Gecmişten gunumuze kadar kullanılan yazı aracları

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
57
Yaş
36
Coin
256,936
Gecmişten gunumuze kadar kullanılan yazı aracları

Harfler bir ulkeden oteki ulkeye, bir ulustan oteki ulusa gecerken bir başka gezi daha yapıyor Taşların uzerinde papiruse, papirusten mumlu levhalara, mumlu levhalardan parşomene ve parşomenden de kağıda geciyorlardı Taş ustunde dik ve dumduz yukseliyor, kağıdın uzerinde yuvarlaklaşıyordu Balmumu uzerinde de yıldız biciminde kıvrıldılar Balcık ustunde civileştiler, yıldız iğne bicimi aldılar Hele kağıt ve parşomen uzerinde surekli kıllık ve bicim değiştirdiler
Kumlu toprağa ekilen bir ağac,killi ve bataklık bir alana ekilen ağactan nasıl değişik şekilde buyurse; harfler de taştan kağıda gecen surecte oylece gorunuşlerini ve bicimlerini değiştirdiler
Yazı yazmak icin cok ceşitli araclar kullanılmıştır Hic elimizden duşurmediğimiz kağıt kalem dunun icadıdır Biraz daha oncelere, ilk insanların resimlerden yazının henuz doğmakta olduğu cağlara donersek o zaman yazı yazmanın inanılmayacak kadar zor olduğu gorulur Cunku o gunlerde bu iş icin gereken araclar yoktu Herkes, ne ile neyin uzerinde nasıl yazacağını kendisi duşunup bulmak zorundaydı

O donemin aracları arasında taş, koyunun kurek kemiği,balcık yaprağı,canak comlek parcaları, yırtıcı hayvan derileri ve ağac kabukları gibi şeyler hep bu donemde kullanılıyordu Butun bunların uzerine sivriltilmiş bir kemikle ya da cakmak taşıyla kaba bir resim ciziktirmek mumkundu İslam Peygamberi HzMuhammed, kutsal kitap Kuranı Kerim'i koyunları kurek kemiği uzerine yazdırmıştı Eski Yunanlılar, halk toplantılarında oylarını şimdi yapıldığı gibi kağıt uzerine değil de, canak comlek (ostrakon)lar uzerine yazarak verirlerdi

Papirus bulunduktan sonra bile bircok yazarlar,yoksulluk yuzunden yazılarını canak comlek parcaları uzerine yazmak zorunda kalmışlardı Eski yunan bilginlerinden birinin kitap yazmak icin evindeki butun canak comleği kırdığını anlatırlar gorevle Mısır'da bulunan eski Romalı asker ve memurlar; bir aralar, papirus yetersizliğinden hesap pusulalarını canak comlek parcaları uzerine yazmışlardır

Ama palmiye yaprakları ile ağac kabukları yazı yazmaya cok daha uygundu Yaprakların kenarları bir olcude kesildikten sonra iplikle dikiliyordu Bu kitabın kenarları altınla yaldızlanır ya da renk renk boyanırdı Boylece cok guzel bir kitap meydana gelmiş olurdu Ormanca zengin olan ulkelerde kayın ve ıhlamur ağacı kabuklarından yapılmış yapraklar uzerine yazı yazılırdı
Papirus bulunmadan cok once bunların uzerine iğne ile yazı yazılmaktaydı Hindistan'da bir cok kitap palmiye yaprakları uzerine yazılmıştı
Bununla birlikte cok eski cağlardan itibaren bir yazı yazma yontemi vardır;onu bugunde kullanmaktayız Bu taş uzerine yazı yazmadır Taştan kitap, kitapların en uzun yaşamlısıdır Bunda 4000 yıl once, eski Mısır mezar tapınaklarının duvarlarına yazılmış olan upuzun hikayeler gunumuze kadar gelmiştir

CAMURDAN KAĞIDA DOĞRU

İnsanlar cok eskiden beri taştan daha hafif, ama onun kadar dayanıklı bir nesnearadılar Tunc uzerine yazmayı denediler Bir zamanlar sarayları ve tapınaklarını suslemiş olan uzerleri yazılı tunc levhaları bugun de gormek mumkundur Bazen bu levhalardan birinin butun bir duvarı kapladığı da olurdu Levhanın iki yuzune yazı yazılmışsa, levha bir zincirle asılırdı

