GSM
Global System for Mobile Communications veya kısaca GSM (Türkçe: Mobil İletişim İçin Küresel Sistem), bir cep telefonu iletişim protokolüdür.
Gsm Nedir, Ne İşe Yarar? Gsm'in Tarihçesi Ve İlk Kullanımı
Cep telefonlarında kullanılan bir iletişim protokolü olan GSM, mobil iletişimde kullanılan bir telsiz görevi görür. Esas olarak telefon sistemi için kullanılan tam dijital mobil telsiz ağları için standart, aynı zamanda devre-anahtarlamalı ve paket-anahtarlamalı veri iletimi ve kısa mesajlar içindir. İşte GSM kavramı hakkında tüm detaylar.
Gsm Nedir, Ne İşe Yarar Gsmin Tarihçesi Ve İlk Kullanımı
1990 yılında tanımlanan ve bir yıl sonra kullanıma açılan GSM'in açılımı Global System for Mobile Communications'tır. Bu iletişim protokolü, 1997 yılından sonra dünya çapında kullanılmaya başlamıştır.
GSM Nedir?
GSM, abonelerin Avrupa çapında hareket etmesine izin veren bir mobil telefon sistemi sunmak ve geleneksel analog telefon şebekeleriyle uyumlu ses hizmetleri sunmak amacıyla oluşturulan bir sistemdir. Başlangıçta radyo için kullanılan GSM, bugün internet başta olmak üzere hayatın her alanında mevcuttur.
GSM bugün, yaklaşık 200 ülke ve bölgede 670 GSM mobil iletişim ağında kullanılmaktadır. Sabit ağın aksine, bu mobil ağın çeşitli ek gereksinimleri vardır. Bunlar; abone kimlik doğrulaması, kanal erişim yöntemi ve mobilite yönetimidir.
GSM Ne İşe Yarar?
GSM'de aboneler hareketlidir ve bu nedenle bir radyo hücresinden diğerine geçebilir. Bu, bir çağrı veya veri bağlantısı sırasında olursa, cep telefonu her zaman en uygun baz istasyonuna alabilmesi için çağrı bağlantısının bir baz istasyonundan diğerine aktarılmasını sağlar. Bu sistem, taşınabilir telefonlarla yüksek kaliteli ses bağlantıları sağlar.
GPS sistemi sayesinde kısa mesaj servisi, faks iletimi ve veri iletişimi dahil birçok dijital işlem gerçekleşebilir. Türkçeye küresel iletişim için mobil sistem olarak çevrilen GSM, küresel çapta kullanılan en yaygın cep telefonu standardıdır. Halk dilinde mobil iletişim sistemi olarak tanımlanan GSM, kablolu iletişime bir alternatif olarak çıkmıştır. GSM vasıtasıyla cep telefonu ve baz istasyonu arasında telsiz taşıması yapılır. Bu da dijital haberleşmeyi olanaklı kılar.
GSM'in Tarihçesi ve İlk Kullanımı
İlk kez 1972 yılında fikir olarak gelişen mobil iletişim fikri 1982 yılında gerçeğe dönüştü. 1982 yılında yeni nesil hücresel sistemlerin oluşturulması hakkında karar verildi. Bu sisteme GSM adı verildi. Kullanıcılara dolaşım hizmeti vermesi planlanan bu sistem, hücresel verilerde güç tasarrufu yapılmasına olanak tanıyordu. Hücresel haberleşme için kullanılan Global System for Mobile Communications (GSM) zaman içerisinde mobil iletişim bandı görevi görmeye başladı.
Akıllı telefon dünyasında da kullanılan GSM sisteminde her mobil cihaz, kendisine en yakın olan baz istasyonuna veri iletecek kadar güç tüketir. Türkiye'de ilk kez 1993 yılında kullanıma başlanan mobil telefonlarda kullanılan GSM sistemi, bundan 2 yıl önce de 1G teknolojisi ile Türkiye'ye girmiştir. Sistem, dünyada ilk olarak Finlandiya'da kullanılmıştır.
GSM’in Dünden Bugüne Hikayesi
Günümüz iletişiminin olmazsa olmazı mobil cihazların çalışma sistemleri ve GSM teknolojisinin gelişimi günümüze dek nasıl sağlandı? Şu an bulunduğumuz noktada bu sistemler nasıl çalışıyor? Detaylarıyla birlikte bu yazımızda bulabilirsiniz.
A- A+
08.07.2013 tarihli yazı 16178 kez okunmuştur.
GSM Tarihçesi GSM Nedir ISDN Nedir Hücresel Sistem BTS Sistemleri GSM Frekans Bantları CDMA LTE teknolojisi
1972 yılında Bell Laboratuvarları’nda mobil iletişimi gerçeklemek amacıyla hücresel sistem kurma fikri ortaya atıldı.O günden bu yana pek çok haberleşme şirketi ve kurumlar bu fikri benimsedi.Bunun üzerine pek çok şirket analog iletişim sistemlerini bu prensibi göz önünde bulundurarak geliştirdi.Takvimler 1982’yi gösterdiğinde ise CEPT (Conference of European Post and Telecommunications Administration) toplantısında yeni nesil hücresel sistem kurulması kararlaştırıldı.Bu yeni sistem GSM (Global System for Mobile Communications) adını aldı.
