Belimiz vücudumuzun ağırlığını taşıyarak kalçadan bacaklara aktaran ve aynı zamanda gövdemizin hareketli olmasını sağlayan yapıdır. Belimizde 5 adet omur ve bu omurları arasında kıkırdak yastıkçıklar (disk), eklem yapıları ve destek olan yumuşak dokular bulunur. Bel omurları, omurilik ve sinir köklerine koruyuculuk görevi yapar. Bel bölgesinde hissedilen ağrılara bel ağrısı denir. Bel ağrısının kendisi bir hastalık olmayıp, diğer ağrılarda olduğu gibi bir hastalık bir belirtisidir. Bel ağrısı, oldukça sık karşılaşılan bir sorundur. Bel ağrısı, hayatın her döneminde herkeste görülebilir. Toplumun yüzde 80’inden fazlası yaşamının herhangi bir döneminde bel ağrısından şikayetçi olurlar. Bel ağrısı nedeniyle sağlık kuruluşuna başvurma sıklığı toplumdan topluma değişmekle birlikte her toplumda ilk üç sıra içinde yer alır. Bel ağrılarına yol açan hastalıklar çalışanları etkilemekte, dünyada ücret, iş gücü kaybı ve tedavi maliyeti gittikçe artan bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bel ağrısı çok sık görülen bir yakınma olduğu için, çoğu zaman hem hastalar hem de doktorlar tarafından önemsenmez. Böylece bel ağrısı ile kendini gösteren hastalıklara uzun süre tanı konulamaz. Bu durum hastalıkların zamanında tedavisini geciktirir ve geri dönmesi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Bunun için bel ağrısının iyi irdelenmesi ve nedenleri konusunda bilgi sahibi olunması önemlidir.
Bel ağrısını, yeni başlayan (akut) ve uzun süreli (kronik) olarak ayırmak gerekir. Akut bel ağrıları tüm bel ağrılarının %70-90’nı oluşturur. Akut bel ağrıları 12 hafta kadar sürebilen ağrılardır. Bu ağrıların %50’si bir hafta içinde tedavi, istirahat çeşitli lokal uygulamalar ile iyileşir. Bu ağrılar genellikle toplumda sık olarak görülen mekanik bel ağrısıdır. Akut bel ağrılarının daha az görülen nedeni ise kadın hastalıkları, mide ülseri, prostat iltihabı, böbrek taşı, safra kesesi taşı ve pankreas iltihabı ve aort anevrizması gibi hastalıklardır. Bu durumlara neden olan hastalıklarla ilgili başka bulgular olduğu için, bel ağrısı esas yakınma olmaktan ziyade ek bir yakınma olarak karşımıza çıkar. Kronik bel ağrıları ise 3 aydan daha uzun süren ağrılardır. Tüm bel ağrıların %5’ni oluşturur. Kronik bel ağrılar genellikle romatizmal, karın içi organların ciddi hastalıkları ve bel bölgesinin ciddi mekanik problemleri ile ilgili ağrılardır. Bel ağrılarını özelliklerine göre sınıflandırmak konuya anlamada daha faydalı olacaktır. Temel olarak üç çeşit bel ağrısı vardır. Bunlar mekanik, romatizmal ve yansıyan bel ağrılarıdır.
Mekanik Bel Ağrısı:
Mekanik bel ağrısı, beli oluşturan kas, kemik, bağ, disk gibi yapıların travma veya zorlanması sonucu ortaya çıkan ağrılardır. Mekanik bel ağrılarının nedenlerini kabaca kas ve iskelet sistemi hastalıkları ve omurga hastalıkları olarak iki gruba ayırabiliriz. Bel ağrılarının büyük çoğunluğu kas ve iskelet sistemi hastalıkları grubuna girer. Çoğunlukla kaslarda, bağ dokusunda veya eklemlerdeki ufak hasarlanmalar ile oluşur. Diğer bel ağrısına yol açan kas-iskelet sistemi sorunları arasında kötü ve hatalı vücut postürü bir bacağın kısalığı, stres gibi psikososyal faktörler sayılabilir.
