Dil derneğinin yayınlarından olan Türkçe sözlük Hıristiyanlık'ı İsa Peygamberin dini diye tanımlanmaktadır. Ansiklopedilerde Hz. İsa'nın yaşamı ve öğretisine dayanan inanç sistemi diye geçer. Buna göre İsa halkı günahlarından özgür kılacak kurtarıcıdır. O Kilisenin başıdır.
Peki Hıristiyanlık nedir? Ne zaman ortaya çıkmıştır? Hıristiyanlar neye inanırlar?
Hıristiyan sözcüğü ilk olarak İ.S.40'lı yıllarda Antakya'da kullanılmıştır. ‘Mesihçi' anlamındaki bu sözcüğü İsa'ya inanmayanlar O'nu izleyenleri küçümsemek için kullanmışlardır. ‘Küçük İsa' diye çevrilecek bu ifade İsa'yı izleyenleri tanımlayan bir tümce değildi. Ancak daha sonra yaygınlaşarak İsa'ya inananları adlandırmak için kullanılır oldu. Zaten bir süre geçtikten sonra küçümsemek için kullanılan bir sözcük oluşu unutuldu, anlam genişlemesine uğrayarak İsa'ya inananları tanımlayan bir din sözcüğü oldu.
Hıristiyanlık zamanla üç kola ayrıldı. Bu üç mezhep Protestanlık, Katoliklik ve Ortodoksluktur. Aslında Hıristiyanlık içinde bu şekilde ayrılıkların olması doğal değildir. Tek bir kitap ve tek bir inanç vardır. Ama hem yorumlara, hem yaşananlara, hem de coğrafi olarak yaşanan yere göre mezhepler oluştu. Oysa Kutsal Kitap'a göre baktığımızda böyle bir şey yoktur. Protestanlık ile Katoliklik arasında bazı farklar vardır. Bu farklar konusunda daha sonra ayrıntılı olarak bir program yapacağız. Ancak ana hatlarıyla açıklayacak olursak,
1. Katolikler Meryem'in arabulucu olarak kabul ederler, oysa tek aracı vardır O da İsa Mesih'tir.
2. Meryem'in günahsızlığına inanılır, ama Kutsal Kitap herkesin günahlı olduğunu açıkça ifade eder.Romalılar 3:23
3- Heykellerin varlığının inancı beslediği söylenir ama kutsal kitap heykel dikmeyeceksiniz der.
4- Papaza Günahları İtiraf Etmek, Oysa Kutsal Kitap,
".... Tanrı'dan başka kim günahları bağışlayabilir?"Markos 2:7 der.
5- İşlerle Kurtuluş olmaz, Efesliler'de "İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir." Diye yazar
6- Bebek Vaftizi olamaz, zira Tanrı'nın sözüyle ilgili olarak, "Onun sözünü benimseyenler vaftiz oldu...." Elçilerin İşleri 2:41
Bir bebek sözü nasıl benimseyebilir?
7- Bekarlık yemini, bazı kişiler bekarlığı seçebilir, ama Tanrı adamın yalnız olması iyi değildir demiştir.
Hıristiyanlık'ın kolları ve onlar arasındaki farklar daha da derinleştirilerek daha sonra işlenecektir. Hıristiyanlık inancının ne olduğu konusuna dönecek olursak, Hıristiyanlıkta temelde iki önemli tören vardır. Birincisi komünyon olarak da bilinen RAB'bin sofrası, öbürü de vaftizdir.
Komünyon olarak da bilinen RAB'bin sofrası, İsa'nın çarmıha gerilmek üzere yakalanmadan önce öğrencileriyle yediği son akşam yemeğinden sonra kilisenin yaptığı bir törendir. Hıristiyanlar ekmek böler ve şarap ile bu töreni kutlarlar. Her Hıristiyan bir lokma ekmek ile bir yudum şarap yiyip içerek törene katılır. Bu tören ile Hıristiyanlar İsa'nın günahın bedeli olarak bedenini ve kanını sunmasını kutlarlar. O kurban olmuştur. İşte Hıristiyanlar bir araya geldiklerinde İsa'nın kendileri için ne yaptığını anımsar, O'na teşekkür ederler.
