Fatihin Hocaları
fatih'in hocası
fatih sultan mehmet'in öğretmenleri
Akşamseddin : Haci Bayram Veli’nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocalarındandır. İstanbul'un manevi fatihi olarak da anılır. Saçının ve sakalının ak olması ve beyaz elbiseler giymesinden dolayı Akşeyh veya Akşemseddin adlarıyla meşhur olmuştur
Molla Hüsrev : Gerçek adı Muhammed bin Feramuz (Feramerz)'dir. Hanefi mezhebi fıkıh alimidir.Fatih sultan Mehmetle birlite Manisaya gitmiştir.Fatih Sultan Mehmed tekrar tahta geçince, Molla Hüsrev de İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da Galata ve Üsküdar kadılıklarına tayin edilmiştir. Bu arada Ayasofya öğretmenliğini de yürütmüştür. Bir ara Bursa'ya gidip bir medrese kurarak ilim öğretmekle meşgul olduğu sırada, Fatih Sultan Mehmedtarafından İstanbul'a davet edilerek, 1460 (Hicri 865) yılında şeyhülislamlığa tayin edilmiştir. Molla Hüsrev, yirmi sene boyuncu bu görevi yürütmüştür.
Molla Gürani :İslam âlimi, dördüncü Osmanlı şeyhülislâmı. Tam ismi, Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî`dir.Fâtih Sultan Mehmed'e çok nasîhat eder, işlerinde yardımcı olurdu. Ona karşı duyduğu samîmi sevgi ve alâka sebebiyle, yeri geldikçe tenkid etmekten de çekinmezdi.
Ali KuşçuTürk islam âleminin en ö nemli astronomi ve matematik âlimlerindendir.Hocası Uluğ Bey'in en verimli çağında ölümü onu çok üzmüştü. Her zaman kendisine destek olan, can dostu Uluğ Bey'in bir ihanet sonucu öldürülmesi onda derin yaralar açmıştı. Bu ol aydan kısa bir süre sonra ailesini de yanına alarak Tebriz'e gitmeye karar verdi. Tebriz'de onu Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan karşıladı ve ona büyük itibar gösterdi. Uzun Hasan, ondan Fatih Sultan Mehmet'in huzuruna kendi elçisi olarak gitmesini ve aralarını bulmasını istedi. Uzun Hasan, Fatih Sultan Mehmet'in âlimlere ne kadar değer verdiğini biliyordu. Bunun üzerine Ali Kuşçu, kendisine bunca itibar eden Uzun Hasan'ın isteği üzerine yol hazırlıklarını tamamladı ve bu uzun yolculuğa çıktı. Yorucu bir yolculuğun sonunda Osmanlı'nın payitahtı İstanbul'a ulaştı. Huzura kabul edildiği zaman Osmanlı hükümdarından beklemediği kadar iltifat gördü. Çünkü kendisinden önce, eserlerinin ünü İstanbul'a kadar ulaşmıştı. Uluğ Bey Rasathanesi'ndeki çalışmalarından, Semerkand'a aylarca uzak mesafede bulunan İstanbul'daki hükümdarın Haberi vardı. Fatih Sultan Mehmet kendisinden, İstanbul'da kalarak İstanbul medreselerinde dersler vermesini ve öğrenciler yetiştirmesini istedi. Bu nazik daveti emir telakki eden Ali Kuşçu, Fatih'in bu isteğini kabul etti, ardından da kendisinin ne kadar ahlâklı, sözünün eri olduğunu şu sözleriyle ispatladı: “Hünkârım izin verirlerse önce Tebriz'e döneyim. Çünkü burada bulunmamın asıl sebebi Akkoyunlu hükümdarının elçisi olmaktır. Elçiye zeval yoktur. Hünkârımın lütufkâr davetini kabul etmeden önce vazifemi iyi bir sonuca ulaştırdığımı beni gönderen, bana güvenmiş olan insana bildirmem gerektir…” Bu sözler Fatih'in de aklına yatmıştı. Ali Kuşçu'ya güveni bir kat daha artan Fatih, onun Tebriz'e geri dönmek üzere gitmesine izin verdi.
