E Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler ve Anlamları
EAMM: Daha geniş, pek şümullü, en umumî.
EÂZIM: Büyükler, ulu kişiler.
EB: Baba, ata.
EBB: Kuru ot, taze ot. Mera, otlak, çayır.
EBEDÂ: Ebedî olarak, ebediyyen.
EBEDÎ: Devamı, sonu olmayan. Ezelînin zıddı.
EBED-ŞÜMÛL: Ebedî içine alan.
EBEVEYN: Ana-baba.
EBRÂR: İyiler.
EBSÂR: "Basar"ın çoğulu. Gözler, görme hassaları.
EBTER: 1. Eksik, tamamlanmamış. 2. Dölsüz, çocuğu olmayan kimse.
EBU’L-BEŞER: İnsanlığın atası. Hz. Âdem.
EBU’L-HAYR: İyilik babası.
ECÂNÎB: Ecnebîler, yabancılar.
ECEL-İ KAZÂ: Tehlikeye uğramak suretiyle gelen ecel.
ECEL-İ MÜSEMMÂ: Allah tarafından tayin edilmiş ömrün sonunda gelen ecel.
ECİR: 1. Karşılık, ücret. 2. İyi bir amelin karşılığı olarak verilen manevî mükâfat.
ECR U MESUBÂT: Karşılık ve mükâfat. İyi amele karşılık Allah tarafından ahirette verilen sevap.
ECR U SAVÂB: Yapılan bir şeyin karşılığı olarak verilen ücret ve sevab.
ECR: Yapılan bir iş karşılığında verilen ücret.
ECRÂM U ECSÂM: Cansız varlıklar ve cisimler.
ECRÂM-I SEMÂVİYYE: Gök cisimleri, yıldızlar.
ECSÂM-I MUHTELİFE: Muhtelif cisimler.
ECSÂM-I SAKÎLE: Ağır cisimler.
ECSÂM-I SELÂSE NAZARİYESİ: Üç cisim nazariyesi.
ECZÂ: Cüzler. 1. Eczacılıkta kullanılan maddeler. 2. Bir kitabın parçaları. Kur’ân-ı Kerim’in cüzleri.
EDÂ: 1. Ödeme, verme. 2. Zamanında yerine getirme. 3. Tarz, üslûp.
EDÂ-İ EMANET: Emaneti yerine getirme.
EDAT: 1. Kendi kendine anlamı olmayıp isim ve fiillere katılarak anlam gösteren kelime. 2 Âlet.
EDEB-İ KUTSÎ: Kutsî edeb, iyi ahlâk.
EDEB-İ UBUDİYYET: Kulluk edebi.
EDGÂS U AHLÂM: Karışık rüyalar.
EDİLLE: Deliller.
EDİLLE-İ AKLİYYE: Aklî deliller.
EDİLLE-İ HAKK: Hak deliller, gerçek deliller.
EDİLLE-İ KÂTIA: Kesin deliller.
EDİLLE-İ ŞER’İYYE: Şer’î deliller; Kitap, sünnet, icma-ı ümmet ve kıyas-ı fukahadan ibaret dört delil.
EDİLLE-İİ İLMİYYE: İlmî deliler.
EDNÂ: Pek aşağı, en alçak.
EDVÂR: Devirler, çağlar.
EDYÂN-I BÂTILA: Bâtıl dinler. Hak olmayan dinler.
EDYÂN-I MÜNZELE: Allah tarafından gösterilen dinler.
EDYÂN-I SEMAVİYYE: Semavî dinler. Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm dinleri.
EF’ÂL: Fiiller, işler.
EF’ÂL-i İBÂD: Kulların işleri.
EF’ÂL-İ KULÛB: Kalbin işleri, kalbe doğan çeşitli duygu ve düşünceler. Arapça’da kalbî fiiller (bilmek, görmek gibi) .
EFDÂL: Daha faziletli, en faziletli.
EFLÂK: 1. Felekler, gökler. 2. Her gezegene ait gök tabakaları.