Anlatırlar; Fransa'da Blois kentinde, tunctan bir kilise kapısı vardır Bu kilise kapısı bir kitabı andırır Kapının ustunde Kont Etienne ile Blois kenti arasında yapılmış bir antlaşma yazılıdır Bu antlaşma gereğince halk, Kont'un şatosu etrafına bir duvar cekmeyi kabul ediyor; buna karşılık Kont da şaraptan aldığı vergiyi halka bağışlıyordu Şarabı icenler coktan dunyadan goctuler, etrafındaki duvar yıkıldı Buna karşılık tunc kapının kanadı uzerinde kazılmış olan antlaşma hala durmaktadır

Bir ilginc yazı yazma yonetimi daha vardı

Bir zamanlar Dicle ile Fırat boylarında yaşayan Asurlularla Babilliler cok eskiden kullanmışlardı Koyuncuk'ta, eski başkent Ninova yıkıntıları arasında Austen Henry Layard adlı bir İngiliz, Asur hukumdarı Asur Banibal'ın kitaplığını buldu Bu, icinde bir yaprak kağıt bile bulunmayan cok ilginc bir kitaplıktır Bu kitaplığın butun kitapları luleci camurundandı

Luleci camurundan oldukca buyuk ve kalın levhalar hazırlanırdı Yazıcı yazısını uc koşeli sivri comağıyla bu levhaların uzerine yazardı Comak, camurun icine batırılıp hızla cekilince kalın başlayıp incecik kuyruk halinde biten bir iz meydana gelirdi Babilliler ve Asurlular boylece cok cabuk yazı yazarak civi yazısının duzgun ve incecik satırlarıyla levhaları (tabletleri) doldururlardı Bu iş bittikten sonra daha dayanıklı olması icin comlekciye verilirdi Eski Asurlular da comlekciler kitap pişirirlerdi Boylece taş gibi dayanıklı kitaplar oluşurdu

Asurlular balcık uzerine yalnız yazı yazmazlar, basma da yaparlardı Değerli taşlardan, kabartma resimlerle suslu merdane biciminde muhurler kazırlardı Basmalar uzerindeki desenler bugun bu yolla yapılmaktadır Rotatif basma makinesi de bu turde calışmakta ve yazılar merdanenin uzerinde bulunmaktadır
Bir antlaşma yaptıklarında bu merdaneyi balcık tablet uzerinden gecirirlerdi Boylece tablet uzerinde cok iyi secilebilen bir muhur cıkardı

PAPİRUS BULUNUYOR

Mısırlıların icat ettikleri kitap ise cok garipti Uzun, cok uzun ve yuz metrelik bir şerit duşunun: Bu şerit kağıttan yapılmışa benzerse de bu genelde acayipbir kağıttı Elinize alıp ışığa tutarsanız,incecik bir cok capraz cizgilerden yapılmış karelerden meydana geleceği gorulecektir Bir parcasını koparırsınız, gercekten de tıpkı hasıra benzeyen bir takımeritlerden orulu olduğu kolayca anlaşılır Gorunuşte bu kağıt; sarı, parlak ve perdahlıdır
Balmumu levhalar gibi kolay kırılabilir de
Uzerindeki satırlar şeridin uzunluğunca değil de, dikine; onlarca, hatta yuzlerce sutunlar halinde yazılmıştır Eğer satırlar şeridin uzunluğunca yazılmış olmasaydı, her satırı okumak icin şeridin bir başından oteki başına kadar gidip gelmek gerekirdi Bu garip kağıt kendisinden daha garip bir bitkiden elde ediliyordu Nil kıyılarının bataklık yerlerinde cıplak, uzun govdeli ve tepesinde puskullu olan yine garip gorunuşlu bir bitki yetişmekteydi Bu bitkinin adı papirustu Dil bilim olarak da kelime bir cok dilimize gecmiştir
Papier (Almanca ve Fransızca), paper (İngilizce) olarak dunya dillerinde ornekleri vardır