► İlginizi Çekebilir : Telekom ile İlgili Bilinmesi Gerekenler
Bu sistem kullanıcılara dolaşım (roaming) özelliği sağlayacak,açık standartlarla geliştirilecek ve ISDN altyapısıyla hizmet verecekti.
*ISDN,ses ve veri haberleşmesini aynı anda sağlayan altyapı
Hücresel Sistem Nedir?
GSM sistemlerinde mobil şebekenin kapsama alanı hücrelere bölünmüş durumdadır.Her bir hücrenin kendine ait alıcı-verici BTS sistemleri bulunmaktadır ve yine kendisine has çalışma frekansında haberleşme sağlar.
Hücresel sistemin avantajları büyüktür.En büyük avantajı güç tasarrufudur.Mobil şebekenin küçük hücrelere ayrılmış olması BTS ve mobil cihazın daha az güçle çalışmasını sağlar.Diğer bir avantaj ise haberleşme kanalında çoğullama ve frekans tekrarı tekniklerinin rahatlıkla uygulanabilir olmasıdır.Bu sayede kısıtlı radyo frekans kanallarından pek çok mobil kullanıcıya hizmet verilebilir.
Hücreler kırsal kesimlerde (35-40km) çapında olurken.Şehir merkezlerinde (5km) civarında gerçekleşmektedir. Şebekenin hücrelere ayrılması insan sağlığı açısından da olumlu sonuçlar sağlar.Bu sayede BTS ve mobil cihaz daha düşük güçle çalışır ve bu da insan sağlığına olumlu yönde etki eder.
*BTS,baz istasyonu
*Yapılan ölçümlere göre ilk 7-10 m haricinde BTS sistemleri insan sağlığı için tamamıyla zararsızdır.
GSM Frekans Bantları
Hücresel sistemlerde haberleşme için dar bir frekans bandı bulunmaktadır.Yukarıda bahsettiğimiz gibi her hücre farklı frekanslarla haberleşmektedir.Bu noktada hücrelerin çalışma frekansları nasıldır bir de buna bakalım.
Tabloda görüldüğü üzere hücre iletişiminde farklı frekans bantları farklı amaçlarla kullanılmaktadır.Örneğin GSM 900 bandı daha çok kırsal kesimlerde daha büyük hücrelerle daha geniş kapsama alanı sağlamak amacıyla kullanılır.Bunun yanında PCS 1900 ve DCS 1800 bandı şehir merkezlerinde daha yoğun çalışan hücrelerde tercih edilen frekans bandıdır.
Ülkemizde Turkcell ve Vodafone,GSM 900 bandını kullanmaktadır.Bu bantta bulunan 125 radyo kanalının;
⇒ Turkcell’e ayrılan: 10-19 ve 81-120 arasındaki 50 kanal
⇒ Vodafone’a ayrılan: 21-30 ve 40-79 arasındaki 50 kanaldır.
Geri kalan kanallar ise gerektiğinde talep üzerine fazladan kullanılabilen ayrılmış mobil iletişim bantlarıdır.
♦ Uplink: Mobil cihazdan baz istasyonuna doğru sağlanan iletişim yolu
♦ Downlink: Baz istasyonundan mobil cihaza doğru sağlanan iletişim yoludur.
Kanal Çoğullama ve Frekans Tekrarı Nasıl Gerçekleştirilir?
GSM 900 sistemlerinde yukarıda belirttiğimiz üzere 124 ayrı frekans bandı bulunmaktadır.Bu durum dünyanın her yerinde aynıdır ve her ülkede her operatöre özel olarak paylaştırılmak zorundadır.Ancak bu durumda kapsama alanı sorunu ortaya çıkar.Örneğin,Turkcell için konuşursak 50 adet frekans bandıyla 35km2’lik hücreleri kullanırsa 1750km2’lik bir kapsama alanı sunabilir.Türkiye gibi büyük yüzölçümüne sahip ülkeler için bu oldukça yetersiz bir kapsama alanıdır.
Bu sorunu aşmak amacıyla frekans tekrarı metodu uygulanır.Bu metotta birbirine komşu olmayan hücrelerde kullanılan bazı frekans bantları tekrardan kullanılabilir.Bu şekilde hem hücresel karışıklık olmaz hem de kapsama alanı genişletilmiş olur.
Frekans tekrarı haricinde aynı frekans bandı üzerinden pek çok kullanıcıya hizmet sağlamak amacıyla çoğullama erişim metodu kullanılır.Bu metotlardan en önemlisi CDMA (Code Division Multiplexing Access) yani kod bölüşümlü çoklu erişimdir.
CDMA metodunda tek bir frekans bandından pek çok kullanıcı iletişim kurabilmektedir.Bunun sağlanması için her kullanıcıya bir kod verilir ve sistem bu koda göre kullanıcıya veriyi iletir.
GSM Ekipmanlarında Güç Tüketimi
Her mobil cihaz en yakın baz istasyonuna bilgiyi iletecek kadar güç harcar.Eğer yakındaysa ve kapsama iyi durumdaysa bu daha da düşer.Pratikte bir baz istasyonu 20W,bir cep telefonu ise en fazla 2W güç tüketir.İletilen bu güç mesafenin karesiyle ters orantılı olarak değişim gösterir.