Omurga hastalıkları da diğer grubu oluşturur. Bu hastalıklar kas iskelet sistemi hastalıklarından oransal anlamda daha az görülmektedir. Bu grupta bel ağrılarına en sık yol açan rahatsızlıklar: bel fıtıkları (lomber disk hernileri), disk dokusunun yıpranması (dejeneratif disk hastalığı), bel kayması (lomber spondilolisthezis), bel omurga kanalının daralmasıdır (lomber dar kanal). Bunların dışında çok daha az görülen, ama omurganın ciddi rahatsızlıkları olan tümör, enfeksiyon, travma, kemik erimesine (osteoporoz) bağlı çökmeler sayılabilir.
Mekanik bel ağrısına neden olan olay tekrarlarsa veya beli oluşturan yapılarda daha ciddi bir travma veya zorlama oluşursa daha uzun süren mekanik bel ağrılarına yol açabilir. Bu ağrıların bazı özellikleri ile diğer bel ağrısı nedenlerinden ayılırlar.
Mekanik bel ağrıları genellikle başlangıç zamanı veya başlatan olayın net olarak bilindiği ağrılardır. Hastalar ağrının başlangıç tarihini ay, gün olarak belirtebilirler.
Her yaşta görülmekle birlikte bu ağrılar sıklıkla 30-50 yaşları arasında görülür.
Bel ağrısının lokalizasyonu belirgin olup, hasta ağrının olduğu bölgeyi eliyle gösterebilir.
Bel ağrısı istirahatle azalan, ancak ayakta durma ve aktivite ile artan özelliktedir. Hasta yattığında, bazen oturduğunda ağrılarının azaldığı, ayakta kaldığında ve bir işle uğraştığında ağrıların arttığını ifade eder.
Mekanik bel ağrısının büyük bir kısmının da ağrı bacağa, topuğa hatta ayak baş parmağına vurması ve yanma veya uyuşma ile birlikte olur.
Hastalar bel ağrılarında olduğu gibi gece ağrıları olabilir. Bu gece ağrısının özelliği, pozisyonla azalıp, geçebilmesidir. Hastalar gece sırtüstü yattıklarında siyatik sinirin gerilmesine bağlı olarak bel veya bacak ağrısı ile uyanırlar ve dizleri bükerek pozisyon değiştirdiklerinde bel ağrısı veya bacak ağrısı bir süre sonra azalacaktır. Hatta hastalar belli bir süre sonra devamlı dizlerini bükerek uyumaya başlarlar.
Romatizmal Bel Ağrısı
Kronik bel ağrısının en önemli ikinci nedeni romatizmal kaynaklı bel ağrılarıdır. Bu grup ağrılar toplumda özellikleri ve nedenleri en az bilinen bel ağrısı grubudur. Mekanik bel ağrısının aksine burada omurganın ve omurga ile komşu eklemlerin romatizmal hastalığı söz konusudur. Bu romatizmal bel ağrısına yol açan hastalıklara spondilartritler adı verilir. Bu hastalık grubu içinde ankilozan spondilit, sedef hastalığı (psöriazis) ile birlikte görülen psöriyatik artrit, ülseratif kolit veya crohn hastalığı gibi romatizmal barsak hastalıkları ile birlikte görülen enteropatik artritler, belli başı bazı bakterilerle oluşan idrar yolu enfeksiyonu veya ishal olayından 2-4 hafta sonra ortaya çıkan reaktif artrit ve ani başlangıçlı tek gözde kızarıklık ve ağrı ile seyreden göz iltihabı (akut anterior üveit) ile seyreden sınıflandırılamayan spondilartrit bulunmaktadır. Bu hastalıkların ortaya çıkardığı romatizmal bel ağrısını diğer tip bel ağrılarından bazı özellikleri ile ayrılırlar.
Romatizmal bel ağrısı sinsi başlangıçlıdır. Hasta ağrının ne zaman başladığını net olarak hatırlamaz. Ağrının başlangıcını 6 ay önce , 5 yıl önce gibi geniş zaman dilimi ile tanımlamaya çalışır.
Bel ağrısı genellikle 20-30’lu yaşlarda ortaya çıkar. 40-45 yaşın üzerinde başlaması nadirdir. Bayanlarda bazen hastalığın yavaş seyrinden dolayı ve erkeklerde de prostat enfeksiyonu gibi olayların tetiklediği durumlarda normalden daha ileri yaşlarda başlayabilir.
Bel ağrısı en az üç aydır devam eden kronik seyirlidir. Kronik ağrı olması önemlidir. Çünkü birkaç gün süren romatizmal ağrı olmaz. Ancak hastalığın başlangıcında ağrılar birkaç gün olup sonra geçen ve daha sonra tekrarlayan tarzdadır. Bu durumda bile ağrının en az üç aydır devam ediyor olması gerekir.
