zeberus1234
Yeni Üye
Fırtına Nedir, Fırtına Nasıl Oluşur, Fırtına Çeşitleri Nelerdir ?
Bahar ve yaz mevsimlerinde genellikle öğleden sonra havada bir ağırlık belirdiği zaman gökyüzünde kara bulutlar birikmeğe başlar. Bunun ardından, bazen dolu ile karışık sağanak halinde bir yağmur boşanır.
Yıldırım
Bu yağmurun nedeni, elektrikle yüklü çok büyük kümeler halindeki kümülonimbüs bulutlarıdır. Bunlardan ikisi birbirine dokunduğu zaman bir elektrik boşalması olur ki, buna yıldırım denir. Bunun, ansızın çakan ve gökyüzünü yırtar gibi kırık çizgiler halinde görünen izleriyse şimşek'tir.
Gök gürlemesi bu elektrik boşalmasının sesinden başka bir şey değildir; gürleme, özellikle dağlık yerlerde iki kayalık yamaç arasında olursa korkunç tarrakalar halinde işitilir (yankı olayı). Ses, ışıktan daha yavaş, yayıldığı için (saniyede yaklaşık olarak 340 m) şimşek gök gürültüsünden önce görülür.
Fırtına
Fırtınalar bazen çok korkunç olabilir. Şiddetli yağmurlar ekinlere, sebze ve meyve bahçelerine çok zarar verir: mevsime ve bitkilerin durumuna göre ürünler, tomurcuklar, filizler ve yumuşak meyveler dolu ile paramparça olur; dereler ve çaylar birdenbire yükselir. Dışarıda bulunan insanları ve hayvanları yıldırım çarpabilir. Yüksekte bulunan madeni kütleler ya da yüksek noktalar yıldırımı çeker. Bu nedenle açık arazide fırtınaya yakalanınca ağaçların altına sığınmaktan kaçınmak gerekir.
Yıldırım Siperi
Yıldırım bir bulutla yer arasında meydana gelen şiddetli bir elektrik akımı olduğundan bunun elden geldiğince zararsız bir şekilde yere geçmesini sağlamakta yarar vardır. Bu nedenle yüksek binaların, minare ve camilerin tepesine yıldırım siperi (paratoner) konur. Yıldırım siperini, 1754'te Benjamin Franklin bulmuştur.
En basit yıldırım siperi uzun ve kalın bir tel ile bunu yere bağlayan bir zincirden oluşur. Tele düşen yıldırım zarar vermeden bu yoldan toprağa gider. Bu düzenek madeni eşyadan ve elektrikli aygıtlardan uzak olmalıdır, çünkü yıldırım içinden geçerken bu tel tıpkı bir yüksek gerilim kablosunu andırır.
Yıldırım siperi sistemi «İsviçre yöntemi» ile daha da mükemmelleştirilmiştir. Buna göre bir yapının üstüne kısa boylu (30 cm) birçok madeni uç konur, sonra bunlar birbirine bağlanır. Bunlardan da yere sacayağı gibi birçok tel indirilip toprağa gömülür.
(Solda) New York'ta bir fırtına. Kırık çizgili tek şimşek, saniyenin onda biri kadar bir sürede, birçok yerde birden çakabilir. Şimşeğin boşalttığı elektrik gücü, akıl almaz orandadır: 30 milyon volt ve 100,000 amper. Süre çok kısa olduğu için, bu güç ele geçmez ve kullanılamaz.
(Sağda) Benjamin Franklin (1706-1790), J.B. Greuze'ün eseri, Petit Palais, Paris. Yıldırım siperinin (paratoner) mucidi olarak tanıdığımız Franklin, kendi kendini yetiştirmiş bir dâhidir: matbaacı, gazeteci, filozof, fizikçi ve büyük bir devlet adamı... Sömürgelerin İngiltere'ye karşı savaşını destekledi, Amerika'nın ilk meclisine girdi, Bağımsızlık Bildirisi'ni kaleme alan heyete katıldı.