GSM Sistemlerinin Geleceği
GSM ilk günlerden bu yana pek çok gelişim evresinden geçmiştir.Bunlar generation kelimesinin baş harfi G ile adlandırılır.Örneğin ilk kurulan alt yapı 1G olarak adlandırılmakta ve sadece ses iletimi için kullanılmaktaydı.Daha sonra ise 2G,3G gibi sesin yanında veri iletimi de sağlayan alt yapılar kuruldu.
Önceki alt yapıların kapasiteleri şöyleydi;
1G: 64kbps
2G: 237kbps
Özellikle 3G teknolojisinin gelişiyle mobil iletişimde veri iletimi çok yüksek kapasitelerle gerçekleşmeye başladı. Günümüzde en basit bir cep telefonu ve ya bir 3G modem bile 7.2Mbps kapasitesinde veri iletimi sağlayabilir hale gelmiş durumda.
Gelecekte ise,yakın zamanda ülkemizde de sağlanabileceği konuşulan 4G teknolojisi bizlere daha yüksek kapasiteli bir mobil iletişim imkanı sunacak gibi görünüyor.Yeni gelen bu teknoloji LTE (Long Term Evolution) olarak da adlandırılıyor.4G teknolojisi bize daha yüksek kapasiteli iletişimin yanında GSM operatörlerinin en büyük uğraşı olan kapsama alanı sorununa da çözüm getirecek gibi görünüyor.
Umarız gelecekte GSM teknolojisi hiçbir hız kısıtlaması,kapsama alanı engeli olmadan tüm dünya üzerinde bizlere yeterli ve tatminkar bir iletişim imkanı sunabilir hale gelir.Gelişmeleri merakla bekleyip göreceğiz…
Baz İstasyonları Gerçekten Zararlı mı?
Baz İstasyonları Gerçekten Zararlı mı ?
Baz istasyonu denilince akla gelen; GSM iletişiminin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazdır. Halk arasında yaydığı radyasyon ile bilinir. Baz istasyonları gerçekten zararlı mı? Peki, zararlıysa neden kuruluyor? Amaç sadece GSM şirketlerinin olayı ticarete dökmesi midir? Yoksa halk arasında dolaşan bilgisizlik sonucu bir durum mu? Gelin beraber inceleyelim.
A- A+
18.07.2015 tarihli yazı 247712 kez okunmuştur.
Haberleşme Radyasyon Baz İstasyonu Işın Frekans Cep Telefonu İletişim
Baz İstasyonu nedir?
Baz kelimesi İngilizce base (temel taban esas) kelimesinin Türkçe'ye geçmiş şeklidir. Baz istasyonu cep telefonu haberleşmesi için elektromanyetik sinyalleri yayınlayan veya alan bir anten ile bir radyo verici alıcısıdır. Baz istasyonları telefonla iletişimi sağlar. Her cep telefonu mutlaka bir verici ile iletişim halinde olmak zorundadır. Vericiler şimdiki teknolojik adıyla baz istasyonu olarak adlandırılır.
Şekil 1: Baz İstasyonu
Baz istasyonlarının çeşitleri nelerdir dediğimizde, karşımıza şuanda kullanılan üç tür baz istasyonu çıkmaktadır.
a) Makroseller: Şehir dışlarında daha güçlü ama insanların yaşam alanlarından uzak.
b) Mikroselller: Şehir içlerinde nüfusun daha seyrek olduğu yerlerde kullanılır.
c) Pikoseller: Dar alanlar, sokaklar, tüneller gibi çok daha düşük şiddetlileri kullanılır.
Baz İstasyonlarının Verdiği İlk İzlenimler
Türkiye’nin cep telefonu pazarına girmesiyle baz istasyonu cennetine dönüşmesi çok çabuk oldu. Artık okul, hastane ve evlerin çatılarında gördüğümüz metal çubuklar sanki hep oradalarmış gibi garipsenmez hale geldi. Oysa baz istasyonlarının insan hayatı üzerindeki kalıcı zararları giderek artıyordu. İsterseniz Türkiye'nin baz istasyonları ile ilgili sürecine kısaca göz atalım.
Şekil 2: Etrafımızda Görmeye Alıştığımız Baz İstasyonları
Baz İstasyonlarının Verdiği İlk Zararlar
Bazı çalışanlarına kanser teşhisi konulması üzerine Yargıtay'ın çatısındaki baz istasyonları kaldırıldı. Yargıtay Başkanlığı ile ‘’Aycell’’ firması arasında 2003'te imzalanan protokolle ana binanın 3 noktasına baz istasyonu yerleştirilmişti. İstasyonların, personel üzerinde olumsuz etki yarattığı iddiaları üzerine başkanlık harekete geçti. Odası baz istasyonuna yakın olan bir Yargıtay üyesine "ilik kanseri" teşhisi konulması üzerine, 26 Eylül'de 3 baz istasyonu söküldü.
Şekil 3: Cadde üzerinde yer alan baz istasyonu
►İlginizi Çekebilir: GSM Nasıl Çalışır | 1. Bölüm
Ordu Fatsa'da yaşayan ‘‘Osman Güvenalp’’, 3 Kasım 2004 tarihinde ilçede bir GSM operatörünün Yeni Kumru Caddesi'nde bir apartmanın terasına yaptığı baz istasyonunun kaldırılması için Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Şikayeti görüşen Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi, 23 Kasım 2006 tarihinde, "Baz istasyonunun durdurulması, sökülmesi ve müdahalesinin önlenmesi şeklinde" karar aldı. (Bu kararla baz istasyonlarından rahatsız olan her vatandaşa bunlardan kurtulma yolunun açık olduğu gösterilmiş oldu.)
