Ekber Şah(1542-1605)
Hindistan'ın en büyük Moğol imparatoru olan Ekber, Timur ve Cengiz Han'ın soyundan gelir. 1556'da Hint-Türk İmparatorluğu'nun başına geçtiğinde 14 yaşındaydı. O sırada Hindistan'da iç savaş günleri yaşanıyordu. Hükümdarlığının ilk dört yılında devleti, Ekber'in yerine. Bayram Han yönetti. 18 yaşında ülke yönetimini ele almaya karar vererek başlattığı fetih harekâtı, tüm Hindistan'ın en büyük lideri olana kadar 40 yıl sürdü. Ülkeyi 15 eyalete bölerek, her eyaletin başına sorumlu, soylu bir kişi getirdi. Ekber'in başkenti Agra kentiydi, ama kendine bir de Fethpur Sikri'de, Hindu ve İslam mimarisinin ortak özelliklerini taşıyan bir "rüya kent" yaptırdı. Bu kentin kalıntıları hâlâ görülebilir. Ülkenin sınırlarını genişlete*rek, bütün Hindistan Yarımadası'nı Hint-Türk egemenliği altına sokan Ekber. yöne*timde gerçekleştirdiği yeniliklerle toprakları*nın bütünlüğünü korumayı başardı.
Ekber. Hindu ve Müslüman ayrılığı kaldı*rılmadıkça Hindistan'da gerçek barış ve birli*ğin kurulamayacağına inanıyordu. Barışı sağ*layabilmek amacıyla, Müslüman olmasına kar*şın Hindu bir prensesle evlendi. Dinsel konu*lara ilgisi giderek artan Ekber, ana ilkesi "karşılıklı hoşgörü ve dostluk" olan görüşünü bir öğreti haline getirmeyi amaçlıyordu. 1575'te Fethpur Sikri'deki sarayın önüne yap*tırdığı ibadet evine ilk zamanlarda yalnız Müslüman bilginler çağrılırken, sonraları farklı dini inançları olan din adamları ve düşünürler de çağrılmaya başladı. Bu temsil*ciler burada kendi inançlarını tartıştılar. Ek*ber 1582'de, bütün dinlerin en iyi yönlerini birleştiren ve Kutsal Din adıyla bilinen dinsel bir yasa çıkardı.
Hükümdarlığı sırasında Hint geleneğinin yüzlerce yıllık adaletsiz uygulamalarına son verildi, daha adil mahkemeler kuruldu ve vergi toplama yöntemleri değiştirildi. Hindu ve Müslümanlar'ın kendi geleneklerine göre yargılandıkları bir hukuk düzeni kuruldu. Yeni başkent Fethpur Sikri. mimarların yanı sıra bilgin, şair, edebiyatçı ve ressamların da bir araya geldikleri bir sanat merkezi oldu. Ekber'in döneminde Türk-İslam mimarisi en güzel yapıtlarını verdi. Bu yapıtlar arasında Fethpur Sikri'deki beş katlı Türkî Sultana Sarayı, 1602'de Handeş'in fethi anısına yapı*lan, dünyanın en büyük kapılarından Bülend Dervâze ile Lahor'daki Avnalı Saray sayıla*bilir.
Hindistan'ın en büyük Moğol imparatoru olan Ekber, Timur ve Cengiz Han'ın soyundan gelir. 1556'da Hint-Türk İmparatorluğu'nun başına geçtiğinde 14 yaşındaydı. O sırada Hindistan'da iç savaş günleri yaşanıyordu. Hükümdarlığının ilk dört yılında devleti, Ekber'in yerine. Bayram Han yönetti. 18 yaşında ülke yönetimini ele almaya karar vererek başlattığı fetih harekâtı, tüm Hindistan'ın en büyük lideri olana kadar 40 yıl sürdü. Ülkeyi 15 eyalete bölerek, her eyaletin başına sorumlu, soylu bir kişi getirdi. Ekber'in başkenti Agra kentiydi, ama kendine bir de Fethpur Sikri'de, Hindu ve İslam mimarisinin ortak özelliklerini taşıyan bir "rüya kent" yaptırdı. Bu kentin kalıntıları hâlâ görülebilir. Ülkenin sınırlarını genişlete*rek, bütün Hindistan Yarımadası'nı Hint-Türk egemenliği altına sokan Ekber. yöne*timde gerçekleştirdiği yeniliklerle toprakları*nın bütünlüğünü korumayı başardı.
Ekber. Hindu ve Müslüman ayrılığı kaldı*rılmadıkça Hindistan'da gerçek barış ve birli*ğin kurulamayacağına inanıyordu. Barışı sağ*layabilmek amacıyla, Müslüman olmasına kar*şın Hindu bir prensesle evlendi. Dinsel konu*lara ilgisi giderek artan Ekber, ana ilkesi "karşılıklı hoşgörü ve dostluk" olan görüşünü bir öğreti haline getirmeyi amaçlıyordu. 1575'te Fethpur Sikri'deki sarayın önüne yap*tırdığı ibadet evine ilk zamanlarda yalnız Müslüman bilginler çağrılırken, sonraları farklı dini inançları olan din adamları ve düşünürler de çağrılmaya başladı. Bu temsil*ciler burada kendi inançlarını tartıştılar. Ek*ber 1582'de, bütün dinlerin en iyi yönlerini birleştiren ve Kutsal Din adıyla bilinen dinsel bir yasa çıkardı.
Hükümdarlığı sırasında Hint geleneğinin yüzlerce yıllık adaletsiz uygulamalarına son verildi, daha adil mahkemeler kuruldu ve vergi toplama yöntemleri değiştirildi. Hindu ve Müslümanlar'ın kendi geleneklerine göre yargılandıkları bir hukuk düzeni kuruldu. Yeni başkent Fethpur Sikri. mimarların yanı sıra bilgin, şair, edebiyatçı ve ressamların da bir araya geldikleri bir sanat merkezi oldu. Ekber'in döneminde Türk-İslam mimarisi en güzel yapıtlarını verdi. Bu yapıtlar arasında Fethpur Sikri'deki beş katlı Türkî Sultana Sarayı, 1602'de Handeş'in fethi anısına yapı*lan, dünyanın en büyük kapılarından Bülend Dervâze ile Lahor'daki Avnalı Saray sayıla*bilir.