Gaznelilerin Hindistan Tarihine Etkileri,Gaznelilerin Hindistan Tarihine Etkisi , Gaznelilerin Hindistana Etkileri , Hindistan Bağımsızlığını Ne Zaman İlan Etti
GAZNELİ MAHMUD VE HİNDİSTAN’IN FETHİ
Gazneliler’in gerçek kurucusu Sebüktekin’in vefatının ardından oğlu Gazneli Mahmud, devletin yeni hükümdarı olmuştur.
Kudretli sultan, Sâmânî Devleti topraklarının büyük bir kısmı üzerinde hâkimiyetini kabul ettirmiş, bu devletin 999 yılında ortadan kalkması üzerine mirasını Karahanlılar’la paylaşmıştı.
Gazneli Mahmud daha sonra, Hindistan’ı kuzeyden fethe girişerek burada İslâm dinini yayma konusunda ısrarlı teşebbüslerde bulundu.
Yeni ve gelişmekte bulunan başkent Gazne’nin, Kuzey Hindistan ovalarına hâkim yüksek bir yaylanın tepesinde bulunması, bu seferlerin yapılmasında büyük kolaylıklar sağlıyordu.
Mahmud, Hindistan’a on yedi sefer yaptı. Bu seferler onun saltanat devrinin büyük bir kısmını doldurmuştur. Sultanın Hindistan seferlerinin en önemlisi, 1025-1026 yıllarındaki Somnat Seferi idi.
Etkili sonuçlar doğuran bu seferin olumlu yankıları süratle bütün İslâm dünyasında görüldü. Bu fetih Sultan Mahmud’un İslâm dünyasının kahramanı olmasına, ününün yayılmasına yardım etti. Abbâsî Halîfesi tarafından sultan ve ailesine yeni şeref lakapları gönderildi.1
Somnat’taki put, yaklaşık dört metre uzunluğunda ve türlü mücevherlerle süslü idi. Oradan kaldırılarak Gazne’ye götürüldü. Sultanın Gazne’de inşa ettiği meşhur büyük caminin eşiğine konuldu. Altından bir zincir ile puthane tavanına asılmış yaklaşık 1200 kilogram ağırlığındaki altın çan ile kıymeti pek fazla olan taşlar ve mücevherler, birçok gümüş kap-kacak Gazne’ye nakledildi.
Somnat’ın zaptı sayesinde Hindistan’da İslâmiyet’in yayılışı kolaylaşmıştı. Daha önce sadece biraz yaklaşılabilmiş olan Hindistan gibi büyük bir kıtayı İslâm âlemine kazandırmak şerefi Gazneli sultanın nâmını, tarihin en şanlı sayfalarına kaydettirmiştir.
Mahmud Sebüktekin, yaptığı etkili ve başarılı seferlerle Hindistan’da büyük bir içtimaî inkılâbın esaslarını hazırlamıştı.
Hintliler, kocası ölen kadınları kocalarının na‘şlarıyla beraber diri diri yakıyor, ölüleri mukaddes kabul ettikleri Ganj Nehri’ne atıyorlardı. Birinci âdet menfur bir vahşetti. İkinci an’ane de bulaşıcı hastalıkların yayılması için başlıca sebebi teşkil ediyordu. Gazneli Mahmud bu âdetlerin her ikisini de şiddetle yasakladı.2
Hindistan seferleri, maddî bakımdan da Gaznelilere büyük faydalar sağlamış ve bol miktarda savaş ganimeti ele geçirilmişti.
Seferler sonucunda Gazneliler Devleti devrinin en zengin ve görkemli ülkeleri arasına girmişti.
Bu büyük inkılâbı gerçekleştiren Sultan Mahmud, devlet yönetimindeki başarısı, siyasî ve askerî alandaki dehâsı ve göz kamaştıran fetihleriyle Türk-İslâm tarihinin en güzide kişileri arasına girmiştir.
45 yılını savaş meydanlarında geçirmiş, cesur ve tedbirli bir komutan olarak ordularını sevk ve idare etmiş, filleriyle yöneldiği bütün bölgeleri itaat altına almayı başarmıştı.
İlk kez sultan unvânını kullanan Gazneli Mahmud, devlet yönetiminde muktedirdi; ancak zulüm yoluna sapmamış, adaleti ile şöhret kazanmıştı.
Gazneli hükümdar, Kuzey Hindistan’da giriştiği olağanüstü çabalardan sonra birçok savaş yaparak devletini imparatorluk düzeyine çıkarmıştı.