Peki baz istasyonlarının işleyişi gerçekten böyle mi? Beraber inceleyelim.
Baz İstasyonlarının Yapısı
İki yönlü mobil ağ sisteminde yayın yapan baz istasyonları, birim yani hem sinyal alan hem sinyal veren iki antenden oluşan sistemdir. Her cep telefonu mutlaka bir verici ile iletişim halinde olmak zorundadır. Vericiler şimdiki teknolojik adı ile baz istasyonları olarak adlandırılırlar. Baz istasyonu bir televizyon vericisi gibi görünse de aynı sistemle çalışmaz. Bir baz istasyonu sekiz cep telefonu ile iletişim kurar çok daha fazlası devreye girdiğinde bu sefer baz istasyonu çekmiyor deriz.
Şekil 4: Baz İstasyonları Hücre Yapısı
Onun için baz istasyonları bir hücre sistemi şeklinde bal peteği gibi şehrin her yerine dağılmış olmalıdır ve şehrin her yerinde bulunmuş olması gerekmektedir. Bir tane baz istasyonunu alalım şehrin dışına koyalım hepsi orada yayın yapsın diyemeyiz. Böyle bir teknoloji dünyada yoktur. Cep telefonu frekansında ve bu kadar sık iletişim içinde baz istasyonu bunları yapamaz. Baz istasyonu küçük küçük şehrin her yerine dağılmış olmalı ve tabi ki binalarımızın üstünde de bulunmalıdır. 3G ile birlikte baz istasyonlarının sayısında artış hızlanmıştır.
Mikrodalga, Dalga boyu 0.1-100 cm - frekansı 0.3-300 gigahertz (Ghz) (10’ Hz=1 Ghz) olan elektromanyetik dalgalardır.
Baz İstasyonlarının İşleyişi
Şekil 5: Baz İstasyonlarına Kurulan Anten Görüntüsü
İlginizi Çekebilir: Jammer (Sinyal Bozucu) Nasıl Çalışır?
İstasyonlara kurulan anten görüntüsü şekildeki gibidir ve üzerlerinde MiniLinkler (alıcılar) mevcuttur. Bu alıcılar olmazsa görüşme yapamayız. Telefonun şebeke göstergesi tam dolu olabilir ancak konuşmamıza izin vermez. Baz istasyonları, GSM iletişimin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan, genellikle beyaz renkli ve kutu şeklinde, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazlardır. Çubuk antenler mikrodalgaları toplayıp çanak antenlere verir ve bu dalgalar çanak anten aracılığıyla 16 farklı frekanstan ve UHF (Ultra-High Frequency) üzerinden yayınlanır.
Baz İstasyonlarının Kurulumu ve Güvenliği
Şekil 6: Baz İstasyonları Kurulum ve Güvenliği
Baz istasyonlarındaki antenlerin çıkış güçleri vardır. Antenlerin günlük mesafesi hesaplanırken bu çıkış güçleri hesaplanır ve ona göre yapılır. Sonuç olarak antenin güvenlik mesafesi belirlenir. Şekilde güvenlik mesafesi belli antenin basit çizimi vardır. Antenin günlük mesafesi (9.74m) içinde okul, ev, park bulundurulmamasına ve insan yaşamamasına dikkat edilir. Böyle olmazsa; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bu istasyonları kurdurmaz hatta ceza verir.
Türkiye'de birçok baz istasyonunun kamu binalarında olduğunu hatırlatan Fırlarer, "Dünya Sağlık Örgütü'nün desteklediği Avrupa Komisyonu tarafından da benimsenen İyonlaştırmayan Işınımdan Korunma Kurumu (ICNIRP) tarafından belirlenen elektronik alan değeri 41 V/m iken Türkiye'deki baz istasyonları için bu değer 10 V/m olarak uygulanıyor. Baz istasyonlarının yaydığı elektronik manyetik dalgalar ise 10 V/m'nin çok altında." dedi. Baz istasyonu kurulmasına ilişkin onay veren Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nun işi sıkı tuttuğunu ifade eden Fırlarer, belirlenen kriterlere uygun olmayan baz istasyonlarına güvenlik sertifikası verilmediğini dikkat çekildi.
Sonuç olarak baz istasyonlarının kurulumundan harcadığı enerji kontrolüne kadar ciddi bir denetim vardır.
Baz İstasyonlarının Etki Alanı
Global System for Mobile Communications veya kısaca GSM (Türkçe: Mobil İletişim İçin Küresel Sistem), bir cep telefonu iletişim protokolüdür.
Gsm Nedir, Ne İşe Yarar? Gsm'in Tarihçesi Ve İlk Kullanımı
Cep telefonlarında kullanılan bir iletişim protokolü olan GSM, mobil iletişimde kullanılan bir telsiz görevi görür. Esas olarak telefon sistemi için kullanılan tam dijital mobil telsiz ağları için standart, aynı zamanda devre-anahtarlamalı ve paket-anahtarlamalı veri iletimi ve kısa mesajlar içindir. İşte GSM kavramı hakkında tüm detaylar.