Saniyeleri Saymak
Gök gürlemesi korkulacak bir şey değildir: işitildiği zaman yıldırım çoktan düşmüştür. Şimşeğin çakışıyla gök gürültüsünün işitildiği an arasında geçen saniyeler sayılarak fırtınanın uzaklığı hesaplanabilir (3 saniye yaklaşık 1 km demektir).
Magnetik Fırtınalar
Her on bir buçuk yılda bir Güneş'in etkinliği yükselir: içten gelen püskürmeler sonucunda uzaya elektrikli tanecikler fışkırır ve bunların bir kısmı atmosfere gelir. O zaman Dünya bir mıknatıs gibi davranır: kutuplar ışık saçan göktaşları n ı çeker ve bunlar kutuplarda kutup kızıllığı denen olayları meydana getirir 3u taneciklerin gelişi üç-dört gün süreyle Yer'in magnetizmasını değiştirecek magnetik fırtınalara yol açar. Pusulaların ibresi şaşkına döner; radyo dalgaları karışır ve bozulur.
KONUNUN FARKLI ANLATIMI AŞAĞIDA YER ALMAKTADIR...
Fırtına Nedir ?
Fırtına rüzgarın hızlı bir şekilde esmesine denir.Rüzgar hızı 27 knot'ı geçtiğinde yani 7 bofor ve üzeri olduğunda rüzgara artık fırtına diyebiliriz. Hızlı esen rüzgar kendi kuvvetinin yanında çevresini de etkiler. Öncelikle estiği denizde veya okyanusta suları kabartarak büyük dalgalar oluşturur.
Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler,herhangi bir liman yada marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar,fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir.Şiddetli rüzgara karşı yapılacak en etkili önlem,yelkene camadan vurmaktır.Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek,rüzgardan daha az faydalanmaktır.Bu şekilde rüzgarın teknemizi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiş olur.O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indilir ve ön yelkenle(flok veya cenova) seyire devam edilir. Geceleyin seyir yapan yatlar ve tekneler şiddetli rüzgarlara yakalandıklarında tüm ekipte güvenlik çakarları bulunmalıdır .Ayrıca ekip güvertede duruyorsa güvenlik bakımından herhangi bir yere bağlı olmaları tavsiye edilir.Çünkü hem dalgalı,sert rüzgarlıbir denizde hemde geceleyin,suya düşen adamın kurtarılması çok zordur. Ayrıca fırtınalı havalarda teknemiz dalgalar veya sağnak yağmur sonucu su alır,bunu boşaltmak için gerektiğinde sintine motorlarını açık bırakmak gerekebilir. Tabiki bazı fırtınalar şimşekli ve gök gürültülü olabilir.Böyle durumlarda en güvenli yerler kapalı alanlardır fakat denizde de bunlara yakalanabiliriz.Eğer tanker,şilep,büyük yolcu gemileri gibi yıldırım tehlikesine karşı sistemlenmiş bir teknemiz yoksa en kısa sürede limana dönmek yapılacak en doğru davranıştır. Şimşeğin hareketi rastgele bir harekettir ne zaman nasıl oluşacağı bilinemez.Genelde bulutlar arası gezen bu elektriksel hareket bazen yer yüzünü de etkisi altına alabilir.
Şimşekli havalarda eğer denizdeysek,mümkün olduğunca metal ve metalik olan tüm aksesuarlardan uzak durmalıyız.Yıldırım vurursa büyük olasılıkla en yükek yer olan yelken direğine isabet edecektir.Dolayısıyla direğin altına kalın bir kablo takılıp denize atılırsa,bir ölçüdede olsa topraklama yapabiliriz.
Ülkemizde tropik kuşaklardaki gibi veya okyanuslardaki gibi çok şiddetli fırtınalar oluşamaz.Ama genede tedbir almak gerekir.En azından denizdeyken ve denize çıkarken hava raporlarına bir göz atmalıyız.
