Gaznelilerin Özellikleri - Gazneli Devleti Hakkında Bilgi - Gaznelilerin En Önemli Özelliği
GAZNELİLER
977 de Gazne merkez olmak üzere kurulmuş bir Türk devletidir.Kısa zamanda Harzen ve Horasan bölgeleri de dahil olmak üzere Hindistan'a kadar uzanan büyük bir imparatorluk haline gelmiştir.
Sultan I.Mesut 1040 yılında Selçuklulara yenilince Hindistan ve Afganistan dışındaki bütün topraklarını kaybetmiştir.Gazneli Devleti 1191 yılına kadar Selçuklulara bağlı olarak siyasi varlığını sürdürmüştür.
Gazneli sanatı (963-1186), İslâmiyet'ten sonraki Asya - Türk sanatının ikinci önemli dönemini oluşturur. Bu dönemin mimarisinde, taşın yaygın olarak kullanılışı ve taş süslemeler açısından, Anadolu Türk sanatı ile yoğun ilişkileri vardır. Gazneliler, konumları gereği, Hint kül türü ile İran arasında bir köprü vazifesini de görmüşlerdir.
YAPILAR
Camiler
Gazneli mimarisi, ağaç direkli ve ahşap düz çatısı ile, Anadolu'daki ağaç direkli camileri hatırlatan "Arus-ül Felek" camisi ile başlatılır. Hindistan'dan getirilen ağaç direkler üzerine çatı ile örtülü, kırmızı altın ve lâcivert taşının da kullanıldığı çok zengin süslemeleriyle gözleri kamaştıran bir yapı idi.
Bunun dışında Gazne'de başka camilerinde yapıldığına şüphe yoktur ancak bunların hiçbiri günümüze ulaşmamıştır.
Leşker-i Bazar Ulu Camii
Yapı Fransız arkeolog Schulumbreger tarafından 1951 yılında ortaya çıkartılmıştır.Cami enine gelişen bir plan şemasına sahiptir.Kıble duvarına paralel iki sahından oluşan caminin mihrab önünde sahınları dikine kesen kare mekan kubbeyle örtülüdür.Cami 86*10.50m ölçülerindedir.
İklim koşulları nedeniyle caminin avluya ve yanlara açık olduğu anlaşılmıştır.Üst örtünün nasıl bir yapı olduğu bilinmemektedir.Tuğlaların kalitesi ve örgü tekniği caminin 11.yy da yapılmış olabileceğini göstermektedir.Yapı bir defa harap olduktan sonra bazı elemanlar değiştirilmek suretiyle bir süre daha kullanılmış ancak ikinci defada tamamen tahrip edilmiştir.
Büyük Saray
1945 yılında Schulumbreger tarafından ortaya çıkartılmış bir yapı.Tarihçi Beyhaki Sultan 1.Mesut'un büyük bir mimari kabiliyete sahip olduğu sarayın planını kendisinin çizdiğini ve Abdül Melih adlı bir mimarın yardımıyla dört yılda tamamladığını belirtmektedir.
Saray Hilmend nehri kıyısında yer alan üç yapıdan en büyük ve en önemlisidir.Yapı,bir dirsek üzerindeki iki cepheden nehre bakmaktadır.
11.yy ın başından ve Sultan Mahmut zamanından kalan en eski saray budur.Önünde bir alay meydanı bulunan yapının büyük kısmı tuğla,temeller kerpiç,bazı önemli bölümleri ise tamamen tuğla ile inşaa edilmiştir.
Saray kuzey-güney yönünde 164m,doğu-batı yönünde92m,dış avlu ile uzunluğu ise 500m kadardır.
Cephenin ortasındaki derin kapıdan haç planlı bir mekana,buradan da sarayın dört eyvanlı avlusuna girilmektedir.
Böylece Karahanlı kervansaraylarında gördüğümüz dört eyvanlı avlu şeması,Gazneliler'de daha gelişmiş olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hamam daireleri avluya karşı gizlenmiş olup,köşelerde yer almaktadır ve kendi içlerinde dört eyvanlı küçük avluları vardır.
Daha geniş ve yüksek olan kuzey eyvanından taht salonuna geçilir.
Taht salonu,süslemeleriyle oldukça önemlidir.Duvarların üst kısımları pişmiş tuğla hamurundan,geometrik bitkisel kompozisyonla süslenirken,alt kısımda ise fresk tekniğinde çok renkli duvar resimleri yer almaktadır.
Bu resimlerde birbiri ardına sıralanmış 44 asker görülür.Aslında bu askerlerin sayısı 70e ulaşmaktadır.Figürlerin üzerlerindeki kıyafetler Orta Asya Türkleri için karakteristik kıyafetlerdir.