Gsm Nedir, Ne İşe Yarar Gsmin Tarihçesi Ve İlk Kullanımı
1990 yılında tanımlanan ve bir yıl sonra kullanıma açılan GSM'in açılımı Global System for Mobile Communications'tır. Bu iletişim protokolü, 1997 yılından sonra dünya çapında kullanılmaya başlamıştır.
GSM Nedir?
GSM, abonelerin Avrupa çapında hareket etmesine izin veren bir mobil telefon sistemi sunmak ve geleneksel analog telefon şebekeleriyle uyumlu ses hizmetleri sunmak amacıyla oluşturulan bir sistemdir. Başlangıçta radyo için kullanılan GSM, bugün internet başta olmak üzere hayatın her alanında mevcuttur.
GSM bugün, yaklaşık 200 ülke ve bölgede 670 GSM mobil iletişim ağında kullanılmaktadır. Sabit ağın aksine, bu mobil ağın çeşitli ek gereksinimleri vardır. Bunlar; abone kimlik doğrulaması, kanal erişim yöntemi ve mobilite yönetimidir.
GSM Ne İşe Yarar?
GSM'de aboneler hareketlidir ve bu nedenle bir radyo hücresinden diğerine geçebilir. Bu, bir çağrı veya veri bağlantısı sırasında olursa, cep telefonu her zaman en uygun baz istasyonuna alabilmesi için çağrı bağlantısının bir baz istasyonundan diğerine aktarılmasını sağlar. Bu sistem, taşınabilir telefonlarla yüksek kaliteli ses bağlantıları sağlar.
GPS sistemi sayesinde kısa mesaj servisi, faks iletimi ve veri iletişimi dahil birçok dijital işlem gerçekleşebilir. Türkçeye küresel iletişim için mobil sistem olarak çevrilen GSM, küresel çapta kullanılan en yaygın cep telefonu standardıdır. Halk dilinde mobil iletişim sistemi olarak tanımlanan GSM, kablolu iletişime bir alternatif olarak çıkmıştır. GSM vasıtasıyla cep telefonu ve baz istasyonu arasında telsiz taşıması yapılır. Bu da dijital haberleşmeyi olanaklı kılar.
GSM'in Tarihçesi ve İlk Kullanımı
İlk kez 1972 yılında fikir olarak gelişen mobil iletişim fikri 1982 yılında gerçeğe dönüştü. 1982 yılında yeni nesil hücresel sistemlerin oluşturulması hakkında karar verildi. Bu sisteme GSM adı verildi. Kullanıcılara dolaşım hizmeti vermesi planlanan bu sistem, hücresel verilerde güç tasarrufu yapılmasına olanak tanıyordu. Hücresel haberleşme için kullanılan Global System for Mobile Communications (GSM) zaman içerisinde mobil iletişim bandı görevi görmeye başladı.
Akıllı telefon dünyasında da kullanılan GSM sisteminde her mobil cihaz, kendisine en yakın olan baz istasyonuna veri iletecek kadar güç tüketir. Türkiye'de ilk kez 1993 yılında kullanıma başlanan mobil telefonlarda kullanılan GSM sistemi, bundan 2 yıl önce de 1G teknolojisi ile Türkiye'ye girmiştir. Sistem, dünyada ilk olarak Finlandiya'da kullanılmıştır.
GSM’in Dünden Bugüne Hikayesi
Günümüz iletişiminin olmazsa olmazı mobil cihazların çalışma sistemleri ve GSM teknolojisinin gelişimi günümüze dek nasıl sağlandı? Şu an bulunduğumuz noktada bu sistemler nasıl çalışıyor? Detaylarıyla birlikte bu yazımızda bulabilirsiniz.
A- A+
08.07.2013 tarihli yazı 16178 kez okunmuştur.
GSM Tarihçesi GSM Nedir ISDN Nedir Hücresel Sistem BTS Sistemleri GSM Frekans Bantları CDMA LTE teknolojisi
1972 yılında Bell Laboratuvarları’nda mobil iletişimi gerçeklemek amacıyla hücresel sistem kurma fikri ortaya atıldı.O günden bu yana pek çok haberleşme şirketi ve kurumlar bu fikri benimsedi.Bunun üzerine pek çok şirket analog iletişim sistemlerini bu prensibi göz önünde bulundurarak geliştirdi.Takvimler 1982’yi gösterdiğinde ise CEPT (Conference of European Post and Telecommunications Administration) toplantısında yeni nesil hücresel sistem kurulması kararlaştırıldı.Bu yeni sistem GSM (Global System for Mobile Communications) adını aldı.
► İlginizi Çekebilir : Telekom ile İlgili Bilinmesi Gerekenler
Bu sistem kullanıcılara dolaşım (roaming) özelliği sağlayacak,açık standartlarla geliştirilecek ve ISDN altyapısıyla hizmet verecekti.
*ISDN,ses ve veri haberleşmesini aynı anda sağlayan altyapı
Hücresel Sistem Nedir?
GSM sistemlerinde mobil şebekenin kapsama alanı hücrelere bölünmüş durumdadır.Her bir hücrenin kendine ait alıcı-verici BTS sistemleri bulunmaktadır ve yine kendisine has çalışma frekansında haberleşme sağlar.
