Erken dönem diye adlandırdığımız dönem bireyin çocukluk çağı veya ergenlik dönemindeki anılarının bilişte depolandığı dönemlerdir. Erken dönem uyumsuz şemaları kişinin genelleştirdiği olumsuz deneyimler olarak tanımlayabiliriz. Bu olumsuz deneyimler bilişlerden, duygulardan, inançlardan fiziksel yaşantılardan ve yaşanmış hatıralardan oluşmaktadır. Bu deneyimler aynı zamanda kişinin hem kendisi hem de başkasıyla olan ilişkileriyle değerlendirilebilir. Çocukluk çağında atılan ilk tohum, ergenlik zamanında yeşermektedir. Atılan tohum kişinin yaşamı boyunca boy gösterecek ve oluşan şemalarına dair farkındalığa ya da şemalarıyla başa çıkma becerilerine gore de işlevsellik gösterecektir.
Çoğu zaman insanlar kendi şemalarının olduğu kişilerle daha yakın ilişki kurmaktadır. Buna hatta eş seçimi, daimi dostlukları da dahildir ve aslında bu durum kişinin kurduğu ilişki ve yaşanılan soruları düzeltme adına daha zor süreci doğurmaktadır. Eş şemaların birlikte olması adeta şemaların beslenimini arttırmaktadır.
Erken dönem uyumsuz şemaların da içinde zaman ve oluşum açısından öncelik vardır. Kişinin benliğine en yakın olan şemalar genellikle anne, baba ve çocuğun olduğu kişinin hayata ilk başladığı yerde, ailesinde oluşmaktadır. Kişi aynı zamanda birlikte büyüdüğü ailesinin şemalarını da hayatında duygu ve davranışları arasına yerleştirmektedir.
1.1.4. Erken Dönem Uyumsuz Şemaları ve Şema Alanları
Young ve çalışma arkadaşları erken dönem uyum bozucu şemaları 18 taneyle sınırlandırmıştır. Bu alanlar genellikle derin araştırmalar, gözlemler ve klinik değerlendirmeler sonucunda en yaygın olanları belirlenerek oluşturulmuştur. Bir insan bir şemaya da birden çok şemaya da sahip olabilir.
1.1.4.1.Ayrılma ve Reddedilme
İlk alanımız olan ayrılma, reddedilme şeması kişinin güvenlik arayışı ve bağlanma çabalarıyla ilgilidir. Çocuğun ilk anlarından itibaren bakım ihtiyacı, güvenlik ve emniyet ihtiyacı ve bunların devamlılığı, sürekliliği ile ilişkilerinin kurulduğu alandır. Bu alandaki şemalara sahip olan bireyler aileleriyle, uzun ayrılıklar, istismarlar, hastalıklar, ölüm ve ölüm sonrası yas süreci, reddedilme gibi yaşantılara sahip olabilir. Ayrılma ve reddedilme alanında 5 farklı şema çeşidi bulunmaktadır.
1.1.4.1.1. Terk Edilme ve İstikrarsızlık
Bu şemaya sahip olan kişiler, hayatlarının bir döneminde ciddi güven kırılmaları yaşamış olabilir. Sevdiği değer verdiği birisinin ölümü, hastalığı ya da çocukluk çağında anne veya babanın evden ayrılması, boşanması bu şemanın oluşması için büyük tetikleyicidir. Bu şemaya sahip olan bireyler genellikle güvenilir olmayan terk edilme olasılığını hissettiği kişilerle ilişki kurarak şemalarını beslerler. Eğer terk edilme olasılıkları yoksa kendisini seven, düzenli, güvenilir, istikrarlı bir ilişkiye sahiplerse, yaşanılan küçük olaylarda dahi büyük sorunlar oluşturulabilirler ve bu sorunların ardından şöyle bir düşünce ortaya çıkabilir: “Bu sefer o terk etmeden ben terk etmeliyim!”
1.1.4.1.2.Güvensizlik ve Kötüye Kullanma
Güvensizlik şemasına sahip olan kişiler, kendisini diğer insanlar tarafından sürekli bir tehlike gelebileceğini düşünürler. Başkaları tarafından bir aşağılanma, kötüye kullanım, kişinin değerlerinde saygısızlığa uğraması, yalan söylenmesi, zarara uğramak onlar için tehlike anlamına gelmektedir. Kişi tehlike olarak algıladığı bu durumları genellikle isteyerek, bilinçli yapıldığını düşünmektedir. Bu şemaya sahip kişiler genellikle kaygı sahibidirler. Bu şema çocukluk çağında yaşanan cinsel, fiziksel, duygusal ya da sözel kötüye kullanım sonucunda olabilir. Bu kötüye kullanım kimi zaman ebeveyn ya da akraba tarafından gelirken kimi zaman akran zorbalığıyla da gelebilir. Bu şema sahibi olan bireylerde hayata dair veya insanlara dair sürekli temkin arayışı içersinde oldukları gözlemlenmiştir. Bu kişiler hayatlarında verdiği kararlarda çok fazla risk almayı sevmezler.
