Erkeklerde Kıskançlık
İşte yedi farklı kıskanç erkek profili ve bu rahatsız kişiliklerle baş etmenin yolları…
“Sana açık kucaklar bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun…” Hepimizin bildiği bu şarkının sözleri gerçekten de çok ilginç. Düşünün öyle bir kıskançlık hali ki, sevgiliyi sevenlerin ölümünü istiyor. Masum bir sevgi gösterisi ya da sevginin kanıtı zannedilen kıskançlık, bir gün korkunç bir canavara dönüşebiliyor. Eh, bu noktada da kaçmak ve o hastalıklı ilişkiden çıkmak lazım çünkü kendinden kıskanmanın sonu yok
Uzmanlara göre kıskançlık duygusunun temelinde kaybetme korkusu, özgüven eksikliği ve sevgilisini insan değil, kendine ait bir çeşit eşya olarak görme fikri yatıyor. Ancak bunu biliyor olmak kıskançlık duymanızı engelleyemiyorsa, hayatınızı ne kendinize ne de karşınızdaki kişiye zehir etmeden önce biraz durup düşünmenizi öneriyoruz…
Kıskanç insan tiplerini kategorilere böldük, tanıdık gelenlere dikkatle bakın; partneriniz ya da siz oralarda bir yerde olabilirsiniz. Kıskanç bir tipte diğerinin özellikleri de olabilir tabii, ya da burada yazılı olmayan başka kıskançlık modelleri de bulunabilir. Biz sadece yedi tanesine odaklandık Lütfen unutmayın “Yaşasın beni kıskanıyor” cümlesini kurduğunuz an, her şey yeni başlıyor demektir. Kıskançlık, vahşi bir at gibi şaha kalkıp sizi üzerinden atabilir. Ya da usta bir biniciyseniz, uyum sağlayıp, usul usul ilerleyebilir. Onu kontrol etmek sizin elinizde kısacası, tabii gücünüzün yettiği yere kadar…
1) ORTAM KISKANCI
Kıskançlığın bu zararsız gibi görünen biçiminde, en çok dikkat çeken özellik, bulunduğunuz ortamların kıskanılmasıdır. Bu tip, yanınızda olmadığı anlarda hissettiği gereksiz şüphe yüzünden sürekli gerginlik yaşar. Çalıştığınız işyerinde kaç erkeğin bulunduğu, okul arkadaşlarınız, bir toplantıda yeni biriyle tanışıp tanışmadığınız, kız arkadaşlarınıza onu nasıl anlattığınız, dahası onların yorumları… Gördüğünüz gibi bu tiplerin bitmek bilmeyen bir merak listesi vardır. Bu konular hakkında sık sık dolaylı ya da direkt sorular sorarlar. Hatta bazen okulunuza ya da işyerinize aniden çıkıp gelirler. Bunların arasında en az ilgilendiği bölüm ise kız arkadaşlarınızla ilişkinizdir. Yabancı olduğu bir alandır bu çünkü. Ayrıca kızların özel romantik anları paylaştıklarını ve yorum yapılması gereken detaylara indirgediklerini bilir. Kızların yapacağı tek kelimelik bir yorumun bile ilişkileri bitme noktasına sürükleme gücü olduğunun da farkındadır. Bu nedenle kız arkadaşlar mevzusunun en tehlikeli alan olduğunu kısa sürede kavrayan kıskanç erkek modeli, başka konulara yönelir. Çeşitli sebeplerle kendisinin giremediği her ortamı, her anınızı kıskanır. Onun hakimiyet ve görüş alanı dışındasınızdır çünkü ve bu da onun için tehlike oluşturabilir.
Peki, ne yapmalı? Eğer ona olan sevginizi kanıtlamak ve güven vermek istiyorsanız, o daha sormadan, bir olay anlatıyormuş gibi yaparak bulunduğunuz ortamla ve kişilerle ilgili küçük ayrıntılar verebilirsiniz. Böylece korkacak bir durum olmadığına ikna olabilir. Kıskançlığın panzehiri, güvendir.