Hücresel sistemin avantajları büyüktür.En büyük avantajı güç tasarrufudur.Mobil şebekenin küçük hücrelere ayrılmış olması BTS ve mobil cihazın daha az güçle çalışmasını sağlar.Diğer bir avantaj ise haberleşme kanalında çoğullama ve frekans tekrarı tekniklerinin rahatlıkla uygulanabilir olmasıdır.Bu sayede kısıtlı radyo frekans kanallarından pek çok mobil kullanıcıya hizmet verilebilir.
Hücreler kırsal kesimlerde (35-40km) çapında olurken.Şehir merkezlerinde (5km) civarında gerçekleşmektedir. Şebekenin hücrelere ayrılması insan sağlığı açısından da olumlu sonuçlar sağlar.Bu sayede BTS ve mobil cihaz daha düşük güçle çalışır ve bu da insan sağlığına olumlu yönde etki eder.
*BTS,baz istasyonu
*Yapılan ölçümlere göre ilk 7-10 m haricinde BTS sistemleri insan sağlığı için tamamıyla zararsızdır.
GSM Frekans Bantları
Hücresel sistemlerde haberleşme için dar bir frekans bandı bulunmaktadır.Yukarıda bahsettiğimiz gibi her hücre farklı frekanslarla haberleşmektedir.Bu noktada hücrelerin çalışma frekansları nasıldır bir de buna bakalım.
Tabloda görüldüğü üzere hücre iletişiminde farklı frekans bantları farklı amaçlarla kullanılmaktadır.Örneğin GSM 900 bandı daha çok kırsal kesimlerde daha büyük hücrelerle daha geniş kapsama alanı sağlamak amacıyla kullanılır.Bunun yanında PCS 1900 ve DCS 1800 bandı şehir merkezlerinde daha yoğun çalışan hücrelerde tercih edilen frekans bandıdır.
Ülkemizde Turkcell ve Vodafone,GSM 900 bandını kullanmaktadır.Bu bantta bulunan 125 radyo kanalının;
⇒ Turkcell’e ayrılan: 10-19 ve 81-120 arasındaki 50 kanal
⇒ Vodafone’a ayrılan: 21-30 ve 40-79 arasındaki 50 kanaldır.
Geri kalan kanallar ise gerektiğinde talep üzerine fazladan kullanılabilen ayrılmış mobil iletişim bantlarıdır.
♦ Uplink: Mobil cihazdan baz istasyonuna doğru sağlanan iletişim yolu
♦ Downlink: Baz istasyonundan mobil cihaza doğru sağlanan iletişim yoludur.
Kanal Çoğullama ve Frekans Tekrarı Nasıl Gerçekleştirilir?
GSM 900 sistemlerinde yukarıda belirttiğimiz üzere 124 ayrı frekans bandı bulunmaktadır.Bu durum dünyanın her yerinde aynıdır ve her ülkede her operatöre özel olarak paylaştırılmak zorundadır.Ancak bu durumda kapsama alanı sorunu ortaya çıkar.Örneğin,Turkcell için konuşursak 50 adet frekans bandıyla 35km2’lik hücreleri kullanırsa 1750km2’lik bir kapsama alanı sunabilir.Türkiye gibi büyük yüzölçümüne sahip ülkeler için bu oldukça yetersiz bir kapsama alanıdır.
Bu sorunu aşmak amacıyla frekans tekrarı metodu uygulanır.Bu metotta birbirine komşu olmayan hücrelerde kullanılan bazı frekans bantları tekrardan kullanılabilir.Bu şekilde hem hücresel karışıklık olmaz hem de kapsama alanı genişletilmiş olur.
Frekans tekrarı haricinde aynı frekans bandı üzerinden pek çok kullanıcıya hizmet sağlamak amacıyla çoğullama erişim metodu kullanılır.Bu metotlardan en önemlisi CDMA (Code Division Multiplexing Access) yani kod bölüşümlü çoklu erişimdir.
CDMA metodunda tek bir frekans bandından pek çok kullanıcı iletişim kurabilmektedir.Bunun sağlanması için her kullanıcıya bir kod verilir ve sistem bu koda göre kullanıcıya veriyi iletir.
GSM Ekipmanlarında Güç Tüketimi
Her mobil cihaz en yakın baz istasyonuna bilgiyi iletecek kadar güç harcar.Eğer yakındaysa ve kapsama iyi durumdaysa bu daha da düşer.Pratikte bir baz istasyonu 20W,bir cep telefonu ise en fazla 2W güç tüketir.İletilen bu güç mesafenin karesiyle ters orantılı olarak değişim gösterir.
GSM Sistemlerinin Geleceği
GSM ilk günlerden bu yana pek çok gelişim evresinden geçmiştir.Bunlar generation kelimesinin baş harfi G ile adlandırılır.Örneğin ilk kurulan alt yapı 1G olarak adlandırılmakta ve sadece ses iletimi için kullanılmaktaydı.Daha sonra ise 2G,3G gibi sesin yanında veri iletimi de sağlayan alt yapılar kuruldu.
Önceki alt yapıların kapasiteleri şöyleydi;
1G: 64kbps
2G: 237kbps
Özellikle 3G teknolojisinin gelişiyle mobil iletişimde veri iletimi çok yüksek kapasitelerle gerçekleşmeye başladı. Günümüzde en basit bir cep telefonu ve ya bir 3G modem bile 7.2Mbps kapasitesinde veri iletimi sağlayabilir hale gelmiş durumda.
