Evlilik ve ilişki sorunları hakkında önemli gördüğüm birkaç hususa değinmek istiyorum.
Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalar göstermiş ki, çiftlerin evleri anne-babalarının evlerine ne kadar yakın olursa boşanma oranları da o oranda yüksek oluyor. (Ben değil, İsviçreli bilim adamları söylüyor!)
Yani...
Yani, kendi ailelerimizden ayrılıp yeni bir aile kurmayı beceremiyoruz demek. Yani karışanımız çok olunca, kafamız da daha çok karışıyor demek.
Onun için de, yaşayacağınız yer, orada tutacağınız ev, o evin içine koyacağınız eşyalar ve diğer tüm konularda sadece kendiniz karar verin.
Aileler mi?
Onlar başta biraz üzülürler, ama kararlılığınızı gördükçe; yeni ve ayrı bir aile olduğunuza alışırlar. Ufak tefek kırgınlıklar da kısa sürede geçer.
Elmanın iki yarısı
Evlenmeden önce birbirimizi yeterince tanıdığımızdan ve anladığımızdan emin olmalıyız. " Bazı şeyleri de sonra hallederiz' ya da "zamanla alışır" anlayışında olmamalıyız. Birbirimizi yeterince tanıdığımızdan emin olsak bile; evliliğin her iki taraf için yeni bir zemin olduğunu ve bu yeni zeminde bazı davranışlarımızın farklılaşabileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız.
Başkalarının yanlışlarından doğruya ulaşmaya çalışmamalıyız. Mesela "babam veya filanca tanıdığımız kötü bir eşti, ben tersini yapmalıyım" dememeliyiz. Bir yanlıştan, sadece onun yanlışlığını öğrenebiliriz, tersini yaparak doğruyu her zaman bulamayabiliriz.
Onun yerine, doğrusunu yaptığını düşündüğümüz birilerini örnek alabiliriz. Ama en önemlisi, yeterli bir iletişim ve sabırla hatalarımızı düzelterek kendi doğrularımıza ulaşmamız.
Evliliği, aynılaşma, olarak ele almamalı, dolayısıyla her etkinliği beraber yapma, telefon, sosyal medya şifrelerini paylaşma zorunluluğu getirmemeliyiz.
Yani "bir elmanın iki yarısı olmaya zorlamaktansa karışık meyve suyu olmaya gayret etmeliyiz. Hem her ikisinin tadını veren, hem de her ikisinden farklı...
Seven insan kıskanır
Evlilik veya uzun süre birlikte yaşamanın çok zorluğu var kuşkusuz. Ne yaparsak yapalım zaman zaman bunaltıcı ve sıkıcı olabiliyor. Bunları azaltmak veya hasarını azaltmak için bir kaç öneri:
Birbirinizin ilgi alanlarına ilgi duyun mesela. Futbolla ilgilenmiyor olabilirsiniz ama eşinizin tuttuğu takımın renklerinin "sarı lacivert" olduğunu, başkanının "Ali Koç" olduğunu ve durumunun da pek parlak olmadığını bilin mesela. Mesela eşiniz, "bu ayakkabı kıyafetime uydu mu?" diye sorduğunda; "ne anlarım ben" demeyin, "olmamış" deyin ama mutlaka görüş bildirin.
Günün belli bir bölümünü sadece ikinize ayırın (öyle bir gözünüz telefonda değil ama) Ara sıra beraber dışarıda vakit geçirin.
Tüm eski dostlarınızı ortaklaştırmaya çalışmaktansa her ikinizin benimsediklerini seçip, diğerleriyle ayrı ayrı vakit geçirin.
Kıskançlık bir ilişkinin en riskli noktalarından biri. "Seven insan kıskanır" deyimine yaslanmaktansa; bunun çoğunlukla önemli bir psikiyatrik sıkıntıya işaret ettiğini düşünmek daha doğru olur. SEVEN İNSAN, SEVGİSİNE VE KENDİSİNE GÜVENİYORSA BAŞKASINA GÜVENMESİNE GEREK KALMAZ.
Cinsellik
Cinsellik, ilişkinin önemli bir bileşeni. Doğru kaynaklardan bilgi almak önemli kuşkusuz. "Doğru bildiğimiz yanlışlar" sağlıklı bir cinsel yaşamın en büyük engellerinden.
Ama daha çok yaşadıkça, deneyimle gelişir cinsellik. Tıpkı yemek yapmak gibi. Deneyiminiz arttıkça yaptığınız yemeklerin lezzeti ve görünümünün güzelleşmesi gibi, cinsellikte de deneyiminiz arttıkça becerinizin ve aldığınız hazzın arttığını göreceksiniz. Yeter ki taraflar birbirlerine beğenilerini ve hoşlanmadığı şeyleri açıkça iletebilsin.
Son söz (şimdilik) :
Gerek cinsel yaşamınız, gerekse evliliğiniz/birlikteliğinizle ilgili sorunları; daha büyümeden, bilgi kirliliğiyle iyice karmaşıklaşmadan bir uzmana danışmanız, daha kolay yol almanızı sağlayacaktır.