2) HEMCİNS KISKANCI
Aslında diğer erkekleri kıskanma hali, geniş bir alanı kapsar. En belirgin tezleri “Ben erkekleri tanıyorum, akıllarından geçenleri biliyorum”dur. Bu nedenle sizi şeytani hemcinslerinden korumak için, çevrenizde kocaman bir duvar örerler. Elbette ki sizi korumak istemesi oldukça doğaldır ancak “Ona mı baktın, o kim, neden bu kadar sık görüşüyorsunuz, neden o kadar güzel gülümsedin ona?” kadar bıktırıcı sorular yaratması da çok mümkündür. Masada onun değil de bir başka erkeğin esprilerine daha yüksek sesle mi güldünüz yoksa? Eyvah, onu çoktan aldattınız!
Ne yapmalı? Bu tip bir durumda, önce derin bir nefes alıp, kıskanmak ya da daha doğru deyimle işkillenmek için haklı sebepleri var mı tekrar bir düşünün. Belki de sevgilinizin kıskandığı erkeğe gerçekten fazla umut verici davrandınız. Belki ilgisi hoşunuza gitti. Bu, suç değil ki. Küçük ve zararsız flörtleşmeler her iki cinsin de ağzını tatlandırır. Tabii sakın bu cümleyi kıskançlıktan gözünü kan bürümüş partnerinize söylemeyin. Nabzını yoklayarak adım adım ilerleyin. Hazır olduğunda ise, onun erkekleri tanıdığı kadar sizin de kadınlık içgüdüsüne ve enerjisine sahip olduğunuzu söyleyin. Karşınızdaki erkeğin size gösterdiği ilginin derecesini ayırt edebildiğinizi sevgilinize anlatmaya çalışabilirsiniz. Tabii ikna olursa… Ancak bu cümleler, kendi yolunuza gitmek istediğiniz ayrılma süreçlerinde ve başka birisine gerçekten ilgi duymaya başladığınızda aleyhinize delil olarak kullanılabilir, bunu da unutmayın. En iyisi, bırakın kıskansın, hareket alanınızı çok kısıtlamadığı sürece idare edip alttan alabilirsiniz. Kıskançlığın panzehirlerinden biri de zekice idare etmektir. İdare edilen bunun farkına bile varmadan…
3) KIYAFET KISKANCI
Dekolte, mini etek, makyaj ve en sevdiğiniz dar elbiseniz… Bunlar, sevgilinizin kalp atışlarını mı hızlandırıyor? Size olan aşkından ve heyecanından değil tabii. Bu süsler ve kıyafetler panik -kontrol etme isteği- öfke ve kıskançlık krizi şeklinde yükselen bir eğri mi yaratıyor? O halde kolay gelsin, çünkü işiniz cidden zor. Önce, kendi kendinize durumu değerlendirin; dekolteyi çok mu abartıyorsunuz, yerine ve duruma göre kuralını çok mu bozuyorsunuz? Buna, kendi kendinize karar verin, etrafın ilgisi hoşunuza mı gidiyor yoksa sokakta yürürken bakışlardan rahatsız olup başka bir şey giymiş olmayı mı diliyorsunuz? Kendi kendinize sorduğunuz tüm bu sorulardan sonra ne istediğinizden eminseniz, geldik en zorlu kısma. Yani onu ikna etme aşamasına.
Bu noktada, sevgilinizi, kendinizi birilerine beğendirme zaafı ile giyinmediğinize ikna etmelisiniz. Onun bakış açısında bunun kaba tabiri “aranan kadın”dır çünkü. Bu, ne yazık ki çoğu erkeğin beyninde yer etmiş bir önyargıdır. Ne derseniz deyin, seçimlerinizi dişiliğinizi, hatta cinselliğinizi ortaya çıkarma isteği olarak algılar. Denediniz, anlattınız ama baktınız olmuyor ve ne yardan ne serden geçebiliyorsunuz, o halde biraz geri adım atmakta ya da orta yolu bulmakta bir salonca yok. İlişkiler böyle değil midir? Her iki taraf da inat edip burnunun dikine giderse ve kendi doğrularına bir de karşısındaki kişi açısından bakmazsa ilişkiyi yürütmek hayli zor olacaktır.