Uygur fresklerinden tanınan bu tarz kıyafetlere Samerra da Türkleri canlandıran tasvirlerde de rastlanır.Bu fresklerde resmedilen askerlerin kimler oldukları Cüzcani'nin Tabakat-ı Nasiri adlı eserinde şu şekilde ifade edilmiştir;
"Gazneli Sultan Mahmut'un 4000 kişilik bir muhafız kıtası vardı.Merasimlerde tahtın iki tarafında ikişer bin kişi olarak sıralanırlardı.
Sağdakiler,dört sorguçlu kalpak ve altın yaldızlı gürz taşıyorlardı.Soldakiler iki sorguçlu kalpak ve gümüş yaldızlı gürz taşıyorlardı."
Fresklerdeki askerler Cüzcani'nin sözünü ettiği muhafız kıtasıdır.Omuzlarında dayalı silahlar ise gürz dür.Ancak bunların uçlarındaki topuzlar ve figürlerin başları büyük ölçüde tahrip edilmiştir.
Beyhaki de Sultan Mahmut ölünce elçilerin kabul edildiği bir merasimi anlatırken 4000 kişilik muhafız kıtasından söz eder.Bunların tahta doğru rütbelerine göre sıralandıklarını,rütbelerinin değişik kaftanlar,mücevherli altın veya gümüş kemerlerle belirtildiğini ifade etmiştir.
Kervansaraylar döneminin bir başka yapı türü;
Ribat-ı Mahi;
Gaznelilerin en önemli kervansaray yapısı olup TUS-SERAHS yolunda Gazneli Sultan Mahmut tarafından 1019-1020 yıllarında yaptırılan Ribat-ı mahi bazı kaynaklarda Ribat-ı Çahe adıyla da anılır.
70.68*71.92m ölçülerinde,kare planlı olan bu yapının ortasında büyükçe bir avlu yer almaktadır.Avluya dört yönde açılan eyvanlarla klasik dört eyvanlı şemanın Gazneli kervansaraylarında da görüldüğü anlaşılmaktadır.Avlu etrafında gelişen farklı ölçülerde mekanlarla plan kuruluşu tamamlanmaktadır.
Yapıda mekanların üst örtüsünde kubbe ve bonozun bir arada kullanıldığı görülmektedir.Eyvan-kubbe birleşiminin Büyük Selçuklular dan önce bu yapıda görülmesi önemli bir özelliktir.
Yapının dışında köşe ve ortalarda silindirik yada yarı silindirik payandalar(yapının sağlamlığını arttırıcı özellikte) görülmeketedir.
GAZNELİLER
977 de Gazne merkez olmak üzere kurulmuş bir Türk devletidir.Kısa zamanda Harzen ve Horasan bölgeleri de dahil olmak üzere Hindistan'a kadar uzanan büyük bir imparatorluk haline gelmiştir.
Sultan I.Mesut 1040 yılında Selçuklulara yenilince Hindistan ve Afganistan dışındaki bütün topraklarını kaybetmiştir.Gazneli Devleti 1191 yılına kadar Selçuklulara bağlı olarak siyasi varlığını sürdürmüştür.
Gazneli sanatı (963-1186), İslâmiyet'ten sonraki Asya - Türk sanatının ikinci önemli dönemini oluşturur. Bu dönemin mimarisinde, taşın yaygın olarak kullanılışı ve taş süslemeler açısından, Anadolu Türk sanatı ile yoğun ilişkileri vardır. Gazneliler, konumları gereği, Hint kül türü ile İran arasında bir köprü vazifesini de görmüşlerdir.
YAPILAR
Camiler
Gazneli mimarisi, ağaç direkli ve ahşap düz çatısı ile, Anadolu'daki ağaç direkli camileri hatırlatan "Arus-ül Felek" camisi ile başlatılır. Hindistan'dan getirilen ağaç direkler üzerine çatı ile örtülü, kırmızı altın ve lâcivert taşının da kullanıldığı çok zengin süslemeleriyle gözleri kamaştıran bir yapı idi.
Bunun dışında Gazne'de başka camilerinde yapıldığına şüphe yoktur ancak bunların hiçbiri günümüze ulaşmamıştır.
Leşker-i Bazar Ulu Camii
Yapı Fransız arkeolog Schulumbreger tarafından 1951 yılında ortaya çıkartılmıştır.Cami enine gelişen bir plan şemasına sahiptir.Kıble duvarına paralel iki sahından oluşan caminin mihrab önünde sahınları dikine kesen kare mekan kubbeyle örtülüdür.Cami 86*10.50m ölçülerindedir.
İklim koşulları nedeniyle caminin avluya ve yanlara açık olduğu anlaşılmıştır.Üst örtünün nasıl bir yapı olduğu bilinmemektedir.Tuğlaların kalitesi ve örgü tekniği caminin 11.yy da yapılmış olabileceğini göstermektedir.Yapı bir defa harap olduktan sonra bazı elemanlar değiştirilmek suretiyle bir süre daha kullanılmış ancak ikinci defada tamamen tahrip edilmiştir.