EFRADINI CÂMİ AĞYÂRINI MANİ: Kendisine ait olanları toplayan, olmayanları dışarda bırakan.
EFSANE: Masal, destan, mitoloji.
EHAD: Bir, tek. Allah’ın sıfatlarından.
EHÂDÎS-İ ŞERİFE: Hz. Muhammed (s.a.v.)’in söz, hareket ve ikrarlarından meydana gelen hadis-i şerifler.
EHADİYYET: Birlik. Allah’ın her bir şeyde kendilerine ait sıfatı. Her şeyde birliğinin tecellisi.
EHAKK: Çok haklı, daha haklı.
EHASS: 1. En has, en özel. 2. En bayağı.
EHASS-I MAKSAT: En özel maksat.
EHL U İYÂL: Bir kimsenin geçindirmek zorunda olduğu aile efradı ve diğer kimseler.
EHL: 1. Sahip, malik, 2. Maharetli, usta. 3. Bİr yerde oturan. 4. Karıkocadan herbiri.
EHL-İ BEYT: Hz. Muhammed (s.a.v)’in ailesi, hane halkı, (Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin) .
EHL-İ BİD’AD: Dinde olmadığı halde sonradan çıkan şeylere uyanlar.
EHL-İ DİRÂYET: Zeka, bilgi, tecrübe ehli.
EHL-İ EHVÂ: Heva ehli, arzu ve isteklerine tabi olanlar.
EHL-İ İCTİHAD: Müctehid olan kişi, içtihad ehli.
EHL-İ İMAN: İman ehli.
EHL-İ İNSÂF: Merhametli, adil olanlar.
EHL-İ KARYE: Köylü, köy halkı.
EHL-İ KİTAP: Allah’ın gönderdiği kitaplara inananlar. Terim olarak yahudiler ve hıristiyanlar.
EHL-İ KÜFR: İnkârcılar.
EHL-İ SALİB: Haçlılar, hıristiyanlar.
EHL-İ SUFFE: Suffe ehli ki bunlar, Medine’deki Mescid-i Nebevî’nin sofasında kalırlar ve burada Hz. Peygamber’den dni öğrenirlerdi.
EHL-İ SÜNNET: Hz Muhammed (s.a.v.)’in yolunda gidenler, sün-nîler.
EHL-İ ZİMMET: İslâm devletinin himaye ve tabiiyyetinde bulunan hıristiyanlar.
EHLULLÂH: Allah’a itaat eden, Allah’ın sevdiği kimse, velî.
EHREMEN: Zerdüştîlerin inandıkları, kötülük ve karanlık tanrısı, şeytan, dev.
EHVEN-İ SIRREYN: İki gizliden en zararsızı.
EHVEN-İ ŞERR: Şerrin en hafif olanı.
EİMME: İmamlar.
EKÂLİM: İklimler, memleketler, ülkeler.
EKALLİYET: Azınlık, azlık.
EKÂNİM-İ SELÂSE: Hıristiyanların baba, oğul ve Ruhu’l-Kudüs’ten oluştuğuna inandıkları Allah. Allah, İsa, Ruhu’l-Kudüs üçlüsü.
EKBER: En büyük.
EKL: Yemek.
EKMEL: En mükemmel, eksiği olmayan, en olgun.
EKREMÜ’L-EKREMÎN: Cömertlerin en cömerdi. Çok kerim, çok cömert olan Allah.
ELFÂZ: Sözler.
ELFÂZ-I GARÎBE: Şaşılacak, tuhaf sözler.
EL-FURKAN: Kur’ân-ı Kerim.
EL-HAKK: 1. Gerçeğin ta kendisi, tam doğrusu. 2. Allah.
ELHÂN: Nağmeler, besteler.
ELHÂN-I TAYYİBE: Güzel nağmeler, güzel sesler.
EL-HÜDÂ: Hidayet, Kur’ân-ı Kerim.
ELVÂH: Levhalar, tablolar.
ELVÂN: Renkler, çeşitler.