Sabah tutukluğu ve ağrısı romatizmal bel ağrısını en önemli özelliklerinden biridir. Hasta genellikle sabahları kalktığında yataktan hemen doğrulamaz. Yatakta biraz hareket ve egzersiz yaptıktan sonra yataktan kalkabilir. Hastaların bunu sabah kalktığında eğilip çoraplarımı giyemiyorum diye tanımlar. Sabah tutukluğu genellikle 1 saat veya daha uzun sürer. Hasta sabah tutukluğuna benzer olarak gün içinde uzun süre oturduğunda da harekete başlarken de bir tutukluktan söz eder.
Sabah tutukluğu veya ağrısı gün içinde hareket ettikçe ve egzersizle azalır veya kaybolur. Hastalar ağrıyı günlük aktiviteler sırasında unuttuklarını ve ne zaman hareketsiz kaldıklarında hatırladıklarını ifade ederler.
Gecenin ikinci yarısında olan ağrı romatizmal bel ağrısının en önemli özelliklerinden biridir. Hasta gece uykusundan bel ağrısı ile uyanır, bir süre kalkar dolaşır ağrısı hafifledikten sonra tekrar uyur. Gece yatakta dönerken ağrı hisseder veya dönemez.
Bu bel ağrısı özellikleri dışında sedef hastalığınız, iltihaplı barsak hastalığınız, 2-4 hafta içinde geçirdiğiniz idrar yolu enfeksiyonu veya ishal atağınız veya ailede spondilartrit hastalığı bulunan biri varsa spondilartrit olma olasılığı artar. Aile öyküsü özellikle de ankilozan spondilit adı verilen spondilartritte oldukça önemlidir. Anne , baba ve kardeş gibi birinci derece akrabasında ankilozan spondilit hastalığı bulunan bir kişi hastalığın ortaya çıkma olasılığı %8’dir. Amca, teyze gibi ikinci derece akrabalarında olanlarda ise bu oran %1’in altına inmektedir. Ailesel veya genetik yatkınlıkta HLA B27 antijeni öne çıkmaktadır. Spondilartrit ve özellikle de ankilozan spondilit hastalarının topluma oranla oldukça yüksek oranda HLA B27 antijen bulunmaktadır. Örneğin normal toplumda HLA B27 % 7-10 oranında bulunurken, ankilozan spondilit hastalarında oran %90’ın üzerine çıkmaktadır. Bu nedenle HLA B27 bulunması spondilartrit tanısında önemlidir. Bunun yanında birinci derece yakınında ankilozan spondilit olan HLA B27 antijeni olan kişilerde hastalığa yakalanma olasılığı %12 çıkarken, HLA B27 antijeni olmayanlarda bu oran %1 civarındadır.
Yansıyan Bel Ağrısı
Yansıyan bel ağrıları diğer bir bel ağrısı nedenidir. Bu ağrılar genellikle periton denen karın zarının arkasında ortaya iç organ, lenf bezi ve damar büyümelerinde karşılaşan bir durumdur. Özellikle gençlerde ortaya çıkan testis tümörleri ve lenfoma gibi hastalıklar spondilartritlerin de bu yaşlarda görülmesi nedeniyle sıklıkla karışabilir. Bu nedenle yansıyan bel ağrıları özellikle romatizmal bel ağrılarından ayırt etmek gerekir. Yansıyan bel ağrıları bazı özellikleri ile diğer tip bel ağrılarından ayrılır.
Yansıyan bel ağrısının en önemli özelliği istirahat ve egzersizden etkilenmez. Mekanik bel ağrıları istirahatle azalırken ve romatizmal bel ağrısı istirahatle artıp, egzersizle azalırken yansıyan bel ağrısının şiddeti aynı şekilde devam eder.
Bel ağrısına neden olan hastalıkla ilgili ek bulguların bulunması yansıyan bel ağrısının en önemli özelliğidir. Kanser gibi hastalıkların halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş gibi yapısal şikayetleri bel ağrısına eşlik eder.
Hastalar bel ağrısı sinsi başlangıçlıdır. Başlangıç zamanını tam olarak belirtemezler.
Bazı kanser ve diğer hastalıklara bağlı yansıyan ağrılar 50 yaş üzeri hastalarda görülür.
