Daha hızlı ve kötü klinik gidiş gösteren bazı kanser türleri olsa da, akciğer kanseri günümüzde en çok öldüren kanser haline gelmiştir. Eski çağlarda da rastlanılmakla birlikte, büyük ölçüde modern insanının hastalığıdır. 1900’lerden önce pek bir öneme sahip değilken, 20.yüzyılın ortalarında kitlesel olarak ucuza üretilen sigaraların yaygın kullanımı ile akciğer kanseri çoğalmış ve kansere bağlı önde gelen ölüm nedeni haline gelmiştir.
KİMLERDE AKCİĞER KANSERİ GÖRÜLÜR?
Akciğer kanseri, değişik oranlarda görülse de, erkek, kadın, yaşlı veya genç ayırtetmemektedir. Her iki cinsde de en çok öldüren kanser haline gelmiştir.
Akciğer kanseri, 40 yaşından daha genç kişilerde nadirdir, ancak görülme oranları 80 yaşına kadar istikrarlı bir şekilde yükselir, 80 yaşından sonra tekrar azalır. Yaşam boyunca öngörülen Akciğer kanserine yakalanma olasılığı erkeklerde yaklaşık % 8 ve kadınlarda yaklaşık % 6 olarak tahmin edilmektedir.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Akciğer kanserlerinin büyük çoğunluğunda (% 80) neden, sigara içimidir.
Sigaranın, içilen her 15 sigarada bir, bir genetik mutasyonun başlamasına neden olduğu ileri sürülmüştür. Sayısız araştırma, hiç sigara içmemiş olanlara kıyasla sigara içenler arasında bu kanser riskinin 10 kat veya daha fazla arttığını göstermiştir. Amerikan kanser derneğinin 1milyondan fazla Amerikalı da yaptığı araştırmada sigara içen erkeklerde akciğer kanseri riskinin 20 kat daha fazla olduğu gösterilmiş. Tersine, akciğer kanserinin en çok bilinen mesleksel nedeni olan asbeste, en uzun ve en yoğun maruz kalmada bile akciğer kanseri riskindeki artış 5 katdan fazla değildir.
Sigarayı bırakmak kanser riskini azaltır. Sigarayı bırakanlarda akciğer kanserine yakalanma riski içmeye devam edenlere göre yarıdan daha azdır.
Amerikan Kanser derneğinin araştırmasına göre, sigarayı bırakanlarda kanser riski, hiç içmeyenlere göre 9 kat, sigara içmeye devam edenlerde 20 kat daha fazladır.
SİGARA İÇMEYENLER DE BU HASTALIĞA YAKALANIR MI?
Maalesef evet. Yakalanma olasılığı daha düşüktür. Genetiğin önemli bir rolü var. Yani ailesel kanser öyküsü olan kişiler. Pasif içicilik de kansere yakalanma riskini arttırır.
Akciğer kanseri için başka bazı risk faktörleri tanımlanmıştır. Mesleksel asbeste maruz kalmak önemli. Diğer işyeri ajanları: Arsenic, hardal gazı, nikel vb..
Çok sayıda araştırma, yetişkinlik döneminde düşük sebze ve meyve tüketimi olanlarda bu kanserin biraz daha yüksek risk gösterdiğini, dolayısı ile diyet ve beslenmenin kanser riski ile ilgili olduğunu düşündürmektedir. Ancak diyet ve akciğer kanseri ile ilgili güncel konsensüs net değildir. Radyasyon, bazı kronik akciğer hastalıkları, asbestosis, kronik bronşit, amfizem ve tüberküloz, akciğer kanser riskini artırır
HASTALIĞIN FARKLI TİPLERİ VAR MI?
Akciğer kanserinin çok farklı tipleri vardır. Ancak küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli dışı akciğer kanserleri olarak 2 ana gruba ayrılır. Küçük hücreli dışı akciğer kanserleri en çok görülür. Bunlar da yassı epitel hücreli karsinom, adenokarsinom, büyük hücreli karsinom gibi 3 büyük ana gruba ayrılır. Bunlar arasında ve toplamda en çok görülen tip, adenokanserlerdir.