EL-YEVM: Bugün.
EMÂN: 1. Eminlik, korkusuzluk. 2. Aman dileme. 3. Şikayet. 4. Rica.
EMÂNET-İ İLÂHİYYE: İlâhî emanetler.
EMİR, EMR: Buyruk.
EMN: Eminlik, korkusuzluk.
EMNİYYET-İ KÂMİLE: Tam güven, tam itimat.
EMR-İ Bİ’L-MA’RÛF VE NEHY-İ ANİ’L-MÜNKER: Dinin iyi gördüğü şeyleri emretmek ve kötü gördüğünden sakındırmak.
EMR-İ Bİ’L-MA’RUF: İyiliği emretmek.
EMSİLE: Misaller, örnekler.
EN’ÂM: Davar, koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanlar.
ENBİYA: Peygamberler, nebîler.
ENE: Ben, benlik.
ENE’L-HAKK: "Ben hakkım" anlamına gelen ve ilk defa Hallac-ı Mansûr tarafından söylenen söz.
ENFÂL: "Nefel"in çoğulu. Harpte düşmandan alınan mallar, ganimetler. Kur’ân-ı Kerim’in 8. Sûresi.
ENFÜS: "Nefs"in çoğulu. Canlar, ruhlar.
ENFÜSÎ: Nefsî, nefiste meydana gelen, ferdî zihne ait bulunan, subjektif.
ENSÂR: Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Medineli arkadaşlarından olan ve muhacirlere yardım eden ashabı.
ENVÂ: Türler, çeşitler.
ENVÂ-I VÂHİDE: Bir çeşitten olma.
ERBÂB-I HALL-U AKD: Halife seçmeye yetkili olan kişiler. Medine halkının ileri gelenleri.
ERBÂB-I HASENAT: İyilik sahipleri.
ERCAH: Daha üstün, en üstün.
ERDÂN: "Beden"in çoğulu. Cisimler, vücutlar, gövdeler.
ERHÂM: 1. Kadınlardaki çocuk yatağı, rahimler. 2. Akrabalar.
ERHAM: Çok merhametli, çok acıyan.
ERKÂN: Rükunlar, esaslar, direkler, üniteler, bölümler.
ERVÂH: Ruhlar.
ERVÂH-I HABÎSE: Kötü ruhlar.
ERZEL-İ ÖMÜR: İhtiyarlığın sonları, bunaklık günleri.
ESAHH: Çok sahih, en doğru.
ESÂTİR: Efsaneler, masallar.
ESATÎR-İ EVVELÎN: Eskilerin masalları.
ESBÂB: Sebepler.
ESFEL-İ SÂFİLÎN: Cehennemin en alt tabakası, aşağının aşağısı.
ESHÂB VE ETBA: Sahabeler ve tabiin.
ESHÂB: Mümin olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)’i gören ve mümin olarak ölen müslümanlar. (Bak: ASHAB) .
ESHÂB-I EYKE: Şuayb Peygamberin gönderildiği kavim.
ESHÂB-I HİCR: Salih Peygamberin gönderildiği kavim.
ESLÂF: "Selef"in çoğulu. Eskiler, yerlerine geçilmiş kimseler.
ESLÂF-I MÜFESSİRÎN: Eski müfessirler, geçmiş müfessirler.
ESLAH: En salih, en iyi, en uygun.
ESMÂ: Adlar, isimler.
ESMÂÜ’-HÜSNÂ: Allah’ın güzel isim ve sıfatları.
EŞBÂH: Benzeyenler, nazirler.
EŞCÂR: "Şecer"in çoğulu. Ağaçlar.
EŞHURU’L-HAC: Hac ayları. Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on gününden ibaret olan cem’an 70 gün İslâm’dan önce de Araplar bu günlerde Kâbe’yi ziyaret ederlerdi.
EŞHURU’L-HURUM: Haram aylar. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları. İslâm’dan önce Araplar bu aylarda savaş yapmayı haram sayarlardı.
EŞRÂF: Soylulular, şerefliler.
