendi istek ve arzularımız o kadar yüksek sesle içimizden bağırır ki yakın ilişkide olduğumuz insanların ne hissettiklerini kendi gürültümüzden duymayabiliriz. Duygusal zekası künt bir ebeveyn tarafından yetiştirilmiş olmanız hep böyle kalacağınız anlamına gelmiyor. Hissettiğimiz tüm duygular öfke ,korku . sevgi hepsi sağlıklıdır. Duygusal olarak uzak ebeveynlerin çocuklarıysanız her şeyiniz olmuş karnınız doymuş fakat hissetmeniz deneyimlemeniz izin verilmediyse bu durum oldukça zor olabiliyor. Ne kadar çok duygularınızı bastırırsanız o kadar duygusak zekayı kullanmaktan uzaklaşırsınız. Bu öyle bir hal alır ki bir gün önce ölümden dönmüş yakınınıza duygusal yakınlık kurmaktan kaçar hale gelirsiniz. Bu da her geçen gün insani değerlerden uzaklaşmanıza, hislerden uzak bir kısır döngüye girmenize neden olur.
Matematik ve fizikte çok başarılı olmanız duygusal zekanızın da yüksek olduğu anlamına gelmez. Duygusal zeka insanlarla ilişki kurmanıza ve kurduğunuz ilişkileri daha uzun süre sürdürmemizi sağlayacaktır.
Günümüzde zekanın tanımı hayatta kalma becerisiyle eşdeğer,hayatta kalmak empati yeteneğiyle,kıvrak zekanın iletişim üçlüsünün bir arada olmasıyla mümkün olabiliyor. Olumsuz düşüncelerinizi yönetme beceriniz duygusal zekayla ilgilidir. Gün içinde iç sesinize kulak verin ‘yapamam ,başaramam’sözleri ne kadar fazla ;hep benim başıma gelir genellemeleri ne kadar fazla ;sadece kendi düşüncelerinizi mi dikkate alıyorsunuz . Alışkanlıkları değiştirememe,hızlı yeme ,dürtüsel ve hareketli davranma bu zeka türünün yoksunluğu ile ilintilidir. Onay görmek için iyi görünmek duygusal zeka demek değildir. Tüm resptörlerinizi kendi içsel yörüngenize çevirmekte sağlıklı bir durum değildir. Bütün olanların farkında olup dengeyi tutturmaktır eger bu denge tutmazsa pasif –agresif davranışlar sergileyebilirsiniz.
Fark etmek ve dengeyi tutturmak dileğiyle……
Psikolojik uyumu oluşturan faktörlerin dışında bazı kişilik özelliklerimizin de duygusal zekayı meydana getiren özelliklerimizle bağlantılı olduğu araştırmalarla keşfedilmiştir.
Yeni ilişkilere rahat girme ve başlatabilme
Rahat olmak
Organize ve disiplinli olmak
Duygularını ifade edebilmek
Şimdi ve burada (olan bitene ) odaklanabilmek
Bunların yanı sıra dürtü kontrolü de duygusal zekayla ilintili bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Dışa dönüklük duyguları yönetebilmek normalde kişilik özelliklerini değiştirmek hiç kolay değildir fakat uyumla ilgili özellikleri değiştirebilmek mümkündür.
Tıpkı IQ gibi duygusal zeka da geliştirilebileceği yönünde sayısız araştırma var. Örneğin; Stresle başa çıkabilme araştırıldığında duygusal zekası yüksek olan bireylerin fakındalıkları sayesinde stresle daha iyi başa çıkabildikleri görülmüştür. Duygusal zekasını daha iyi kullanabilen insanlar diğerlerine göre ilişkilerinde çok daha başarılı olabiliyorlar. Hem kendi duygularını hem de diğer insanların duygularını mimiklerini daha yüksek oranda gözleyebiliyorlar ve buda onlara sorunlarıyla yüzleşme kuvveti ve cesareti veriyor. Dürtülerini daha iyi kontrol edebildikleri için bir dizi farklı sorunu çözümleyebiliyorlar. Burada en önemle altı çizilecek olan nokta , öncelikle kendi duygularının farkında olmaktır. Kendi duygularını görmezden gelen kişi uzunca bir süre bunu yaptıktan sonra küntleşir ve hissedemez hale gelir.Kendi duygularını hissetmeyi yapabilen kişi daha sonra diğer insanların da ne hissettiğini anlaması zor olmaz.