MAĞNETİK FIRTINLAR
Mağnetik alanın belli bir zaman içinde hızlı bir şekilde değişmesidir. Mağnetik fırtınaların temelde iki nedeni vardır:
Bilindiği gibi güneş uzaya güneş rüzgarlarıyla sürekli yüklü partiküller gönderir. Bu rüzgarlar bazen çok kuvvetlenir, bu kuvvetli güneş rüzgarları, dünyanın dışındaki mağnetik alanla çarpıştıklarında, buradaki mağnetik alanı etkiler ve karmaşık salınımlar yaratır. Bu da dünyanın yakın çevresindeki uzayda yani magnetosferde karmaşık elektrik akımlarına neden olur. Sonuçta mağnetik alanda ekstra değişimler meydana gelir. Bütün bu oluşumlar Mağnetik Fırtınayı meydana getirir.
Mağnetik fırtınaların ikinci nedeni ise; güneş mağnetik alanının, dünyanın mağnetik alanını direk olarak etkilemesidir. Bu genelde pek normal bir durum değildir fakat bazen olur. Yüklü partiküller mağnetik alan çizgileri boyunca hareket ederek, kolaylıkla magnetopsfere girer yarattığı akımlarla mağnetik alanda belli bir zaman için salınımlar yaratır, bu da Mağnetik fırtınaya neden olur.
FARKLI BİR ANLATIM DAHA AŞAĞIDA YER ALMAKTADIR
Fırtına rüzgarın alışıldık seviyeden daha hızlı bir şekilde esmesine denir. Rüzgar hızı 27 knot'ı geçtiğinde yani 7 bofor ve üzeri olduğunda rüzgara artık fırtına diyebiliriz. Fakat içinde bulunduğum Kalamış Marina'dan örnek vermem gerekirse kimine göre 15 knot havanın üstü kimine göre ise 30 knot havanın üstü ''fırtına'' adlandırılıyor. Dolayısıyla fırtına aslında çok yanlış kullanılan bir terim olup, kişinin yorumuna özgü bir kavram olmuştur.
Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler, herhangi bir limana yada marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar, fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir. Şiddetli rüzgara karşı yapılacak en etkili önlem, yelkene camadan vurmaktır. Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek, rüzgardan daha az faydalanmaktır. Bu şekilde rüzgarın teknemizi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiş olur. O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indilir ve ön yelkenle(flok veya cenova) seyire devam edilir.
Geceleyin seyir yapan yatlar ve tekneler şiddetli rüzgarlara yakalandıklarında tüm ekipte güvenlik çakarları bulunmalıdır .Ayrıca ekip güvertede duruyorsa güvenlik bakımından herhangi bir yere bağlı olmaları tavsiye edilir. Çünkü hem dalgalı, sert rüzgarlı bir denizde hemde geceleyin, suya düşen adamın kurtarılması çok zordur. Ayrıca fırtınalı havalarda teknemiz dalgalar veya sağnak yağmur sonucu su alır, bunu boşaltmak için gerektiğinde sintine motorlarını açık bırakmak gerekebilir.
Tabiki bazı fırtınalar şimşekli ve gök gürültülü olabilir. Böyle durumlarda en güvenli yerler kapalı alanlardır fakat denizde de bunlara yakalanabiliriz. Eğer tanker, şilep, büyük yolcu gemileri gibi yıldırım tehlikesine karşı sistemlenmiş bir teknemiz yoksa en kısa sürede limana dönmek yapılacak en doğru davranıştır. Şimşeğin hareketi rastgele bir harekettir ne zaman nasıl oluşacağı bilinemez. Genelde bulutlar arası gezen bu elektriksel hareket bazen yer yüzünü de etkisi altına alabilir.
Şimşekli havalarda eğer denizdeysek, mümkün olduğunca metal ve metalik olan tüm aksesuarlardan uzak durmalıyız. Yıldırım, büyük olasılıkla en yükek yer olan yelken direğine isabet edecektir.
Eğer topraklaması yapılmamış bir yelkenlideysek direğin altına kalın bir kablo takılıp denize atılırsa, bir ölçüde de olsa topraklama yapabiliriz.
Ülkemizde tropik kuşaklardaki gibi veya okyanuslardaki gibi çok şiddetli fırtınalar oluşamaz. Ama gene de tedbir almak gerekir. En azından denizdeyken ve denize çıkarken hava raporlarına bir göz atmalıyız.
