Eşlerin dargın kalması caiz midir?

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
Eşlerin Dargın Kalması Caiz midir?

İslam, milletin varlığını teşkil eden aile hayatının mesut ve huzurlu olması için, gerçek ve keskin hükümler beyan etmiştir. Bir milletin huzuru, terakki ve tealisi, o milletin bireylerini teşkil eden aile ocaklarının huzur ve saadetine bağlıdır.

Binaenaleyh, ailenin çatısını teşkil eden ev reisi erkek ile medeniyet ve terakkinin tamamlayıcı unsuru ve erkeğin felaketini önlemeye sebep olan ev hanımı olan kadındır.

Aile bireyleri olan karı ile kocanın geçimsizlik yapmamaları ve birbirlerine sevgili ve saygılı olarak yaşamaları için şu hususlara riayet etmeleri şarttır:

1. Kadın, erkeği aile ve ev reisi olarak tanınması ve bilimesi lazımdır. Bu bir dini, ahlaki ve ilahi hükümdür. Binaenaleyh helal ve doğru olan her emrine itaat etmesi lazımdır.
2. Kadın ve erkeğin huy ve tabiatlarında birbirlerini anlaması ve anlaşması lazımdır.
3. Fikir ve ahlak bakımından birbirlerine saygı ve hürmet etmelidirler. Yani ev işlerinde ve emsali şeylerde istişare ve fikir teatisinde, birbirinin fikrine iltifat ederek değer vermelidirler.
4. Kadın ve erkek, her iki taraf da birbirbirinin haklarına riayet etmesi lazımdır.
5. Erkek ile kadın, müşterek veya her birinin kendisine has vazifelerine riayet etmeli ve birbirinin vazifesini küçümsememeleri lazımdır. Her ikisi de birbirinin vazifelerinde yardımlaşmaları veya vazifelerini takdir etmelidirler.

Mesela; erkek, devamlı hayatta ve mematta lazım olacak evin ihtiyacını, ailenin nafakasını, mehrini ve her türlü ihtiyaçları karşılamak için çeşitli vazife ve iş görmektedir. İşyerinden, dükkanından dairesinden, camisinden, cemaatinden ve sair vazifelerinden evine geldiği zaman, karısı güler yüzle, tatlı dille ve en güzel saygı ve sevgi ile taltif etmesi ve gereken hizmetinde bulunması lazımdır.

Kadın da, kocası gittiği zaman onun evini, çocuklarını bekliyor, yemeğini yapıyor, cinsi arzusunu tatmin ediyor ve erkeklerin yapamayacağı pek çok vazifeleri görmektedir. Kadının, bu ve benzeri vazifelerini de erkeğin takdir etmesi ve iyi muamele yapması lazımdır.

Binaenaleyh, şuurlu ve imanlı olan her erkek ve kadın, birbirlerini kötülemek değil, son derece birbirlerine ve yaptıkları vazifelere saygı gösterirler. Böylece karşılıklı sevgi, saygı ve takdirle mesut bir aile yuvasında yaşarlar.

Ailenin yönetimi genel olarak erkeğe yüklenmiştir.

"Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdır. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamaktadırlar …" (Nisa, 4/34)

anlamındaki ayet ve

"Erkek aile fertlerinin yöneticisidir." ( Buhari , Nikah, 81. VI/46; Müslim, İmare, 20. II/1459; Ebu Davud, İmare, 1. III/342-343. no. 2928. Tirmizi, Cihad, 27. IV/208. No: 1705)

anlamındaki hadis, ailenin yönetiminin erkeğe ait olduğunu ifade etmektedir. Erkeğin, aile kurumunu yönetmekten aciz olması veya başka nedenlerle ailenin yönetimini kadın üstlenir.

"Kadın; eşinin, evinin ve çocuklarının yöneticisidir." (Buhari, Nikah, 81. VI/146. Müslim, İmare, 20. II/1459. Tirmizi, Cihad, 27. IV/208. No: 1705)

anlamındaki hadiste ifade edildiği üzere, kadının da aile içinde yönetim sorumluluğu vardır.