Vaftiz, kişinin İsa Mesih'e iman ettiğini ve yeni bir yaşam sahip olduğunu ilan etmesidir. Bu törenle kişi başkalarının önünde Mesih'e bağlılığını ikrar eder. Suya tam olarak girdiğinde Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adıyla vaftiz edilir. Simgesel olarak vaftiz olan kişi eski yaşamına ölür, gömülür ve İsa Mesih'in sunduğu yeni yaşama dirilir. Daha sonraları bazı mezhepler bebekleri vaftiz eder oldular. Ama bu İncil verileri açısından uygun değildir, çünkü birinin vaftizinin anlamlı olabilmesi için o kişinin düşünerek ve anlayarak özgür bir irade ile İsa Mesih'in ne yaptığını tam olarak anlayabilmesi ve O'na iman etmesi gerekir. Bir bebek bunu yapamaz.
Hıristiyanlık'ta başka törenler de vardır ama bunların çoğu mezhebe ve kiliseye göre değişmektedir. Oysa sözü edilen RAB'bin sofrası ve komünyon herkesçe kabul edilen iki temel törendir.
Hıristiyanlık İsa Mesih'in inananlarının bağlı olduğu dindir. Ancak içtenlikle Tanrı'ya inanan Hıristiyanlar kendilerinin Hıristiyan değil de Mesih inanlısı diye çağrılmasını tercih ederler. Çoğu ardından gittikleri Tanrı'nın onlara bir din değil bir yaşam verdiğini düşünür.
Ülkemizde Hıristiyanlık ile ilgili birçok yanlış anlaşılma ve önyargı olduğundan Hıristiyanların kendilerin ifade etmeleri büyük ölçüde güçleşmektedir. Genel kanıya göre batı toplumu bu dini benimsemiştir, ama Türklerden Hıristiyan olmaz.
Hıristiyan diye bildiğimiz ülkelerin çoğunun Hıristiyanlıkla ilişkisi yoktur. Dünya üzerinde Gerçekten de Hıristiyanlık'a inanarak yaşayanların oranının en yüksek olduğu ülkelerde bile bu rakam %30'u geçmez. Hatta bazı Hıristiyan diye bilinen ülkelerde öbür dinlere inananların sayısı Hıristiyanlardan daha fazladır.
Hıristiyanlık inancının peygamberi İsa'dır. Ancak İsa bir peygamberden ötedir. İsa Yahudiye'nin Beytlehem kasabasında doğmuştur. 30 yaşlarına geldiğinde hizmetine başladı ve o bölgede her yeri dolaşarak müjdeyi duyurdu. Öğrencileriyle yaklaşık 3 yıl birlikte yaşadı. Onlara öğretti ve onları yetiştirdi. Çarmıha gerildiğinde her şey bitti diye düşünenler oldu, ama O daha önceden söylediği gibi dirildi ve öğrencilerine göründü. Onlarla kırk gün daha kaldı. Göğe yükseldi ve on gün sonra Kutsal Ruh'u gönderdi. Kutsal Ruh ile dolan öğrenciler yine Önceden peygamberlik edildiği gibi her yere yayıldılar ve İsa Mesih'in tanıkları oldular.
O dönemlerde Anadolu'da ve Ege'de birçok kiliseler kuruldu. İncil'de adı geçen 7 kilise Ege bölgesinde yer almaktadır. Daha sonraki yıllarda Hıristiyanların sayısı artmış ve Avrupa'ya, Hindistan'a ve öbür kıtalara yayılmıştır.
Hıristiyanlık kimseye ana babadan geçen bir din değildir. Ülkemizde kimliklerde din ibaresi yer almaktadır, yakın bir zamanda Avrupa birliği yasalarına uyum çerçevesinde din hanesinin kaldırılması muhtemeldir, ancak bir kişinin kimliğinde Hıristiyan yazması onun o Hıristiyan olduğu anlamına gelmez. Kişinin kendi öz iradesi ile karar vermesi ve ona göre yaşamasıdır, doğru olan.