Bahar ve yaz mevsimlerinde genellikle öğleden sonra havada bir ağırlık belirdiği zaman gökyüzünde kara bulutlar birikmeğe başlar. Bunun ardından, bazen dolu ile karışık sağanak halinde bir yağmur boşanır.
Yıldırım
Bu yağmurun nedeni, elektrikle yüklü çok büyük kümeler halindeki kümülonimbüs bulutlarıdır. Bunlardan ikisi birbirine dokunduğu zaman bir elektrik boşalması olur ki, buna yıldırım denir. Bunun, ansızın çakan ve gökyüzünü yırtar gibi kırık çizgiler halinde görünen izleriyse şimşek'tir.
Gök gürlemesi bu elektrik boşalmasının sesinden başka bir şey değildir; gürleme, özellikle dağlık yerlerde iki kayalık yamaç arasında olursa korkunç tarrakalar halinde işitilir (yankı olayı). Ses, ışıktan daha yavaş, yayıldığı için (saniyede yaklaşık olarak 340 m) şimşek gök gürültüsünden önce görülür.
Fırtına
Fırtınalar bazen çok korkunç olabilir. Şiddetli yağmurlar ekinlere, sebze ve meyve bahçelerine çok zarar verir: mevsime ve bitkilerin durumuna göre ürünler, tomurcuklar, filizler ve yumuşak meyveler dolu ile paramparça olur; dereler ve çaylar birdenbire yükselir. Dışarıda bulunan insanları ve hayvanları yıldırım çarpabilir. Yüksekte bulunan madeni kütleler ya da yüksek noktalar yıldırımı çeker. Bu nedenle açık arazide fırtınaya yakalanınca ağaçların altına sığınmaktan kaçınmak gerekir.
Yıldırım Siperi
Yıldırım bir bulutla yer arasında meydana gelen şiddetli bir elektrik akımı olduğundan bunun elden geldiğince zararsız bir şekilde yere geçmesini sağlamakta yarar vardır. Bu nedenle yüksek binaların, minare ve camilerin tepesine yıldırım siperi (paratoner) konur. Yıldırım siperini, 1754'te Benjamin Franklin bulmuştur.
En basit yıldırım siperi uzun ve kalın bir tel ile bunu yere bağlayan bir zincirden oluşur. Tele düşen yıldırım zarar vermeden bu yoldan toprağa gider. Bu düzenek madeni eşyadan ve elektrikli aygıtlardan uzak olmalıdır, çünkü yıldırım içinden geçerken bu tel tıpkı bir yüksek gerilim kablosunu andırır.
Yıldırım siperi sistemi «İsviçre yöntemi» ile daha da mükemmelleştirilmiştir. Buna göre bir yapının üstüne kısa boylu (30 cm) birçok madeni uç konur, sonra bunlar birbirine bağlanır. Bunlardan da yere sacayağı gibi birçok tel indirilip toprağa gömülür.
(Solda) New York'ta bir fırtına. Kırık çizgili tek şimşek, saniyenin onda biri kadar bir sürede, birçok yerde birden çakabilir. Şimşeğin boşalttığı elektrik gücü, akıl almaz orandadır: 30 milyon volt ve 100,000 amper. Süre çok kısa olduğu için, bu güç ele geçmez ve kullanılamaz.
(Sağda) Benjamin Franklin (1706-1790), J.B. Greuze'ün eseri, Petit Palais, Paris. Yıldırım siperinin (paratoner) mucidi olarak tanıdığımız Franklin, kendi kendini yetiştirmiş bir dâhidir: matbaacı, gazeteci, filozof, fizikçi ve büyük bir devlet adamı... Sömürgelerin İngiltere'ye karşı savaşını destekledi, Amerika'nın ilk meclisine girdi, Bağımsızlık Bildirisi'ni kaleme alan heyete katıldı.
