Fatih`in unlu tablosundaki yuz yıllık sır
Fatih`in tablosundaki yuz yıllık sır
Fatihin tablosundaki sır
imagesfatihintablosundakisir5ad67b1851531
Aylık tarih ve Kultur dergisi Yedikıta`nın yeni sayısında Ahmet Pak tarafından kaleme alınan yazıya gore Fatih`in fetihten sonra İstanbul`a girişini tasvir eden unlu tablo, aslında sanıldığı gibi Fausto Zonaro`ya değil, onun cağdaşı olan ancak ondan once aynı tabloyu resmeden ressam Hasan Rıza`ya ait olduğu one suruluyor
İşte Yedikıta`da yayınlanan o yazı:
İstanbul`un fethi dendiğinde zihnimizde canlanan şeylerden biri de Fatih Sultan Mehmed`in şehre girişini gosteren tablodur Bu tabloda Fatih, beyaz bir at uzerinde zırhlı olarak tasvir edilmiştir Hemen arkasında; bir tanesinde fetih suresinin ilk iki ayeti, diğerinde de kelimei tevhid yazılı iki al bayrak bulunmaktadır
Fatih`in atının hemen sağ yanında, hocası Akşemseddin`i goruruz Yerde insan cesetleri, cansız at bedenleri vardır Fetih ordusu şehre girmekte ve mukaddes bir an yaşanmaktadır Fetih gununu anlatan bu nefis tabloda Fatih`in atının sol yanında sakallı bir yeniceri goruruz Tufeğini capraz tutmuş bu asker, o anı tuvale geciren ressamın ta kendisidir
Sultan Abdulhamid Han`ın emriyle yapılan bu eser, `Ressamı Hazreti Şehriyari` unvanıyla saray ressamlığı gorevini icra eden Fausto Zonaro`ya aittir 1905 yılında tamamlanan eserde Zonaro, kendisini fetih ordusunun bir askeri olarak gostermiştir Bu bir imza tekniğidir Ve Zonaro esere kendisini o kadar mahir bir şekilde kompoze etmiştir ki onu tam bir Turk askeri olarak goruruz
Ne var ki bu tablo bir roproduksiyondur Eserin aslı Hasan Rıza isimli bir Turk ressama aittir Hasan Rıza`nın eseriyle Zonaro`nun eseri o kadar aynı o kadar aynıdır ki sağdaki zenci askerden Fatih`in duruş şekline, yerdeki cesetlerden duvar perspektifine kadar her şey `huvesi huvesine` aynıdır Farklı olan tek şey vardır iki eser arasında: Fatih`in sol yanındaki yeniceri
Hasan Rıza, Zonaro`dan daha mahir bir şekilde yerleştirmiştir kendini kompozisyona Pala bıyıklı, pehlivan yapılı bir insan olan Hasan Rıza, esere daha bir yakışmaktadır Zira, fethin `ni`melceyş` diye tavsif edilen kutlu askerleri arasında bir ecnebiyi gormektense bir Osmanlıyı gormek yeğdir
1898 yılında yani Zonaro`dan yedi yıl evvel eserini tuvale doken Hasan Rıza`nın fethe dair tek calışması bu değildir Yetmiş iki pare geminin karadan Halic`e indirilişini tasvir eden bir eserin yanı sıra orduyı humayunun toplarla Edirne`den hareket edişini de tuvale gecmiştir Hasan Rıza İstanbul Askeri Muze`de bulunan bu tablolarda savaş havasının ve milli hissin net bir şekilde gorulmesi Hasan Rıza`yı diğer savaş ressamlarından ayırmaktadır
Hasan Rıza`nın bu başarısı onun ilk resim tecrubelerini savaş meydanında gercekleştirmesinden ileri gelir OsmanlıRus savaşı patlak verdiğinde Bahriye Mektebi`nde bir talebe olan Hasan Rıza, soz konusu savaşa gonullu olarak katılır ve savaşı resmetmekle gorevli bir İtalyan ressamın yanına muhafız olarak verilir Ressam, Hasan Rıza`daki resim kabiliyetini kısa surede fark eder ve onunla ozel olarak ilgilenmeye başlar