1.1.4.1.3. Duygusal Yoksunluk
Erken dönem uyum bozucu şemaların gelişmesinde 4 önemli etken olduğundan ve bunların başında temel ihtiyaçların gelmesinden daha önce bahsedilmişti. Temel ihtiyaçların arasına, kişinin hayatını sağlıklı bir şekilde idame ettirebilmesi için duygusal gereksinimler de gelmektedir. Bu duygusal ihtiyaçların yeterli miktarda kişide karşılanmadığında duygusal yoksunluk şeması oluşmaktadır. Duygusal yoksunluk şeması bakım-ilgi yoksunluğu, empati yoksunluğu ve korunma yoksunluğu olmak üzere 3 şekilde görülmektedir. Empati yoksunluğu kişinin anlaşılması, dinlenmesi, kendini ifade edebilmesi, diğerleriyle duygularını paylaşabilmesinin eksikliğidir. Başkalarına ihtiyaç duyulan gücün, yönlendirmenin ve rehberliğin eksikliği ise kişiden korunma yoksunluğunu oluşturmaktadır. Sevgi, şefkat, dikkat, dostluk yoksunluğu ise bakım eksikliğini oluşturmaktadır.
Bu 3 farklı sebepten doğan yoksunkluk kişide yoğun bir şekilde kendisini göstermeyebilir. Çoğu zaman bu eksikliği kişi hissetmemektedir. Çoğu zaman bu kişiler hayatlarını sorunsuz bir şekilde yürütmektedir.
1.1.4.1.4. Kusurluluk/Utanç
Kişinin kendisini kusurlu, değersiz, utanç durumda, işeyaramaz, işlevsiz, itici şekilde görmesidir. Bu şemaya sahip kişiler için genellikle önemli ötekiler diğerlerinden daha önemlidir. Başkalarının gözünde nasıl oldukları, nasıl gözüktükleri onlar için çok büyük önem taşır ve tüm bunların yanında kimi zaman başkalarının onlar için ne düşündüğüne dair zihin okumaları yapabilirler. Bu şemaya sahip olan kişiler sürekli kendilerini başkalarıyla kıyaslamaktadır. Bu kıyas çocukluk çağında ebeveyn veya önemli ötekiler tarafından başlamış olabilir. Çocukluk çağında yaşadığı kıyaslama, utanç duruma düşürme gibi kötü deneyimler kişide değersizlik ve küçümsenmeyi etkin hale getirmiştir.
1.1.4.1.5. Sosyal İzolasyon/Yabancılaşma
Bu şemaya ev sahipliği yapan kişiler, genellikle kendilerini diğer insanlara uzak ve onlardan farklı olduklarını hissederler. Bu kişiler, kendilerini bir topluluğa ait hissetmez. Bu şema genellikle ev hayatı dışında, dışarıda sosyal hayatında yaşadığı problem sonunda oluşmaktadır. Bu şemaya sahip olan bireylerde genellikle kusurluluk şeması da görülmektedir. Sosyal izolasyonu olan bireylerde cesaret eksikliği olduğu için cesaretlendirme de yapılmalıdır.
1.1.4.2. Zedelenmiş Özerklik ve Kendini Ortaya Koyma
Bu alan şemalarına sahip bireylerin temel sorunları aileleri tarafından özerklik oluşturamaması ve başarı performans odaklı olumsuz deneyimleri sonucu yeni şemaların olumasına zemin hazırlamasıdır. Bu kişiler genellikle kendilerini bağımsız, güvensiz, başarısız ve dayanıksız hissederler. Yaşanılan olumsuz deneyimler kişide benlik ve kimlik algısının oluşmasını yavaşlatmaktadır. Kişi kendisini çoğu zaman yeterli hissetmeyecektir.
1.1.4.2.1.Bağımlılık ve Yetersizlik
Bu kişiler günlük yaşantılarında diğerlerinden yardım almadan çoğu işini yapamamaktadır. Hayatlarında gerçekleştirmek istediği çoğu şeyde başkasının yardımına başvuracaktır. Önemli kararı vereceklerinde, para harcamalarında, işe girmelerinde, uzun soluklu seyahatlerinde güvendiği kişilerin kararına kendilerini kaptırırlar. Ebeveynleri çocukluğunda bireyin yerine kararlar alıp kişiye sorumluluk yüklemediğinde ya da çocuklarından aşırı beklentiye girdiğinde bu şema oluşabilir. Özellikle terapistin her dediğini yapmaya hevesli bireylerde bu şemanın oluşmasından şüphelenilebilir. Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerde bağımlılık şeması olabilir.
