Sosyal ve ekonomik koşullardaki değişmeler insanın ruh sağlığı üzerinde her zaman etkili olmuştur. İnsan ruhsal dünyası sürekli ve düzenli olarak dengede olma çabası içindedir. Bu denge arayışı her zaman ruhsal ve fiziksel dengede olma arayışıdır. Sosyal, kültürel ve ekonomik değişmeler insan ruhsal dünyasında sorunlar açar. Süregelen ekonomik döngüde oluşan sorunlar ödemeler dengesini bozarken bir başkasına söz verilen zamanda ödenmesi gereken rakamları ödeyemeyen birey kendini rencide olmuş hissedebilir. Bu duyguları taşıyan birey aynı zamanda kendi içsel konuşmalarıyla kendini eleştirmeye başlayabilir. Ekonomik krizi sadece bireyin ruhsal dünyasında oluşan değişmeler veya olumsuz etkilenmeler olarak
açıklamak yetersiz olacaktır. Çünkü insan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Ekonomik krizi doğrudan doğruya iş hayatında yaşayan bireyin ailesine de yansıması kadar doğal bir durum olamaz. Bununla birlikte insan sosyal bir varlıktır. Ve onun sosyal ilişkilerinin de bozulmasına neden olacaktır.
Yine doğaldır ki çalışma yaşamında yaşanan bir genel stres durumu bireyin aile hayatını da olumsuz etkileyecektir. Çalışma yaşamanın da bazılarımız patron bazılarımız işçi olarak çalışmaktayız. Krizin etkileri doğal olarak bir personele de yansıyacaktır. Toplumun hemen her kesimini etkileyen bu durum genel bir toplumsal gerginlik yaratır.Tüm bu sorunlara maruz kalan birey kendini güvensiz ve tedirgin durumda hissetmesine neden olur. Her an kötü bir durumla karşılaşma beklentisi anksiyete dediğimiz kaygı haline neden olur. Ekonomik kriz etkilerini sürdürürken geleceğe karşı umutsuz ve ümitsiz hissetmesine de neden olur. Bireyin kendisini değersiz, önemsiz ve başarısız hissetmesine yol açar. Kendini eleştiren, değersizlik, önemsizlik ve umutsuzluk içinde olduğunu hisseden birey depresyon yaşayabilir. Depresyondaki kişi ise kendini kararsız hisseder. Yine bu durum iş kaybı, motivasyon eksikliği, dikkat ve konsantrasyon sorunu gibi zihinsel işlevlerinde de gerilik yaratabilir.
Bu ve benzer ruh halinde olan bireyler vakit kaybetmeksizin bir destek almalılar. Psikolojik açıdan alınacak bu destek ile birey yeniden karar vermede iyilik hali hisseder. Değerli önemli ve başarılı olduğuna inanan birey ise çalışma azim ve kararlılığı içinde krizin etkilerini en az hissederek atlatabilir.
açıklamak yetersiz olacaktır. Çünkü insan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Ekonomik krizi doğrudan doğruya iş hayatında yaşayan bireyin ailesine de yansıması kadar doğal bir durum olamaz. Bununla birlikte insan sosyal bir varlıktır. Ve onun sosyal ilişkilerinin de bozulmasına neden olacaktır.
Yine doğaldır ki çalışma yaşamında yaşanan bir genel stres durumu bireyin aile hayatını da olumsuz etkileyecektir. Çalışma yaşamanın da bazılarımız patron bazılarımız işçi olarak çalışmaktayız. Krizin etkileri doğal olarak bir personele de yansıyacaktır. Toplumun hemen her kesimini etkileyen bu durum genel bir toplumsal gerginlik yaratır.Tüm bu sorunlara maruz kalan birey kendini güvensiz ve tedirgin durumda hissetmesine neden olur. Her an kötü bir durumla karşılaşma beklentisi anksiyete dediğimiz kaygı haline neden olur. Ekonomik kriz etkilerini sürdürürken geleceğe karşı umutsuz ve ümitsiz hissetmesine de neden olur. Bireyin kendisini değersiz, önemsiz ve başarısız hissetmesine yol açar. Kendini eleştiren, değersizlik, önemsizlik ve umutsuzluk içinde olduğunu hisseden birey depresyon yaşayabilir. Depresyondaki kişi ise kendini kararsız hisseder. Yine bu durum iş kaybı, motivasyon eksikliği, dikkat ve konsantrasyon sorunu gibi zihinsel işlevlerinde de gerilik yaratabilir.
Bu ve benzer ruh halinde olan bireyler vakit kaybetmeksizin bir destek almalılar. Psikolojik açıdan alınacak bu destek ile birey yeniden karar vermede iyilik hali hisseder. Değerli önemli ve başarılı olduğuna inanan birey ise çalışma azim ve kararlılığı içinde krizin etkilerini en az hissederek atlatabilir.