EN SIK GÖRÜLEN BELIRTİLERİ NELERDİR?
Öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, ses kısıklığı öksürükle kan gelmesidir. Metastaz varlığında, kemik ağrıları, nörolojik belirtiler, iştahsızlık, halsizlik, zayıflamadır
AKCİĞER KANSERİ TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Klinik ve radyolojik olarak “akciğer kanseri bulgusu” olması halinde hastanın, sağlık geçmişi, sigara hikayesi, çevresel zehirli maddelere maruziyeti ve aile öyküsü araştırılır. Bir göğüs röntgenogramının yanı sıra, göğüs bilgisayarlı tomografisi(BT), Pozitron emisyon tomografisi(PET) bronkoskopi ve diğer tanısal testler yapılır. Balgam sitolojisi, bronkoskopi, iğne biyopsisi veya torakoskopi gibi işlemler ile tanı konulur.
AKCİĞER KANSERİ TEŞHİSİ KONAN HASTAYA NE YAPILMALIDIR? EVRELEME NEDİR?
Akciğerkanseritanısıkonulduktansonra, evrelemeyapılarakkanserin erken dönemde mi veya ne derecede ilerlemiş olduğu saptanır. Evreleme, hangi tedavi yönteminin uygulanacağı ve sağ kalım tahmininde yol göstericidir. Tümörün çıkarılıp, çıkarılamayacağı veya ne büyüklükte bir cerrahi tedavi uygulanacağı, evreye göre belirlenir. Göğüs(BT), Pozitron Emisyon tomografisi (PET), gerekli görülürse manyetik rezonans görüntüleme (MRI), bronkoskopi, mediastinoskopi/mediastinotomi ve torakoskopi tanının yanı sıra evrelemeyi de sağlar.
Evre I ve II tümörlerde doğrudan cerrahi tedavi uygulanır. Tümörün cerrahi olarak çıkarılabileceğine karar verildikten sonra, hastanın planlanan ameliyatı kaldırıp kaldıramayacağına ilişkin testler yapılır. Sadece yaş ameliyata engel bir durum değildir.Hastanınameliyata engel olabilecek çok ciddi bir hastalığı olmamalıdır.Akciğer rezervi (Solunum kapasitesi) ve Kalp rezervi yeterli olmalı, cerrahinin yararları risklerden daha ağır basmalıdır.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Akciğer kanserinde bilinen en iyi tedavi yöntemi uygun vakalarda cerrahidir. Cerrahi tedavide en önemli kriter ise hastalığın evresi. Evre I-II’de ilk seçilecek yöntem genellikle cerrahi tedavidir. Bu evrelerde cerrahi tedavi genellikle küratifdir. Yani iyileşme veya şifa sağlanabilir. Evre I’de kemoterapinin rolü, etkinliği belirsizdir, yalnızca tümör boyutu 4cm’den büyük hastalara kemoterapi önerilir. İyi bir performansa Evre II hastalarda, ameliyat sonrası kemoterapi yaşamı uzatmaktadır.
İleri evrede ise hastaların yüzde 85’inde ilk tedavi seçeneği kemoterapi veya radyoterapi olmaktadır. Kanserin bölgesel lenf bezlerine veya uzak organlara yayılımının ve hastanın tedaviyi tolere edip edemeyeceğinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
AKCİĞER KANSERİ AMELİYATI KİMLERDE UYGULANABİLİR ?
Cerrahi için uygun, erken evrelerdeki hemen hemen tüm hastalar ameliyat edilebilir. Çok az hasta, eşlik eden çok ciddi hastalıkları nedeni ile ameliyat edilemez. Nefes darlığı olan, solunum rezervi düşük hastalar, daha az akciğer dokusu çıkarılarak veya kapalı ameliyat yöntemleri seçilerek ameliyat edilebilir. Yüksek tansiyon, kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetmezlikli veya siroz vb ciddi hastalıklara da sahip olan hastalar, ameliyat öncesi, eşlik eden hastalıklarının optimal tedavisi sağlanarak, yeterli önlemler alınarak ameliyata alınabilir.