1.1.4.2.2. Zarar Görme ve Hastalıklara Karşı Dayanıksızlık
Kişi hayatında her an kötü bir şeyin olmasına dair endişe taşır. Bu kişiler hastalanabilirim, bu olaydan kötü etkilenebilirim, dışarıdan bana bulaşıcı bir şey gelebilir ve ben bununla baş edemeyebilirim korkusunu yaşamaktaır. Bu kişiler dışarıdan gelebilecek felaketleri 3 farklı şekilde yaşayabilirler bunlar ilk olarak kalp krizi, nefes alamama, ölüm korkusu, AIDS olma, sinek ısırığıyla sıtma olma gibi endişelerin oluşturduğu tıbbi felaketlerdir. Kişi duygusal tepkilerle de dayanıksızlık gösterebilir bunlar da kendini kaybetme çıldırma olarak görünmektedir. Son olarak, dayanıksızlık şemasını çevresel faktörlerle de görebiliriz bu faktörler de içinde doğal afetleri, trafik kazaları, uçak düşmesi, asansör düşmesi gibi korkularla insanın karşısına çıkabilir. Bu hastalıkları yaşayan insanlar ve bu şema sahibi olan kişilerin ortak özellikleri hipokandriyasis yani hastalık hastalığı ve kaygı bozukluğu yaşanımının yaygın olmasıdır. Bu kişilerin ebeveynleri, çocukluk yaşamında yaşanabilecek tehlikeye karşı çocuğu korumaya kalkarak asıl zararı vermiş ve aslında çocuğu korumamış zedelemiştir.
1.1.4.2.3. İç İçe Geçme/Gelişmemiş Benlik
Bu şemaya sahip kişiler hayatlarındaki bir kişiyle sosyal hayatında aşırı derecede ilgili ve birliktedirler. İç içe geçmiş kişileri bağımlı kişilerden ayıran özellik iç içe geçenlerin bu duurmdan aslında rahatsız olmasıdır. Başkasına bağlı hareket etmeyi, başkasına yapışık halde bir ömür geçirmeyi doğru bulmaz ve bunu boğulma olarak nitelendirirler. Bu şemaya ev sahipliği yapan kişilerde Obsesif Kompulsif Bozukluk sıklıkla görülmektedir.
1.1.4.2.4. Başarısızlık
Bu şemaya sahip olan bireyler çocukluk ve ergenlik dönemlerinde önemli ötekilerinden bakıcılarından olumsuz dönüşler almış ve sonrasında yapamayacağım başaramayacağım düşüncesini kendisine kabul ettirmiştir. Kişinin akranlarından, rakiplerinden veya çalışma sahasındaki kişilerden kendisini eksik, başarısız hissetmesi dahilinde başarısızlık şemasından şüpheleniriz. Sadece okul, iş hayatı değil, sosyal aktivite, spor, egzersiz, sanat gibi alanlarda da kişi kendisini beceriksiz, yetersiz, akılsız, yeteneksiz olarak algılamaktadır.
1.1.4.3. Zedelenmiş Sınırlar
Bu alan şemalarına sahip kişiler genellikle ailesi tarafından rahat büyütülmüş sınırlandırılmamış seberst bırakılmış sorumluluk yüklenmemiş kişilerdir. Toplum tarafından bu kişiler ötekiler tarafından “şımarık, şımartılmış” şeklinde parmakla gösterilmektedir. Ailelerin çocuğuna yüklediği sorumsuzluk, disiplinsizlik, serbestlik ileriki dönemlerde kişide iki farklı şema oluşturmaktadır.
1.1.4.3.1. Haklılık ve Büyüklenmecilik
Bu şema sahibi kişiler, sıklıkla kendilerini çok özel hissederler. Kendilerinin diğer insanlardan farklı, üstün ve çok özel ayrıcalıkları olmaları gerektiğine dair inançları vardır. Bu kişiler için başarılı olmak, güçlü olmak, en ön sırada ön planda olmak, zengin olmak önem teşkil etmektedir. Kişinin güce, ön sıraya olan merakı kimi zaman empati yoksunluğu da oluşturmaktadır. Haklılık şemasına sahip olan kişilerde narsistik kişilik yapılanması görülmektedir.
1.1.4.3.2. Yetersiz Özdenetim ve Özdisiplin
Bu kişiler büyük olasılıkla bireysel denetimini disiplinini oluşturmakta zorluk yaşamaktadırlar. Çocuklarında istismar edilen ihmal edilen ailelerin çocuklarında denetim için sıkıntı yaşanmaktadır. Bu kişiler sabır konusunda da sıkıntı çekmektedir.
1.1.4.4. Önemli Birine Yönelmek
Adından da anlaşılacağı gibi bu kişiler gereksinimlerinin ehemmiyetini düşünmeksizin başkalarının gereksinimlerine daha çok önem verirler. Çocukluk çağında koşullu sevgiyle büyüyen sözel iletişimini güçlü sağlamayan kişilerde bu alan şemalarını daha fazla görülmektedir. Bu kişilerin hayatlarındaki en büyük görev diğerlerinin istek ve arzularını yerine getirip onu mutlu etmek olabilir. Böylelikle geçmiş yaşamalrında beslenmemiş karşılanmamış temel ihtiyaçlarını başkalarının ihtiyaçlarını karşılayarak telafi etmeye çalışırlar. Özsaygı, özbenlikten çok başkasına saygıya önemi vurgulayan bu alanda 3 şema tipi mevcuttur.