Bu her din için aynıdır. Birinin Hıristiyan olabilmesi için gerçekten de İsa Mesih'in sunduğu kurtuluş tasarısını anlaması gerekir. Kutsal Kitap'ın Tanrı'nın sözü olduğuna inanması gerekir. Aynı şekilde kişinin, günahkar olduğunu, Mesih'in kurban kuzusu olarak dünyaya geldiğini ve O'na iman ederse kurtulabileceğini kabul etmesi ve İsa Mesih'i yaşamına davet etmesi gerekir. Bu bir karardır. Bu kararı veren Mesih İsa'nın bir izleyicisi olabilir. O durumda da kendine Hıristiyan demesi gerekmez.
Ama Türklerin Hıristiyanlıkla ilgileri yeni değildir. Hıristiyanlık için önemli olan turistik bölgelerin çoğu Türkiye'dedir. Öyle ki İsrail ve Yunanistan'dan sonra Türkiye tam bir inanç turizmi merkezidir. Hangi kente gidilirse gidilsin bir kilise kalıntısına rastlanabilir.
Bu arada bazı Türk boyları ve ırkları, Hıristiyanlık inancına sahip olarak yaşamını sürdürmektedir. Örneğin Gagavuzlar büyük bir Hıristiyan Türk topluluktur. Peçenekler ve Hazarlar da geçmişte gruplar halinde Hıristiyan olmuşlardır. Türk Cumhuriyetlerinde yer alan Azerbeycan, Kazakistan ve Türkmenistan gibi ülkelerde kiliseler vardır.
Tanrı ilk önce insanları kendisiyle ilişkisi olsun diye yarattı. Ancak insanlar günah işleyerek Tanrı'ya başkaldırdılar. Herkes günah işledi ve herkes Tanrı'dan uzaklaştı. Bir tek doğru kişi kalmadı. Düşünceleriyle, sözleri ve davranışlarıyla insanlar günah işlediler.
İncil'in Romalılar kitapçığında 3.bölümün 10-12 arasındaki ayetleri, ‘Doğru olan kimse yok, tek kişi bile yok. Anlayan kimse yok, Tanrı'yı arayan yok. Hepsi saptı, tümü yararsız oldu. İyilik eden yok, tek kişi bile.' Diye yazmaktadır.
Kutsal olan Tanrı insanları seviyordu, ama adil olduğu için günahın cezasını vermeliydi. Kutsal Kitap'a göre günahın cezası ruhsal olarak ölümdür. İsa'dan önce insanlar bu cezadan kurtulabilmek için Tevrat'ın buyrukları uyarınca kurban kesiyorlardı. Kurban aracılığıyla kendi günahlarından kurtulacaklardı. Onlara kefaret edecek kurban İsa gelene kadar kesildi. Ama İsa gelmeden yüzyıllarca önce peygamberler bütün insanların günahlarını kaldıracak bir kurban kuzusundan, İsa'dan söz ettiler. O peygamberliklere göre İsa son kurban olacak ve kendisine iman edecek herkesin günahı için kefaret edecekti.
Böylelikle Tanrı insanları günahın etkisinden ve cezasından, ölümden kurtarmak için kendi özünden gelen İsa Mesih'i çarmıha kurban olarak gönderdi. Böylelikle iman eden herkes yaşam bulacaktır.
İncil'den Yuhanna kitapçığında 3. bölüm 16.ayet, ‘Çünkü Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki, biricik oğlunu verdi. Öyle ki O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun' diye yazar.
İsa insanları günahın ağırlığından kurtarmak için bakire Meryem'den doğdu. Tanrı'nın Ruhu'ndan doğdu. Çocukluğunu ve gençliğini yaşadı ama günah işlemedi. Çarmıhta öldü. İnsanların günahlarından dolayı çekmeleri gereken cezayı yüklendi.
İsa mezara kondu ama orada kalmadı. Ölümün gücü kırıldı. Çünkü O ölümden dirildi. O kendine inananlara sonsuz yaşam verebilir. Yine İncil'in Romalılar kitapçığında 10.bölümün 9.ayetinde, ‘İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirildiğine yürekten iman edersen kurtulacaksın' diye yazmaktadır.
O'na gerçekten de günahkar olduğunuzu itiraf ederseniz, O'nu kurtarıcınız olarak yaşamınıza davet ederseniz size sonsuz yaşam verecektir.
Yine İncil'in Romalılar kitapçığında 10.bölümün 9 ve 10.ayetleri, ‘İsa'nın RAB olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur.' Der.
