Fidel Castro hayatı,
Fidel Castro biyografisi
Fidel Castro kimdir
Fidel Alejandro Castro Ruz, Küba Devrimi'nin önderlerinden olan, Kübalı Marksist devrimci. Devrim sonrası, Küba devlet başkanlığı yaptı.
1956’da yanında Che Guavera ve küçük bir grupla Küba’ya döndü; gerilla savaşı verdiler. Birçok engele rağmen takvimler 1959 yılının ilk gününü gösterdiğinde iktidarı ele geçirmişlerdi.
Castro, ilk elden neredeyse tüm yetkileri kendisinde topladı. ABD, daha o zamanda onu devirmeyi amaçlıyordu. Domuzlar Körfezi Çıkarması tezgahlandı. ABD ajanları, bini aşkın Kübalı muhalifi örgütlemiş; ancak Domuzlar Körfezi Çıkarması fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
1961’DE KÜBA’YI SOSYALİST DEVLET İLAN ETTİ
Fidel 1961 yılındaki bu karanlık olaydan sonra Küba’yı sosyalist devlet olarak ilan etti. Soğuk savaşın en şiddetli günleriydi. ABD, Küba ile ticari ilişkilerini kesti; Küba ise Sovyetler Birliği ile bu ülkede rejimin yıkılacağı 1991 yılına kadar sıcak ilişkilerini sürdürdü.
1962 yılındaki füze krizi ise, dünyayı bir nükleer savaşın eşiğine getirdi. Zira Küba’ya Sovyet füzelerinin konuşlandırılması için iki ülke arasında gizli bir anlaşma imzalandığı ortaya çıktı.
Nükleer başlık taşıyan Sovyet füzeleri, 145 kilometre uzaklıktaki ABD’ye, Amerikan füzeleri de Küba’ya çevrilmişti. Sovyetler’in füzeleri geri çekmeyi kabul etmesiyle savaşın eşiğinden dönüldü ama ABD ile Küba arasındaki kavga, günümüze kadar süregeldi.
’80 YILDA 600 SUİKAST GİRİŞİMİ’
Fidel Castro, 600 suikast girişiminden kurtulduğunu iddia ediyor. Ona göre, ABD ajanları ve ABD’nin desteklediği Kübalı muhalifler, kendisini defalarca öldürmeye çalıştı.
Son açıklamalarından birinde, “80 yaşıma geldiğim için mutluyum. Bunu hiç tahmin etmiyordum. Üstelik, dünyanın en büyük gücü her gün sizi öldürmeye çalışırken” diyordu.
Castro, yüzbinlerce Kübalı’nın dinlediği 3-4 saat süren uzun konuşmalarıyla da hatırlanacak. ABD’ye kafa tutmaktan asla vazgeçmeyen Castro’nun konuşmalarında bunun izlerini görmek mümkün.
Sözgelimi ülkesinin ABD tarafından işgali olasığılı gündeme getirildiğinde hala adeta aslan kesiliyor. “Ülkemi savunma adına ölümüne savaşmak için en ön sırada yer alırım”, “Bizi hiçbir şey durduramaz. zafer bizim olacak” diyen Fidel, yıllar boyunca devrime olan inancında da hiçbir şey kaybetmedi.
SOSYAL ALANDA ÖNDER ÜLKE
Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle sarsılan, büyük ölçüde yalnız kalan Küba’yı 21. yüzyıla taşımayı başardı.
Yarattığı Küba ile üçüncü dünya ülkelerine ilham verdi. Küba, yıllardır özellikle sosyal alanda pek çok ülkeye önderlik ediyor. Ülkede, sağlık ve eğitim hizmetleri ücretsiz. Hatta Küba, üçüncü ülkelere sağlık alanında yardımcı oluyor, çeşitli projeler için insan ve tıbbi malzeme desteği sağlıyor.
Castro bu atılımlarla, pek çoklarına göre eşitlik, adalet ve dayanışmanın sembolü oldu.
Dostlarına da sırtını dönmedi. Küba Devrimi’nin ardından bu kez Bolivya dağlarında devrim için çarpışmaya giden en yakın arkadaşı Che’ye vefasını, ölümünden yıllar sonra kemikleri Küba’ya getirildiğinde söyledikleriyle gösterdi. Che’ye tarih için, yaşamı ve gösterdiği örnek için teşekkür ediyordu.
Muhalifleri ise, Castro’yu bir diktatör olarak tanımlıyor; her hareketlerinin izlendiğinden, baskılardan, yolsuzluktan, işsizlikten şikayet ediyorlar.
ABD, hem gizli hem açık bir şekilde Küba içindeki ve dışındaki muhaliflere yönelik desteğini sürdürüyor. Washington’un, Küba’ya yönelik ambargosu da sürüyor. Ancak pek çok yorumcuya göre, tüm bu desteğe rağmen, ufukta Küba’da bir iç ayaklanma ihtimali görünmüyor.
alıntı
Fidel Castro biyografisi
Fidel Castro kimdir
Fidel Alejandro Castro Ruz, Küba Devrimi'nin önderlerinden olan, Kübalı Marksist devrimci. Devrim sonrası, Küba devlet başkanlığı yaptı.