1.1.4.4.1. Boyun Eğicilik
Bu kişiler çoğu zaman kontrolü başkasında olsun isterken hayatlarında kendi kararlarından çok başkalarının kararlarına, fikirlerine sorgulamaksızın itaat ederler. Bu itaatlerinin altında aslında karşıdan alacağı tepkiden kaçınma bulunmaktadır. Bu kişiler genellikle kendi istekleri, gereksinimleri, fikirlerinin diğerleri tarafından önem görmeyeceği, alay edileceği, veya kabul edilmeyeceği algısı vardır. Bu kişilerde çocukluktan almış olabilecekleri şiddet ve saldırganlıkla boyun eğicilik şeması başlamış olup sonraki hayatlarında öfke patlamaları, agresif davranış, psikosomatik belirti şeklinde yüzeye çıkmaktadır.
1.1.4.4.2. Kendini Feda
Kişi kendi mutluluğu uğruna başkalarının mutluluğunu karşılar. Genellikle başkalarının acısına karşı duyarlıdırlar. Bu şemayı boyun eğme şemasından ayıran özellik başkalarının istek ve ihtiyaçlarına yönelirler ve onlara daha hızlı cevap vermiş olurlar. Onlar için her zaman diğerleri daha önemlidir. Başkalarının önüne kendilerini koyduklarında kendilerini aşırı suçlu hissederler.
1.1.4.4.3. Onay Arayıcılık/Kabul Arayıcılık
Başka insanların onayını alma uğruna uğraşlarını sürekli başkalarının istek arzu beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirirler. Bu kişiler bazen hayatlarında önemli gördüğü yerlere gelebilmek, önemli gördüğü kişi gibi olabilmek için uğraş verirler.
1.1.4.5. Aşırı Tetikte Olma ve Bastırılmışlık
Bu Alana sahip olan kişiler yaşamlarını sürekli planlama yaparak geçirmeye çalışırlar. Kişide çocukluk ve ergenlik çağında anlık dürtülerinin, isteklerinin, arzularının bastırılması sonucunda hayatta sürekli hazır olda olunması gerektiği inancı oluşmuştur. Çocukluk çağında onların en büyük temel ihtiyaçlarından olan oyun oynamak ve ilgi görmek bu kişilerden mahrum bırakılmıştır. Bu mahrumiyet onlarda hayata dair olumsuz düşüncelerinin oluşmasına zemin hazırlığı yapmaktadır. Şemaların 18 alt tipinden son dördünü bu alanda inceleyeceğiz.
1.1.4.5.1. Karamsarlık/Kötümserlik
Kişi, hayatında geçmişte yaşadığı, şu an yaşadığı veya gelecekte yaşayacağı şeyler hakkında genel anlamda olumsuz düşüncelere sahipse karamsarlık şemasına sahip olabilir. Bu kişiler hayatlarında olumlu yönü bulmakta zorluk çekerler. Sürekli maddi anlamda ya da eş dost yakınlığı bakımdan bir kayba uğrayabileceğine inanırlar. Bu inançları onda kaygı, kararsızlık, şikayet, beklentisiz, umutsuzluk ve tüm bunların getirdiği mutsuz olma durumunu oluşturmaktadır.
1.1.4.5.2. Duyguların Bastırılması
Bu şemaya sahip olan bireyler kendiliğinden, doğal oluşan duygularını saklamanın, kendi kendilerini bastırmanın izini sürerler. Duygularını ifade etmek onlar için utanç sebebi olabilir. Bunun sebebi geçmişte yaşadığı çocukluk anıları olabilir. Çocukluk veya ergenlik çağında, sevgiyle büyümeyen, sevilmeyen, soğuk ebeveynle büyüyen, önemli gördüğü kişiler tarafından alay edinilen, hırpalanan, üzülen çocukların ileriki yaşamlarında bastırılmışlık oluşmaktadır. Önemli gördüğü ötekiler tarafından yaşadığı alay, gülünç ve utanç durumu kişide bir zaman sonra kabul ediş, benliğine işleyiş ve spontan yaşaması gereken duygularından kendisini uzaklaştırması görülür. Bu şemaya sahip olan bireylerde duygulara, duyguları yaşamanın önemine odaklanmak gerekmektedir.
1.1.4.5.3. Yüksek Standartlar/ Aşırı Eleştiricilik
Çocukluk hayatında çok fazla eleştirilen, yaptığı işler beğenilmeyen, yapmak istediği şeyler karşısında karşı taraftan yapamazsın bakışlarıyla karşılaşan kişilerde bu şema belirtileri görülmektedir. Bu kişiler geçmiş yaşamındaki eleştirilerden kaçınmak için gerçekleştirmek istediği eylemleri sürekli en iyi en mükemmel en üstün hatta kusursuz yapmaya çalışırlar. Kusursuzluğun, mükemmeliyetçi izini süren bu şema sahiplerine aslında geçmiş yaşamında deneyimledikleri aşırı eleştiriye karşı kaçınma söz konusudur. Bu kişiler, hayatlarında çoğunlukla yap-malıyım, başar-malıyım şeklinde -meli, -malı eklerini kullandıran isteklere sahiptirler. Bu istekler kişide kimi zaman gerçeklikten uzak hale bürünmektedir. Bunun neticesinde yüksek standartlar şema sahipleri için kaygı bozukluğu yaşanabileceğini söyleyebiliriz.