İsa yeniden dünyaya gelecek, geldiğinde halkına sağladığı kurtuluşun her yönü tamamlanmış olacaktır.
Peki Hıristiyanlık nedir? Ne zaman ortaya çıkmıştır? Hıristiyanlar neye inanırlar?
Hıristiyan sözcüğü ilk olarak İ.S.40'lı yıllarda Antakya'da kullanılmıştır. ‘Mesihçi' anlamındaki bu sözcüğü İsa'ya inanmayanlar O'nu izleyenleri küçümsemek için kullanmışlardır. ‘Küçük İsa' diye çevrilecek bu ifade İsa'yı izleyenleri tanımlayan bir tümce değildi. Ancak daha sonra yaygınlaşarak İsa'ya inananları adlandırmak için kullanılır oldu. Zaten bir süre geçtikten sonra küçümsemek için kullanılan bir sözcük oluşu unutuldu, anlam genişlemesine uğrayarak İsa'ya inananları tanımlayan bir din sözcüğü oldu.
Hıristiyanlık zamanla üç kola ayrıldı. Bu üç mezhep Protestanlık, Katoliklik ve Ortodoksluktur. Aslında Hıristiyanlık içinde bu şekilde ayrılıkların olması doğal değildir. Tek bir kitap ve tek bir inanç vardır. Ama hem yorumlara, hem yaşananlara, hem de coğrafi olarak yaşanan yere göre mezhepler oluştu. Oysa Kutsal Kitap'a göre baktığımızda böyle bir şey yoktur. Protestanlık ile Katoliklik arasında bazı farklar vardır. Bu farklar konusunda daha sonra ayrıntılı olarak bir program yapacağız. Ancak ana hatlarıyla açıklayacak olursak,
1. Katolikler Meryem'in arabulucu olarak kabul ederler, oysa tek aracı vardır O da İsa Mesih'tir.
2. Meryem'in günahsızlığına inanılır, ama Kutsal Kitap herkesin günahlı olduğunu açıkça ifade eder.Romalılar 3:23
3- Heykellerin varlığının inancı beslediği söylenir ama kutsal kitap heykel dikmeyeceksiniz der.
4- Papaza Günahları İtiraf Etmek, Oysa Kutsal Kitap,
".... Tanrı'dan başka kim günahları bağışlayabilir?"Markos 2:7 der.
5- İşlerle Kurtuluş olmaz, Efesliler'de "İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir." Diye yazar
6- Bebek Vaftizi olamaz, zira Tanrı'nın sözüyle ilgili olarak, "Onun sözünü benimseyenler vaftiz oldu...." Elçilerin İşleri 2:41
Bir bebek sözü nasıl benimseyebilir?
7- Bekarlık yemini, bazı kişiler bekarlığı seçebilir, ama Tanrı adamın yalnız olması iyi değildir demiştir.
Hıristiyanlık'ın kolları ve onlar arasındaki farklar daha da derinleştirilerek daha sonra işlenecektir. Hıristiyanlık inancının ne olduğu konusuna dönecek olursak, Hıristiyanlıkta temelde iki önemli tören vardır. Birincisi komünyon olarak da bilinen RAB'bin sofrası, öbürü de vaftizdir.
Komünyon olarak da bilinen RAB'bin sofrası, İsa'nın çarmıha gerilmek üzere yakalanmadan önce öğrencileriyle yediği son akşam yemeğinden sonra kilisenin yaptığı bir törendir. Hıristiyanlar ekmek böler ve şarap ile bu töreni kutlarlar. Her Hıristiyan bir lokma ekmek ile bir yudum şarap yiyip içerek törene katılır. Bu tören ile Hıristiyanlar İsa'nın günahın bedeli olarak bedenini ve kanını sunmasını kutlarlar. O kurban olmuştur. İşte Hıristiyanlar bir araya geldiklerinde İsa'nın kendileri için ne yaptığını anımsar, O'na teşekkür ederler.