Hızır Bey :Fatih'in İstanbul'a atadığı ilk Belediye Başkanıdır.Hızır Bey müthiş bir hafızaya sahiptir. Esprilidir, kıvraktır, zekidir. Sözün nereye varacağını önceden kestirir ve soruya soruyla cevap verir. Zor meseleleri basite indirger ve çok güzel misallendirir. Sadece fakih değil ediptir, şairdir.Fatih, Hızır Bey’le sıkça buluşur. Onun feyizli sohbetlerini içercesine dinler. Devlet işlerini istişare eder. Birbirlerini abi kardeşten öte severler.
fatih'in hocası
fatih sultan mehmet'in öğretmenleri
Akşamseddin : Haci Bayram Veli’nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet’in hocalarındandır. İstanbul'un manevi fatihi olarak da anılır. Saçının ve sakalının ak olması ve beyaz elbiseler giymesinden dolayı Akşeyh veya Akşemseddin adlarıyla meşhur olmuştur
Molla Hüsrev : Gerçek adı Muhammed bin Feramuz (Feramerz)'dir. Hanefi mezhebi fıkıh alimidir.Fatih sultan Mehmetle birlite Manisaya gitmiştir.Fatih Sultan Mehmed tekrar tahta geçince, Molla Hüsrev de İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da Galata ve Üsküdar kadılıklarına tayin edilmiştir. Bu arada Ayasofya öğretmenliğini de yürütmüştür. Bir ara Bursa'ya gidip bir medrese kurarak ilim öğretmekle meşgul olduğu sırada, Fatih Sultan Mehmedtarafından İstanbul'a davet edilerek, 1460 (Hicri 865) yılında şeyhülislamlığa tayin edilmiştir. Molla Hüsrev, yirmi sene boyuncu bu görevi yürütmüştür.
Molla Gürani :İslam âlimi, dördüncü Osmanlı şeyhülislâmı. Tam ismi, Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî`dir.Fâtih Sultan Mehmed'e çok nasîhat eder, işlerinde yardımcı olurdu. Ona karşı duyduğu samîmi sevgi ve alâka sebebiyle, yeri geldikçe tenkid etmekten de çekinmezdi.
Ali KuşçuTürk islam âleminin en ö nemli astronomi ve matematik âlimlerindendir.Hocası Uluğ Bey'in en verimli çağında ölümü onu çok üzmüştü. Her zaman kendisine destek olan, can dostu Uluğ Bey'in bir ihanet sonucu öldürülmesi onda derin yaralar açmıştı. Bu ol aydan kısa bir süre sonra ailesini de yanına alarak Tebriz'e gitmeye karar verdi. Tebriz'de onu Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan karşıladı ve ona büyük itibar gösterdi. Uzun Hasan, ondan Fatih Sultan Mehmet'in huzuruna kendi elçisi olarak gitmesini ve aralarını bulmasını istedi. Uzun Hasan, Fatih Sultan Mehmet'in âlimlere ne kadar değer verdiğini biliyordu. Bunun üzerine Ali Kuşçu, kendisine bunca itibar eden Uzun Hasan'ın isteği üzerine yol hazırlıklarını tamamladı ve bu uzun yolculuğa çıktı. Yorucu bir yolculuğun sonunda Osmanlı'nın payitahtı İstanbul'a ulaştı. Huzura kabul edildiği zaman Osmanlı hükümdarından beklemediği kadar iltifat gördü. Çünkü kendisinden önce, eserlerinin ünü İstanbul'a kadar ulaşmıştı. Uluğ Bey Rasathanesi'ndeki çalışmalarından, Semerkand'a aylarca uzak mesafede bulunan İstanbul'daki hükümdarın Haberi vardı. Fatih Sultan Mehmet kendisinden, İstanbul'da kalarak İstanbul medreselerinde dersler vermesini ve öğrenciler yetiştirmesini istedi. Bu nazik daveti emir telakki eden Ali Kuşçu, Fatih'in bu isteğini kabul etti, ardından da kendisinin ne kadar ahlâklı, sözünün eri olduğunu şu sözleriyle ispatladı: “Hünkârım izin verirlerse önce Tebriz'e döneyim. Çünkü burada bulunmamın asıl sebebi Akkoyunlu hükümdarının elçisi olmaktır. Elçiye zeval yoktur. Hünkârımın lütufkâr davetini kabul etmeden önce vazifemi iyi bir sonuca ulaştırdığımı beni gönderen, bana güvenmiş olan insana bildirmem gerektir…” Bu sözler Fatih'in de aklına yatmıştı. Ali Kuşçu'ya güveni bir kat daha artan Fatih, onun Tebriz'e geri dönmek üzere gitmesine izin verdi.
Hızır Bey :Fatih'in İstanbul'a atadığı ilk Belediye Başkanıdır.Hızır Bey müthiş bir hafızaya sahiptir. Esprilidir, kıvraktır, zekidir. Sözün nereye varacağını önceden kestirir ve soruya soruyla cevap verir. Zor meseleleri basite indirger ve çok güzel misallendirir. Sadece fakih değil ediptir, şairdir.Fatih, Hızır Bey’le sıkça buluşur. Onun feyizli sohbetlerini içercesine dinler. Devlet işlerini istişare eder. Birbirlerini abi kardeşten öte severler.