Eşi ile iyi geçinmek ve ona yumuşak davranmak

"Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur." ( Nisa , 4/19)

anlamındaki ayet, eşlerle iyi geçinilmesini ifade etmektedir. Hatta aile reisi, evliliğin sağlıklı olarak devamı ve huzuru için eşine karşı şefkatli ve merhametli, güler yüzlü ve yumuşak davranmak, kaba ve kırıcı olmamak durumundadır.

Ev halkını selamlamak

Yüce Allah, Nur suresinin 27. ayetinde müminlere başkalarının evlerine izin aldıktan sonra selam vererek girmelerini emrettiği gibi 61. ayette de kendi evlerine girince selam vermelerini emretmektedir:

"… Evlere girdiğiniz zaman birbirinize Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak selam verin…" (Nur, 24/61)

Selamlaşmak Allah ve Peygamber (asm)'inin müminlere bir tavsiyesidir.

Ev halkına güzel söz söylemek

"Güzel söz"den maksat; yalan, aldatma ve kırıcı olmayan yapıcı, doğru ve gönül alıcı söz söylemektir. Yüce Allah Kur’an’da müminlerin doğru sözlü olmalarını (Ahzab, 70) istemekte ve kötü sözlerin açıktan söylenmesini sevmediğini bildirmektedir:

"Allah zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıktan söylenmesini sevmez…" (Nisa, 4/48)

Sorunları büyütmemek ve dargın durmamak

Aile fertleri arasında zaman zaman bir takım sorunlar ve tartışmalar çıkabilir. Bunu olağan karşılayıp büyütmemek, işi kavgaya götürmemek ve dargın durmamak, dinimizin istediği bir davranıştır. Peygamberimizin (a.s.m),

"Müslümanın, mümin kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz." (Tirmizi, Birr, 24. III/329. No: 1935)

anlamındaki hadisi bırakın aile fertlerini, Müslümanların birbirleriyle dargın durmamaları gerektiğini ifade etmektedir.

İşlerini aile fertleriyle istişare etmek

Her seviyede işlerin, istişare ederek karara bağlanıp yürürlüğe konulması Allah’ın emridir. Bu husus,

"(Ey Peygamberim!) … İş konusunda onlarla (müminlerle) müşavere et…" (Al-i İmran, 3/159)

anlamındaki ayetinden açıkça anlaşılmaktadır. Şura suresinin 36-43. ayetlerinde Allah’ın övdüğü insanların nitelikleri arasında "işleri aralarında danışma ile olanlar" da sayılmaktadır. Talak suresinin 6. ayetinde eşler arasındaki sorunlar ile ilgili olarak, "…Aranızda iyilikle/güzellikle danışıp görüşün/konuşup anlaşın ..." denilmektedir.

Kusurları affetmek

İnsanlar, istemeseler de kusur işleyebilirler. Kusurları affedebilmek olgunluğun göstergesidir. Yüce Allah, Al-i İmran suresinin 133. ayetinde cennetin muttakiler için hazırlandığını bildirdikten sonra 134-135. ayetlerde muttakilerin niteliklerini saymıştır. Bu niteliklerden biri de onların "…öfkelerini yenenler ve insanları affedenler …" olmalarıdır. Allah, bu kimseleri "muhsinler" olarak niteleyip onları sevdiğini ve onları bağışlayacağını ve cennete koyacağını bildirmektedir.

Eşini kötülememek ve dövmemek

Erkeklerin; eşlerini yermemeleri ve onlara şiddet uygulamamaları, evlilik kurumunun sağlıklı ve mutlu olarak devam etmesi için önemli bir husustur. Sahabeden Muaviye el-Kuşeyri anlatıyor: Resulüllaha gittim ve ona dedim ki:

"(Ey Allah’ın Elçisi!) Kadınlar hakkında ne tavsiyede bulunursunuz?" O da;

"Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onlara vurmayın ve onları kötülemeyin." buyurdu. (Ebu Davud, Nikah, 42 II, 607. No: 2144. İbn Hıbban, Nikah, IX, 482. No: 4175)

"Mü’minlerin iman bakımından en mükemmel olanları, ahlakı en güzel olanlarıdır. Sizin hayırlınız kadınlarına/eşlerine en hayırlı olanlarıdır." (İbn Hıbban, Nikah, IX, 483. No: 4176. Tirmizi, Rada, 11.III, 466. No: 1162. Buhari, Edeb, 112. Ahmed, II, 250)