1.1.4.5.4. Cezalandırıcılık
Bu kişilerin hayatlarında kendisi de dahil olmak üzere hataya yer yoktur. İsteklerinin yerine getirilmemesi gibi durumlarda cezanın hak edildiği düşünülmektedirler. Bu kişi çocukluğunda şiddet ve saldırganlıkla büyümüş olabilir. Çocukluk yaşamında veremediği cevabı, cezayı yetişkin haliyle verebileceğini inanmaktadır. Genel olarak empati eksikliği yaşayan, öfke, kin ve hırs sahibi kişilerde cezalandırıcılık şeması görülmektedir.
Çoğu zaman insanlar kendi şemalarının olduğu kişilerle daha yakın ilişki kurmaktadır. Buna hatta eş seçimi, daimi dostlukları da dahildir ve aslında bu durum kişinin kurduğu ilişki ve yaşanılan soruları düzeltme adına daha zor süreci doğurmaktadır. Eş şemaların birlikte olması adeta şemaların beslenimini arttırmaktadır.
Erken dönem uyumsuz şemaların da içinde zaman ve oluşum açısından öncelik vardır. Kişinin benliğine en yakın olan şemalar genellikle anne, baba ve çocuğun olduğu kişinin hayata ilk başladığı yerde, ailesinde oluşmaktadır. Kişi aynı zamanda birlikte büyüdüğü ailesinin şemalarını da hayatında duygu ve davranışları arasına yerleştirmektedir.
1.1.4. Erken Dönem Uyumsuz Şemaları ve Şema Alanları
Young ve çalışma arkadaşları erken dönem uyum bozucu şemaları 18 taneyle sınırlandırmıştır. Bu alanlar genellikle derin araştırmalar, gözlemler ve klinik değerlendirmeler sonucunda en yaygın olanları belirlenerek oluşturulmuştur. Bir insan bir şemaya da birden çok şemaya da sahip olabilir.
1.1.4.1.Ayrılma ve Reddedilme
İlk alanımız olan ayrılma, reddedilme şeması kişinin güvenlik arayışı ve bağlanma çabalarıyla ilgilidir. Çocuğun ilk anlarından itibaren bakım ihtiyacı, güvenlik ve emniyet ihtiyacı ve bunların devamlılığı, sürekliliği ile ilişkilerinin kurulduğu alandır. Bu alandaki şemalara sahip olan bireyler aileleriyle, uzun ayrılıklar, istismarlar, hastalıklar, ölüm ve ölüm sonrası yas süreci, reddedilme gibi yaşantılara sahip olabilir. Ayrılma ve reddedilme alanında 5 farklı şema çeşidi bulunmaktadır.
1.1.4.1.1. Terk Edilme ve İstikrarsızlık
Bu şemaya sahip olan kişiler, hayatlarının bir döneminde ciddi güven kırılmaları yaşamış olabilir. Sevdiği değer verdiği birisinin ölümü, hastalığı ya da çocukluk çağında anne veya babanın evden ayrılması, boşanması bu şemanın oluşması için büyük tetikleyicidir. Bu şemaya sahip olan bireyler genellikle güvenilir olmayan terk edilme olasılığını hissettiği kişilerle ilişki kurarak şemalarını beslerler. Eğer terk edilme olasılıkları yoksa kendisini seven, düzenli, güvenilir, istikrarlı bir ilişkiye sahiplerse, yaşanılan küçük olaylarda dahi büyük sorunlar oluşturulabilirler ve bu sorunların ardından şöyle bir düşünce ortaya çıkabilir: “Bu sefer o terk etmeden ben terk etmeliyim!”
1.1.4.1.2.Güvensizlik ve Kötüye Kullanma
Güvensizlik şemasına sahip olan kişiler, kendisini diğer insanlar tarafından sürekli bir tehlike gelebileceğini düşünürler. Başkaları tarafından bir aşağılanma, kötüye kullanım, kişinin değerlerinde saygısızlığa uğraması, yalan söylenmesi, zarara uğramak onlar için tehlike anlamına gelmektedir. Kişi tehlike olarak algıladığı bu durumları genellikle isteyerek, bilinçli yapıldığını düşünmektedir. Bu şemaya sahip kişiler genellikle kaygı sahibidirler. Bu şema çocukluk çağında yaşanan cinsel, fiziksel, duygusal ya da sözel kötüye kullanım sonucunda olabilir. Bu kötüye kullanım kimi zaman ebeveyn ya da akraba tarafından gelirken kimi zaman akran zorbalığıyla da gelebilir. Bu şema sahibi olan bireylerde hayata dair veya insanlara dair sürekli temkin arayışı içersinde oldukları gözlemlenmiştir. Bu kişiler hayatlarında verdiği kararlarda çok fazla risk almayı sevmezler.