Gece ağrıları belirgindir. Ancak mekanik ağrılarda olduğu gibi yatış pozisyonundaki değişikliğiyle ve romatizmal bel ağrısında olduğu gibi yataktan kalkıp hareket etmekle azalmaz.
Bel ağrısının yeri belirgin değildir. Hasta ağrının yerini mekanik bel ağrısında olduğu gibi tam olarak gösteremez.
Sonuç olarak bel ağrısı çok sık görülen ve genellikle önemsenmeyen bir şikayettir. Hastalar bel ağrısı hakkında iyi bilgilendirilir ve doktorlar ise daha çok dikkat ederse uzun süredir devam eden kronik bel ağrılarına neden olan ciddi başta romatizmal hastalıklar olmak kanser gibi diğer önemli hastalıkların tanısında gecikmelerin önüne geçilecektir.
Bel ağrısını, yeni başlayan (akut) ve uzun süreli (kronik) olarak ayırmak gerekir. Akut bel ağrıları tüm bel ağrılarının %70-90’nı oluşturur. Akut bel ağrıları 12 hafta kadar sürebilen ağrılardır. Bu ağrıların %50’si bir hafta içinde tedavi, istirahat çeşitli lokal uygulamalar ile iyileşir. Bu ağrılar genellikle toplumda sık olarak görülen mekanik bel ağrısıdır. Akut bel ağrılarının daha az görülen nedeni ise kadın hastalıkları, mide ülseri, prostat iltihabı, böbrek taşı, safra kesesi taşı ve pankreas iltihabı ve aort anevrizması gibi hastalıklardır. Bu durumlara neden olan hastalıklarla ilgili başka bulgular olduğu için, bel ağrısı esas yakınma olmaktan ziyade ek bir yakınma olarak karşımıza çıkar. Kronik bel ağrıları ise 3 aydan daha uzun süren ağrılardır. Tüm bel ağrıların %5’ni oluşturur. Kronik bel ağrılar genellikle romatizmal, karın içi organların ciddi hastalıkları ve bel bölgesinin ciddi mekanik problemleri ile ilgili ağrılardır. Bel ağrılarını özelliklerine göre sınıflandırmak konuya anlamada daha faydalı olacaktır. Temel olarak üç çeşit bel ağrısı vardır. Bunlar mekanik, romatizmal ve yansıyan bel ağrılarıdır.
Mekanik Bel Ağrısı:
Mekanik bel ağrısı, beli oluşturan kas, kemik, bağ, disk gibi yapıların travma veya zorlanması sonucu ortaya çıkan ağrılardır. Mekanik bel ağrılarının nedenlerini kabaca kas ve iskelet sistemi hastalıkları ve omurga hastalıkları olarak iki gruba ayırabiliriz. Bel ağrılarının büyük çoğunluğu kas ve iskelet sistemi hastalıkları grubuna girer. Çoğunlukla kaslarda, bağ dokusunda veya eklemlerdeki ufak hasarlanmalar ile oluşur. Diğer bel ağrısına yol açan kas-iskelet sistemi sorunları arasında kötü ve hatalı vücut postürü bir bacağın kısalığı, stres gibi psikososyal faktörler sayılabilir.
Omurga hastalıkları da diğer grubu oluşturur. Bu hastalıklar kas iskelet sistemi hastalıklarından oransal anlamda daha az görülmektedir. Bu grupta bel ağrılarına en sık yol açan rahatsızlıklar: bel fıtıkları (lomber disk hernileri), disk dokusunun yıpranması (dejeneratif disk hastalığı), bel kayması (lomber spondilolisthezis), bel omurga kanalının daralmasıdır (lomber dar kanal). Bunların dışında çok daha az görülen, ama omurganın ciddi rahatsızlıkları olan tümör, enfeksiyon, travma, kemik erimesine (osteoporoz) bağlı çökmeler sayılabilir.
Mekanik bel ağrısına neden olan olay tekrarlarsa veya beli oluşturan yapılarda daha ciddi bir travma veya zorlama oluşursa daha uzun süren mekanik bel ağrılarına yol açabilir. Bu ağrıların bazı özellikleri ile diğer bel ağrısı nedenlerinden ayılırlar.
Mekanik bel ağrıları genellikle başlangıç zamanı veya başlatan olayın net olarak bilindiği ağrılardır. Hastalar ağrının başlangıç tarihini ay, gün olarak belirtebilirler.