YAZI YAZMADA İLK ARACLAR
Mumu bilmeyenimiz yoktur Balmumundan bir kitabı gorenlerimiz ise cok azdır Romalıların icat ettiği balmumundan kitapların neredeyse gecen yuzyılın başarında, Fransız devrimine kadar kullanıldığını bilenler pek azdır Balmumundan kitap bizim cep defterimiz buyukluğunde birkac levhadan yapılmıştır Her levhanın ortasında buraya sarı ya da siyaha boyanmış balmumu doldurulurdu Bu levhaların iki koşesinde delikler vardır Birinci ve sonuncu levhanın dış yuzeylerinde balmumu bulunmazdı Boylece kitap kapandığında balmumu ic yuzundeki yazıların silinmesinden korkulmazdı
Yağ gibi eritilebilen bir kitap, tuğla kitaplardan da, şerit kitaplardan da cok daha yadırgatıcıdır Bu deliklerden gecirilen kurdelalarla, levhalar birbirine bağlanarak bir kitap halini alırdı
Bu levhaların uzerine neyle yazılıyordu Kuşkusuz murekkeple değil Bu iş icin bir ucu sivriltilmiş, oteki ucu yuvarlaklaştırılmış celik kalemler kullanılıyordu İşte bizim silmek icin kullandığımız lastiklerin ilklerinden biri de buydu Balmumu yazı tahtaları cok ucuzdu Dolayısıyla karalamalar, notlar gunluk hesaplamalar bunların uzerine yazılıyordu Roma'ya uzak Mısır'a getirilen papirus pahalıydı Bu yuzden de yalnız kitap yapmakta kullanılıyordu
Kalemin sivri ucu ile yazar, yuvarlak ucu ile de duzeltir ya da silerlerdi
Ancak şimdi kurşun kalemin ve ucuz kağıdın ortaya cıkışından sonra balmumu levhalardan vazgecilebildi Oysa, bir kac yuzyıl oncesine kadar hicbir oğrenci kemerinde bir balmumu levha olmadan edemezdi Daha papirusun en parlak doneminde ona zorlu bir rakip turemişti Parşomen!!!

Cok eski zamanlardan beri cobanlıkla gecinilen uluslar yazılarını evcil ve yaban hayvanı derileri uzerinde yazarlardı Ama derinin yazı yazmaya uygun bir madde;yani parşomen haline gelebilmesi icin iyice terbiye edilmiş olması gerekti Bakın bu nasıl olmuştu:

ANADOLU YİNE ONDE

Eski Mısır'ın İskenderiye kentindeki kitaplıkta bir milyona yakın papirus tomarı bulunuyordu Bu kitaplığın zenginleşip buyumesinde, Ptolome Sulalesi'nden gelen Firavunlar cok calışmışlardı Boylece İskenderiye kitaplığı uzun yıllar boyunca dunyanın en onde gelen kitaplığı oldu Fakat bir sure sonra bir başka kitaplık,Anadolu'daki Bergama kenti kitaplığı onunla yarışmaya başladı

O sırda hukumdarlık eden Mısır Firavunu, Bergama kitaplığını acımasızca cezandırmaya karar verdi ve ulkesinden papirus gonderilmesini yasakladı İşte o gunden sonra Bergama, dunyaya parşomen satan bir yer haline geldi Kısa bir sure sonra Parşomeni katlanabileceği ve defter haline getirilebileceği anlaşıldı Ayrı ayrı yapraklardan dikilmiş kitap da boyle ortaya cıktı
Bergama hukumdarı da buna karşılık şoyle bir onlem duşundu: Yurdunun en usta adamlarını yanına cağırıp koyun yada keci derisinden papirus yerini tutacak ve yazı yazmaya yarayacak bir madde hazırlamalarını buyurdu Yunanca pergament adını alan Parşomen,doğduğu kentin (Pergamon) adını alarak boyle icat olmuştu
Zamanla Mısır'da Papirus daha az uretilmeye başlandı Hele Araplar Mısır'ı aldıktan sonra Mısır'dan Avrupa ulkelerine olan papirus gonderilişi busbutun durdu İşte ancak o gun parşomen kesin bir zafere ulaştı Bu, pek de olumlu bir zafer değildi Roma imparatorluğu,bu olaydan bir kac yuzyıl once kuzeyden ve doğudan gelen yarı ilkel kavimlerce yıkıma uğratılmıştı

Bitmez tukenmez savaşlar bir zamanlar zengin olan kentleri ıssız bir duruma getirmişti Her gecen yıl yalnız bilginlerden değil, okumayazma bilenlerinin sayısını da azaltmıştı Parşomen, kitap kopya etmeye yarayan biricik arac olarak kaldığında, onun ustune yazı yazacak kişi de hemen hemen kalmamış gibiydi Romalı kitapcıların buyuk kopya işlikleri coktan kapanmıştı Yalnız kral saraylarında, ağdalı bir dile mektuplar yazan yazıcılar kalmıştı Bundan başka, kuytu ormanlar da ya da ıssız vadilerde kaybolmuş manastırlarda sevap işlemek icin kitap kopya eden keşişlere de rastlamak mumkundu

KİTAP KİTAP!!!