Saniyeleri Saymak
Gök gürlemesi korkulacak bir şey değildir: işitildiği zaman yıldırım çoktan düşmüştür. Şimşeğin çakışıyla gök gürültüsünün işitildiği an arasında geçen saniyeler sayılarak fırtınanın uzaklığı hesaplanabilir (3 saniye yaklaşık 1 km demektir).
Magnetik Fırtınalar
Her on bir buçuk yılda bir Güneş'in etkinliği yükselir: içten gelen püskürmeler sonucunda uzaya elektrikli tanecikler fışkırır ve bunların bir kısmı atmosfere gelir. O zaman Dünya bir mıknatıs gibi davranır: kutuplar ışık saçan göktaşları n ı çeker ve bunlar kutuplarda kutup kızıllığı denen olayları meydana getirir 3u taneciklerin gelişi üç-dört gün süreyle Yer'in magnetizmasını değiştirecek magnetik fırtınalara yol açar. Pusulaların ibresi şaşkına döner; radyo dalgaları karışır ve bozulur.
KONUNUN FARKLI ANLATIMI AŞAĞIDA YER ALMAKTADIR...
Fırtına Nedir ?
Fırtına rüzgarın hızlı bir şekilde esmesine denir.Rüzgar hızı 27 knot'ı geçtiğinde yani 7 bofor ve üzeri olduğunda rüzgara artık fırtına diyebiliriz. Hızlı esen rüzgar kendi kuvvetinin yanında çevresini de etkiler. Öncelikle estiği denizde veya okyanusta suları kabartarak büyük dalgalar oluşturur.
Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler,herhangi bir liman yada marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar,fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir.Şiddetli rüzgara karşı yapılacak en etkili önlem,yelkene camadan vurmaktır.Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek,rüzgardan daha az faydalanmaktır.Bu şekilde rüzgarın teknemizi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiş olur.O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indilir ve ön yelkenle(flok veya cenova) seyire devam edilir. Geceleyin seyir yapan yatlar ve tekneler şiddetli rüzgarlara yakalandıklarında tüm ekipte güvenlik çakarları bulunmalıdır .Ayrıca ekip güvertede duruyorsa güvenlik bakımından herhangi bir yere bağlı olmaları tavsiye edilir.Çünkü hem dalgalı,sert rüzgarlıbir denizde hemde geceleyin,suya düşen adamın kurtarılması çok zordur. Ayrıca fırtınalı havalarda teknemiz dalgalar veya sağnak yağmur sonucu su alır,bunu boşaltmak için gerektiğinde sintine motorlarını açık bırakmak gerekebilir. Tabiki bazı fırtınalar şimşekli ve gök gürültülü olabilir.Böyle durumlarda en güvenli yerler kapalı alanlardır fakat denizde de bunlara yakalanabiliriz.Eğer tanker,şilep,büyük yolcu gemileri gibi yıldırım tehlikesine karşı sistemlenmiş bir teknemiz yoksa en kısa sürede limana dönmek yapılacak en doğru davranıştır. Şimşeğin hareketi rastgele bir harekettir ne zaman nasıl oluşacağı bilinemez.Genelde bulutlar arası gezen bu elektriksel hareket bazen yer yüzünü de etkisi altına alabilir.
Şimşekli havalarda eğer denizdeysek,mümkün olduğunca metal ve metalik olan tüm aksesuarlardan uzak durmalıyız.Yıldırım vurursa büyük olasılıkla en yükek yer olan yelken direğine isabet edecektir.Dolayısıyla direğin altına kalın bir kablo takılıp denize atılırsa,bir ölçüdede olsa topraklama yapabiliriz.
Ülkemizde tropik kuşaklardaki gibi veya okyanuslardaki gibi çok şiddetli fırtınalar oluşamaz.Ama genede tedbir almak gerekir.En azından denizdeyken ve denize çıkarken hava raporlarına bir göz atmalıyız.