Vaftiz, kişinin İsa Mesih'e iman ettiğini ve yeni bir yaşam sahip olduğunu ilan etmesidir. Bu törenle kişi başkalarının önünde Mesih'e bağlılığını ikrar eder. Suya tam olarak girdiğinde Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adıyla vaftiz edilir. Simgesel olarak vaftiz olan kişi eski yaşamına ölür, gömülür ve İsa Mesih'in sunduğu yeni yaşama dirilir. Daha sonraları bazı mezhepler bebekleri vaftiz eder oldular. Ama bu İncil verileri açısından uygun değildir, çünkü birinin vaftizinin anlamlı olabilmesi için o kişinin düşünerek ve anlayarak özgür bir irade ile İsa Mesih'in ne yaptığını tam olarak anlayabilmesi ve O'na iman etmesi gerekir. Bir bebek bunu yapamaz.
Hıristiyanlık'ta başka törenler de vardır ama bunların çoğu mezhebe ve kiliseye göre değişmektedir. Oysa sözü edilen RAB'bin sofrası ve komünyon herkesçe kabul edilen iki temel törendir.
Hıristiyanlık İsa Mesih'in inananlarının bağlı olduğu dindir. Ancak içtenlikle Tanrı'ya inanan Hıristiyanlar kendilerinin Hıristiyan değil de Mesih inanlısı diye çağrılmasını tercih ederler. Çoğu ardından gittikleri Tanrı'nın onlara bir din değil bir yaşam verdiğini düşünür.
Ülkemizde Hıristiyanlık ile ilgili birçok yanlış anlaşılma ve önyargı olduğundan Hıristiyanların kendilerin ifade etmeleri büyük ölçüde güçleşmektedir. Genel kanıya göre batı toplumu bu dini benimsemiştir, ama Türklerden Hıristiyan olmaz.
Hıristiyan diye bildiğimiz ülkelerin çoğunun Hıristiyanlıkla ilişkisi yoktur. Dünya üzerinde Gerçekten de Hıristiyanlık'a inanarak yaşayanların oranının en yüksek olduğu ülkelerde bile bu rakam %30'u geçmez. Hatta bazı Hıristiyan diye bilinen ülkelerde öbür dinlere inananların sayısı Hıristiyanlardan daha fazladır.
Hıristiyanlık inancının peygamberi İsa'dır. Ancak İsa bir peygamberden ötedir. İsa Yahudiye'nin Beytlehem kasabasında doğmuştur. 30 yaşlarına geldiğinde hizmetine başladı ve o bölgede her yeri dolaşarak müjdeyi duyurdu. Öğrencileriyle yaklaşık 3 yıl birlikte yaşadı. Onlara öğretti ve onları yetiştirdi. Çarmıha gerildiğinde her şey bitti diye düşünenler oldu, ama O daha önceden söylediği gibi dirildi ve öğrencilerine göründü. Onlarla kırk gün daha kaldı. Göğe yükseldi ve on gün sonra Kutsal Ruh'u gönderdi. Kutsal Ruh ile dolan öğrenciler yine Önceden peygamberlik edildiği gibi her yere yayıldılar ve İsa Mesih'in tanıkları oldular.
O dönemlerde Anadolu'da ve Ege'de birçok kiliseler kuruldu. İncil'de adı geçen 7 kilise Ege bölgesinde yer almaktadır. Daha sonraki yıllarda Hıristiyanların sayısı artmış ve Avrupa'ya, Hindistan'a ve öbür kıtalara yayılmıştır.
Hıristiyanlık kimseye ana babadan geçen bir din değildir. Ülkemizde kimliklerde din ibaresi yer almaktadır, yakın bir zamanda Avrupa birliği yasalarına uyum çerçevesinde din hanesinin kaldırılması muhtemeldir, ancak bir kişinin kimliğinde Hıristiyan yazması onun o Hıristiyan olduğu anlamına gelmez. Kişinin kendi öz iradesi ile karar vermesi ve ona göre yaşamasıdır, doğru olan.
Bu her din için aynıdır. Birinin Hıristiyan olabilmesi için gerçekten de İsa Mesih'in sunduğu kurtuluş tasarısını anlaması gerekir. Kutsal Kitap'ın Tanrı'nın sözü olduğuna inanması gerekir. Aynı şekilde kişinin, günahkar olduğunu, Mesih'in kurban kuzusu olarak dünyaya geldiğini ve O'na iman ederse kurtulabileceğini kabul etmesi ve İsa Mesih'i yaşamına davet etmesi gerekir. Bu bir karardır. Bu kararı veren Mesih İsa'nın bir izleyicisi olabilir. O durumda da kendine Hıristiyan demesi gerekmez.