Son yıllarda yaşanan farklılıklar duyguların giderek daha az kullanılması EQ kavramının ne kadar önemli olduğuna vurgu yapıyor. Daniel Goleman 1995 yılında duygusal zekayı ‘ruh halini kontrol edebilme dürtülerine hakim olup tatmini erteleyebilme,zorluklar karşısında yola devam edebilme,kendini başkalarının yerine koyup olaylara onun bakış açısından bakabilme ve düşünceleri yönetebilme ‘ olarak tanımlamıştır. Diyelim ki bir hedef belirlediniz , amacınız X hedefi olsun belirlediğiniz hedef için yapabilecekleriniz ve yapamayacaklarınızı düşünmek ve hedefe ulaşmak için başka hangi seçenekleri kullanacağınızı düşünmek bu zekayı kullandığınızı gösterir. Duygusal zeke özbilinç ile birlikte çalışır. Eğer yapacaklarınızı ve kendinizi fazla küçümsüyorsanız da özbilincinizi kullanamıyorsanız demektir. Tam tersi yani kendini kaf dağında görmek de özbilinçsizliktir. Beklemek, tasarlamak duyguları kontrol etmek ve burada en önemlisi dürtüleri kontrol etmek zekanın varlığını ve ortalama ağırlığını belirler. Yapılan araştırmalar duygusal zekanın geliştirilebilir olduğu tarafında , bir farkla geliştirmek isterseniz ,istemezseniz kendi kendine olmayacaktır.
Günlük hayatta hasta yakınınzın acısını hissedebilmek ve en derin den iyileşmesi için iyi dileklerde bulunmak ve onun için elinden geleni yapmak ,ne hissettiğini anlamaya çalışmak en basit geliştiricilerden. Bazen kendi istek ve arzularımız o kadar yüksek sesle içimizden bağırır ki yakın ilişkide olduğumuz insanların ne hissettiklerini kendi gürültümüzden duymayabiliriz. Duygusal zekası künt bir ebeveyn tarafından yetiştirilmiş olmanız hep böyle kalacağınız anlamına gelmiyor. Hissettiğimiz tüm duygular öfke ,korku . sevgi hepsi sağlıklıdır. Duygusal olarak uzak ebeveynlerin çocuklarıysanız her şeyiniz olmuş karnınız doymuş fakat hissetmeniz deneyimlemeniz izin verilmediyse bu durum oldukça zor olabiliyor. Ne kadar çok duygularınızı bastırırsanız o kadar duygusak zekayı kullanmaktan uzaklaşırsınız. Bu öyle bir hal alır ki bir gün önce ölümden dönmüş yakınınıza duygusal yakınlık kurmaktan kaçar hale gelirsiniz. Bu da her geçen gün insani değerlerden uzaklaşmanıza, hislerden uzak bir kısır döngüye girmenize neden olur.
Matematik ve fizikte çok başarılı olmanız duygusal zekanızın da yüksek olduğu anlamına gelmez. Duygusal zeka insanlarla ilişki kurmanıza ve kurduğunuz ilişkileri daha uzun süre sürdürmemizi sağlayacaktır.
Günümüzde zekanın tanımı hayatta kalma becerisiyle eşdeğer,hayatta kalmak empati yeteneğiyle,kıvrak zekanın iletişim üçlüsünün bir arada olmasıyla mümkün olabiliyor. Olumsuz düşüncelerinizi yönetme beceriniz duygusal zekayla ilgilidir. Gün içinde iç sesinize kulak verin ‘yapamam ,başaramam’sözleri ne kadar fazla ;hep benim başıma gelir genellemeleri ne kadar fazla ;sadece kendi düşüncelerinizi mi dikkate alıyorsunuz . Alışkanlıkları değiştirememe,hızlı yeme ,dürtüsel ve hareketli davranma bu zeka türünün yoksunluğu ile ilintilidir. Onay görmek için iyi görünmek duygusal zeka demek değildir. Tüm resptörlerinizi kendi içsel yörüngenize çevirmekte sağlıklı bir durum değildir. Bütün olanların farkında olup dengeyi tutturmaktır eger bu denge tutmazsa pasif –agresif davranışlar sergileyebilirsiniz.
Fark etmek ve dengeyi tutturmak dileğiyle……