1.1.4.1.3. Duygusal Yoksunluk
Erken dönem uyum bozucu şemaların gelişmesinde 4 önemli etken olduğundan ve bunların başında temel ihtiyaçların gelmesinden daha önce bahsedilmişti. Temel ihtiyaçların arasına, kişinin hayatını sağlıklı bir şekilde idame ettirebilmesi için duygusal gereksinimler de gelmektedir. Bu duygusal ihtiyaçların yeterli miktarda kişide karşılanmadığında duygusal yoksunluk şeması oluşmaktadır. Duygusal yoksunluk şeması bakım-ilgi yoksunluğu, empati yoksunluğu ve korunma yoksunluğu olmak üzere 3 şekilde görülmektedir. Empati yoksunluğu kişinin anlaşılması, dinlenmesi, kendini ifade edebilmesi, diğerleriyle duygularını paylaşabilmesinin eksikliğidir. Başkalarına ihtiyaç duyulan gücün, yönlendirmenin ve rehberliğin eksikliği ise kişiden korunma yoksunluğunu oluşturmaktadır. Sevgi, şefkat, dikkat, dostluk yoksunluğu ise bakım eksikliğini oluşturmaktadır.
Bu 3 farklı sebepten doğan yoksunkluk kişide yoğun bir şekilde kendisini göstermeyebilir. Çoğu zaman bu eksikliği kişi hissetmemektedir. Çoğu zaman bu kişiler hayatlarını sorunsuz bir şekilde yürütmektedir.
1.1.4.1.4. Kusurluluk/Utanç
Kişinin kendisini kusurlu, değersiz, utanç durumda, işeyaramaz, işlevsiz, itici şekilde görmesidir. Bu şemaya sahip kişiler için genellikle önemli ötekiler diğerlerinden daha önemlidir. Başkalarının gözünde nasıl oldukları, nasıl gözüktükleri onlar için çok büyük önem taşır ve tüm bunların yanında kimi zaman başkalarının onlar için ne düşündüğüne dair zihin okumaları yapabilirler. Bu şemaya sahip olan kişiler sürekli kendilerini başkalarıyla kıyaslamaktadır. Bu kıyas çocukluk çağında ebeveyn veya önemli ötekiler tarafından başlamış olabilir. Çocukluk çağında yaşadığı kıyaslama, utanç duruma düşürme gibi kötü deneyimler kişide değersizlik ve küçümsenmeyi etkin hale getirmiştir.
1.1.4.1.5. Sosyal İzolasyon/Yabancılaşma
Bu şemaya ev sahipliği yapan kişiler, genellikle kendilerini diğer insanlara uzak ve onlardan farklı olduklarını hissederler. Bu kişiler, kendilerini bir topluluğa ait hissetmez. Bu şema genellikle ev hayatı dışında, dışarıda sosyal hayatında yaşadığı problem sonunda oluşmaktadır. Bu şemaya sahip olan bireylerde genellikle kusurluluk şeması da görülmektedir. Sosyal izolasyonu olan bireylerde cesaret eksikliği olduğu için cesaretlendirme de yapılmalıdır.
1.1.4.2. Zedelenmiş Özerklik ve Kendini Ortaya Koyma
Bu alan şemalarına sahip bireylerin temel sorunları aileleri tarafından özerklik oluşturamaması ve başarı performans odaklı olumsuz deneyimleri sonucu yeni şemaların olumasına zemin hazırlamasıdır. Bu kişiler genellikle kendilerini bağımsız, güvensiz, başarısız ve dayanıksız hissederler. Yaşanılan olumsuz deneyimler kişide benlik ve kimlik algısının oluşmasını yavaşlatmaktadır. Kişi kendisini çoğu zaman yeterli hissetmeyecektir.
1.1.4.2.1.Bağımlılık ve Yetersizlik
Bu kişiler günlük yaşantılarında diğerlerinden yardım almadan çoğu işini yapamamaktadır. Hayatlarında gerçekleştirmek istediği çoğu şeyde başkasının yardımına başvuracaktır. Önemli kararı vereceklerinde, para harcamalarında, işe girmelerinde, uzun soluklu seyahatlerinde güvendiği kişilerin kararına kendilerini kaptırırlar. Ebeveynleri çocukluğunda bireyin yerine kararlar alıp kişiye sorumluluk yüklemediğinde ya da çocuklarından aşırı beklentiye girdiğinde bu şema oluşabilir. Özellikle terapistin her dediğini yapmaya hevesli bireylerde bu şemanın oluşmasından şüphelenilebilir. Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerde bağımlılık şeması olabilir.
1.1.4.2.2. Zarar Görme ve Hastalıklara Karşı Dayanıksızlık
Kişi hayatında her an kötü bir şeyin olmasına dair endişe taşır. Bu kişiler hastalanabilirim, bu olaydan kötü etkilenebilirim, dışarıdan bana bulaşıcı bir şey gelebilir ve ben bununla baş edemeyebilirim korkusunu yaşamaktaır. Bu kişiler dışarıdan gelebilecek felaketleri 3 farklı şekilde yaşayabilirler bunlar ilk olarak kalp krizi, nefes alamama, ölüm korkusu, AIDS olma, sinek ısırığıyla sıtma olma gibi endişelerin oluşturduğu tıbbi felaketlerdir. Kişi duygusal tepkilerle de dayanıksızlık gösterebilir bunlar da kendini kaybetme çıldırma olarak görünmektedir. Son olarak, dayanıksızlık şemasını çevresel faktörlerle de görebiliriz bu faktörler de içinde doğal afetleri, trafik kazaları, uçak düşmesi, asansör düşmesi gibi korkularla insanın karşısına çıkabilir. Bu hastalıkları yaşayan insanlar ve bu şema sahibi olan kişilerin ortak özellikleri hipokandriyasis yani hastalık hastalığı ve kaygı bozukluğu yaşanımının yaygın olmasıdır. Bu kişilerin ebeveynleri, çocukluk yaşamında yaşanabilecek tehlikeye karşı çocuğu korumaya kalkarak asıl zararı vermiş ve aslında çocuğu korumamış zedelemiştir.