Derken savaş biter ve Hasan Rıza okuluna doner İtalyan ressam ile irtibatı devam etmektedir Aynı yıl Hasan Rıza`ya Sultan Abdulhamid Han`ın `Sultaniye` adlı yatının ic tezyinatını yapma gorevi verilir Devrin Bahriye Nazırı, bu işi buyuk bir maharetle tamamlayan Hasan Rıza`yı henuz mezun olmamasına rağmen `subay` rutbesiyle odullendirir Fakat bu hadise, Hasan Rıza`nın askerliğe veda etmesine sebep olacaktır Diğer oğrenciler bu durumu hazmedemedikleri icin Hasan Rıza`ya tavır koyarlar Onuruna cok duşkun olan Hasan Rıza askerliği bırakır ve kendisini resme verir On yıl boyunca Napoli, Roma, Floransa gibi şehirlerde sanat faaliyetlerine katılır, kendini geliştirir
Yurda donduğunde donanmaya katılması teklif edilmiş olsa da o, resimle ilgilenmek istediği icin bu teklifi reddeder Edirne`ye yerleşir Karaağac`ta bir sanat atolyesi acar Bir yandan da kurmuş olduğu Numunei Terakki Mektebi`nin mudurluğunu yapmaktadır Karaağac`ta gecirdiği huzurlu gunler, onda Osmanlı tarihinin muhim olaylarını resmetme isteği uyandırır Ve Hasan Rıza muthiş bir şevkle tarihimizin zaferlerini tuvale aksettirmeye koyulur
`Birinci Viyana Muhasarası` adlı tablosu o kadar canlıdır ki kendinizi savaşın ortasında sanırsınız Arka planda, toz bulutunun yanından Viyana`nın kuleleri gorulmekte; padişahı korumaya calışan askerlerle duşman kuvvetleri birbirine girmektedir Bu tabloya bakarken kılıc ve nal seslerini duyar gibi olursunuz Atlar ve askerlerdeki figuratif başarının yanı sıra tabloda padişahın bulunduğu konum da cok başarılıdır Hemen her figur hareket halinde olmasına rağmen padişah sabittir Hasan Rıza, sultanı resmederken hicbir detayı kacırmamış, atının sırmalı mahmuzlarından padişah kaftanının suslemelerine kadar her ayrıntıyı işlemiştir Bu tabloda savaşın dehşetiyle Osmanlı`nın asaleti mezcedilmiştir
`Belgrad Meydan Muharebesi` adlı tabloda ise merkezde beyaz bir at uzerinde oldukca celadetli bir Osmanlı askerini goruruz Etraf toz dumandır ama merkezdeki askerin yuzunde `vecd` duygusunu ayan beyan goruruz Arka planda kale burcları gorulmektedir Bu tabloda da savaşın tum canlılığını hissederiz
Hasan Rıza`nın en meşhur eseri `Mohac Meydan Muharebesi`ni anlatan o mukemmel tablodur aslında Tarihle iğne ucu kadar dahi ilgilenmiş olan herkes bu eseri gormuştur bence Tablonun merkezinde dortnala giden bembeyaz bir at ve atın uzerinde al kıyafetiyle esmer bir asker bulunmaktadır Atın kaldırdığı tozların arasında uc hilalli Osmanlı bayrağının yanı sıra birkac asker daha secilmektedir `Savaşın aşkı`, merkezdeki askerin duruşunda o kadar harika verilmiştir ki bu resme bakarken hayaliniz sizi o gune kanatlandırıverir Atların mubarekliğine ve askerlerin iman gucune gıpta edersiniz
Bu saydıklarımız Hasan Rıza`nın zaferler serisinden birkacıdır yalnızca Pek coğu gunumuze ulaşmamış olan bu tabloları Ankara Orduevi`nde, İstanbul Askeri Muze`de, Deniz Muzesi`nde, Resim ve Heykel Muzesi`nde gorebilirsiniz
Peki, neden zaferler serisinin pek cok eseri kayıptır?
