Neler oluyor o kadar zorluklara rağmen tam birbirimizi bulmuş, hayatı tam rayına sokmuşken, eşim
benden uzaklaşıyor? Ne oluyor da onda baştaki heyecanı, ilgi ve sevgiyi göremiyoruz? Aşk devam
etmiyor mu ? Evlilik aşkı öldürüyor mu? Yoksa beraber yaşamak mı evliliği monotonlaştırıyor. E
tabii bir de işin içine çocuklar girince eş mi, yoksa ebeveyn mi karmaşası arasında tıkılıp kalıyoruz.
Problemlerin iletişim problemleri iletişememek olduğunu biliyoruz. Arkasından her ne kadar sevgi
gelse de evlilikte tutkunun, şehvetin bitişi evliliği kör noktaya götürüyor.
Bir evliliği sadece sevgi bir arada tutamaz, biliyorsunuz insanlar yirmili yaşlarının büyük bir kısmını
hoş vakit geçirmek ve ömür boyu adanmışlığı ertelemek gibi duygularla, birinin hayatına demir
atmaktan vazgeçip, hayatın tadını çıkarmak tabiri caiz ise yaşamak istiyor. Çünkü evlilik,
adanmışlık, çaba, emek ve zorluklara katlanmak olarak algılanıyor. Ve gerçekten günün birinde
sabah kalkıyorsunuz yanımızdaki adam ya da kadın aslında bu hayatı sonuna kadar devam
ettiremeyeceğiniz biri. Ve evlilik debelenmeye başlıyor. Peki evliliğin itibarı bitti ve insanların büyük
bir kısmı boşanmaya çabalıyorsa neden insanlar hala evlenmeye çalışıyor? Şunu söylemeli ki
sevgi, evliliğin var olması için temel nedendir ama bunu biraz umduğumuzdan fazla büyüttük
galiba. Çünkü sevgiden daha kuvvetli bir çekim gücü olan şehveti unuttuk.
Şehvetin gücü karşı konulamaz bir kuvvet. Bir kadın için şehvet sancıları çeken bir adam
çocuklarının annesini aldatabilir, ahlakı yükümlülükleri unutabilir, sağduyusunu yitirebilir. Çünkü
şehvetin ezici gücü karşısında sevginin pek bir şansı yoktur.
İşte evlilikler şehvet ve tutkudan yoksunlaşınca, duygular ifade edilemeyince, tutku için vakit
ayıramayınca, onu hayatınızdan çıkarınca evlilik çatırdamaya başlar ve siz acaba evliliğimizde
sevgi bitti mi diye düşünmeye başlarsınız. Evlilikler günümüzde çok üzücü bir durumda. Çünkü
şehvetin gücü maalesef içinde yok. Mutlu bir evliliğin en etkili duygusu arzu etmektir arzu
duyulmaktır. Siz sırf babanızı , annenizi seviyorsunuz diye ömrümüzün sonuna kadar onlarla
yaşama mecburiyeti duymazsınız. Ama arzuladığınız bir kadın ya da bir erkeği elde edebilmek için
alışveriş kuyruğunda bekler gibi senelerce bekleyebilirsiniz.
Gelin unutulan duygularınızın peşine düşelim. Nerede hata yapıyoruz? Eşimizi sürekli eleştiriyor,
yargılıyor muyuz ? Negatif düşünceleri belirleyelim, yerine pozitif bakış acıları oluşturalım.
benden uzaklaşıyor? Ne oluyor da onda baştaki heyecanı, ilgi ve sevgiyi göremiyoruz? Aşk devam
etmiyor mu ? Evlilik aşkı öldürüyor mu? Yoksa beraber yaşamak mı evliliği monotonlaştırıyor. E
tabii bir de işin içine çocuklar girince eş mi, yoksa ebeveyn mi karmaşası arasında tıkılıp kalıyoruz.
Problemlerin iletişim problemleri iletişememek olduğunu biliyoruz. Arkasından her ne kadar sevgi
gelse de evlilikte tutkunun, şehvetin bitişi evliliği kör noktaya götürüyor.
Bir evliliği sadece sevgi bir arada tutamaz, biliyorsunuz insanlar yirmili yaşlarının büyük bir kısmını
hoş vakit geçirmek ve ömür boyu adanmışlığı ertelemek gibi duygularla, birinin hayatına demir
atmaktan vazgeçip, hayatın tadını çıkarmak tabiri caiz ise yaşamak istiyor. Çünkü evlilik,
adanmışlık, çaba, emek ve zorluklara katlanmak olarak algılanıyor. Ve gerçekten günün birinde
sabah kalkıyorsunuz yanımızdaki adam ya da kadın aslında bu hayatı sonuna kadar devam
ettiremeyeceğiniz biri. Ve evlilik debelenmeye başlıyor. Peki evliliğin itibarı bitti ve insanların büyük
bir kısmı boşanmaya çabalıyorsa neden insanlar hala evlenmeye çalışıyor? Şunu söylemeli ki
sevgi, evliliğin var olması için temel nedendir ama bunu biraz umduğumuzdan fazla büyüttük
galiba. Çünkü sevgiden daha kuvvetli bir çekim gücü olan şehveti unuttuk.
Şehvetin gücü karşı konulamaz bir kuvvet. Bir kadın için şehvet sancıları çeken bir adam
çocuklarının annesini aldatabilir, ahlakı yükümlülükleri unutabilir, sağduyusunu yitirebilir. Çünkü
şehvetin ezici gücü karşısında sevginin pek bir şansı yoktur.
İşte evlilikler şehvet ve tutkudan yoksunlaşınca, duygular ifade edilemeyince, tutku için vakit
ayıramayınca, onu hayatınızdan çıkarınca evlilik çatırdamaya başlar ve siz acaba evliliğimizde
sevgi bitti mi diye düşünmeye başlarsınız. Evlilikler günümüzde çok üzücü bir durumda. Çünkü
şehvetin gücü maalesef içinde yok. Mutlu bir evliliğin en etkili duygusu arzu etmektir arzu
duyulmaktır. Siz sırf babanızı , annenizi seviyorsunuz diye ömrümüzün sonuna kadar onlarla
yaşama mecburiyeti duymazsınız. Ama arzuladığınız bir kadın ya da bir erkeği elde edebilmek için
alışveriş kuyruğunda bekler gibi senelerce bekleyebilirsiniz.
Gelin unutulan duygularınızın peşine düşelim. Nerede hata yapıyoruz? Eşimizi sürekli eleştiriyor,
yargılıyor muyuz ? Negatif düşünceleri belirleyelim, yerine pozitif bakış acıları oluşturalım.