4) HAVADAN NEM KAPAN KISKANÇ
Bu tiplere özetle paranoyak diyebiliriz. Gerçekten aklınızı, mantığınızı kullanarak kıskandığı şeyi anlamanız mümkün değildir. Kafasında kurar, kurar, sonra sanki siz kafasında kurduğu tüm hikayeyi biliyormuşsunuz gibi öyle bir cümle sarf eder ki, şaşkınlıktan donar kalırsınız. Deli ile deli olmamak lazım. Kimbilir geçmişinde ne korkunç aldatılma vakaları yaşadı ki bu hale düştü diye düşünüp anlayış göstermeli belki de. Ama herkesin de bir sabrı var değil mi? Geçmişinin ya da kuruntulu yapısının faturası niye size çıkıyor canım? Siz, verebileceğiniz kadar güven verin, huysuzluğunu her şekilde teskin edin. Baktınız, ağzınız ile kuş tutsanız dahi “O kuş erkek miydi, dişi miydi?” diye soruyor hiç durmayın. Artık güle güle mi dersiniz, yoksa “Değişir nasılsa” diye ümit ederek evlenir ve bir ömrü böyle tüketmeyi göze mi alırsınız, bilemeyiz, tabii karar sizin.
5) TAM ARIZA KISKANÇ
Bu erkek tipi, “havadan nem kapan kıskancın” biraz daha uzmanlaşmış bir versiyonu olup, daha da zararlıdır. Geçmişinizdeki tüm ayrıntıları siz nasıl olduğunu anlamadan, anlattıklarınız arasındaki boşlukları tamamlayarak öğrenir. Telefon defterinizdeki tüm isimlere hakimdir. Hatta listeye yeni birini eklediğinizi anında fark eder. E-posta şifrenizi bir kere öğrendi mi, her yazışmanız okunabilir. Bunları yapması için haklı bir sebebi de yoktur çoğu zaman. Doğuştan böyledir. Aşırı kontrolcü ve aşırı güvensiz. O kadar şüphecidir ki vazoda solmakta olan çiçeği kendisinin gönderdiğini unutup, ciddi bir yaygara koparabilir. (Hatta bu sonuncu örnek tecrübeyle sabittir!) Yolda eski bir sevgiliniz ya da çocukluk aşkınızla mı karşılaştınız, her üç kişinin de sağlığı için onları görmezden gelmenizde fayda var. Aksi takdirde, -hele de eski sevgilinin eli yüzü, itibarı ve parası ondan daha iyiyse- sonraki günleriniz tam bir kabusa dönüşebilir. Sizi günde üç kere sırf özlediği için mi arıyor sanıyorsunuz, bir daha düşünün. Sizden başka kimseyi bu kadar kıskanmadığını ve kıskanmayacağını, onun bu kıskançlıklarını sizin yarattığınızı, bunda sizin de suçunuz olduğuna inanıyorsanız tekrar düşünün. Arıza kıskançlar, bunu öyle ustalıkla yaparlar, kendilerinden bile bunu öyle iyi saklarlar ki, yıllar, “Aşkımız çok tutkuluydu, kimseyle, hiçbir şeyle paylaşamıyordum onu” sayıklamalarıyla geçer gider. Bu ilişki için çok da zaman harcamamanızı öneririz.
6) KISKANDIRTMAYAN KISKANÇ
Evet, kıskanmak, ilişkinin canlılığını koruması için yaratılmış ve her iki tarafın da kurallarını kabul ettiği eğlenceli bir oyun olarak görülebilir. Hafif flörtleşmelerin ardından ara sıra gelen minik hesap sormalar hoşa gider. Buraya kadar her şey tamam, yolunda ve dengeli. Ancak sorun, her iki tarafın da kuralları biliyor olmasına rağmen, oyunu sadece bir tarafın oynaması, öbürünün ise tribüne ya da yedekler kulübesine gönderilmesidir. Yani, o sizi kıskanır, sorularıyla gülümsetir ama sıra size geldiğinde garip bakışlarla karşılaşır ve çoğu zaman sorularınıza yanıt alamazsınız. Hatta oyuna katıldığınız için kendinizden utanmanıza bile neden olur karşınızdaki kişi. Aynı şeyi kendisinin de yaptığını söylediğinizde ise, kadın ve erkek arasındaki farkı gayet net ve soğuk bir tavırla açıklar. Kısacası “Bana kendi silahlarımla saldırma” der.
