Estetik kelime anlamı olarak ‘insanda güzel duygusu uyandıran, güzellik duygusuna uygun olan’ demek. Güzellik algısı tarih boyunca dini, bilimsel ve felsefi açılardan incelenmiş ve zamanla değişiklik göstermiş. Güzellik algısı ilk olarak Yunan felsefesinde şekillenmeye başlamış. Pythagoras insanın görüntüsündeki uyum ve oranın güzelliği derecelendireceğini savunarak plastik ve estetik cerrahinin temelini atmış diyebiliriz. Empedokles güzellik algısının aşkla bağdaştığını, Sokrates ise ruh güzelliğinin dış görünüşe yansıdığını savunarak farklı yaklaşımlar gerçekleştirmişler.
İlk plastik ve estetik cerrahi uygulamalar Hindistan’da ortaya çıkmış. M.Ö. 5. Yüzyılda Susruta Samhita ‘nın yazdığı eserde Hindastan’da tapınaklarda gerçekleştirilen plastik cerrahi uygulamalardan bahsedilir. Bu öğreti ve teknikler zamanla Mısır, Avrupa, Yunanistan, İtalya ve son olarak da Asya’ya yayılmış.
Plastik ve estetik cerrahinin gelişimi dini otoritelerin baskısı ve batıl inançlardan dolayı da belli bir zaman diliminde gelişme gösteremedi. Modern çağın başlangıcı ile birlikte insanların özgürce kendilerini ifade edebilmeleri, plastik ve estetik cerrahi bölümüne talebin artmasına ve bu bölümün gelişmesi için araştırmalar yapılmasına neden oldu.
Plastik ve estetik cerrahi bilimi, dış görünüşü değerlendiren güzellik algısının, matematiksel oranlarla anlaşılabileceği görüşünden yola çıkarak yapılan araştırma ve geliştirmeler ile oluştu. Bu oranlar güzel olanın kendi içindeki uyumu tanımlar. Uyum doğallığı getirir. Günümüzde yapılan estetik uygulamalar doğallığı koruyarak daha iyi görünmenizi hedefler. Zaten estetik işlem ya da ameliyatı gözümüze batan bir yapıyı düzeltmek için kullanıyoruz yani hedefimiz doğallık aslında. ‘Kırışıklık tedavisi uygulaması sonrası şaşkın yüz ifadesine sahip olurum.’ diye düşünmeyin. Kırışıklık tedavisi ile bizi rahatsız eden belirgin kırışıklıklarınızı düzeltebiliriz, uygulama sonrası şaşkın yüz ifadesine sahip olmanızı engelleriz çünkü doğal görünmenizi istiyoruz. ‘Dolgu uygulaması ile yüzüm şiş şiş görünür’ diye de düşünmeyin. Dolgu uygulamasını sizin daha dinç, enerjik ve dinlenmiş görünmenizi sağlamak için uyguluyoruz. Doğallığı korumak en önemlisi.
İlk plastik ve estetik cerrahi uygulamalar Hindistan’da ortaya çıkmış. M.Ö. 5. Yüzyılda Susruta Samhita ‘nın yazdığı eserde Hindastan’da tapınaklarda gerçekleştirilen plastik cerrahi uygulamalardan bahsedilir. Bu öğreti ve teknikler zamanla Mısır, Avrupa, Yunanistan, İtalya ve son olarak da Asya’ya yayılmış.
Plastik ve estetik cerrahinin gelişimi dini otoritelerin baskısı ve batıl inançlardan dolayı da belli bir zaman diliminde gelişme gösteremedi. Modern çağın başlangıcı ile birlikte insanların özgürce kendilerini ifade edebilmeleri, plastik ve estetik cerrahi bölümüne talebin artmasına ve bu bölümün gelişmesi için araştırmalar yapılmasına neden oldu.
Plastik ve estetik cerrahi bilimi, dış görünüşü değerlendiren güzellik algısının, matematiksel oranlarla anlaşılabileceği görüşünden yola çıkarak yapılan araştırma ve geliştirmeler ile oluştu. Bu oranlar güzel olanın kendi içindeki uyumu tanımlar. Uyum doğallığı getirir. Günümüzde yapılan estetik uygulamalar doğallığı koruyarak daha iyi görünmenizi hedefler. Zaten estetik işlem ya da ameliyatı gözümüze batan bir yapıyı düzeltmek için kullanıyoruz yani hedefimiz doğallık aslında. ‘Kırışıklık tedavisi uygulaması sonrası şaşkın yüz ifadesine sahip olurum.’ diye düşünmeyin. Kırışıklık tedavisi ile bizi rahatsız eden belirgin kırışıklıklarınızı düzeltebiliriz, uygulama sonrası şaşkın yüz ifadesine sahip olmanızı engelleriz çünkü doğal görünmenizi istiyoruz. ‘Dolgu uygulaması ile yüzüm şiş şiş görünür’ diye de düşünmeyin. Dolgu uygulamasını sizin daha dinç, enerjik ve dinlenmiş görünmenizi sağlamak için uyguluyoruz. Doğallığı korumak en önemlisi.