1.1.4.2.3. İç İçe Geçme/Gelişmemiş Benlik
Bu şemaya sahip kişiler hayatlarındaki bir kişiyle sosyal hayatında aşırı derecede ilgili ve birliktedirler. İç içe geçmiş kişileri bağımlı kişilerden ayıran özellik iç içe geçenlerin bu duurmdan aslında rahatsız olmasıdır. Başkasına bağlı hareket etmeyi, başkasına yapışık halde bir ömür geçirmeyi doğru bulmaz ve bunu boğulma olarak nitelendirirler. Bu şemaya ev sahipliği yapan kişilerde Obsesif Kompulsif Bozukluk sıklıkla görülmektedir.
1.1.4.2.4. Başarısızlık
Bu şemaya sahip olan bireyler çocukluk ve ergenlik dönemlerinde önemli ötekilerinden bakıcılarından olumsuz dönüşler almış ve sonrasında yapamayacağım başaramayacağım düşüncesini kendisine kabul ettirmiştir. Kişinin akranlarından, rakiplerinden veya çalışma sahasındaki kişilerden kendisini eksik, başarısız hissetmesi dahilinde başarısızlık şemasından şüpheleniriz. Sadece okul, iş hayatı değil, sosyal aktivite, spor, egzersiz, sanat gibi alanlarda da kişi kendisini beceriksiz, yetersiz, akılsız, yeteneksiz olarak algılamaktadır.
1.1.4.3. Zedelenmiş Sınırlar
Bu alan şemalarına sahip kişiler genellikle ailesi tarafından rahat büyütülmüş sınırlandırılmamış seberst bırakılmış sorumluluk yüklenmemiş kişilerdir. Toplum tarafından bu kişiler ötekiler tarafından “şımarık, şımartılmış” şeklinde parmakla gösterilmektedir. Ailelerin çocuğuna yüklediği sorumsuzluk, disiplinsizlik, serbestlik ileriki dönemlerde kişide iki farklı şema oluşturmaktadır.
1.1.4.3.1. Haklılık ve Büyüklenmecilik
Bu şema sahibi kişiler, sıklıkla kendilerini çok özel hissederler. Kendilerinin diğer insanlardan farklı, üstün ve çok özel ayrıcalıkları olmaları gerektiğine dair inançları vardır. Bu kişiler için başarılı olmak, güçlü olmak, en ön sırada ön planda olmak, zengin olmak önem teşkil etmektedir. Kişinin güce, ön sıraya olan merakı kimi zaman empati yoksunluğu da oluşturmaktadır. Haklılık şemasına sahip olan kişilerde narsistik kişilik yapılanması görülmektedir.
1.1.4.3.2. Yetersiz Özdenetim ve Özdisiplin
Bu kişiler büyük olasılıkla bireysel denetimini disiplinini oluşturmakta zorluk yaşamaktadırlar. Çocuklarında istismar edilen ihmal edilen ailelerin çocuklarında denetim için sıkıntı yaşanmaktadır. Bu kişiler sabır konusunda da sıkıntı çekmektedir.
1.1.4.4. Önemli Birine Yönelmek
Adından da anlaşılacağı gibi bu kişiler gereksinimlerinin ehemmiyetini düşünmeksizin başkalarının gereksinimlerine daha çok önem verirler. Çocukluk çağında koşullu sevgiyle büyüyen sözel iletişimini güçlü sağlamayan kişilerde bu alan şemalarını daha fazla görülmektedir. Bu kişilerin hayatlarındaki en büyük görev diğerlerinin istek ve arzularını yerine getirip onu mutlu etmek olabilir. Böylelikle geçmiş yaşamalrında beslenmemiş karşılanmamış temel ihtiyaçlarını başkalarının ihtiyaçlarını karşılayarak telafi etmeye çalışırlar. Özsaygı, özbenlikten çok başkasına saygıya önemi vurgulayan bu alanda 3 şema tipi mevcuttur.
1.1.4.4.1. Boyun Eğicilik
Bu kişiler çoğu zaman kontrolü başkasında olsun isterken hayatlarında kendi kararlarından çok başkalarının kararlarına, fikirlerine sorgulamaksızın itaat ederler. Bu itaatlerinin altında aslında karşıdan alacağı tepkiden kaçınma bulunmaktadır. Bu kişiler genellikle kendi istekleri, gereksinimleri, fikirlerinin diğerleri tarafından önem görmeyeceği, alay edileceği, veya kabul edilmeyeceği algısı vardır. Bu kişilerde çocukluktan almış olabilecekleri şiddet ve saldırganlıkla boyun eğicilik şeması başlamış olup sonraki hayatlarında öfke patlamaları, agresif davranış, psikosomatik belirti şeklinde yüzeye çıkmaktadır.