Bu durumda yapılacak en iyi şey onunla oynamayı kesip ona “Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkalarına yapma” sözünü zevkle hatırlatmak olacaktır.
7) ZORAKİ KISKANÇ
Bu versiyonda asıl kıskanç olan taraf kadındır. Şimdiye kadar, kıskançlık erkeğin tekelindeymiş gibi anlattık ama yukarıdaki tüm maddeler kadınlar için de geçerli olabilir tabii. Diyelim asıl kıskanç taraf sizsiniz; zaten erkeklere sorsanız, onlar asla kıskanmazlar, yalan söylemezler ve dırdır etmezler. Tüm bunlar doğuştan kadınlara aittir. O kadar kıskançsınız ki onun kıskanmamasını bile kıskanıyorsunuz. Çiftler uzun süre beraber yaşadıktan sonra birbirlerine benzemeye başlarmış, üzüm üzüme bak baka kararır misali… İşte siz de onu kendinize benzetmek yolunda ilerliyorsunuz. Aman dikkat, oyunu fazla abartmayın ters tepebilir. Hiç kıskanmaz sandığınız erkeğiniz, yaptığınız türlü türlü numarayı, attığınız artistik taklaları fark etmiş ama fark etmemiş gibi davranıyor olabilir.
Gül gibi kıskanmayan bir partneriniz varken değerini bilin. Çok kısa sürede başlangıç seviyesindeki kıskançtan, arıza kıskanca kadar yol alabilir ve o zaman mutsuzluğunuzun tek suçlusu siz olabilirsiniz. Sakın içindeki canavarı uyandırmayın ve üzerine fazla gitmeyin. Aşkınızı tazelemek ya da sevginizi kanıtlamak için daha zararsız binlerce yol olduğunu unutmayın.
Kıskançlıktan hep bir çeşit hastalık ya da virüs gibi söz ettik. Doğrusu, kontrol edilmezse hızla yayılan bir tehlike olduğu kesin. Ancak her şeyde olduğu gibi dengeli bir kıskançlıkla karşı karşıyaysanız sabırlı davranarak işleri yoluna koyabilirsiniz.
İşte yedi farklı kıskanç erkek profili ve bu rahatsız kişiliklerle baş etmenin yolları…
“Sana açık kucaklar bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun…” Hepimizin bildiği bu şarkının sözleri gerçekten de çok ilginç. Düşünün öyle bir kıskançlık hali ki, sevgiliyi sevenlerin ölümünü istiyor. Masum bir sevgi gösterisi ya da sevginin kanıtı zannedilen kıskançlık, bir gün korkunç bir canavara dönüşebiliyor. Eh, bu noktada da kaçmak ve o hastalıklı ilişkiden çıkmak lazım çünkü kendinden kıskanmanın sonu yok
Uzmanlara göre kıskançlık duygusunun temelinde kaybetme korkusu, özgüven eksikliği ve sevgilisini insan değil, kendine ait bir çeşit eşya olarak görme fikri yatıyor. Ancak bunu biliyor olmak kıskançlık duymanızı engelleyemiyorsa, hayatınızı ne kendinize ne de karşınızdaki kişiye zehir etmeden önce biraz durup düşünmenizi öneriyoruz…
Kıskanç insan tiplerini kategorilere böldük, tanıdık gelenlere dikkatle bakın; partneriniz ya da siz oralarda bir yerde olabilirsiniz. Kıskanç bir tipte diğerinin özellikleri de olabilir tabii, ya da burada yazılı olmayan başka kıskançlık modelleri de bulunabilir. Biz sadece yedi tanesine odaklandık Lütfen unutmayın “Yaşasın beni kıskanıyor” cümlesini kurduğunuz an, her şey yeni başlıyor demektir. Kıskançlık, vahşi bir at gibi şaha kalkıp sizi üzerinden atabilir. Ya da usta bir biniciyseniz, uyum sağlayıp, usul usul ilerleyebilir. Onu kontrol etmek sizin elinizde kısacası, tabii gücünüzün yettiği yere kadar…
1) ORTAM KISKANCI