Kendinize ve ilişkinize iyi bakın.
Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalar göstermiş ki, çiftlerin evleri anne-babalarının evlerine ne kadar yakın olursa boşanma oranları da o oranda yüksek oluyor. (Ben değil, İsviçreli bilim adamları söylüyor!)
Yani...
Yani, kendi ailelerimizden ayrılıp yeni bir aile kurmayı beceremiyoruz demek. Yani karışanımız çok olunca, kafamız da daha çok karışıyor demek.
Onun için de, yaşayacağınız yer, orada tutacağınız ev, o evin içine koyacağınız eşyalar ve diğer tüm konularda sadece kendiniz karar verin.
Aileler mi?
Onlar başta biraz üzülürler, ama kararlılığınızı gördükçe; yeni ve ayrı bir aile olduğunuza alışırlar. Ufak tefek kırgınlıklar da kısa sürede geçer.
Elmanın iki yarısı
Evlenmeden önce birbirimizi yeterince tanıdığımızdan ve anladığımızdan emin olmalıyız. " Bazı şeyleri de sonra hallederiz' ya da "zamanla alışır" anlayışında olmamalıyız. Birbirimizi yeterince tanıdığımızdan emin olsak bile; evliliğin her iki taraf için yeni bir zemin olduğunu ve bu yeni zeminde bazı davranışlarımızın farklılaşabileceği gerçeğini akıldan çıkarmamalıyız.
Başkalarının yanlışlarından doğruya ulaşmaya çalışmamalıyız. Mesela "babam veya filanca tanıdığımız kötü bir eşti, ben tersini yapmalıyım" dememeliyiz. Bir yanlıştan, sadece onun yanlışlığını öğrenebiliriz, tersini yaparak doğruyu her zaman bulamayabiliriz.
Onun yerine, doğrusunu yaptığını düşündüğümüz birilerini örnek alabiliriz. Ama en önemlisi, yeterli bir iletişim ve sabırla hatalarımızı düzelterek kendi doğrularımıza ulaşmamız.
Evliliği, aynılaşma, olarak ele almamalı, dolayısıyla her etkinliği beraber yapma, telefon, sosyal medya şifrelerini paylaşma zorunluluğu getirmemeliyiz.
Yani "bir elmanın iki yarısı olmaya zorlamaktansa karışık meyve suyu olmaya gayret etmeliyiz. Hem her ikisinin tadını veren, hem de her ikisinden farklı...
Seven insan kıskanır
Evlilik veya uzun süre birlikte yaşamanın çok zorluğu var kuşkusuz. Ne yaparsak yapalım zaman zaman bunaltıcı ve sıkıcı olabiliyor. Bunları azaltmak veya hasarını azaltmak için bir kaç öneri:
Birbirinizin ilgi alanlarına ilgi duyun mesela. Futbolla ilgilenmiyor olabilirsiniz ama eşinizin tuttuğu takımın renklerinin "sarı lacivert" olduğunu, başkanının "Ali Koç" olduğunu ve durumunun da pek parlak olmadığını bilin mesela. Mesela eşiniz, "bu ayakkabı kıyafetime uydu mu?" diye sorduğunda; "ne anlarım ben" demeyin, "olmamış" deyin ama mutlaka görüş bildirin.
Günün belli bir bölümünü sadece ikinize ayırın (öyle bir gözünüz telefonda değil ama) Ara sıra beraber dışarıda vakit geçirin.
Tüm eski dostlarınızı ortaklaştırmaya çalışmaktansa her ikinizin benimsediklerini seçip, diğerleriyle ayrı ayrı vakit geçirin.
Kıskançlık bir ilişkinin en riskli noktalarından biri. "Seven insan kıskanır" deyimine yaslanmaktansa; bunun çoğunlukla önemli bir psikiyatrik sıkıntıya işaret ettiğini düşünmek daha doğru olur. SEVEN İNSAN, SEVGİSİNE VE KENDİSİNE GÜVENİYORSA BAŞKASINA GÜVENMESİNE GEREK KALMAZ.
Cinsellik
Cinsellik, ilişkinin önemli bir bileşeni. Doğru kaynaklardan bilgi almak önemli kuşkusuz. "Doğru bildiğimiz yanlışlar" sağlıklı bir cinsel yaşamın en büyük engellerinden.
Ama daha çok yaşadıkça, deneyimle gelişir cinsellik. Tıpkı yemek yapmak gibi. Deneyiminiz arttıkça yaptığınız yemeklerin lezzeti ve görünümünün güzelleşmesi gibi, cinsellikte de deneyiminiz arttıkça becerinizin ve aldığınız hazzın arttığını göreceksiniz. Yeter ki taraflar birbirlerine beğenilerini ve hoşlanmadığı şeyleri açıkça iletebilsin.
Son söz (şimdilik) :
Gerek cinsel yaşamınız, gerekse evliliğiniz/birlikteliğinizle ilgili sorunları; daha büyümeden, bilgi kirliliğiyle iyice karmaşıklaşmadan bir uzmana danışmanız, daha kolay yol almanızı sağlayacaktır.
Kendinize ve ilişkinize iyi bakın.