1956’da yanında Che Guavera ve küçük bir grupla Küba’ya döndü; gerilla savaşı verdiler. Birçok engele rağmen takvimler 1959 yılının ilk gününü gösterdiğinde iktidarı ele geçirmişlerdi.
Castro, ilk elden neredeyse tüm yetkileri kendisinde topladı. ABD, daha o zamanda onu devirmeyi amaçlıyordu. Domuzlar Körfezi Çıkarması tezgahlandı. ABD ajanları, bini aşkın Kübalı muhalifi örgütlemiş; ancak Domuzlar Körfezi Çıkarması fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
1961’DE KÜBA’YI SOSYALİST DEVLET İLAN ETTİ
Fidel 1961 yılındaki bu karanlık olaydan sonra Küba’yı sosyalist devlet olarak ilan etti. Soğuk savaşın en şiddetli günleriydi. ABD, Küba ile ticari ilişkilerini kesti; Küba ise Sovyetler Birliği ile bu ülkede rejimin yıkılacağı 1991 yılına kadar sıcak ilişkilerini sürdürdü.
1962 yılındaki füze krizi ise, dünyayı bir nükleer savaşın eşiğine getirdi. Zira Küba’ya Sovyet füzelerinin konuşlandırılması için iki ülke arasında gizli bir anlaşma imzalandığı ortaya çıktı.
Nükleer başlık taşıyan Sovyet füzeleri, 145 kilometre uzaklıktaki ABD’ye, Amerikan füzeleri de Küba’ya çevrilmişti. Sovyetler’in füzeleri geri çekmeyi kabul etmesiyle savaşın eşiğinden dönüldü ama ABD ile Küba arasındaki kavga, günümüze kadar süregeldi.
’80 YILDA 600 SUİKAST GİRİŞİMİ’
Fidel Castro, 600 suikast girişiminden kurtulduğunu iddia ediyor. Ona göre, ABD ajanları ve ABD’nin desteklediği Kübalı muhalifler, kendisini defalarca öldürmeye çalıştı.
Son açıklamalarından birinde, “80 yaşıma geldiğim için mutluyum. Bunu hiç tahmin etmiyordum. Üstelik, dünyanın en büyük gücü her gün sizi öldürmeye çalışırken” diyordu.
Castro, yüzbinlerce Kübalı’nın dinlediği 3-4 saat süren uzun konuşmalarıyla da hatırlanacak. ABD’ye kafa tutmaktan asla vazgeçmeyen Castro’nun konuşmalarında bunun izlerini görmek mümkün.
Sözgelimi ülkesinin ABD tarafından işgali olasığılı gündeme getirildiğinde hala adeta aslan kesiliyor. “Ülkemi savunma adına ölümüne savaşmak için en ön sırada yer alırım”, “Bizi hiçbir şey durduramaz. zafer bizim olacak” diyen Fidel, yıllar boyunca devrime olan inancında da hiçbir şey kaybetmedi.
SOSYAL ALANDA ÖNDER ÜLKE
Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle sarsılan, büyük ölçüde yalnız kalan Küba’yı 21. yüzyıla taşımayı başardı.
Yarattığı Küba ile üçüncü dünya ülkelerine ilham verdi. Küba, yıllardır özellikle sosyal alanda pek çok ülkeye önderlik ediyor. Ülkede, sağlık ve eğitim hizmetleri ücretsiz. Hatta Küba, üçüncü ülkelere sağlık alanında yardımcı oluyor, çeşitli projeler için insan ve tıbbi malzeme desteği sağlıyor.
Castro bu atılımlarla, pek çoklarına göre eşitlik, adalet ve dayanışmanın sembolü oldu.
Dostlarına da sırtını dönmedi. Küba Devrimi’nin ardından bu kez Bolivya dağlarında devrim için çarpışmaya giden en yakın arkadaşı Che’ye vefasını, ölümünden yıllar sonra kemikleri Küba’ya getirildiğinde söyledikleriyle gösterdi. Che’ye tarih için, yaşamı ve gösterdiği örnek için teşekkür ediyordu.
Muhalifleri ise, Castro’yu bir diktatör olarak tanımlıyor; her hareketlerinin izlendiğinden, baskılardan, yolsuzluktan, işsizlikten şikayet ediyorlar.
ABD, hem gizli hem açık bir şekilde Küba içindeki ve dışındaki muhaliflere yönelik desteğini sürdürüyor. Washington’un, Küba’ya yönelik ambargosu da sürüyor. Ancak pek çok yorumcuya göre, tüm bu desteğe rağmen, ufukta Küba’da bir iç ayaklanma ihtimali görünmüyor.
alıntı