Kıskançlığın bu zararsız gibi görünen biçiminde, en çok dikkat çeken özellik, bulunduğunuz ortamların kıskanılmasıdır. Bu tip, yanınızda olmadığı anlarda hissettiği gereksiz şüphe yüzünden sürekli gerginlik yaşar. Çalıştığınız işyerinde kaç erkeğin bulunduğu, okul arkadaşlarınız, bir toplantıda yeni biriyle tanışıp tanışmadığınız, kız arkadaşlarınıza onu nasıl anlattığınız, dahası onların yorumları… Gördüğünüz gibi bu tiplerin bitmek bilmeyen bir merak listesi vardır. Bu konular hakkında sık sık dolaylı ya da direkt sorular sorarlar. Hatta bazen okulunuza ya da işyerinize aniden çıkıp gelirler. Bunların arasında en az ilgilendiği bölüm ise kız arkadaşlarınızla ilişkinizdir. Yabancı olduğu bir alandır bu çünkü. Ayrıca kızların özel romantik anları paylaştıklarını ve yorum yapılması gereken detaylara indirgediklerini bilir. Kızların yapacağı tek kelimelik bir yorumun bile ilişkileri bitme noktasına sürükleme gücü olduğunun da farkındadır. Bu nedenle kız arkadaşlar mevzusunun en tehlikeli alan olduğunu kısa sürede kavrayan kıskanç erkek modeli, başka konulara yönelir. Çeşitli sebeplerle kendisinin giremediği her ortamı, her anınızı kıskanır. Onun hakimiyet ve görüş alanı dışındasınızdır çünkü ve bu da onun için tehlike oluşturabilir.
Peki, ne yapmalı? Eğer ona olan sevginizi kanıtlamak ve güven vermek istiyorsanız, o daha sormadan, bir olay anlatıyormuş gibi yaparak bulunduğunuz ortamla ve kişilerle ilgili küçük ayrıntılar verebilirsiniz. Böylece korkacak bir durum olmadığına ikna olabilir. Kıskançlığın panzehiri, güvendir.
2) HEMCİNS KISKANCI
Aslında diğer erkekleri kıskanma hali, geniş bir alanı kapsar. En belirgin tezleri “Ben erkekleri tanıyorum, akıllarından geçenleri biliyorum”dur. Bu nedenle sizi şeytani hemcinslerinden korumak için, çevrenizde kocaman bir duvar örerler. Elbette ki sizi korumak istemesi oldukça doğaldır ancak “Ona mı baktın, o kim, neden bu kadar sık görüşüyorsunuz, neden o kadar güzel gülümsedin ona?” kadar bıktırıcı sorular yaratması da çok mümkündür. Masada onun değil de bir başka erkeğin esprilerine daha yüksek sesle mi güldünüz yoksa? Eyvah, onu çoktan aldattınız!
Ne yapmalı? Bu tip bir durumda, önce derin bir nefes alıp, kıskanmak ya da daha doğru deyimle işkillenmek için haklı sebepleri var mı tekrar bir düşünün. Belki de sevgilinizin kıskandığı erkeğe gerçekten fazla umut verici davrandınız. Belki ilgisi hoşunuza gitti. Bu, suç değil ki. Küçük ve zararsız flörtleşmeler her iki cinsin de ağzını tatlandırır. Tabii sakın bu cümleyi kıskançlıktan gözünü kan bürümüş partnerinize söylemeyin. Nabzını yoklayarak adım adım ilerleyin. Hazır olduğunda ise, onun erkekleri tanıdığı kadar sizin de kadınlık içgüdüsüne ve enerjisine sahip olduğunuzu söyleyin. Karşınızdaki erkeğin size gösterdiği ilginin derecesini ayırt edebildiğinizi sevgilinize anlatmaya çalışabilirsiniz. Tabii ikna olursa… Ancak bu cümleler, kendi yolunuza gitmek istediğiniz ayrılma süreçlerinde ve başka birisine gerçekten ilgi duymaya başladığınızda aleyhinize delil olarak kullanılabilir, bunu da unutmayın. En iyisi, bırakın kıskansın, hareket alanınızı çok kısıtlamadığı sürece idare edip alttan alabilirsiniz. Kıskançlığın panzehirlerinden biri de zekice idare etmektir. İdare edilen bunun farkına bile varmadan…
3) KIYAFET KISKANCI
Dekolte, mini etek, makyaj ve en sevdiğiniz dar elbiseniz… Bunlar, sevgilinizin kalp atışlarını mı hızlandırıyor? Size olan aşkından ve heyecanından değil tabii. Bu süsler ve kıyafetler panik -kontrol etme isteği- öfke ve kıskançlık krizi şeklinde yükselen bir eğri mi yaratıyor? O halde kolay gelsin, çünkü işiniz cidden zor. Önce, kendi kendinize durumu değerlendirin; dekolteyi çok mu abartıyorsunuz, yerine ve duruma göre kuralını çok mu bozuyorsunuz? Buna, kendi kendinize karar verin, etrafın ilgisi hoşunuza mı gidiyor yoksa sokakta yürürken bakışlardan rahatsız olup başka bir şey giymiş olmayı mı diliyorsunuz? Kendi kendinize sorduğunuz tüm bu sorulardan sonra ne istediğinizden eminseniz, geldik en zorlu kısma. Yani onu ikna etme aşamasına.