EŞRÂR: Şerliler, kötüler.
EŞRÂT-I SAAT: Kıyamet alâmet-leri.
ETFÂL: Çocuklar.
EVÂMİR U NEVÂHÎ: Emirler ve yasaklar.
EVÂMİR-İ CİHÂD: Cihad emirleri.
EVÂMİR-İ İLÂHİYYE: İlâhî emirler.
EVÂMİR-İ SÂBIKA: Eski emirler.
EVHÂM: Vehimler ve hayaller. Kuruntular ve gerçek dışı şeyler.
EVLÂ VE EFDÂL: Daha iyi ve daha faziletli.
EVLÂ VE ESLÂH: En iyi ve en uygun.
EVLÂ: Birinci, başta gelen. En iyi.
EVLİYA: Velînin çoğulu. Allah’ın ermiş kulları.
EVLİYÂ-YI UMÛR: İş başında olan kimseler.
EVSÂF U ŞERÂİT: Vasıflar ve şartlar.
EVSAF: Vasıflar, özellikler.
EVSAT: Orta.
EVVEL U ÂHİR: Önce ve sonra.
EVVELEN: Evvelâ, birinci olarak.
EYTÂM VE ERÂMİL: Yetimler ve dullar.
EYYÂM EN MA’LÛMAT: Bilinen günler.
EYYÂM: Günler.
EYYÂM-I MA’DÛDÂT: Sayılı günler; Ramazan ayının bütün günleri.
EYYÂM-I NAHR: Kurban Bayramı’nın ilk üç günü.
EYYÂM-I TEŞRİK (Eyyâmü’t-teşrik): Kurban Bayramı’nın ilk gününden sonraki üç gün.
EZELİYET: Başlangıcı olmama. Ezeliyeti Müş’ir: Başlangıcı bildiren.
EZMÂN: Zamanlar, vakitler.
EZMİNE: Zamanlar, çağlar.
EZ-ZİKR: Kur’ân-ı Kerim’in adlarından biri.
EAMM: Daha geniş, pek şümullü, en umumî.
EÂZIM: Büyükler, ulu kişiler.
EB: Baba, ata.
EBB: Kuru ot, taze ot. Mera, otlak, çayır.
EBEDÂ: Ebedî olarak, ebediyyen.
EBEDÎ: Devamı, sonu olmayan. Ezelînin zıddı.
EBED-ŞÜMÛL: Ebedî içine alan.
EBEVEYN: Ana-baba.
EBRÂR: İyiler.
EBSÂR: "Basar"ın çoğulu. Gözler, görme hassaları.
EBTER: 1. Eksik, tamamlanmamış. 2. Dölsüz, çocuğu olmayan kimse.
EBU’L-BEŞER: İnsanlığın atası. Hz. Âdem.
EBU’L-HAYR: İyilik babası.
ECÂNÎB: Ecnebîler, yabancılar.
ECEL-İ KAZÂ: Tehlikeye uğramak suretiyle gelen ecel.
ECEL-İ MÜSEMMÂ: Allah tarafından tayin edilmiş ömrün sonunda gelen ecel.
ECİR: 1. Karşılık, ücret. 2. İyi bir amelin karşılığı olarak verilen manevî mükâfat.
ECR U MESUBÂT: Karşılık ve mükâfat. İyi amele karşılık Allah tarafından ahirette verilen sevap.
ECR U SAVÂB: Yapılan bir şeyin karşılığı olarak verilen ücret ve sevab.
ECR: Yapılan bir iş karşılığında verilen ücret.
ECRÂM U ECSÂM: Cansız varlıklar ve cisimler.
ECRÂM-I SEMÂVİYYE: Gök cisimleri, yıldızlar.
ECSÂM-I MUHTELİFE: Muhtelif cisimler.
ECSÂM-I SAKÎLE: Ağır cisimler.
ECSÂM-I SELÂSE NAZARİYESİ: Üç cisim nazariyesi.