Bu sorunun cevabı oldukca hazindir Buyurun Mart 1913 tarihine uzanalım ve ressamımız Hasan Rıza`ya bir goz atalım:
Balkan Harbi`nin devam ettiği gunlerdir Edirne`de hastane mudurluğu de yapmakta olan Hasan Rıza, o meş`um gunde Bulgar askerlerinin şehre girdiğini haber alır almaz atolyesindeki resimler aklına gelir Resimlerini korumalı, bir şeyler yapmalıdır Dostlarının butun ikazlarına rağmen hastaneden cıkar ve atolyesine koşar Eserlerine kavuşma umidiyle sanat yuvasına ulaştığında Bulgar askerlerinin, bin bir emekle yaptığı tabloları yağmaladığını gorur Buyuk bir hırsla atılır askerlerin uzerine Fakat mertlik, bir tufeğin icinde birkac gram barut kadardır Vurulur Tuvale yansıttığı yenicerilerin kıyafetlerinin renginde suzulur gider canı Atolyesinin zemini al kanlara boyanır Cesedi dahi bulunamaz Hasan Rıza`nın
Karaağac`ı Yunanlardan savaş tazminatı olarak aldıktan sonra sembolik bir şehitlik yapılır İşte bu şehitlikte `sembolik` bir mezarı bulunur Hasan Rıza`nın O kadar
Ya tablolar? Bulgar askerleri eserlerin bir kısmını Sofya`ya goturur Hasan Rıza`nın mesai arkadaşı unlu ressam Sami Yetik`in gayretleriyle (Sami Yetik, Bulgarların esiri olarak Sofya`ya goturulmuştur) tabloların bir kısmı Viyana Muzesi`ne verilir Bugun elimizde bulunan eserleri onun `kurtarılmış` eserleridir Kurtarılamayanlar o kadar coktur ki`
O gun hunharca katledilen yalnızca Hasan Rıza değildir O gun maziye dair cok ciddi bir `gorsel hazine` yitirilmiştir
Hasan Rıza`dan evvel de Fatih Sultan Mehmed`in şehre girişine dair bir tablo yapılmıştı(1876) Ne var ki Benjamin Constant`a ait olan bu tabloda ne Fatih bizim muhayyilemizdeki Fatih`ti ne de askerler bizim askerimize benziyordu O tablo butun sanatsal başarısına rağmen bize uzaktı Hasan Rıza, aynı manzarayı bizim iklimimize uyarlamıştı Zonaro ise Hasan Rıza`nın aydınlattığı o iklime birkac fırca darbesiyle dokunuvermişti yalnızca
Yanlış anlaşılmasın, kastımız Zonaro`yu hor gormek değildir Zonaro saray ressamıdır ve Osmanlı`ya hizmet etmiştir Fakat onun buyuk bir ressam olması fethe dair iki eserini Hasan Rıza`dan kopya ettiği gerceğini değiştirmez Zonaro`nun eserlerini daha makbul kılan şey ise Hasan Rıza`nın eserlerinin `sepya` (kahverengisiyah tonlarda) olmasıdır Zonaro`nun tabloları ise yağlıboyadır Dolayısıyla renklidir
Hasan Rıza`nın tarihi maceramızı gorselleştirmeye yonelik gayreti takdire şayandır Oluşturduğu sanat eserlerini korurken şehit duşmesi ayrıca takdire şayandır Fakat butun bunlara rağmen yeni neslin ondan bihaber olması hayrete şayandır
Daha buyuk bir hayret ise Hasan Rıza`nın mezar taşında yalnızca: `Hasan Rıza Bey 2831913, Cuma, evini yağmaya giren Bulgar askerleri tarafından oldurulur` yazmasıdır
ALINTI
Fatih`in tablosundaki yuz yıllık sır
Fatihin tablosundaki sır
imagesfatihintablosundakisir5ad67b1851531
