Hipoglisemi,
kan şekerinin olması gerektiğinden daha düşük olması durumu.
Hipoglisemik reaksiyonun başlangıcında baş dönmesi, terleme ve baygınlık hissedilir. Uygun müdahale edilmediği takdirde bilinç kaybı (vertigo) ve kasılmalar görülür. Diyabetli hastaların sıklıkla karşılaştığı bir rahatsızlıktır. Özellikle Tip 1 Diyabet'li hastalar haftada bir veya iki hipoglisemi atağı geçirirler. Tip 2 Diyabet'de bu durum çok daha seyrektir.
Vücudun ihtiyaç duyduğu insülin alınan gıda miktarına, yenen yemeğin çeşidine, ne kadar egzersiz yapıldığına, insülin enjekte edilen bölgeye, vücutta başka hastalık olup olmamasına ve içinde bulunulan stres oranına bağlıdır.
Hipoglisemi genelde insülin etkisinin en üst noktaya çıktığı saatlerde, yemeklerden önce ve ağır egzersiz sonrasında gelişir. Bazen uyku sırasında da atak gerçekleşebilir. Ataklar sırasında sinirlilik, aşırı terleme, uyuşukluk, çarpıntı, baş dönmesi, yüz ve dudaklarda karıncalanmaglukagon enjekte edilmelidir. Glukagon pankreas tarafından üretilen ve karaciğerden kana şeker salınımını uyaran bir hormondur. Hipoglisemiye yatkın kişilerde yeterli karaciğer şeker deposu bulunmaz ve bu nedenle gerekli glukagon dış takviye ile sağlanır. Hipogilisemi'yi kontrol altına almanın en önemli unsuru bu belirtiler görüldüğünde kan şekerinin ölçülmesi ve hastanın hangi durumlarda hipoglisemik atağa yatkın olduğunun bilincinde olmasıdır.Hipoglisemik ataklar , beynin sinir hücrelerinin (nöronların) hasarına ve ölümüne neden olabilir.Bu nedenle ,geçirilen 3 hipoglisemik atak 50 yaş üzeri hastalarda demans(bunama) riskini ikiye katlamaktadır.
Hipoglisemik atak belirtileri hissedilmeye başladığı anda sindirim sistemince hızla emilecek şekerlerin yenip içilmesi gerekir. Fakat miktar çok yüksek tutulmamalıdır. Aksi halde kan şekeri çok yüksek düzeylere çıkar. Şeker takviyesi yapıldıktan sonra kan şekeri ölçülmelidir.
kan şekerinin olması gerektiğinden daha düşük olması durumu.
Hipoglisemik reaksiyonun başlangıcında baş dönmesi, terleme ve baygınlık hissedilir. Uygun müdahale edilmediği takdirde bilinç kaybı (vertigo) ve kasılmalar görülür. Diyabetli hastaların sıklıkla karşılaştığı bir rahatsızlıktır. Özellikle Tip 1 Diyabet'li hastalar haftada bir veya iki hipoglisemi atağı geçirirler. Tip 2 Diyabet'de bu durum çok daha seyrektir.
Vücudun ihtiyaç duyduğu insülin alınan gıda miktarına, yenen yemeğin çeşidine, ne kadar egzersiz yapıldığına, insülin enjekte edilen bölgeye, vücutta başka hastalık olup olmamasına ve içinde bulunulan stres oranına bağlıdır.
Hipoglisemi genelde insülin etkisinin en üst noktaya çıktığı saatlerde, yemeklerden önce ve ağır egzersiz sonrasında gelişir. Bazen uyku sırasında da atak gerçekleşebilir. Ataklar sırasında sinirlilik, aşırı terleme, uyuşukluk, çarpıntı, baş dönmesi, yüz ve dudaklarda karıncalanmaglukagon enjekte edilmelidir. Glukagon pankreas tarafından üretilen ve karaciğerden kana şeker salınımını uyaran bir hormondur. Hipoglisemiye yatkın kişilerde yeterli karaciğer şeker deposu bulunmaz ve bu nedenle gerekli glukagon dış takviye ile sağlanır. Hipogilisemi'yi kontrol altına almanın en önemli unsuru bu belirtiler görüldüğünde kan şekerinin ölçülmesi ve hastanın hangi durumlarda hipoglisemik atağa yatkın olduğunun bilincinde olmasıdır.Hipoglisemik ataklar , beynin sinir hücrelerinin (nöronların) hasarına ve ölümüne neden olabilir.Bu nedenle ,geçirilen 3 hipoglisemik atak 50 yaş üzeri hastalarda demans(bunama) riskini ikiye katlamaktadır.
Hipoglisemik atak belirtileri hissedilmeye başladığı anda sindirim sistemince hızla emilecek şekerlerin yenip içilmesi gerekir. Fakat miktar çok yüksek tutulmamalıdır. Aksi halde kan şekeri çok yüksek düzeylere çıkar. Şeker takviyesi yapıldıktan sonra kan şekeri ölçülmelidir.