ECZÂ: Cüzler. 1. Eczacılıkta kullanılan maddeler. 2. Bir kitabın parçaları. Kur’ân-ı Kerim’in cüzleri.
EDÂ: 1. Ödeme, verme. 2. Zamanında yerine getirme. 3. Tarz, üslûp.
EDÂ-İ EMANET: Emaneti yerine getirme.
EDAT: 1. Kendi kendine anlamı olmayıp isim ve fiillere katılarak anlam gösteren kelime. 2 Âlet.
EDEB-İ KUTSÎ: Kutsî edeb, iyi ahlâk.
EDEB-İ UBUDİYYET: Kulluk edebi.
EDGÂS U AHLÂM: Karışık rüyalar.
EDİLLE: Deliller.
EDİLLE-İ AKLİYYE: Aklî deliller.
EDİLLE-İ HAKK: Hak deliller, gerçek deliller.
EDİLLE-İ KÂTIA: Kesin deliller.
EDİLLE-İ ŞER’İYYE: Şer’î deliller; Kitap, sünnet, icma-ı ümmet ve kıyas-ı fukahadan ibaret dört delil.
EDİLLE-İİ İLMİYYE: İlmî deliler.
EDNÂ: Pek aşağı, en alçak.
EDVÂR: Devirler, çağlar.
EDYÂN-I BÂTILA: Bâtıl dinler. Hak olmayan dinler.
EDYÂN-I MÜNZELE: Allah tarafından gösterilen dinler.
EDYÂN-I SEMAVİYYE: Semavî dinler. Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm dinleri.
EF’ÂL: Fiiller, işler.
EF’ÂL-i İBÂD: Kulların işleri.
EF’ÂL-İ KULÛB: Kalbin işleri, kalbe doğan çeşitli duygu ve düşünceler. Arapça’da kalbî fiiller (bilmek, görmek gibi) .
EFDÂL: Daha faziletli, en faziletli.
EFLÂK: 1. Felekler, gökler. 2. Her gezegene ait gök tabakaları.
EFRADINI CÂMİ AĞYÂRINI MANİ: Kendisine ait olanları toplayan, olmayanları dışarda bırakan.
EFSANE: Masal, destan, mitoloji.
EHAD: Bir, tek. Allah’ın sıfatlarından.
EHÂDÎS-İ ŞERİFE: Hz. Muhammed (s.a.v.)’in söz, hareket ve ikrarlarından meydana gelen hadis-i şerifler.
EHADİYYET: Birlik. Allah’ın her bir şeyde kendilerine ait sıfatı. Her şeyde birliğinin tecellisi.
EHAKK: Çok haklı, daha haklı.
EHASS: 1. En has, en özel. 2. En bayağı.
EHASS-I MAKSAT: En özel maksat.
EHL U İYÂL: Bir kimsenin geçindirmek zorunda olduğu aile efradı ve diğer kimseler.
EHL: 1. Sahip, malik, 2. Maharetli, usta. 3. Bİr yerde oturan. 4. Karıkocadan herbiri.
EHL-İ BEYT: Hz. Muhammed (s.a.v)’in ailesi, hane halkı, (Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin) .
EHL-İ BİD’AD: Dinde olmadığı halde sonradan çıkan şeylere uyanlar.
EHL-İ DİRÂYET: Zeka, bilgi, tecrübe ehli.
EHL-İ EHVÂ: Heva ehli, arzu ve isteklerine tabi olanlar.
EHL-İ İCTİHAD: Müctehid olan kişi, içtihad ehli.
EHL-İ İMAN: İman ehli.
EHL-İ İNSÂF: Merhametli, adil olanlar.
EHL-İ KARYE: Köylü, köy halkı.
EHL-İ KİTAP: Allah’ın gönderdiği kitaplara inananlar. Terim olarak yahudiler ve hıristiyanlar.
EHL-İ KÜFR: İnkârcılar.
EHL-İ SALİB: Haçlılar, hıristiyanlar.