Aylık tarih ve Kultur dergisi Yedikıta`nın yeni sayısında Ahmet Pak tarafından kaleme alınan yazıya gore Fatih`in fetihten sonra İstanbul`a girişini tasvir eden unlu tablo, aslında sanıldığı gibi Fausto Zonaro`ya değil, onun cağdaşı olan ancak ondan once aynı tabloyu resmeden ressam Hasan Rıza`ya ait olduğu one suruluyor
İşte Yedikıta`da yayınlanan o yazı:
İstanbul`un fethi dendiğinde zihnimizde canlanan şeylerden biri de Fatih Sultan Mehmed`in şehre girişini gosteren tablodur Bu tabloda Fatih, beyaz bir at uzerinde zırhlı olarak tasvir edilmiştir Hemen arkasında; bir tanesinde fetih suresinin ilk iki ayeti, diğerinde de kelimei tevhid yazılı iki al bayrak bulunmaktadır
Fatih`in atının hemen sağ yanında, hocası Akşemseddin`i goruruz Yerde insan cesetleri, cansız at bedenleri vardır Fetih ordusu şehre girmekte ve mukaddes bir an yaşanmaktadır Fetih gununu anlatan bu nefis tabloda Fatih`in atının sol yanında sakallı bir yeniceri goruruz Tufeğini capraz tutmuş bu asker, o anı tuvale geciren ressamın ta kendisidir
Sultan Abdulhamid Han`ın emriyle yapılan bu eser, `Ressamı Hazreti Şehriyari` unvanıyla saray ressamlığı gorevini icra eden Fausto Zonaro`ya aittir 1905 yılında tamamlanan eserde Zonaro, kendisini fetih ordusunun bir askeri olarak gostermiştir Bu bir imza tekniğidir Ve Zonaro esere kendisini o kadar mahir bir şekilde kompoze etmiştir ki onu tam bir Turk askeri olarak goruruz
Ne var ki bu tablo bir roproduksiyondur Eserin aslı Hasan Rıza isimli bir Turk ressama aittir Hasan Rıza`nın eseriyle Zonaro`nun eseri o kadar aynı o kadar aynıdır ki sağdaki zenci askerden Fatih`in duruş şekline, yerdeki cesetlerden duvar perspektifine kadar her şey `huvesi huvesine` aynıdır Farklı olan tek şey vardır iki eser arasında: Fatih`in sol yanındaki yeniceri
Hasan Rıza, Zonaro`dan daha mahir bir şekilde yerleştirmiştir kendini kompozisyona Pala bıyıklı, pehlivan yapılı bir insan olan Hasan Rıza, esere daha bir yakışmaktadır Zira, fethin `ni`melceyş` diye tavsif edilen kutlu askerleri arasında bir ecnebiyi gormektense bir Osmanlıyı gormek yeğdir
1898 yılında yani Zonaro`dan yedi yıl evvel eserini tuvale doken Hasan Rıza`nın fethe dair tek calışması bu değildir Yetmiş iki pare geminin karadan Halic`e indirilişini tasvir eden bir eserin yanı sıra orduyı humayunun toplarla Edirne`den hareket edişini de tuvale gecmiştir Hasan Rıza İstanbul Askeri Muze`de bulunan bu tablolarda savaş havasının ve milli hissin net bir şekilde gorulmesi Hasan Rıza`yı diğer savaş ressamlarından ayırmaktadır
Hasan Rıza`nın bu başarısı onun ilk resim tecrubelerini savaş meydanında gercekleştirmesinden ileri gelir OsmanlıRus savaşı patlak verdiğinde Bahriye Mektebi`nde bir talebe olan Hasan Rıza, soz konusu savaşa gonullu olarak katılır ve savaşı resmetmekle gorevli bir İtalyan ressamın yanına muhafız olarak verilir Ressam, Hasan Rıza`daki resim kabiliyetini kısa surede fark eder ve onunla ozel olarak ilgilenmeye başlar