Bu noktada, sevgilinizi, kendinizi birilerine beğendirme zaafı ile giyinmediğinize ikna etmelisiniz. Onun bakış açısında bunun kaba tabiri “aranan kadın”dır çünkü. Bu, ne yazık ki çoğu erkeğin beyninde yer etmiş bir önyargıdır. Ne derseniz deyin, seçimlerinizi dişiliğinizi, hatta cinselliğinizi ortaya çıkarma isteği olarak algılar. Denediniz, anlattınız ama baktınız olmuyor ve ne yardan ne serden geçebiliyorsunuz, o halde biraz geri adım atmakta ya da orta yolu bulmakta bir salonca yok. İlişkiler böyle değil midir? Her iki taraf da inat edip burnunun dikine giderse ve kendi doğrularına bir de karşısındaki kişi açısından bakmazsa ilişkiyi yürütmek hayli zor olacaktır.
4) HAVADAN NEM KAPAN KISKANÇ
Bu tiplere özetle paranoyak diyebiliriz. Gerçekten aklınızı, mantığınızı kullanarak kıskandığı şeyi anlamanız mümkün değildir. Kafasında kurar, kurar, sonra sanki siz kafasında kurduğu tüm hikayeyi biliyormuşsunuz gibi öyle bir cümle sarf eder ki, şaşkınlıktan donar kalırsınız. Deli ile deli olmamak lazım. Kimbilir geçmişinde ne korkunç aldatılma vakaları yaşadı ki bu hale düştü diye düşünüp anlayış göstermeli belki de. Ama herkesin de bir sabrı var değil mi? Geçmişinin ya da kuruntulu yapısının faturası niye size çıkıyor canım? Siz, verebileceğiniz kadar güven verin, huysuzluğunu her şekilde teskin edin. Baktınız, ağzınız ile kuş tutsanız dahi “O kuş erkek miydi, dişi miydi?” diye soruyor hiç durmayın. Artık güle güle mi dersiniz, yoksa “Değişir nasılsa” diye ümit ederek evlenir ve bir ömrü böyle tüketmeyi göze mi alırsınız, bilemeyiz, tabii karar sizin.
5) TAM ARIZA KISKANÇ
Bu erkek tipi, “havadan nem kapan kıskancın” biraz daha uzmanlaşmış bir versiyonu olup, daha da zararlıdır. Geçmişinizdeki tüm ayrıntıları siz nasıl olduğunu anlamadan, anlattıklarınız arasındaki boşlukları tamamlayarak öğrenir. Telefon defterinizdeki tüm isimlere hakimdir. Hatta listeye yeni birini eklediğinizi anında fark eder. E-posta şifrenizi bir kere öğrendi mi, her yazışmanız okunabilir. Bunları yapması için haklı bir sebebi de yoktur çoğu zaman. Doğuştan böyledir. Aşırı kontrolcü ve aşırı güvensiz. O kadar şüphecidir ki vazoda solmakta olan çiçeği kendisinin gönderdiğini unutup, ciddi bir yaygara koparabilir. (Hatta bu sonuncu örnek tecrübeyle sabittir!) Yolda eski bir sevgiliniz ya da çocukluk aşkınızla mı karşılaştınız, her üç kişinin de sağlığı için onları görmezden gelmenizde fayda var. Aksi takdirde, -hele de eski sevgilinin eli yüzü, itibarı ve parası ondan daha iyiyse- sonraki günleriniz tam bir kabusa dönüşebilir. Sizi günde üç kere sırf özlediği için mi arıyor sanıyorsunuz, bir daha düşünün. Sizden başka kimseyi bu kadar kıskanmadığını ve kıskanmayacağını, onun bu kıskançlıklarını sizin yarattığınızı, bunda sizin de suçunuz olduğuna inanıyorsanız tekrar düşünün. Arıza kıskançlar, bunu öyle ustalıkla yaparlar, kendilerinden bile bunu öyle iyi saklarlar ki, yıllar, “Aşkımız çok tutkuluydu, kimseyle, hiçbir şeyle paylaşamıyordum onu” sayıklamalarıyla geçer gider. Bu ilişki için çok da zaman harcamamanızı öneririz.