Gelecekte ise,yakın zamanda ülkemizde de sağlanabileceği konuşulan 4G teknolojisi bizlere daha yüksek kapasiteli bir mobil iletişim imkanı sunacak gibi görünüyor.Yeni gelen bu teknoloji LTE (Long Term Evolution) olarak da adlandırılıyor.4G teknolojisi bize daha yüksek kapasiteli iletişimin yanında GSM operatörlerinin en büyük uğraşı olan kapsama alanı sorununa da çözüm getirecek gibi görünüyor.
Umarız gelecekte GSM teknolojisi hiçbir hız kısıtlaması,kapsama alanı engeli olmadan tüm dünya üzerinde bizlere yeterli ve tatminkar bir iletişim imkanı sunabilir hale gelir.Gelişmeleri merakla bekleyip göreceğiz…
Baz İstasyonları Gerçekten Zararlı mı?
Baz İstasyonları Gerçekten Zararlı mı ?
Baz istasyonu denilince akla gelen; GSM iletişiminin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazdır. Halk arasında yaydığı radyasyon ile bilinir. Baz istasyonları gerçekten zararlı mı? Peki, zararlıysa neden kuruluyor? Amaç sadece GSM şirketlerinin olayı ticarete dökmesi midir? Yoksa halk arasında dolaşan bilgisizlik sonucu bir durum mu? Gelin beraber inceleyelim.
A- A+
18.07.2015 tarihli yazı 247712 kez okunmuştur.
Haberleşme Radyasyon Baz İstasyonu Işın Frekans Cep Telefonu İletişim
Baz İstasyonu nedir?
Baz kelimesi İngilizce base (temel taban esas) kelimesinin Türkçe'ye geçmiş şeklidir. Baz istasyonu cep telefonu haberleşmesi için elektromanyetik sinyalleri yayınlayan veya alan bir anten ile bir radyo verici alıcısıdır. Baz istasyonları telefonla iletişimi sağlar. Her cep telefonu mutlaka bir verici ile iletişim halinde olmak zorundadır. Vericiler şimdiki teknolojik adıyla baz istasyonu olarak adlandırılır.
Şekil 1: Baz İstasyonu
Baz istasyonlarının çeşitleri nelerdir dediğimizde, karşımıza şuanda kullanılan üç tür baz istasyonu çıkmaktadır.
a) Makroseller: Şehir dışlarında daha güçlü ama insanların yaşam alanlarından uzak.
b) Mikroselller: Şehir içlerinde nüfusun daha seyrek olduğu yerlerde kullanılır.
c) Pikoseller: Dar alanlar, sokaklar, tüneller gibi çok daha düşük şiddetlileri kullanılır.
Baz İstasyonlarının Verdiği İlk İzlenimler
Türkiye’nin cep telefonu pazarına girmesiyle baz istasyonu cennetine dönüşmesi çok çabuk oldu. Artık okul, hastane ve evlerin çatılarında gördüğümüz metal çubuklar sanki hep oradalarmış gibi garipsenmez hale geldi. Oysa baz istasyonlarının insan hayatı üzerindeki kalıcı zararları giderek artıyordu. İsterseniz Türkiye'nin baz istasyonları ile ilgili sürecine kısaca göz atalım.
Şekil 2: Etrafımızda Görmeye Alıştığımız Baz İstasyonları
Baz İstasyonlarının Verdiği İlk Zararlar
Bazı çalışanlarına kanser teşhisi konulması üzerine Yargıtay'ın çatısındaki baz istasyonları kaldırıldı. Yargıtay Başkanlığı ile ‘’Aycell’’ firması arasında 2003'te imzalanan protokolle ana binanın 3 noktasına baz istasyonu yerleştirilmişti. İstasyonların, personel üzerinde olumsuz etki yarattığı iddiaları üzerine başkanlık harekete geçti. Odası baz istasyonuna yakın olan bir Yargıtay üyesine "ilik kanseri" teşhisi konulması üzerine, 26 Eylül'de 3 baz istasyonu söküldü.
Şekil 3: Cadde üzerinde yer alan baz istasyonu
►İlginizi Çekebilir: GSM Nasıl Çalışır | 1. Bölüm
Ordu Fatsa'da yaşayan ‘‘Osman Güvenalp’’, 3 Kasım 2004 tarihinde ilçede bir GSM operatörünün Yeni Kumru Caddesi'nde bir apartmanın terasına yaptığı baz istasyonunun kaldırılması için Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Şikayeti görüşen Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi, 23 Kasım 2006 tarihinde, "Baz istasyonunun durdurulması, sökülmesi ve müdahalesinin önlenmesi şeklinde" karar aldı. (Bu kararla baz istasyonlarından rahatsız olan her vatandaşa bunlardan kurtulma yolunun açık olduğu gösterilmiş oldu.)
Peki baz istasyonlarının işleyişi gerçekten böyle mi? Beraber inceleyelim.
