ERİŞKİN DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) dikkati toplamada güçlük, aşırı hareketlilik ve davranışlar üzerinde kontrol güçlüğü, dürtüsellik, impulsivite belirtileri ile karakterize çocukluk başlangıçlı bir psikiyatrik bozukluktur (1). DEHB tanısı uzun yıllar boyunca sadece çocukluk çağında konulmuş, çocukluk çağına ait bir bozukluk olarak düşünülmüş ve erişkinlerde görülmediği varsayılmıştır. Ancak DEHB hastalarının bir kısmının yaşla birlikte devam ettiği gözlenmiş ve yapılan çalışmalarda DEHB’li çocukların çoğunun erişkin dönemde de DEHB tanısı aldığı gösterilmiştir. DEHB yalnızca çocuklarda görülmediği gibi yalnızca bir dikkat bozukluğu da değildir. DEHB çocukluk çağı ruhsal hastalıkları arasında çok çalışılan ve iyi tanınan bozukluklardan birisi olmasına rağmen, erişkin dönemi DEHB hakkında çalışma sayısı nispeten sınırlı olup istenilen bilgi düzeyine henüz ulaşılmış değildir (2,3). DSM-5’e göre erişkinlerde DEHB tanısı konması çocukluk ve erişkinlik dönemlerinin her ikisinde birden DEHB belirtilerinin varlığının gözlenmesi gerekmektedir. En temel ölçüt DEHB belirtilerinin yaşam boyu kalıcılık göstermesi, kişinin yaşamını iki veya daha fazla alanda etkileyen psiko-sosyal ya da klinik bozulmanın var olmasıdır. DEHB tanısı almış bireylerin okul çağlarında akademik başarısızlıkları, disiplin cezası alma, okuldan atılma, sınıfta kalma ve düşük eğitim düzeyi(4-5); erişkin dönemlerinde romantik ilişkilerde başarısızlık, fazla eş sayısı, cinsel yolla bulaşan hastalığa sık yakalanma, evlilik sorunları, boşanma); sık iş değiştirme, işsiz kalma, gelir düzeyi düşüklüğü (4-5,); sosyal yaşam ve kurallara uyum zorlukları ve bunların sonucunda sıkça karşılaşılan adli sorunlar, trafik cezaları, riskli davranışlar, alkol ve madde kullanımı (3) gibi sorunlu yaşam olayları ile sıkça karşılaştıkları çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.

DEHB yalnızca çocukluk ve ergenlik döneminde değil, yetişkinlikte de devam eden dünya üzerinde milyonlarca insanı etkileyen, güçlü nörobiyolojik temeli olan, klinik pratikte farklı görünümlerde karşımıza çıkabilen bir bozukluktur. DEHB belirtileri gelişimle birlikte değişmekte ve sıklığı yaşla azalmaktadır. Toplumda yaşla birlikte DEHB belirtilerinin azalması dikkate alındığında erişkinler tanı almaları için gereken sayıda tanı ölçütünü karşılamasalar bile akranlarına göre belirgin işlev kaybı yaşayabilirler. DEHB’nin ana belirtileri olan dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik gelişimle değişime uğrayarak erişkinlerde yönetsel işlevlerde ve duygudurum düzenlenmesinde belirgin zorluklara sebep olur. Erişkindeki temel belirtiler dikkat, inhibisyon ve kendini kontrolle ilişkili problemleri kapsar. Erişkinlerde tedavi oranları çocuklardakinden çok daha düşüktür. Bunun sebebi ergenlikten genç erişkin döneme geçen olguların tedaviye devam etmemesi, erişkin psikiyatristlerine yönlendirilmemesi ve olguların bir kısmının tedavi için başvurmamasıdır. Stimulanlar bu bozukluğun tedavisinin temelini oluştursa da stimulan olmayan ilaç tedavileri de geliştirilme aşamasındadır. DEHB yetişkinlerde pekçok psikiyatrik bozuklukla birlikte bulunabilmektedir. DEHB tedavi başarısı için olası eştanı durumlarının tedavisi çok önemlidir. İyi tanımlanmış bir bozukluk olmasına rağmen, psikiyatrik eş tanılar, sosyal ve kültürel itirazların eklenmesi ile birlikte klinisyenin yaşadığı DEHB tanı karmaşası artmaktadır. DEHB’li çocukların genç erişkinliğe kadar izlendiği çalışmalarda olguların kontrol grubuna kıyasla nikotin, alkol ve madde bağımlılığı, duygudurum ve anksiyete bozuklukları açısından daha yüksek oranda risk altında olduğu gösterilmiştir. DEHB’li hastaların değerlendirilmesinde psikiyatrik, sosyal, bilişsel, eğitimsel, medikal ve nörolojik faktörleri hesaba katan dikkatli bir ayırıcı tanı zorunludur. Tedavi ve müdahalede gerçekçi beklentiler, hedef belirtiler net olarak tanımlanmalı, hastalar için potansiyel riskler ve faydalar titizlikle değerlendirilmelidir. Doğru tanı konduğunda yetişkin DEHB olgularının tedavisi çocuklardaki gibi olumlu sonuçlar vermektedir. Tedavide ilaç tedavilerinin yanı sıra psikososyal yaklaşımlar da uygulanmalıdır. Ayrıca DEHB tanılı bireyler uygun tedaviler almadıklarında okul, iş ve meslek yaşamında zorluklar, kötü kararlar verme, yüksek riskli etkinliklere girişme, tehlikeli şekilde araç kullanma ve yaşam boyu yasal sorunlarla daha sık karşılaşmaktadırlar. Sıklıkla öne sürülen aşırı tanılandırma ve gereksiz tedavi iddialarının gerçeği yansıtmadığı yapılan araştırmalarda gösterilmiştir.

DEHB kişiler arası ilişkilere, okul ve meslek yaşamına yansıyan farklı olumsuz etkileri bakımından hem toplumun hemde sağlık hizmetlerinin önemli sorunlarından birisidir. Bozukluk yalnızca hastaları değil çevrelerini, ailelerini, ebeveynlerini de içeren çok geniş bir kitleyi etkiler. Bu nedenle DEHB’li bireylerin çocuklukta olduğu gibi erişkin yaşamda da farkına varılması, tanı konulması ve tedavide uygun bütüncül yaklaşımlara ulaşabilmesi gerek bireysel sağlık gerekse toplum sağlığı bakımından çok önemlidir.
 
Üst Alt