O, sadece Hindistan’a İslâmiyet’i yaymakla kalmamış Asya’nın sarp ve dağlık arazilerinde yaşayan cesur, savaşçı ve inatçılığıyla ünlü Afgan yerlilerinin de İslâm dinine girmelerine vesile olmuştur.
alıntı
GAZNELİ MAHMUD VE HİNDİSTAN’IN FETHİ
Gazneliler’in gerçek kurucusu Sebüktekin’in vefatının ardından oğlu Gazneli Mahmud, devletin yeni hükümdarı olmuştur.
Kudretli sultan, Sâmânî Devleti topraklarının büyük bir kısmı üzerinde hâkimiyetini kabul ettirmiş, bu devletin 999 yılında ortadan kalkması üzerine mirasını Karahanlılar’la paylaşmıştı.
Gazneli Mahmud daha sonra, Hindistan’ı kuzeyden fethe girişerek burada İslâm dinini yayma konusunda ısrarlı teşebbüslerde bulundu.
Yeni ve gelişmekte bulunan başkent Gazne’nin, Kuzey Hindistan ovalarına hâkim yüksek bir yaylanın tepesinde bulunması, bu seferlerin yapılmasında büyük kolaylıklar sağlıyordu.
Mahmud, Hindistan’a on yedi sefer yaptı. Bu seferler onun saltanat devrinin büyük bir kısmını doldurmuştur. Sultanın Hindistan seferlerinin en önemlisi, 1025-1026 yıllarındaki Somnat Seferi idi.
Etkili sonuçlar doğuran bu seferin olumlu yankıları süratle bütün İslâm dünyasında görüldü. Bu fetih Sultan Mahmud’un İslâm dünyasının kahramanı olmasına, ününün yayılmasına yardım etti. Abbâsî Halîfesi tarafından sultan ve ailesine yeni şeref lakapları gönderildi.1
Somnat’taki put, yaklaşık dört metre uzunluğunda ve türlü mücevherlerle süslü idi. Oradan kaldırılarak Gazne’ye götürüldü. Sultanın Gazne’de inşa ettiği meşhur büyük caminin eşiğine konuldu. Altından bir zincir ile puthane tavanına asılmış yaklaşık 1200 kilogram ağırlığındaki altın çan ile kıymeti pek fazla olan taşlar ve mücevherler, birçok gümüş kap-kacak Gazne’ye nakledildi.
Somnat’ın zaptı sayesinde Hindistan’da İslâmiyet’in yayılışı kolaylaşmıştı. Daha önce sadece biraz yaklaşılabilmiş olan Hindistan gibi büyük bir kıtayı İslâm âlemine kazandırmak şerefi Gazneli sultanın nâmını, tarihin en şanlı sayfalarına kaydettirmiştir.
Mahmud Sebüktekin, yaptığı etkili ve başarılı seferlerle Hindistan’da büyük bir içtimaî inkılâbın esaslarını hazırlamıştı.
Hintliler, kocası ölen kadınları kocalarının na‘şlarıyla beraber diri diri yakıyor, ölüleri mukaddes kabul ettikleri Ganj Nehri’ne atıyorlardı. Birinci âdet menfur bir vahşetti. İkinci an’ane de bulaşıcı hastalıkların yayılması için başlıca sebebi teşkil ediyordu. Gazneli Mahmud bu âdetlerin her ikisini de şiddetle yasakladı.2
Hindistan seferleri, maddî bakımdan da Gaznelilere büyük faydalar sağlamış ve bol miktarda savaş ganimeti ele geçirilmişti.
Seferler sonucunda Gazneliler Devleti devrinin en zengin ve görkemli ülkeleri arasına girmişti.
Bu büyük inkılâbı gerçekleştiren Sultan Mahmud, devlet yönetimindeki başarısı, siyasî ve askerî alandaki dehâsı ve göz kamaştıran fetihleriyle Türk-İslâm tarihinin en güzide kişileri arasına girmiştir.
45 yılını savaş meydanlarında geçirmiş, cesur ve tedbirli bir komutan olarak ordularını sevk ve idare etmiş, filleriyle yöneldiği bütün bölgeleri itaat altına almayı başarmıştı.
İlk kez sultan unvânını kullanan Gazneli Mahmud, devlet yönetiminde muktedirdi; ancak zulüm yoluna sapmamış, adaleti ile şöhret kazanmıştı.
Gazneli hükümdar, Kuzey Hindistan’da giriştiği olağanüstü çabalardan sonra birçok savaş yaparak devletini imparatorluk düzeyine çıkarmıştı.
O, sadece Hindistan’a İslâmiyet’i yaymakla kalmamış Asya’nın sarp ve dağlık arazilerinde yaşayan cesur, savaşçı ve inatçılığıyla ünlü Afgan yerlilerinin de İslâm dinine girmelerine vesile olmuştur.
alıntı