Her yaşta görülmekle birlikte bu ağrılar sıklıkla 30-50 yaşları arasında görülür.
Bel ağrısının lokalizasyonu belirgin olup, hasta ağrının olduğu bölgeyi eliyle gösterebilir.
Bel ağrısı istirahatle azalan, ancak ayakta durma ve aktivite ile artan özelliktedir. Hasta yattığında, bazen oturduğunda ağrılarının azaldığı, ayakta kaldığında ve bir işle uğraştığında ağrıların arttığını ifade eder.
Mekanik bel ağrısının büyük bir kısmının da ağrı bacağa, topuğa hatta ayak baş parmağına vurması ve yanma veya uyuşma ile birlikte olur.
Hastalar bel ağrılarında olduğu gibi gece ağrıları olabilir. Bu gece ağrısının özelliği, pozisyonla azalıp, geçebilmesidir. Hastalar gece sırtüstü yattıklarında siyatik sinirin gerilmesine bağlı olarak bel veya bacak ağrısı ile uyanırlar ve dizleri bükerek pozisyon değiştirdiklerinde bel ağrısı veya bacak ağrısı bir süre sonra azalacaktır. Hatta hastalar belli bir süre sonra devamlı dizlerini bükerek uyumaya başlarlar.
Romatizmal Bel Ağrısı
Kronik bel ağrısının en önemli ikinci nedeni romatizmal kaynaklı bel ağrılarıdır. Bu grup ağrılar toplumda özellikleri ve nedenleri en az bilinen bel ağrısı grubudur. Mekanik bel ağrısının aksine burada omurganın ve omurga ile komşu eklemlerin romatizmal hastalığı söz konusudur. Bu romatizmal bel ağrısına yol açan hastalıklara spondilartritler adı verilir. Bu hastalık grubu içinde ankilozan spondilit, sedef hastalığı (psöriazis) ile birlikte görülen psöriyatik artrit, ülseratif kolit veya crohn hastalığı gibi romatizmal barsak hastalıkları ile birlikte görülen enteropatik artritler, belli başı bazı bakterilerle oluşan idrar yolu enfeksiyonu veya ishal olayından 2-4 hafta sonra ortaya çıkan reaktif artrit ve ani başlangıçlı tek gözde kızarıklık ve ağrı ile seyreden göz iltihabı (akut anterior üveit) ile seyreden sınıflandırılamayan spondilartrit bulunmaktadır. Bu hastalıkların ortaya çıkardığı romatizmal bel ağrısını diğer tip bel ağrılarından bazı özellikleri ile ayrılırlar.
Romatizmal bel ağrısı sinsi başlangıçlıdır. Hasta ağrının ne zaman başladığını net olarak hatırlamaz. Ağrının başlangıcını 6 ay önce , 5 yıl önce gibi geniş zaman dilimi ile tanımlamaya çalışır.
Bel ağrısı genellikle 20-30’lu yaşlarda ortaya çıkar. 40-45 yaşın üzerinde başlaması nadirdir. Bayanlarda bazen hastalığın yavaş seyrinden dolayı ve erkeklerde de prostat enfeksiyonu gibi olayların tetiklediği durumlarda normalden daha ileri yaşlarda başlayabilir.
Bel ağrısı en az üç aydır devam eden kronik seyirlidir. Kronik ağrı olması önemlidir. Çünkü birkaç gün süren romatizmal ağrı olmaz. Ancak hastalığın başlangıcında ağrılar birkaç gün olup sonra geçen ve daha sonra tekrarlayan tarzdadır. Bu durumda bile ağrının en az üç aydır devam ediyor olması gerekir.
Sabah tutukluğu ve ağrısı romatizmal bel ağrısını en önemli özelliklerinden biridir. Hasta genellikle sabahları kalktığında yataktan hemen doğrulamaz. Yatakta biraz hareket ve egzersiz yaptıktan sonra yataktan kalkabilir. Hastaların bunu sabah kalktığında eğilip çoraplarımı giyemiyorum diye tanımlar. Sabah tutukluğu genellikle 1 saat veya daha uzun sürer. Hasta sabah tutukluğuna benzer olarak gün içinde uzun süre oturduğunda da harekete başlarken de bir tutukluktan söz eder.