Derken savaş biter ve Hasan Rıza okuluna doner İtalyan ressam ile irtibatı devam etmektedir Aynı yıl Hasan Rıza`ya Sultan Abdulhamid Han`ın `Sultaniye` adlı yatının ic tezyinatını yapma gorevi verilir Devrin Bahriye Nazırı, bu işi buyuk bir maharetle tamamlayan Hasan Rıza`yı henuz mezun olmamasına rağmen `subay` rutbesiyle odullendirir Fakat bu hadise, Hasan Rıza`nın askerliğe veda etmesine sebep olacaktır Diğer oğrenciler bu durumu hazmedemedikleri icin Hasan Rıza`ya tavır koyarlar Onuruna cok duşkun olan Hasan Rıza askerliği bırakır ve kendisini resme verir On yıl boyunca Napoli, Roma, Floransa gibi şehirlerde sanat faaliyetlerine katılır, kendini geliştirir
Yurda donduğunde donanmaya katılması teklif edilmiş olsa da o, resimle ilgilenmek istediği icin bu teklifi reddeder Edirne`ye yerleşir Karaağac`ta bir sanat atolyesi acar Bir yandan da kurmuş olduğu Numunei Terakki Mektebi`nin mudurluğunu yapmaktadır Karaağac`ta gecirdiği huzurlu gunler, onda Osmanlı tarihinin muhim olaylarını resmetme isteği uyandırır Ve Hasan Rıza muthiş bir şevkle tarihimizin zaferlerini tuvale aksettirmeye koyulur
`Birinci Viyana Muhasarası` adlı tablosu o kadar canlıdır ki kendinizi savaşın ortasında sanırsınız Arka planda, toz bulutunun yanından Viyana`nın kuleleri gorulmekte; padişahı korumaya calışan askerlerle duşman kuvvetleri birbirine girmektedir Bu tabloya bakarken kılıc ve nal seslerini duyar gibi olursunuz Atlar ve askerlerdeki figuratif başarının yanı sıra tabloda padişahın bulunduğu konum da cok başarılıdır Hemen her figur hareket halinde olmasına rağmen padişah sabittir Hasan Rıza, sultanı resmederken hicbir detayı kacırmamış, atının sırmalı mahmuzlarından padişah kaftanının suslemelerine kadar her ayrıntıyı işlemiştir Bu tabloda savaşın dehşetiyle Osmanlı`nın asaleti mezcedilmiştir
`Belgrad Meydan Muharebesi` adlı tabloda ise merkezde beyaz bir at uzerinde oldukca celadetli bir Osmanlı askerini goruruz Etraf toz dumandır ama merkezdeki askerin yuzunde `vecd` duygusunu ayan beyan goruruz Arka planda kale burcları gorulmektedir Bu tabloda da savaşın tum canlılığını hissederiz
Hasan Rıza`nın en meşhur eseri `Mohac Meydan Muharebesi`ni anlatan o mukemmel tablodur aslında Tarihle iğne ucu kadar dahi ilgilenmiş olan herkes bu eseri gormuştur bence Tablonun merkezinde dortnala giden bembeyaz bir at ve atın uzerinde al kıyafetiyle esmer bir asker bulunmaktadır Atın kaldırdığı tozların arasında uc hilalli Osmanlı bayrağının yanı sıra birkac asker daha secilmektedir `Savaşın aşkı`, merkezdeki askerin duruşunda o kadar harika verilmiştir ki bu resme bakarken hayaliniz sizi o gune kanatlandırıverir Atların mubarekliğine ve askerlerin iman gucune gıpta edersiniz
Bu saydıklarımız Hasan Rıza`nın zaferler serisinden birkacıdır yalnızca Pek coğu gunumuze ulaşmamış olan bu tabloları Ankara Orduevi`nde, İstanbul Askeri Muze`de, Deniz Muzesi`nde, Resim ve Heykel Muzesi`nde gorebilirsiniz
Peki, neden zaferler serisinin pek cok eseri kayıptır?