EHL-İ SUFFE: Suffe ehli ki bunlar, Medine’deki Mescid-i Nebevî’nin sofasında kalırlar ve burada Hz. Peygamber’den dni öğrenirlerdi.
EHL-İ SÜNNET: Hz Muhammed (s.a.v.)’in yolunda gidenler, sün-nîler.
EHL-İ ZİMMET: İslâm devletinin himaye ve tabiiyyetinde bulunan hıristiyanlar.
EHLULLÂH: Allah’a itaat eden, Allah’ın sevdiği kimse, velî.
EHREMEN: Zerdüştîlerin inandıkları, kötülük ve karanlık tanrısı, şeytan, dev.
EHVEN-İ SIRREYN: İki gizliden en zararsızı.
EHVEN-İ ŞERR: Şerrin en hafif olanı.
EİMME: İmamlar.
EKÂLİM: İklimler, memleketler, ülkeler.
EKALLİYET: Azınlık, azlık.
EKÂNİM-İ SELÂSE: Hıristiyanların baba, oğul ve Ruhu’l-Kudüs’ten oluştuğuna inandıkları Allah. Allah, İsa, Ruhu’l-Kudüs üçlüsü.
EKBER: En büyük.
EKL: Yemek.
EKMEL: En mükemmel, eksiği olmayan, en olgun.
EKREMÜ’L-EKREMÎN: Cömertlerin en cömerdi. Çok kerim, çok cömert olan Allah.
ELFÂZ: Sözler.
ELFÂZ-I GARÎBE: Şaşılacak, tuhaf sözler.
EL-FURKAN: Kur’ân-ı Kerim.
EL-HAKK: 1. Gerçeğin ta kendisi, tam doğrusu. 2. Allah.
ELHÂN: Nağmeler, besteler.
ELHÂN-I TAYYİBE: Güzel nağmeler, güzel sesler.
EL-HÜDÂ: Hidayet, Kur’ân-ı Kerim.
ELVÂH: Levhalar, tablolar.
ELVÂN: Renkler, çeşitler.
EL-YEVM: Bugün.
EMÂN: 1. Eminlik, korkusuzluk. 2. Aman dileme. 3. Şikayet. 4. Rica.
EMÂNET-İ İLÂHİYYE: İlâhî emanetler.
EMİR, EMR: Buyruk.
EMN: Eminlik, korkusuzluk.
EMNİYYET-İ KÂMİLE: Tam güven, tam itimat.
EMR-İ Bİ’L-MA’RÛF VE NEHY-İ ANİ’L-MÜNKER: Dinin iyi gördüğü şeyleri emretmek ve kötü gördüğünden sakındırmak.
EMR-İ Bİ’L-MA’RUF: İyiliği emretmek.
EMSİLE: Misaller, örnekler.
EN’ÂM: Davar, koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanlar.
ENBİYA: Peygamberler, nebîler.
ENE: Ben, benlik.
ENE’L-HAKK: "Ben hakkım" anlamına gelen ve ilk defa Hallac-ı Mansûr tarafından söylenen söz.
ENFÂL: "Nefel"in çoğulu. Harpte düşmandan alınan mallar, ganimetler. Kur’ân-ı Kerim’in 8. Sûresi.
ENFÜS: "Nefs"in çoğulu. Canlar, ruhlar.
ENFÜSÎ: Nefsî, nefiste meydana gelen, ferdî zihne ait bulunan, subjektif.
ENSÂR: Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Medineli arkadaşlarından olan ve muhacirlere yardım eden ashabı.
ENVÂ: Türler, çeşitler.
ENVÂ-I VÂHİDE: Bir çeşitten olma.
ERBÂB-I HALL-U AKD: Halife seçmeye yetkili olan kişiler. Medine halkının ileri gelenleri.
ERBÂB-I HASENAT: İyilik sahipleri.
ERCAH: Daha üstün, en üstün.
ERDÂN: "Beden"in çoğulu. Cisimler, vücutlar, gövdeler.
ERHÂM: 1. Kadınlardaki çocuk yatağı, rahimler. 2. Akrabalar.