O cağlarda kullanılan murekkep de Romalıların ya da Mısırlıların kullandıkları murekkepten ayrıydı Parşomen uzerine yazmak icin deriye iyice sinen ve silinmesi kolay olmayan, ozel dayanıklı bir murekkep icat olunmuştu Bu murekkep, bugun de bir cok murekkeplerin yapıldığı gibi mazı soyundan (murekkep kozası), demirsulfattan ve recineden (ya da Arap zamkından) yapılırdı

İşte artık kağıdın icat edilmiş olduğu gunlerden kalma eski bir elyazmasında bulunan ve o zaman ki murekkeplerin nasıl yapıldığını anlatan bir recete: Mazıları bir Ren şarabı icine atarak guneşe ya da sıcak bir yere bırakınız Bunu, unla karıştırmış, demir sulfat katınız sık sık,bir kaşıkla karıştırınız Guzel bir murekkep elde etmiş olursunuz Mazıların yeter derecede, Ren şarabının da mazıların icinde kaybolacak miktarda olması gerekir İstediğimiz olcuyu tutturabilmeniz icin demir sulfatı azar azar koyunuz Murekkebi kaleminizle kağıdın uzerinde bir deneyiniz İstediğiniz kadar siyah olmadığını gorurseniz, koyultmak icin bir recine tozu katınız, sonra da dilediğinizi yazınız!
Elde edilecek sarı suyu bir bezden suzdukten sonra ve mazıları da ezdikten sonra bu suyu başka bir şişeye doldurunuz
Bu eski murekkebin şaşırtan bir ozelliği vardı O murekkeple yazıldığından onceleri yazının rengi cok soluk olurdu Aradan bir sure gectikten sonra yazı kararırdı Bizim şimdiki murekkeplerimiz ise ,iclerine boya katabildiğimiz icin daha iyidir Bu nedenle de bunları yalnız okuyan değil, yazan da iyi gorebilir
Bir donemler nasıl papirus parşomene yenildiyse,eninde sonunda parşomen de yerini hepimizin bildiği kağıt'a bırakmak zorunda kaldı

CİNLİLER KAĞIDI YAPIYOR

Kağıdı ilk yapanlar, Cinlilerdir 2000 yıl kadar once ,daha Avrupa'da Yunanlılar ve Romalılar unlu Mısır papirusleri uzerine yazı yazarken, Cinliler kağıt yapmayı coktan biliyorlardı Kağıt yapmak icin bambu lifleri, bazı otlar ve eski pacavralar kullanılıyordu Bunları, bir dibek icinde suyla karıştırıp hamur haline getiriyorlardı Bu hamurdan da kağıt yapılıyordu Burada kalıp olarak incecik bambu kamışıyla ipekten kafes şeklinde orulmuş cevreler kullanılıyordu

Kalıbın uzerine kağıt kurumadan biraz dokulup liflerin birbirine yapışması ve kece haline gelmesi icin kalıp her tarafa eğilirdi Su, kafesin deliklerinden akar, kafesin ustunde de ıslak kağıt tabakası kalırdı Bu tabakayı dikkatle kaldırır, bir tahtanın uzerine serer ve guneşe kurutulardı Sonunda bu kurutulmuş kağıt yapraklarından bir tomarını tahtadan yapılmış bir baskı aracının altına koyarlardı

Kağıt Asya'dan Avrupa'ya gelinceye kadar bircok yıllar gecti Bu iş bazı aşamalardan gecti: 704 yılında Araplar, Orta Asya'da Semerkant kentini aldılar Orada ellerine gecirdikleri bir cok ganimet arasında kağıt yapmanın sırrını da alıp ulkelerine yururduler Bu yolla Arapların eline gecen kağıt nedeniyle Sicilya, İspanya ve Suriye gibi ulkelerde kağıt fabrikaları kuruldu
Suriye'nin Avrupalıların Bambic diye adlandırıldıkları Manbic kentinde de bir fabrika kurlmuştu
Arap tacirleri karanfil, biber ve guzel kokular gibi doğu mallarıyla birlikte Avrupa'ya Manbic kağıdı da surururyorlardı Kağıtların en iyisi butun tabakalar halinde satılan Bağdat Kağıdı sayılıyordu Mısır'da ceşitli kağıt turleri yapılmaktaydı Bunların arasında cok buyuk tabakalar halinde yapılan İskenderiye kağıdından tutun da, guvercin postalarında kullanılan kucucuk tabakalara kadar her turlu kağıt vardı