KİMLERDE AKCİĞER KANSERİ GÖRÜLÜR?
Akciğer kanseri, değişik oranlarda görülse de, erkek, kadın, yaşlı veya genç ayırtetmemektedir. Her iki cinsde de en çok öldüren kanser haline gelmiştir.
Akciğer kanseri, 40 yaşından daha genç kişilerde nadirdir, ancak görülme oranları 80 yaşına kadar istikrarlı bir şekilde yükselir, 80 yaşından sonra tekrar azalır. Yaşam boyunca öngörülen Akciğer kanserine yakalanma olasılığı erkeklerde yaklaşık % 8 ve kadınlarda yaklaşık % 6 olarak tahmin edilmektedir.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Akciğer kanserlerinin büyük çoğunluğunda (% 80) neden, sigara içimidir.
Sigaranın, içilen her 15 sigarada bir, bir genetik mutasyonun başlamasına neden olduğu ileri sürülmüştür. Sayısız araştırma, hiç sigara içmemiş olanlara kıyasla sigara içenler arasında bu kanser riskinin 10 kat veya daha fazla arttığını göstermiştir. Amerikan kanser derneğinin 1milyondan fazla Amerikalı da yaptığı araştırmada sigara içen erkeklerde akciğer kanseri riskinin 20 kat daha fazla olduğu gösterilmiş. Tersine, akciğer kanserinin en çok bilinen mesleksel nedeni olan asbeste, en uzun ve en yoğun maruz kalmada bile akciğer kanseri riskindeki artış 5 katdan fazla değildir.
Sigarayı bırakmak kanser riskini azaltır. Sigarayı bırakanlarda akciğer kanserine yakalanma riski içmeye devam edenlere göre yarıdan daha azdır.
Amerikan Kanser derneğinin araştırmasına göre, sigarayı bırakanlarda kanser riski, hiç içmeyenlere göre 9 kat, sigara içmeye devam edenlerde 20 kat daha fazladır.
SİGARA İÇMEYENLER DE BU HASTALIĞA YAKALANIR MI?
Maalesef evet. Yakalanma olasılığı daha düşüktür. Genetiğin önemli bir rolü var. Yani ailesel kanser öyküsü olan kişiler. Pasif içicilik de kansere yakalanma riskini arttırır.
Akciğer kanseri için başka bazı risk faktörleri tanımlanmıştır. Mesleksel asbeste maruz kalmak önemli. Diğer işyeri ajanları: Arsenic, hardal gazı, nikel vb..
Çok sayıda araştırma, yetişkinlik döneminde düşük sebze ve meyve tüketimi olanlarda bu kanserin biraz daha yüksek risk gösterdiğini, dolayısı ile diyet ve beslenmenin kanser riski ile ilgili olduğunu düşündürmektedir. Ancak diyet ve akciğer kanseri ile ilgili güncel konsensüs net değildir. Radyasyon, bazı kronik akciğer hastalıkları, asbestosis, kronik bronşit, amfizem ve tüberküloz, akciğer kanser riskini artırır
HASTALIĞIN FARKLI TİPLERİ VAR MI?
Akciğer kanserinin çok farklı tipleri vardır. Ancak küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli dışı akciğer kanserleri olarak 2 ana gruba ayrılır. Küçük hücreli dışı akciğer kanserleri en çok görülür. Bunlar da yassı epitel hücreli karsinom, adenokarsinom, büyük hücreli karsinom gibi 3 büyük ana gruba ayrılır. Bunlar arasında ve toplamda en çok görülen tip, adenokanserlerdir.
EN SIK GÖRÜLEN BELIRTİLERİ NELERDİR?
Öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, ses kısıklığı öksürükle kan gelmesidir. Metastaz varlığında, kemik ağrıları, nörolojik belirtiler, iştahsızlık, halsizlik, zayıflamadır
AKCİĞER KANSERİ TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Klinik ve radyolojik olarak “akciğer kanseri bulgusu” olması halinde hastanın, sağlık geçmişi, sigara hikayesi, çevresel zehirli maddelere maruziyeti ve aile öyküsü araştırılır. Bir göğüs röntgenogramının yanı sıra, göğüs bilgisayarlı tomografisi(BT), Pozitron emisyon tomografisi(PET) bronkoskopi ve diğer tanısal testler yapılır. Balgam sitolojisi, bronkoskopi, iğne biyopsisi veya torakoskopi gibi işlemler ile tanı konulur.
AKCİĞER KANSERİ TEŞHİSİ KONAN HASTAYA NE YAPILMALIDIR? EVRELEME NEDİR?
Akciğerkanseritanısıkonulduktansonra, evrelemeyapılarakkanserin erken dönemde mi veya ne derecede ilerlemiş olduğu saptanır. Evreleme, hangi tedavi yönteminin uygulanacağı ve sağ kalım tahmininde yol göstericidir. Tümörün çıkarılıp, çıkarılamayacağı veya ne büyüklükte bir cerrahi tedavi uygulanacağı, evreye göre belirlenir. Göğüs(BT), Pozitron Emisyon tomografisi (PET), gerekli görülürse manyetik rezonans görüntüleme (MRI), bronkoskopi, mediastinoskopi/mediastinotomi ve torakoskopi tanının yanı sıra evrelemeyi de sağlar.
Evre I ve II tümörlerde doğrudan cerrahi tedavi uygulanır. Tümörün cerrahi olarak çıkarılabileceğine karar verildikten sonra, hastanın planlanan ameliyatı kaldırıp kaldıramayacağına ilişkin testler yapılır. Sadece yaş ameliyata engel bir durum değildir.Hastanınameliyata engel olabilecek çok ciddi bir hastalığı olmamalıdır.Akciğer rezervi (Solunum kapasitesi) ve Kalp rezervi yeterli olmalı, cerrahinin yararları risklerden daha ağır basmalıdır.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Akciğer kanserinde bilinen en iyi tedavi yöntemi uygun vakalarda cerrahidir. Cerrahi tedavide en önemli kriter ise hastalığın evresi. Evre I-II’de ilk seçilecek yöntem genellikle cerrahi tedavidir. Bu evrelerde cerrahi tedavi genellikle küratifdir. Yani iyileşme veya şifa sağlanabilir. Evre I’de kemoterapinin rolü, etkinliği belirsizdir, yalnızca tümör boyutu 4cm’den büyük hastalara kemoterapi önerilir. İyi bir performansa Evre II hastalarda, ameliyat sonrası kemoterapi yaşamı uzatmaktadır.
İleri evrede ise hastaların yüzde 85’inde ilk tedavi seçeneği kemoterapi veya radyoterapi olmaktadır. Kanserin bölgesel lenf bezlerine veya uzak organlara yayılımının ve hastanın tedaviyi tolere edip edemeyeceğinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
AKCİĞER KANSERİ AMELİYATI KİMLERDE UYGULANABİLİR ?
Cerrahi için uygun, erken evrelerdeki hemen hemen tüm hastalar ameliyat edilebilir. Çok az hasta, eşlik eden çok ciddi hastalıkları nedeni ile ameliyat edilemez. Nefes darlığı olan, solunum rezervi düşük hastalar, daha az akciğer dokusu çıkarılarak veya kapalı ameliyat yöntemleri seçilerek ameliyat edilebilir. Yüksek tansiyon, kalp hastalığı, şeker hastalığı, böbrek yetmezlikli veya siroz vb ciddi hastalıklara da sahip olan hastalar, ameliyat öncesi, eşlik eden hastalıklarının optimal tedavisi sağlanarak, yeterli önlemler alınarak ameliyata alınabilir.