Büyük Saray
1945 yılında Schulumbreger tarafından ortaya çıkartılmış bir yapı.Tarihçi Beyhaki Sultan 1.Mesut'un büyük bir mimari kabiliyete sahip olduğu sarayın planını kendisinin çizdiğini ve Abdül Melih adlı bir mimarın yardımıyla dört yılda tamamladığını belirtmektedir.
Saray Hilmend nehri kıyısında yer alan üç yapıdan en büyük ve en önemlisidir.Yapı,bir dirsek üzerindeki iki cepheden nehre bakmaktadır.
11.yy ın başından ve Sultan Mahmut zamanından kalan en eski saray budur.Önünde bir alay meydanı bulunan yapının büyük kısmı tuğla,temeller kerpiç,bazı önemli bölümleri ise tamamen tuğla ile inşaa edilmiştir.
Saray kuzey-güney yönünde 164m,doğu-batı yönünde92m,dış avlu ile uzunluğu ise 500m kadardır.
Cephenin ortasındaki derin kapıdan haç planlı bir mekana,buradan da sarayın dört eyvanlı avlusuna girilmektedir.
Böylece Karahanlı kervansaraylarında gördüğümüz dört eyvanlı avlu şeması,Gazneliler'de daha gelişmiş olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hamam daireleri avluya karşı gizlenmiş olup,köşelerde yer almaktadır ve kendi içlerinde dört eyvanlı küçük avluları vardır.
Daha geniş ve yüksek olan kuzey eyvanından taht salonuna geçilir.
Taht salonu,süslemeleriyle oldukça önemlidir.Duvarların üst kısımları pişmiş tuğla hamurundan,geometrik bitkisel kompozisyonla süslenirken,alt kısımda ise fresk tekniğinde çok renkli duvar resimleri yer almaktadır.
Bu resimlerde birbiri ardına sıralanmış 44 asker görülür.Aslında bu askerlerin sayısı 70e ulaşmaktadır.Figürlerin üzerlerindeki kıyafetler Orta Asya Türkleri için karakteristik kıyafetlerdir.
Uygur fresklerinden tanınan bu tarz kıyafetlere Samerra da Türkleri canlandıran tasvirlerde de rastlanır.Bu fresklerde resmedilen askerlerin kimler oldukları Cüzcani'nin Tabakat-ı Nasiri adlı eserinde şu şekilde ifade edilmiştir;
"Gazneli Sultan Mahmut'un 4000 kişilik bir muhafız kıtası vardı.Merasimlerde tahtın iki tarafında ikişer bin kişi olarak sıralanırlardı.
Sağdakiler,dört sorguçlu kalpak ve altın yaldızlı gürz taşıyorlardı.Soldakiler iki sorguçlu kalpak ve gümüş yaldızlı gürz taşıyorlardı."
Fresklerdeki askerler Cüzcani'nin sözünü ettiği muhafız kıtasıdır.Omuzlarında dayalı silahlar ise gürz dür.Ancak bunların uçlarındaki topuzlar ve figürlerin başları büyük ölçüde tahrip edilmiştir.
Beyhaki de Sultan Mahmut ölünce elçilerin kabul edildiği bir merasimi anlatırken 4000 kişilik muhafız kıtasından söz eder.Bunların tahta doğru rütbelerine göre sıralandıklarını,rütbelerinin değişik kaftanlar,mücevherli altın veya gümüş kemerlerle belirtildiğini ifade etmiştir.
Kervansaraylar döneminin bir başka yapı türü;
Ribat-ı Mahi;
Gaznelilerin en önemli kervansaray yapısı olup TUS-SERAHS yolunda Gazneli Sultan Mahmut tarafından 1019-1020 yıllarında yaptırılan Ribat-ı mahi bazı kaynaklarda Ribat-ı Çahe adıyla da anılır.
70.68*71.92m ölçülerinde,kare planlı olan bu yapının ortasında büyükçe bir avlu yer almaktadır.Avluya dört yönde açılan eyvanlarla klasik dört eyvanlı şemanın Gazneli kervansaraylarında da görüldüğü anlaşılmaktadır.Avlu etrafında gelişen farklı ölçülerde mekanlarla plan kuruluşu tamamlanmaktadır.
Yapıda mekanların üst örtüsünde kubbe ve bonozun bir arada kullanıldığı görülmektedir.Eyvan-kubbe birleşiminin Büyük Selçuklular dan önce bu yapıda görülmesi önemli bir özelliktir.
Yapının dışında köşe ve ortalarda silindirik yada yarı silindirik payandalar(yapının sağlamlığını arttırıcı özellikte) görülmeketedir.