Sabah tutukluğu veya ağrısı gün içinde hareket ettikçe ve egzersizle azalır veya kaybolur. Hastalar ağrıyı günlük aktiviteler sırasında unuttuklarını ve ne zaman hareketsiz kaldıklarında hatırladıklarını ifade ederler.
Gecenin ikinci yarısında olan ağrı romatizmal bel ağrısının en önemli özelliklerinden biridir. Hasta gece uykusundan bel ağrısı ile uyanır, bir süre kalkar dolaşır ağrısı hafifledikten sonra tekrar uyur. Gece yatakta dönerken ağrı hisseder veya dönemez.
Bu bel ağrısı özellikleri dışında sedef hastalığınız, iltihaplı barsak hastalığınız, 2-4 hafta içinde geçirdiğiniz idrar yolu enfeksiyonu veya ishal atağınız veya ailede spondilartrit hastalığı bulunan biri varsa spondilartrit olma olasılığı artar. Aile öyküsü özellikle de ankilozan spondilit adı verilen spondilartritte oldukça önemlidir. Anne , baba ve kardeş gibi birinci derece akrabasında ankilozan spondilit hastalığı bulunan bir kişi hastalığın ortaya çıkma olasılığı %8’dir. Amca, teyze gibi ikinci derece akrabalarında olanlarda ise bu oran %1’in altına inmektedir. Ailesel veya genetik yatkınlıkta HLA B27 antijeni öne çıkmaktadır. Spondilartrit ve özellikle de ankilozan spondilit hastalarının topluma oranla oldukça yüksek oranda HLA B27 antijen bulunmaktadır. Örneğin normal toplumda HLA B27 % 7-10 oranında bulunurken, ankilozan spondilit hastalarında oran %90’ın üzerine çıkmaktadır. Bu nedenle HLA B27 bulunması spondilartrit tanısında önemlidir. Bunun yanında birinci derece yakınında ankilozan spondilit olan HLA B27 antijeni olan kişilerde hastalığa yakalanma olasılığı %12 çıkarken, HLA B27 antijeni olmayanlarda bu oran %1 civarındadır.
Yansıyan Bel Ağrısı
Yansıyan bel ağrıları diğer bir bel ağrısı nedenidir. Bu ağrılar genellikle periton denen karın zarının arkasında ortaya iç organ, lenf bezi ve damar büyümelerinde karşılaşan bir durumdur. Özellikle gençlerde ortaya çıkan testis tümörleri ve lenfoma gibi hastalıklar spondilartritlerin de bu yaşlarda görülmesi nedeniyle sıklıkla karışabilir. Bu nedenle yansıyan bel ağrıları özellikle romatizmal bel ağrılarından ayırt etmek gerekir. Yansıyan bel ağrıları bazı özellikleri ile diğer tip bel ağrılarından ayrılır.
Yansıyan bel ağrısının en önemli özelliği istirahat ve egzersizden etkilenmez. Mekanik bel ağrıları istirahatle azalırken ve romatizmal bel ağrısı istirahatle artıp, egzersizle azalırken yansıyan bel ağrısının şiddeti aynı şekilde devam eder.
Bel ağrısına neden olan hastalıkla ilgili ek bulguların bulunması yansıyan bel ağrısının en önemli özelliğidir. Kanser gibi hastalıkların halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş gibi yapısal şikayetleri bel ağrısına eşlik eder.
Hastalar bel ağrısı sinsi başlangıçlıdır. Başlangıç zamanını tam olarak belirtemezler.
Bazı kanser ve diğer hastalıklara bağlı yansıyan ağrılar 50 yaş üzeri hastalarda görülür.
Gece ağrıları belirgindir. Ancak mekanik ağrılarda olduğu gibi yatış pozisyonundaki değişikliğiyle ve romatizmal bel ağrısında olduğu gibi yataktan kalkıp hareket etmekle azalmaz.
Bel ağrısının yeri belirgin değildir. Hasta ağrının yerini mekanik bel ağrısında olduğu gibi tam olarak gösteremez.
Sonuç olarak bel ağrısı çok sık görülen ve genellikle önemsenmeyen bir şikayettir. Hastalar bel ağrısı hakkında iyi bilgilendirilir ve doktorlar ise daha çok dikkat ederse uzun süredir devam eden kronik bel ağrılarına neden olan ciddi başta romatizmal hastalıklar olmak kanser gibi diğer önemli hastalıkların tanısında gecikmelerin önüne geçilecektir.