Bu sorunun cevabı oldukca hazindir Buyurun Mart 1913 tarihine uzanalım ve ressamımız Hasan Rıza`ya bir goz atalım:
Balkan Harbi`nin devam ettiği gunlerdir Edirne`de hastane mudurluğu de yapmakta olan Hasan Rıza, o meş`um gunde Bulgar askerlerinin şehre girdiğini haber alır almaz atolyesindeki resimler aklına gelir Resimlerini korumalı, bir şeyler yapmalıdır Dostlarının butun ikazlarına rağmen hastaneden cıkar ve atolyesine koşar Eserlerine kavuşma umidiyle sanat yuvasına ulaştığında Bulgar askerlerinin, bin bir emekle yaptığı tabloları yağmaladığını gorur Buyuk bir hırsla atılır askerlerin uzerine Fakat mertlik, bir tufeğin icinde birkac gram barut kadardır Vurulur Tuvale yansıttığı yenicerilerin kıyafetlerinin renginde suzulur gider canı Atolyesinin zemini al kanlara boyanır Cesedi dahi bulunamaz Hasan Rıza`nın
Karaağac`ı Yunanlardan savaş tazminatı olarak aldıktan sonra sembolik bir şehitlik yapılır İşte bu şehitlikte `sembolik` bir mezarı bulunur Hasan Rıza`nın O kadar
Ya tablolar? Bulgar askerleri eserlerin bir kısmını Sofya`ya goturur Hasan Rıza`nın mesai arkadaşı unlu ressam Sami Yetik`in gayretleriyle (Sami Yetik, Bulgarların esiri olarak Sofya`ya goturulmuştur) tabloların bir kısmı Viyana Muzesi`ne verilir Bugun elimizde bulunan eserleri onun `kurtarılmış` eserleridir Kurtarılamayanlar o kadar coktur ki`
O gun hunharca katledilen yalnızca Hasan Rıza değildir O gun maziye dair cok ciddi bir `gorsel hazine` yitirilmiştir
Hasan Rıza`dan evvel de Fatih Sultan Mehmed`in şehre girişine dair bir tablo yapılmıştı(1876) Ne var ki Benjamin Constant`a ait olan bu tabloda ne Fatih bizim muhayyilemizdeki Fatih`ti ne de askerler bizim askerimize benziyordu O tablo butun sanatsal başarısına rağmen bize uzaktı Hasan Rıza, aynı manzarayı bizim iklimimize uyarlamıştı Zonaro ise Hasan Rıza`nın aydınlattığı o iklime birkac fırca darbesiyle dokunuvermişti yalnızca
Yanlış anlaşılmasın, kastımız Zonaro`yu hor gormek değildir Zonaro saray ressamıdır ve Osmanlı`ya hizmet etmiştir Fakat onun buyuk bir ressam olması fethe dair iki eserini Hasan Rıza`dan kopya ettiği gerceğini değiştirmez Zonaro`nun eserlerini daha makbul kılan şey ise Hasan Rıza`nın eserlerinin `sepya` (kahverengisiyah tonlarda) olmasıdır Zonaro`nun tabloları ise yağlıboyadır Dolayısıyla renklidir
Hasan Rıza`nın tarihi maceramızı gorselleştirmeye yonelik gayreti takdire şayandır Oluşturduğu sanat eserlerini korurken şehit duşmesi ayrıca takdire şayandır Fakat butun bunlara rağmen yeni neslin ondan bihaber olması hayrete şayandır
Daha buyuk bir hayret ise Hasan Rıza`nın mezar taşında yalnızca: `Hasan Rıza Bey 2831913, Cuma, evini yağmaya giren Bulgar askerleri tarafından oldurulur` yazmasıdır
ALINTI