Geçmişe nasıl bir mektüp yazılabilir?

Tepkime
10
Yaş
36
Coin
2
geçmişe nasıl bir mektup yazılabilir?

Sevgili 10 yaşındaki halim;

Sevgili diyorum, zira şu andan çok daha sevgi dolu olduğunu hatırlıyorum, o yaşlarda.

Sana bunları 2011'den yazıyorum, bu durumda iyi haber; önündeki 20 yıl boyunca ölmeyeceğine sevinebilirsin. Gerçi gelecekte tıp ilerliyor, hemen ölmüyorsun, zaman alıyor, fakat daha da acı veriyor. Ölmek demişken; Turgut Özal, Kemal Sunal, Barış Manço ve Dedem sizlere ömür, Ajda Pekkan'ı sorarsan daha bir gençleşti, Küçük Emrah büyüdü, Demirel'in şapkası düştü, keli göründü... Üzerinde yaşadığımız dünya ise hızla ölüyor.

Tüm bir akşamı işgal eden "Anadoludan Görünüm"ü, kaldırdılar, Anadolu'da dönüşümü hızlandırmak için yerine abuk subuk "evlilik, yemekteyiz ve kocam beni 400 kez aldattı" programları koydular. Bu arada başarmadı da değiller, Kars Sarıkamış'tan evlenmeye giden 75 yaşında amcamı ararsın, 6 aylık bebeğini 10.000$'a satanmı... Tüm bunları zaman içinde ziyadesiyle tecrübe edeceksin, şimdi sana bir kaç tavsiye:

Babamın pazardan getirdiği ve daha poşeti açmadan tüm evi saran kokusundan tanıdığın; domatesi, biberi, salatalığı bolca ye, çünkü kısa süre sonra, sayemizde tüm tabiat "ayvayı yiyince" ne yediğinden birşey anlayacaksın, ne içtiğinden. İnsanoğlu, sanki kendi yaratmış gibi civatalarıyla oynamaya başlayacak tabiatın ve görsellik ön plana çıktıkça, doğallık yerini posalara bırakacak...

Annemin tüm yasaklarına rağmen, ağaçlara tırmanmaya, çamurla oynamaya ara verme, çam ağacının yere düşmüş kabuklarından, kozalaklarından yaptığın, traktör, romörk gibi mis kokulu, katkısız, doğal oyuncaklarını baş ucundan ayırma. Plastik çağı başlayıp, tabiat; yerini naylonlara, ağaçlar; yerlerini duvarlara bıraktığında istesende bulamayacaksın...

Aramızda hiç kanbağı olmadığı halde bir sokak dolusu insanın, bir aile gibi yaşadığı zamanlardayken hala, giriş kattaki Sakine teyzenin salçalı ekmekleriyle, şekerli yoğurdunu nefes almadan bitir. Terli terli su iç, ve eve dönmek için akşam ezanına teslim olma... Sen büyüyünce salçanın adını "ketçap", kos koca bir günün adını "mesai" diye değiştirecekler. Eve döndüğünde ne bir tebessüm kalacak yüzünde, ne de konuşmaya takatin...

Tüm hane, tek odaya doluşup yer döşeğinin naftalin kokusunu solurken gaz lambası ve sobadan saçılarak tavanda, duvarlarda dalgalanan ışığın seyriyle dalınan uykuların kıymetini bil. Zira en temiz, en ferah güne o gecelerden uyanıyordu insan, ne kulaklarda televizyon gürültüsü kalıyordu, ne burunda kalorifer kuruluğu...

Hali hazırda çocukken, büyümeye heves etme, ben büyüdüm, bi halta benzemiyor. Yine eskiden olduğu gibi emirler alıyor, eskiden olmadığı gibi emirler veriyorsun. Babamın yerine kuralları yasa koyuyor, kanun uyguluyor... İnsanlar istemedikleri hayatlar sürüyor, yalandan gülüyor, şakadan ağlıyorlar. Kimin dayısı kuvvetliyse o daha fazla emir veriyor, kalanlar, eskiden topun sahibi çocuğun oynatmadığı gariban, iyi çocuklar...

Gelecek kaygısı gütme, hayallerinden ödün verme ve insanları önemli gibi görünen emeller için incitme, çünkü hayat planlarını senin yerine yapıyor, sana ise uygulamak kalıyor, isteyerek veya zorla...

Hani elimizde elif-ba, koşa koşa Kur'an kursuna giderdik, o alışkanlık değişmedi, yine gidenler var, ama çoğunun elinde elif-ba cildine sarılmış, menfaat dosyaları, iş takip evrakları... Dedem, "oğul sen doğru dur, eğri zaten belasını bulur" derken haklıymış, fakat toplumun yarıdan fazlası eğri olunca, kavram kargaşası yaşıyor insan.

Sevmekten asla vaz geçme, ne kadar kırarlarsa kırsınlar kalbini, dünyanın bir yerinde senin için çarpan, seni bekleyen bir yürek olduğunu daima bil, annene, babana ve kardeşlerine kurduğun her cümleyi iki kez tart, zaman belki almayacak onları elinden ama her birinizi bir köşeye savurduğunda, ne ağabey diyen kardeşlerine sunacağın merhamete mahal kalacak, ne annenin şefkat dolu kucağına, ne de babanın sıcacık eline...

Geleceğe dair sözler verme, tutamayacağını en acı şekilde tecrübe edeceksin.

Umudunu yitirme, fakat hayatını umutlar üzerine de imar etme. Gerçekleşmeyen her dileğinde, daha azıyla yetinenleri düşün. Şükret.

Eğer geleceğim, önümde bir film gibi oynasaydı sen yaşlarda, inan bana yine aynı adam olmayı seçerdim, madem aynı hayatı sil baştan yaşıyoruz, o halde neden süreci daha yaşanabilir hale getirmeyelim ki?

O halde güzel bir gelecek için son söz, aslında ilk söz, ;Ye, dua et, sev...

Dipnot: 27.12.1997 tarihinin sayısal loto sonuçlarını veriyorum, ikramiyeyi alınca, önce Mark'a sonra Altın'a yatır, o zamanın ekonomisi müsait 10 yılda 15'e katlarsın:

1-21-26-32-33-48

Sevgiler, Sen...

kaynak
 

Create an account or login to comment

You must be a member in order to leave a comment

Create account

Create an account on our community. It's easy!

Log in

Already have an account? Log in here.

Üst Alt