fiyat devriminin ülkelere yansıması - avrupada fiyat devrimi - fiyat devriminden etkilenen ülkeler
Fiyat devrimi en önce ve en sert biçimde İspanya’yı etkilemişse de, çok geçmeden ve şiddetini pek fazla yitirmeden Avrupa’nın öteki ülkelerine de yayıldı. Doğu Akdeniz’deki Osmanlı İmparatorluğu da etkilendi; Meksika gümüşünün daha öncelere oranla çok daha bol madeni paranın ortaya çıkmasına yol açtığı ta uzaklardaki Çin de etkilendi. Hindistan üzerine herhangi bir etkisinin olup olmadığı bilinmiyor. Fiyat devriminin Osmanlı İmparatorluğu ve Çin üzerindeki ekonomik ve toplumsal etkileri şimdiye dek araştırılmadı; ancak buralardaki etkisi, Yeni Dünya hazinelerinin ilk indiği yerler Avrupa -özellikle de İspanya- limanları olduğu için, Avrupa üzerindeki etkisi kadar büyük olmayabilir.
Dikkatli araştırmalar, İspanya’da fiyatların yüz yıl içinde dört kat kadar arttığını göstermiştir. Avrupa’nın başka yerlerinde görülen artışlar bu kadar büyük değildi; bununla birlikte artışlar her yerde geleneksel ekonomik ilişkileri kökten sarsacak kadar fazlaydı. Değişmez gelirli kişilerin satın alma gücü büyük kayıplara uğrarken, iş yaşamına atılmış kimseler, mallarının fiyatları artma eğilimi gösterdiği için, bu artışlardan genellikle kazançlı çıktılar.
Avrupa’da fiyatların 1500-1650 yılları arasında hızla değiştiği bir çağda, geleneksel toplumsal-ekonomik ilişkilerin yol açtığı görenekleşmiş yaşamın sağladığı tüm belirlilik yok oldu. Hükümetler, her yerde geleneksel gelir kaynaklarının yetmemeye başladığını gördüler ve gelirlerini artıracak yeni yollar, yeni yöntemler aramak zorunda kaldılar. En küçük bir zanaatçı ya da birkaç yumurtasını pazarda satan yoksul köylü bile fiyat devriminin etkisinden kurtulamadı.
Kuşkusuz hiç kimse gümüş kaynaklarındaki artışla fiyatlardaki artış arasındaki ilişkiyi kavrayamamıştı. Fakat fiyat devrimi, bazılarının refahını artırırken, birçok kişiyi bu olanaktan yoksun bırakarak, tüm toplumu etkilediği zaman ve -zengin olsun, yoksul olsun- herkes geleceğinin ne olacağını bilememenin sıkıntısını çekmeye başladığında, çoğu insan açgözlülüğün ve kötülüğün dünyada kol gezmeye başladığı sonucuna vardı. Bu inanç, Avrupa tarihinin bu dönemini daha önceki ve daha sonraki dönemlerden ayıran olağanüstü sert dinsel ve siyasal çatışmalara yol açtı.
alıntı
Fiyat devrimi en önce ve en sert biçimde İspanya’yı etkilemişse de, çok geçmeden ve şiddetini pek fazla yitirmeden Avrupa’nın öteki ülkelerine de yayıldı. Doğu Akdeniz’deki Osmanlı İmparatorluğu da etkilendi; Meksika gümüşünün daha öncelere oranla çok daha bol madeni paranın ortaya çıkmasına yol açtığı ta uzaklardaki Çin de etkilendi. Hindistan üzerine herhangi bir etkisinin olup olmadığı bilinmiyor. Fiyat devriminin Osmanlı İmparatorluğu ve Çin üzerindeki ekonomik ve toplumsal etkileri şimdiye dek araştırılmadı; ancak buralardaki etkisi, Yeni Dünya hazinelerinin ilk indiği yerler Avrupa -özellikle de İspanya- limanları olduğu için, Avrupa üzerindeki etkisi kadar büyük olmayabilir.
Dikkatli araştırmalar, İspanya’da fiyatların yüz yıl içinde dört kat kadar arttığını göstermiştir. Avrupa’nın başka yerlerinde görülen artışlar bu kadar büyük değildi; bununla birlikte artışlar her yerde geleneksel ekonomik ilişkileri kökten sarsacak kadar fazlaydı. Değişmez gelirli kişilerin satın alma gücü büyük kayıplara uğrarken, iş yaşamına atılmış kimseler, mallarının fiyatları artma eğilimi gösterdiği için, bu artışlardan genellikle kazançlı çıktılar.
Avrupa’da fiyatların 1500-1650 yılları arasında hızla değiştiği bir çağda, geleneksel toplumsal-ekonomik ilişkilerin yol açtığı görenekleşmiş yaşamın sağladığı tüm belirlilik yok oldu. Hükümetler, her yerde geleneksel gelir kaynaklarının yetmemeye başladığını gördüler ve gelirlerini artıracak yeni yollar, yeni yöntemler aramak zorunda kaldılar. En küçük bir zanaatçı ya da birkaç yumurtasını pazarda satan yoksul köylü bile fiyat devriminin etkisinden kurtulamadı.
Kuşkusuz hiç kimse gümüş kaynaklarındaki artışla fiyatlardaki artış arasındaki ilişkiyi kavrayamamıştı. Fakat fiyat devrimi, bazılarının refahını artırırken, birçok kişiyi bu olanaktan yoksun bırakarak, tüm toplumu etkilediği zaman ve -zengin olsun, yoksul olsun- herkes geleceğinin ne olacağını bilememenin sıkıntısını çekmeye başladığında, çoğu insan açgözlülüğün ve kötülüğün dünyada kol gezmeye başladığı sonucuna vardı. Bu inanç, Avrupa tarihinin bu dönemini daha önceki ve daha sonraki dönemlerden ayıran olağanüstü sert dinsel ve siyasal çatışmalara yol açtı.
alıntı