1.1.4.4.2. Kendini Feda
Kişi kendi mutluluğu uğruna başkalarının mutluluğunu karşılar. Genellikle başkalarının acısına karşı duyarlıdırlar. Bu şemayı boyun eğme şemasından ayıran özellik başkalarının istek ve ihtiyaçlarına yönelirler ve onlara daha hızlı cevap vermiş olurlar. Onlar için her zaman diğerleri daha önemlidir. Başkalarının önüne kendilerini koyduklarında kendilerini aşırı suçlu hissederler.
1.1.4.4.3. Onay Arayıcılık/Kabul Arayıcılık
Başka insanların onayını alma uğruna uğraşlarını sürekli başkalarının istek arzu beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirirler. Bu kişiler bazen hayatlarında önemli gördüğü yerlere gelebilmek, önemli gördüğü kişi gibi olabilmek için uğraş verirler.
1.1.4.5. Aşırı Tetikte Olma ve Bastırılmışlık
Bu Alana sahip olan kişiler yaşamlarını sürekli planlama yaparak geçirmeye çalışırlar. Kişide çocukluk ve ergenlik çağında anlık dürtülerinin, isteklerinin, arzularının bastırılması sonucunda hayatta sürekli hazır olda olunması gerektiği inancı oluşmuştur. Çocukluk çağında onların en büyük temel ihtiyaçlarından olan oyun oynamak ve ilgi görmek bu kişilerden mahrum bırakılmıştır. Bu mahrumiyet onlarda hayata dair olumsuz düşüncelerinin oluşmasına zemin hazırlığı yapmaktadır. Şemaların 18 alt tipinden son dördünü bu alanda inceleyeceğiz.
1.1.4.5.1. Karamsarlık/Kötümserlik
Kişi, hayatında geçmişte yaşadığı, şu an yaşadığı veya gelecekte yaşayacağı şeyler hakkında genel anlamda olumsuz düşüncelere sahipse karamsarlık şemasına sahip olabilir. Bu kişiler hayatlarında olumlu yönü bulmakta zorluk çekerler. Sürekli maddi anlamda ya da eş dost yakınlığı bakımdan bir kayba uğrayabileceğine inanırlar. Bu inançları onda kaygı, kararsızlık, şikayet, beklentisiz, umutsuzluk ve tüm bunların getirdiği mutsuz olma durumunu oluşturmaktadır.
1.1.4.5.2. Duyguların Bastırılması
Bu şemaya sahip olan bireyler kendiliğinden, doğal oluşan duygularını saklamanın, kendi kendilerini bastırmanın izini sürerler. Duygularını ifade etmek onlar için utanç sebebi olabilir. Bunun sebebi geçmişte yaşadığı çocukluk anıları olabilir. Çocukluk veya ergenlik çağında, sevgiyle büyümeyen, sevilmeyen, soğuk ebeveynle büyüyen, önemli gördüğü kişiler tarafından alay edinilen, hırpalanan, üzülen çocukların ileriki yaşamlarında bastırılmışlık oluşmaktadır. Önemli gördüğü ötekiler tarafından yaşadığı alay, gülünç ve utanç durumu kişide bir zaman sonra kabul ediş, benliğine işleyiş ve spontan yaşaması gereken duygularından kendisini uzaklaştırması görülür. Bu şemaya sahip olan bireylerde duygulara, duyguları yaşamanın önemine odaklanmak gerekmektedir.
1.1.4.5.3. Yüksek Standartlar/ Aşırı Eleştiricilik
Çocukluk hayatında çok fazla eleştirilen, yaptığı işler beğenilmeyen, yapmak istediği şeyler karşısında karşı taraftan yapamazsın bakışlarıyla karşılaşan kişilerde bu şema belirtileri görülmektedir. Bu kişiler geçmiş yaşamındaki eleştirilerden kaçınmak için gerçekleştirmek istediği eylemleri sürekli en iyi en mükemmel en üstün hatta kusursuz yapmaya çalışırlar. Kusursuzluğun, mükemmeliyetçi izini süren bu şema sahiplerine aslında geçmiş yaşamında deneyimledikleri aşırı eleştiriye karşı kaçınma söz konusudur. Bu kişiler, hayatlarında çoğunlukla yap-malıyım, başar-malıyım şeklinde -meli, -malı eklerini kullandıran isteklere sahiptirler. Bu istekler kişide kimi zaman gerçeklikten uzak hale bürünmektedir. Bunun neticesinde yüksek standartlar şema sahipleri için kaygı bozukluğu yaşanabileceğini söyleyebiliriz.
1.1.4.5.4. Cezalandırıcılık
Bu kişilerin hayatlarında kendisi de dahil olmak üzere hataya yer yoktur. İsteklerinin yerine getirilmemesi gibi durumlarda cezanın hak edildiği düşünülmektedirler. Bu kişi çocukluğunda şiddet ve saldırganlıkla büyümüş olabilir. Çocukluk yaşamında veremediği cevabı, cezayı yetişkin haliyle verebileceğini inanmaktadır. Genel olarak empati eksikliği yaşayan, öfke, kin ve hırs sahibi kişilerde cezalandırıcılık şeması görülmektedir.