Bu tur kağıt eski pacavralardan yapılmaktaydı Siyah benekli bir rengi vardı Avrupa'nın kendi kağıt fabrikaları ya da o gunlerin deyimiyle kağıt değirmenlerigorulunceye kadar aradan yuzyıllar gecti Artık XIII yuzyılda bu tur kağıt değirmenlerini gormek mumkundu
Işığa tutulduğunda, yer yer pacavra parcaları bile goruluyordu

BASKININ ONDERİ

Bu sıralarda Almanya'nın Mayence kentinde Johanm Gensfleich Gutenberg adlı bir adam kendi bastığı kitabı; yani, baskı makinesiyle basılan ilk kitabı gozden gecirmekteydi Harflerin bicimiyle kitabın duzenli elyazması kitapları cok andırıyordu Fakat aralarındaki fark yine de uzaktan bile goruluyordu Yazıcının (hattat) yazı kalemiyle savaşa tutuşan baskı makinesi cok kısa zamanda onu alt etti Cunku elle ancak uzun yıllar suresice yapılan kocaman eserler,baskı makinesinde bir kac gunde bastırabiliyordu
Siyah ve okunaklı harfler torene cıkmış askerler gibi duzgun ve dimdik duruyorlardı
Git gide el yazması bir kitapla baskı makinesinde basılan bir kitap arasındaki benzerlik gittikce azaldı Yavaş yavaş harfler yazmak cok zordu Oysa, baskı makinesi bunu kolayca yapabiliyordu Boylece kocaman, kalın kitapların yerini baskı makinesinde basılmış, harfleri okunaklı kucuk kitaplar aldı

Elyazması kitaplardaki her resmi, ressamlar yapmak zorundaydı Baskı makinesinden basılan kitaplarda ise elle yapılan resimlerin yerini gravurler aldı Yazı yazan makine,yani baskı makinesi, aynı zamandan resim yapan makineye donuştu Boylece birkac saat icinde yuzlerce gravuryapmakmumkun oluyordu Butun bunlar kitapları ucuzlattı Gunumuzun kitaplarında gorduğumuz başlıklar, ic kapaklar, dış kapakklar, gomme başlıklar, bizi hic şaşırtmaz Sayfa başındaki sayılar bize cok doğal gorunur Kelimeleri virgulleri gorduğumuzde de Bu da ne oluyordiye şaşırmazsınız herhalde

Oysa kitaplarda ic kapağın başlığın ,gomme başlıkların ve virgullerin olmadığı donemler vardı Butun bunların ne zaman ve nicin ortaya cıktığını kesin olarak soylemek bile mumkundur Sozgelişi, dış kapak 1500 yılında şu nedenle ortaya cıkmıştır Eskiden kitaplar basılmaz yazılırdı Bunlar buyuk bir coğunlukla satış icin değil,ısmarlama olarak yazılırdı Bu yuzden kitap yazanın kitabı etmesine hic gerek yoktu

Basımevleri icin durum daha da farklıydı Bir basımevi yuzlerce, binlerce sayıda kitap basılıyordu Hem bu bastığı kitaplar ısmarlama olarak değil,doğrudan doğruya satış icindi Bu kitaplara alıcı bulmak gerekliydi O donemde kitabın ilk sayfası kitapcı dukkanının kapısına asılırdı Bu, kitabın cıkışını bildiren bir ilan demekti
Bunun icin kitabın adını, birinci sayfaya buyuk harflerle basmak gerekiyordu İşte boylece kitap kapağı ortaya cıkmış oldu
Kitabın cıkışıyla, şu ana kadar elde ettiğimiz bilgilerin coğunu bu yolla elde etmiş olduk Kitaplar belki elektronik bir ortama gecebilir Şu an hali hazırda ebooks dediğimiz teknolojik aletler kullanılmakta Ancak bir gecek var ki, yazının olumsuzluğu Belki sozcuklerin, belki de duşuncelerin eninde sonunda vucut bulacağı ve kullanacağı yazılardır Gecmişin zorluklarıyla geleceğimize pencere acarsak, yazının icadını aklımızdan cıkarmayalım
 
Üst Alt