6) KISKANDIRTMAYAN KISKANÇ
Evet, kıskanmak, ilişkinin canlılığını koruması için yaratılmış ve her iki tarafın da kurallarını kabul ettiği eğlenceli bir oyun olarak görülebilir. Hafif flörtleşmelerin ardından ara sıra gelen minik hesap sormalar hoşa gider. Buraya kadar her şey tamam, yolunda ve dengeli. Ancak sorun, her iki tarafın da kuralları biliyor olmasına rağmen, oyunu sadece bir tarafın oynaması, öbürünün ise tribüne ya da yedekler kulübesine gönderilmesidir. Yani, o sizi kıskanır, sorularıyla gülümsetir ama sıra size geldiğinde garip bakışlarla karşılaşır ve çoğu zaman sorularınıza yanıt alamazsınız. Hatta oyuna katıldığınız için kendinizden utanmanıza bile neden olur karşınızdaki kişi. Aynı şeyi kendisinin de yaptığını söylediğinizde ise, kadın ve erkek arasındaki farkı gayet net ve soğuk bir tavırla açıklar. Kısacası “Bana kendi silahlarımla saldırma” der.
Bu durumda yapılacak en iyi şey onunla oynamayı kesip ona “Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkalarına yapma” sözünü zevkle hatırlatmak olacaktır.
7) ZORAKİ KISKANÇ
Bu versiyonda asıl kıskanç olan taraf kadındır. Şimdiye kadar, kıskançlık erkeğin tekelindeymiş gibi anlattık ama yukarıdaki tüm maddeler kadınlar için de geçerli olabilir tabii. Diyelim asıl kıskanç taraf sizsiniz; zaten erkeklere sorsanız, onlar asla kıskanmazlar, yalan söylemezler ve dırdır etmezler. Tüm bunlar doğuştan kadınlara aittir. O kadar kıskançsınız ki onun kıskanmamasını bile kıskanıyorsunuz. Çiftler uzun süre beraber yaşadıktan sonra birbirlerine benzemeye başlarmış, üzüm üzüme bak baka kararır misali… İşte siz de onu kendinize benzetmek yolunda ilerliyorsunuz. Aman dikkat, oyunu fazla abartmayın ters tepebilir. Hiç kıskanmaz sandığınız erkeğiniz, yaptığınız türlü türlü numarayı, attığınız artistik taklaları fark etmiş ama fark etmemiş gibi davranıyor olabilir.
Gül gibi kıskanmayan bir partneriniz varken değerini bilin. Çok kısa sürede başlangıç seviyesindeki kıskançtan, arıza kıskanca kadar yol alabilir ve o zaman mutsuzluğunuzun tek suçlusu siz olabilirsiniz. Sakın içindeki canavarı uyandırmayın ve üzerine fazla gitmeyin. Aşkınızı tazelemek ya da sevginizi kanıtlamak için daha zararsız binlerce yol olduğunu unutmayın.
Kıskançlıktan hep bir çeşit hastalık ya da virüs gibi söz ettik. Doğrusu, kontrol edilmezse hızla yayılan bir tehlike olduğu kesin. Ancak her şeyde olduğu gibi dengeli bir kıskançlıkla karşı karşıyaysanız sabırlı davranarak işleri yoluna koyabilirsiniz.