Ama Türklerin Hıristiyanlıkla ilgileri yeni değildir. Hıristiyanlık için önemli olan turistik bölgelerin çoğu Türkiye'dedir. Öyle ki İsrail ve Yunanistan'dan sonra Türkiye tam bir inanç turizmi merkezidir. Hangi kente gidilirse gidilsin bir kilise kalıntısına rastlanabilir.
Bu arada bazı Türk boyları ve ırkları, Hıristiyanlık inancına sahip olarak yaşamını sürdürmektedir. Örneğin Gagavuzlar büyük bir Hıristiyan Türk topluluktur. Peçenekler ve Hazarlar da geçmişte gruplar halinde Hıristiyan olmuşlardır. Türk Cumhuriyetlerinde yer alan Azerbeycan, Kazakistan ve Türkmenistan gibi ülkelerde kiliseler vardır.
Tanrı ilk önce insanları kendisiyle ilişkisi olsun diye yarattı. Ancak insanlar günah işleyerek Tanrı'ya başkaldırdılar. Herkes günah işledi ve herkes Tanrı'dan uzaklaştı. Bir tek doğru kişi kalmadı. Düşünceleriyle, sözleri ve davranışlarıyla insanlar günah işlediler.
İncil'in Romalılar kitapçığında 3.bölümün 10-12 arasındaki ayetleri, ‘Doğru olan kimse yok, tek kişi bile yok. Anlayan kimse yok, Tanrı'yı arayan yok. Hepsi saptı, tümü yararsız oldu. İyilik eden yok, tek kişi bile.' Diye yazmaktadır.
Kutsal olan Tanrı insanları seviyordu, ama adil olduğu için günahın cezasını vermeliydi. Kutsal Kitap'a göre günahın cezası ruhsal olarak ölümdür. İsa'dan önce insanlar bu cezadan kurtulabilmek için Tevrat'ın buyrukları uyarınca kurban kesiyorlardı. Kurban aracılığıyla kendi günahlarından kurtulacaklardı. Onlara kefaret edecek kurban İsa gelene kadar kesildi. Ama İsa gelmeden yüzyıllarca önce peygamberler bütün insanların günahlarını kaldıracak bir kurban kuzusundan, İsa'dan söz ettiler. O peygamberliklere göre İsa son kurban olacak ve kendisine iman edecek herkesin günahı için kefaret edecekti.
Böylelikle Tanrı insanları günahın etkisinden ve cezasından, ölümden kurtarmak için kendi özünden gelen İsa Mesih'i çarmıha kurban olarak gönderdi. Böylelikle iman eden herkes yaşam bulacaktır.
İncil'den Yuhanna kitapçığında 3. bölüm 16.ayet, ‘Çünkü Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki, biricik oğlunu verdi. Öyle ki O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun' diye yazar.
İsa insanları günahın ağırlığından kurtarmak için bakire Meryem'den doğdu. Tanrı'nın Ruhu'ndan doğdu. Çocukluğunu ve gençliğini yaşadı ama günah işlemedi. Çarmıhta öldü. İnsanların günahlarından dolayı çekmeleri gereken cezayı yüklendi.
İsa mezara kondu ama orada kalmadı. Ölümün gücü kırıldı. Çünkü O ölümden dirildi. O kendine inananlara sonsuz yaşam verebilir. Yine İncil'in Romalılar kitapçığında 10.bölümün 9.ayetinde, ‘İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirildiğine yürekten iman edersen kurtulacaksın' diye yazmaktadır.
O'na gerçekten de günahkar olduğunuzu itiraf ederseniz, O'nu kurtarıcınız olarak yaşamınıza davet ederseniz size sonsuz yaşam verecektir.
Yine İncil'in Romalılar kitapçığında 10.bölümün 9 ve 10.ayetleri, ‘İsa'nın RAB olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur.' Der.
İsa yeniden dünyaya gelecek, geldiğinde halkına sağladığı kurtuluşun her yönü tamamlanmış olacaktır.