ERHAM: Çok merhametli, çok acıyan.
ERKÂN: Rükunlar, esaslar, direkler, üniteler, bölümler.
ERVÂH: Ruhlar.
ERVÂH-I HABÎSE: Kötü ruhlar.
ERZEL-İ ÖMÜR: İhtiyarlığın sonları, bunaklık günleri.
ESAHH: Çok sahih, en doğru.
ESÂTİR: Efsaneler, masallar.
ESATÎR-İ EVVELÎN: Eskilerin masalları.
ESBÂB: Sebepler.
ESFEL-İ SÂFİLÎN: Cehennemin en alt tabakası, aşağının aşağısı.
ESHÂB VE ETBA: Sahabeler ve tabiin.
ESHÂB: Mümin olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)’i gören ve mümin olarak ölen müslümanlar. (Bak: ASHAB) .
ESHÂB-I EYKE: Şuayb Peygamberin gönderildiği kavim.
ESHÂB-I HİCR: Salih Peygamberin gönderildiği kavim.
ESLÂF: "Selef"in çoğulu. Eskiler, yerlerine geçilmiş kimseler.
ESLÂF-I MÜFESSİRÎN: Eski müfessirler, geçmiş müfessirler.
ESLAH: En salih, en iyi, en uygun.
ESMÂ: Adlar, isimler.
ESMÂÜ’-HÜSNÂ: Allah’ın güzel isim ve sıfatları.
EŞBÂH: Benzeyenler, nazirler.
EŞCÂR: "Şecer"in çoğulu. Ağaçlar.
EŞHURU’L-HAC: Hac ayları. Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on gününden ibaret olan cem’an 70 gün İslâm’dan önce de Araplar bu günlerde Kâbe’yi ziyaret ederlerdi.
EŞHURU’L-HURUM: Haram aylar. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları. İslâm’dan önce Araplar bu aylarda savaş yapmayı haram sayarlardı.
EŞRÂF: Soylulular, şerefliler.
EŞRÂR: Şerliler, kötüler.
EŞRÂT-I SAAT: Kıyamet alâmet-leri.
ETFÂL: Çocuklar.
EVÂMİR U NEVÂHÎ: Emirler ve yasaklar.
EVÂMİR-İ CİHÂD: Cihad emirleri.
EVÂMİR-İ İLÂHİYYE: İlâhî emirler.
EVÂMİR-İ SÂBIKA: Eski emirler.
EVHÂM: Vehimler ve hayaller. Kuruntular ve gerçek dışı şeyler.
EVLÂ VE EFDÂL: Daha iyi ve daha faziletli.
EVLÂ VE ESLÂH: En iyi ve en uygun.
EVLÂ: Birinci, başta gelen. En iyi.
EVLİYA: Velînin çoğulu. Allah’ın ermiş kulları.
EVLİYÂ-YI UMÛR: İş başında olan kimseler.
EVSÂF U ŞERÂİT: Vasıflar ve şartlar.
EVSAF: Vasıflar, özellikler.
EVSAT: Orta.
EVVEL U ÂHİR: Önce ve sonra.
EVVELEN: Evvelâ, birinci olarak.
EYTÂM VE ERÂMİL: Yetimler ve dullar.
EYYÂM EN MA’LÛMAT: Bilinen günler.
EYYÂM: Günler.
EYYÂM-I MA’DÛDÂT: Sayılı günler; Ramazan ayının bütün günleri.
EYYÂM-I NAHR: Kurban Bayramı’nın ilk üç günü.
EYYÂM-I TEŞRİK (Eyyâmü’t-teşrik): Kurban Bayramı’nın ilk gününden sonraki üç gün.
EZELİYET: Başlangıcı olmama. Ezeliyeti Müş’ir: Başlangıcı bildiren.
EZMÂN: Zamanlar, vakitler.
EZMİNE: Zamanlar, çağlar.
EZ-ZİKR: Kur’ân-ı Kerim’in adlarından biri.