"Sizin hayırlınız, eşi ve aile fertlerine hayırlı olanınızıdır. Ben sizin, eşi ve aile fertlerine en hayırlı olanınızım." (İbn Hıbban, Nikah, IX, 484. No. 4177)

anlamındaki hadisler de erkeklerin, eşlerine iyi davranmalarını ve onlara şiddet uygulamamalarını öngörmekte ve eşlere iyi ve yumuşak davranmayı iman ve ahlak ile irtibatlandırarak tekit etmektedir. Veda hutbesinde konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

"Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz, kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz…" (Müslim,Hac, 147. I, 889-890. Ebu Davud, Hac, 57. II, 462. No: 1905)

KADININ SORUMLULUK VE GÖREVLERİ

Eşine iyi davranması, saygılı olması

Karşılıklı olarak eşlerin birbirlerine saygılı olmaları esastır. Kadının, eşinin meşru isteklerini makul ve olumlu karşılaması gerekir. Bu, Allah ve Peygamberin isteğidir. Allah iyi / saliha kadınları, iffetini koruma ve itaatkar olma ile övmektedir:

"…İyi / saliha kadınlar itaatkardırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da gaybı (namusu, eşinin malı-mülkünü ve haklarını) korurlar …" (Ebu Davud, Nikah, 41. II, 605. İbn Hıbban, Nikah, IX, 470. No: 4162)

Kadın, eşinin Allah’a isyan olan isteklerine uymaz. (Buhari, Nikah, 4. VI, 153)

"…İnsana günah olan bir şeyi yapması emredildiği zaman, bu emir dinlenmez ve o kişiye itaat edilmez." (Buhari, Ahkam, 4. VIII/106) ve

"İtaat ancak dine ve akla uygun olan (ma’ruf) şeylerde olur." (Buhari, Ahkam, 4. VIII/106)

Güler yüzlü davranması, iyilik ve hizmetlerine teşekkür etmesi

Hoşgörülü ve güler yüzlü olmak, iyilikler karşısında müteşekkir olmak insanın temel görevidir. Peygamberimiz (a.s.m),

"İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.", (Tirmizi, Birr, 35.IV/339. No: 1954-1955. Ahmed, IV/298)

"Aza teşekkür etmeyen, çoğa da teşekkür etmez." (Ahmed, II/370)

sözleriyle, bu genel ilkeye işaret etmiştir. Kadının, eşine teşekkürü için şöyle demektedir:

"Eşine teşekkür etmeyen kadına, Yüce Allah itibar etmez (merhamet nazarıyla bakmaz). Kadın, eşinden müstağni olamaz." (Nesai, es-Sünenü’l-Kübra, Uşretü’n-Nisai, 58. V/354. No: 9135)

Peygamberimizin(asm) eşi Hz. Aişe (ra);

"Rasulüllah’a ‘kadının üzerinde en büyük kimin hakkı vardır.’ diye sordum, ‘Eşinin hakkı vardır.’ diye cevap verdi."…demiştir. (Nesai, es-Sünenü’l-Kübra, Uşretü’n-Nisai, 63. V, 363. No: 9198)

Kadının, eşini hoşnut etmesi ile ilgili olan şu hadisler dikkat çekicidir:

"Eşi kendisinden razı olarak ölen mü’min kadın cennete girer." (Tirmizi, Rada’, 10. III/466. No: 1161. İbn Mace, Nikah, 4. I/595. No: 1854)

"Kadın beş vakit namazını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, ırzını koruduğu ve eşine itaat ettiği zaman, hangi kapısından isterse cennete girer." (İbn Hıbban, Kitabü’n-Nikah, No: 4163. IX/471)

Şunu baştan kabullenelim; aile içinde karı-kocanın şu ya da bu sebeple birbirine dargın olduğu, konuşmadığı, ayrı yerlerde geceledikleri zamanlar olabilir. Haklı ya da haksız gerekçelerle girilen bu süreç eğer çabuk hall u fasl edilmezse, düzen İslami değerleri benimsemiş ailenin uyması gerekli olan minimum standartlara göre yeni baştan kurulmazsa, hele bu sürecin uzaması veya sık tekrarı dolayısıyla ailenin hayat modeli, yaşam şekli bu olursa, böyle bir ailede problemler hiçbir zaman bitmez.
 
Üst Alt