Baz İstasyonlarının Yapısı
İki yönlü mobil ağ sisteminde yayın yapan baz istasyonları, birim yani hem sinyal alan hem sinyal veren iki antenden oluşan sistemdir. Her cep telefonu mutlaka bir verici ile iletişim halinde olmak zorundadır. Vericiler şimdiki teknolojik adı ile baz istasyonları olarak adlandırılırlar. Baz istasyonu bir televizyon vericisi gibi görünse de aynı sistemle çalışmaz. Bir baz istasyonu sekiz cep telefonu ile iletişim kurar çok daha fazlası devreye girdiğinde bu sefer baz istasyonu çekmiyor deriz.
Şekil 4: Baz İstasyonları Hücre Yapısı
Onun için baz istasyonları bir hücre sistemi şeklinde bal peteği gibi şehrin her yerine dağılmış olmalıdır ve şehrin her yerinde bulunmuş olması gerekmektedir. Bir tane baz istasyonunu alalım şehrin dışına koyalım hepsi orada yayın yapsın diyemeyiz. Böyle bir teknoloji dünyada yoktur. Cep telefonu frekansında ve bu kadar sık iletişim içinde baz istasyonu bunları yapamaz. Baz istasyonu küçük küçük şehrin her yerine dağılmış olmalı ve tabi ki binalarımızın üstünde de bulunmalıdır. 3G ile birlikte baz istasyonlarının sayısında artış hızlanmıştır.
Mikrodalga, Dalga boyu 0.1-100 cm - frekansı 0.3-300 gigahertz (Ghz) (10’ Hz=1 Ghz) olan elektromanyetik dalgalardır.
Baz İstasyonlarının İşleyişi
Şekil 5: Baz İstasyonlarına Kurulan Anten Görüntüsü
İlginizi Çekebilir: Jammer (Sinyal Bozucu) Nasıl Çalışır?
İstasyonlara kurulan anten görüntüsü şekildeki gibidir ve üzerlerinde MiniLinkler (alıcılar) mevcuttur. Bu alıcılar olmazsa görüşme yapamayız. Telefonun şebeke göstergesi tam dolu olabilir ancak konuşmamıza izin vermez. Baz istasyonları, GSM iletişimin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan, genellikle beyaz renkli ve kutu şeklinde, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazlardır. Çubuk antenler mikrodalgaları toplayıp çanak antenlere verir ve bu dalgalar çanak anten aracılığıyla 16 farklı frekanstan ve UHF (Ultra-High Frequency) üzerinden yayınlanır.
Baz İstasyonlarının Kurulumu ve Güvenliği
Şekil 6: Baz İstasyonları Kurulum ve Güvenliği
Baz istasyonlarındaki antenlerin çıkış güçleri vardır. Antenlerin günlük mesafesi hesaplanırken bu çıkış güçleri hesaplanır ve ona göre yapılır. Sonuç olarak antenin güvenlik mesafesi belirlenir. Şekilde güvenlik mesafesi belli antenin basit çizimi vardır. Antenin günlük mesafesi (9.74m) içinde okul, ev, park bulundurulmamasına ve insan yaşamamasına dikkat edilir. Böyle olmazsa; Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bu istasyonları kurdurmaz hatta ceza verir.
Türkiye'de birçok baz istasyonunun kamu binalarında olduğunu hatırlatan Fırlarer, "Dünya Sağlık Örgütü'nün desteklediği Avrupa Komisyonu tarafından da benimsenen İyonlaştırmayan Işınımdan Korunma Kurumu (ICNIRP) tarafından belirlenen elektronik alan değeri 41 V/m iken Türkiye'deki baz istasyonları için bu değer 10 V/m olarak uygulanıyor. Baz istasyonlarının yaydığı elektronik manyetik dalgalar ise 10 V/m'nin çok altında." dedi. Baz istasyonu kurulmasına ilişkin onay veren Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)'nun işi sıkı tuttuğunu ifade eden Fırlarer, belirlenen kriterlere uygun olmayan baz istasyonlarına güvenlik sertifikası verilmediğini dikkat çekildi.
Sonuç olarak baz istasyonlarının kurulumundan harcadığı enerji kontrolüne kadar ciddi bir denetim vardır.
Baz İstasyonlarının Etki Alanı
Bir baz istasyonu sekiz adet cep telefonu ile iletişim kurar. Bundan daha fazla cep telefonu devreye girdiği zaman cep telefonumuz çekmiyor deriz. Bunun sebebi şudur: Baz istasyonunun kapasitesi belli sayıda vardır ve fazla telefon devreye girdiği an biz telefonumuzun çekmediğini telefonumuzda görürüz. Bu sebeplerden dolayı baz istasyonlarının hayatımızda fark etmesek de önemli yerleri vardır. Baz istasyonları küçük, küçük şehrin her yerine dağılmış olmalıdır ve tabi ki binalarımızın çevresinde de olacaktır. Baz istasyonlarının uluslararası ışıma standartları vardır. Bu standartlar yaydığı ışımaya bağlı olarak belirlenirler. Türkiye’de bu standart teknolojilinde gelişmesine bağlı olarak uluslararası değerlerine göre daha da aşağı indirilmiştir. Biz dünya standartlarına göre daha da şanslıyız, daha düşük ışıma değerleri bizde kabul edilmiştir ve bu değer 10(v/m) ‘dir.
Kaynakça:wikipwdia,Teknoloji enstitusu
Kaynakça:wikipwdia,Teknoloji enstitusu