MAĞNETİK FIRTINLAR
Mağnetik alanın belli bir zaman içinde hızlı bir şekilde değişmesidir. Mağnetik fırtınaların temelde iki nedeni vardır:
Bilindiği gibi güneş uzaya güneş rüzgarlarıyla sürekli yüklü partiküller gönderir. Bu rüzgarlar bazen çok kuvvetlenir, bu kuvvetli güneş rüzgarları, dünyanın dışındaki mağnetik alanla çarpıştıklarında, buradaki mağnetik alanı etkiler ve karmaşık salınımlar yaratır. Bu da dünyanın yakın çevresindeki uzayda yani magnetosferde karmaşık elektrik akımlarına neden olur. Sonuçta mağnetik alanda ekstra değişimler meydana gelir. Bütün bu oluşumlar Mağnetik Fırtınayı meydana getirir.
Mağnetik fırtınaların ikinci nedeni ise; güneş mağnetik alanının, dünyanın mağnetik alanını direk olarak etkilemesidir. Bu genelde pek normal bir durum değildir fakat bazen olur. Yüklü partiküller mağnetik alan çizgileri boyunca hareket ederek, kolaylıkla magnetopsfere girer yarattığı akımlarla mağnetik alanda belli bir zaman için salınımlar yaratır, bu da Mağnetik fırtınaya neden olur.
FARKLI BİR ANLATIM DAHA AŞAĞIDA YER ALMAKTADIR
Fırtına rüzgarın alışıldık seviyeden daha hızlı bir şekilde esmesine denir. Rüzgar hızı 27 knot'ı geçtiğinde yani 7 bofor ve üzeri olduğunda rüzgara artık fırtına diyebiliriz. Fakat içinde bulunduğum Kalamış Marina'dan örnek vermem gerekirse kimine göre 15 knot havanın üstü kimine göre ise 30 knot havanın üstü ''fırtına'' adlandırılıyor. Dolayısıyla fırtına aslında çok yanlış kullanılan bir terim olup, kişinin yorumuna özgü bir kavram olmuştur.
Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler, herhangi bir limana yada marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar, fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir. Şiddetli rüzgara karşı yapılacak en etkili önlem, yelkene camadan vurmaktır. Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek, rüzgardan daha az faydalanmaktır. Bu şekilde rüzgarın teknemizi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiş olur. O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indilir ve ön yelkenle(flok veya cenova) seyire devam edilir.
Geceleyin seyir yapan yatlar ve tekneler şiddetli rüzgarlara yakalandıklarında tüm ekipte güvenlik çakarları bulunmalıdır .Ayrıca ekip güvertede duruyorsa güvenlik bakımından herhangi bir yere bağlı olmaları tavsiye edilir. Çünkü hem dalgalı, sert rüzgarlı bir denizde hemde geceleyin, suya düşen adamın kurtarılması çok zordur. Ayrıca fırtınalı havalarda teknemiz dalgalar veya sağnak yağmur sonucu su alır, bunu boşaltmak için gerektiğinde sintine motorlarını açık bırakmak gerekebilir.
Tabiki bazı fırtınalar şimşekli ve gök gürültülü olabilir. Böyle durumlarda en güvenli yerler kapalı alanlardır fakat denizde de bunlara yakalanabiliriz. Eğer tanker, şilep, büyük yolcu gemileri gibi yıldırım tehlikesine karşı sistemlenmiş bir teknemiz yoksa en kısa sürede limana dönmek yapılacak en doğru davranıştır. Şimşeğin hareketi rastgele bir harekettir ne zaman nasıl oluşacağı bilinemez. Genelde bulutlar arası gezen bu elektriksel hareket bazen yer yüzünü de etkisi altına alabilir.
Şimşekli havalarda eğer denizdeysek, mümkün olduğunca metal ve metalik olan tüm aksesuarlardan uzak durmalıyız. Yıldırım, büyük olasılıkla en yükek yer olan yelken direğine isabet edecektir.
Eğer topraklaması yapılmamış bir yelkenlideysek direğin altına kalın bir kablo takılıp denize atılırsa, bir ölçüde de olsa topraklama yapabiliriz.
Ülkemizde tropik kuşaklardaki gibi veya okyanuslardaki gibi çok şiddetli fırtınalar oluşamaz. Ama gene de tedbir almak gerekir. En azından denizdeyken ve denize çıkarken hava raporlarına bir göz atmalıyız.