Son konular

G Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler ve Anlamları

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
G Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler ve Anlamları

GADDÂR: Hain, zalim.

GÂDİR: Gadreden, hıyanet eden, fenalık eden.

GADR: Hainlik, vefasızlık, zulüm, merhametsizlik, haksızlık.

GAFLET: Gafillik, boş bulunma, dalgınlık, ihtiyatsızlık.

GAFÛR: Çok bağışlayan, çok affeden. (Allah’ın adlarından biri) .

GAİT: 1. İnsan pisliği, necaset, 2. Çukur yer, düz ve geniş yer.

GALAT: Yanlış, yanılma.

GALEBE-İ İLMİYYE: İlmî üstünlük.

GALÎZ: Çirkin, terbiye dışı, kaba, ağır.

GALLE: 1. Gelir, varidat, küçük kasa. 2. Zahire, mahsul, ekin.

GAMGÜSÂR: Gam ve kederi def eden, teselli veren.

GAMMAZ: "Gamz"dan. İftiracı, fitne koğucu. Birine iftira ederek zarar veren kimse.

GAMZE: 1. Göz kırpma, gözle işaret, Nâz ile bakma, süzgün bakış. 2. Çene veya yanak çukurluğu.

GANÎ: 1. Zengin, 2. Muhtaç olmayan. 3. Bol, fazla.

GANÎMET: Savaşta düşmandan alınan mal.

GÂR: Mağara.

GARAM: Aşk, sevda, şiddetli arzu.

GARANİK OLAYI: (Bak: Necm Sûresi) .

GARAZ: Maksat, gaye, niyet.

GÂR-İ HIRA: Hıra mağarası.

GARÎZA: Yaratılıştan olan, huy.

GARK: Batmak, suda boğulmak.

GARÛR: Aldatan, aldatıcı.

GÂSIK: Gece, karanlık.

GAYB: 1. Gizli olan, gözle görülmeyen şey. 2. Belirsiz, bilinmeyen şey.

GAYBET (Gıybet): 1. Kaybolma. 2. Aleyhinde bulunma, arkasından söyleme, çekiştirme dedikodu yapma.


GÂYETÜ’L-GÂYE: En son derecede, hedeflenen son amaç.

GAYR-İ FITRÎ: Fıtrî olmayan. Doğuştan olmayan.

GAYR-İ MUNSARİF: Cerr ve tenvin kabul etmeyen isim.

GAYR-İ MÜSLİM: Müslüman olmayan.

GAYZ U KÎN: Hiddet ve kin.

GAYZ: Hiddet, öfke, hınç.

GAZA: Din uğrunda kâfirlere karşı yapılan savaş, cihad.

GILAF: Kılıç, kın, muhafaza.

GILL U GIŞŞ: Şüphe ve tereddüt, kararsızlık. Kin ve hile. Hiyanet ve düşmanlık.

GILMÂN: Hizmet gören delikanlılar. Köleler, esirler.

GITÂ: Örtü, örtülecek şey.

GİL: Kil, çamur, balçık.

GİRÂN: 1. Ağır, sakil. 2. Fenâ, kokmuş. 3. Bıktırıcı, usandırıcı.

GİRİFTÂR: 1. Tutulmuş, esir, yakalanmış. 2. Düşkün.

GİRİZGÂH: 1. Kaçacak yer, melce, 2. Giriş.

GUBÂR: Toz.

GUBÂR-ÂVER: Toz götüren. Tozkoparan.

GUBÂR-I HÜZÜN: Üzüntü dalgası, üzüntü tozları.

GUFRAN: Mağfiret, bağış.

GULŞEN U GÜLZÂR: Gül bahçesi ve gül tarlası.

GUNNE: Şeddeli "nun" ile şeddeli "mim"in teğanni ile okunması.

GURBET: 1. Gariplik, yabancılık. 2. Yabancı memleket, yabancı diyar, vatan dışı, yâdel.

GURFE: Oda, çadır, çardak, cumba.

GURRE: 1. Parlaklık, aklık. 2. Atın alnındaki beyazlık. 3. Arabi ayın ilk günü.

GURUB: Batma, batış.

GURUB-İ ŞEMS: Güneşin batışı.

GUZÂT: Gâziler. Düşmanla savaşmış İslâm askerleri.

GÜRÛH: Cemaat, bölük, takım, topluluk, çete.
 
Üst Alt