Fatih Sultan Mehmet İstanbula ne zaman girdi
Fatihin İstanbula girişi
Fatih Sultan Mehmet İstanbula nasıl girdi
Osmanlı sultanlarının her biri dünyaya İslâmiyet’i yayabilmek için fetihlere çıkıyorlardı
Aşkla, şevkle, sevgiyle çıktıkları fetihlerde, zulüm gören topraklara ‘müjde’ gibi giriyorlardı
İşte Fatih Sultan Mehmet Han, Sevgili Peygamberimizin şerefli övgüsüne kavuşmak için Bizans kapılarına bu yüzden dayanmıştı
Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocası Akşemseddin, "Hiç tereddüt etmeden küffar üzerine yürüyünüz" dediği zaman, koca Osmanlı Pâdişâhı Mehmed Han, ordusuna dikkat emrini verdi
Keskin bir bıçak gibi parlayan zekâsıyla Kostantiniyye üzerine yürüdü
Tekbir sesleri, ezan ve Kur’ân nağmeleri gökyüzünü kaplarken, beklenen an geldi İstanbul kapıları Müslümanlara açıldı
Fetih, Akşemseddin hazretlerinin dediği vakte denk gelmişti Sultan Mehmed Han, mutlu, mesrurdu
Yüzünden nur akıyordu Beyaz atının üzerinde giderken, hemen yanı başında da Akşemseddin hazretleri bulunuyordu
Savaşı kaybeden Bizanslılar, köhne Kostantiniyye’ye, pırıl pırıl bir medeniyeti getiren Osmanlı Sultanına çiçek getiriyorlardı
Fakat, Akşemseddin hazretlerini Pâdişâh sanmışlardı Çiçekleri ona doğru uzattılar:
-Buyurunuz ey âlem pâdişâhı!
Akşemseddin hazretleri, eliyle Fatih Sultan Mehmed Han’ı işaret etti:
-Sultan odur Ona gidiniz
Beyaz atının üstündeki Fatih Sultan Mehmet Han’ın parlak zekası bu sefer göz kamaştıran bir elmas kadar zarifti:
- Evet ben padişahım ama o benim hocamdır! Yine ona gidiniz!
Aşkla ve samimiyetle fethedilen İstanbul’a, işte böyle zarif, samimi ve hoş bir muhabbetle girilmiştir
Gayri Müslim halk hiç endişe etmeden, huzur ve saadet içinde, işte böyle imanlı, ihlâslı ve adaletli bir padişahın devrinde yaşamıştır
Osmanlı padişahları ve onların akıl hocaları her zaman Allahü teâlânın rızasını kazanmak için fetihlere çıkmışlardır
Fatihin İstanbula girişi
Fatih Sultan Mehmet İstanbula nasıl girdi
Osmanlı sultanlarının her biri dünyaya İslâmiyet’i yayabilmek için fetihlere çıkıyorlardı
Aşkla, şevkle, sevgiyle çıktıkları fetihlerde, zulüm gören topraklara ‘müjde’ gibi giriyorlardı
İşte Fatih Sultan Mehmet Han, Sevgili Peygamberimizin şerefli övgüsüne kavuşmak için Bizans kapılarına bu yüzden dayanmıştı
Fatih Sultan Mehmed Han’ın hocası Akşemseddin, "Hiç tereddüt etmeden küffar üzerine yürüyünüz" dediği zaman, koca Osmanlı Pâdişâhı Mehmed Han, ordusuna dikkat emrini verdi
Keskin bir bıçak gibi parlayan zekâsıyla Kostantiniyye üzerine yürüdü
Tekbir sesleri, ezan ve Kur’ân nağmeleri gökyüzünü kaplarken, beklenen an geldi İstanbul kapıları Müslümanlara açıldı
Fetih, Akşemseddin hazretlerinin dediği vakte denk gelmişti Sultan Mehmed Han, mutlu, mesrurdu
Yüzünden nur akıyordu Beyaz atının üzerinde giderken, hemen yanı başında da Akşemseddin hazretleri bulunuyordu
Savaşı kaybeden Bizanslılar, köhne Kostantiniyye’ye, pırıl pırıl bir medeniyeti getiren Osmanlı Sultanına çiçek getiriyorlardı
Fakat, Akşemseddin hazretlerini Pâdişâh sanmışlardı Çiçekleri ona doğru uzattılar:
-Buyurunuz ey âlem pâdişâhı!
Akşemseddin hazretleri, eliyle Fatih Sultan Mehmed Han’ı işaret etti:
-Sultan odur Ona gidiniz
Beyaz atının üstündeki Fatih Sultan Mehmet Han’ın parlak zekası bu sefer göz kamaştıran bir elmas kadar zarifti:
- Evet ben padişahım ama o benim hocamdır! Yine ona gidiniz!
Aşkla ve samimiyetle fethedilen İstanbul’a, işte böyle zarif, samimi ve hoş bir muhabbetle girilmiştir
Gayri Müslim halk hiç endişe etmeden, huzur ve saadet içinde, işte böyle imanlı, ihlâslı ve adaletli bir padişahın devrinde yaşamıştır
Osmanlı padişahları ve onların akıl hocaları her zaman Allahü teâlânın rızasını kazanmak için fetihlere çıkmışlardır