Hubble ABD'de doğup büyüdü. Önceleri Chicago Üniversitesinde laboratuvar asistanlığı yaptı. Sonrasında Oxford Üniversitesinde hukuk okudu. Fakat babası öldüğü zaman hukuktan vazgeçip astronomiye geri döndü. Yaşamının geri kalan bölümünde Wilson Dağı Gözlemevi'nde çalıştı. 1923'te Hubble, Andromeda adı verilen bir gökadayı inceledi. O zamanlar çoğu gök bilimci, bütün evrenin, bizim gökada Samanyolu'ndan ibaret olduğunu düşünüyordu. Fakat Hubble, Andromeda Gökadası'nın ucunda birtakım yıldızlar gördü ve onların Samanyolu'nun çok ötesinde oldukları tahmininde bulundu. Çalışmaları, Andromeda Gökadası'nın başka bir gökada olduğunu, dolayısıyla bizimkinin dışında başka gökadaların da var olduğunu kanıtladı. Sonra, o ve başkaları yavaş yavaş birçok gökada saptamaya başladılar. Ayrıca Hubble, ışık tayfı konusunu da inceledi. Kızıla kaymanın olabilmesi için, yıldızların bizden uzaklaşmaları gerektiğini fark etti. Gökadalar zayıfladıkça kızıla kaymanın artışı da dikkatini çekti.[2][3] Ayrıca ünlü Hubble Uzay Teleskobu, ismini astronom Edwin Hubble'dan almaktadır.[4]
Hubble ayrıca Büyük Patlama teorisinin en büyük ispatçılarından biridir. Çünkü yıldızların ve gezegenlerin ışık tayfı sayesinde dünyadan uzaklaştığını buldu. Daha sonra bütün gezegenlerin birbirlerinden uzaklaştığını buldu. Bu da evrenin genişlediği anlamına geliyordu. Aslında Albert Einstein teorik olarak evrenin durağan olamayacağını ispatlamış ancak zamanın görüşlerine ters düşmemek için açıklamamıştır ve bu konuyu kariyerimin pişmanlığı olarak açıklamıştır. Ve evreni bir balon, üzerindeki noktaları ise birer gezegen olarak kabul edersek balon şiştikçe gezegenler birbirlerinden uzaklaşacaktır. Buna dayanarak balonun gazını salarsak; yani zamanı geri alırsak, gezegenler birbirlerine yaklaşacak ve 0(sıfır) hacim ve sonsuz yoğunluğu oluşturacaktı. Evrenin başlangıcının Bigbang yani büyük bir patlama ile olacağını tahmin etmiştir.
Kaynakça: aak.istanbul
Hubble ayrıca Büyük Patlama teorisinin en büyük ispatçılarından biridir. Çünkü yıldızların ve gezegenlerin ışık tayfı sayesinde dünyadan uzaklaştığını buldu. Daha sonra bütün gezegenlerin birbirlerinden uzaklaştığını buldu. Bu da evrenin genişlediği anlamına geliyordu. Aslında Albert Einstein teorik olarak evrenin durağan olamayacağını ispatlamış ancak zamanın görüşlerine ters düşmemek için açıklamamıştır ve bu konuyu kariyerimin pişmanlığı olarak açıklamıştır. Ve evreni bir balon, üzerindeki noktaları ise birer gezegen olarak kabul edersek balon şiştikçe gezegenler birbirlerinden uzaklaşacaktır. Buna dayanarak balonun gazını salarsak; yani zamanı geri alırsak, gezegenler birbirlerine yaklaşacak ve 0(sıfır) hacim ve sonsuz yoğunluğu oluşturacaktı. Evrenin başlangıcının Bigbang yani büyük bir patlama ile olacağını tahmin etmiştir.
Kaynakça: aak.istanbul